LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te gittik ifadesini içeren 22 kelime bulundu...

an-be-an

  • Gittikçe, yavaş yavaş, zaman ilerledikçe.

anbean / آن به آن

  • Gitgide, gittikçe.
  • Her an, gittikçe. (Arapça - Farsça)

anen fe anen

  • Zamanla, gittikçe, devamlı.

arşi ve süllemi / arşî ve süllemî

  • Devir ve teselsülü inkâr maksadıyla yukarıya doğru gittikçe daralan ve tek bir yaratıcının varlığına dayanan mantıkî delil.

feraşe

  • Pervane denilen kelebek.
  • Kilit damağı.
  • Su gittikten sonra yer üstünde kalıp kuruyan balçık.
  • Az su.
  • Hafif kimse.

ferse

  • İnsanın boynunda ve arkasında olan ve gittikçe zaaf verip boynunu ve belini eğip, helâk eden yel.

habl-i mevhum

  • Mc: Daima olacak gibi görünüp de gittikçe uzaklaşan istek, gaye. Mevhum ip.

hansir

  • (Çoğulu: Hanâsir) Yaramaz, boş, faydasız.
  • Bir yerden taşınan veya göçen kimseler, eşya ve elbiselerini yükletip gittiklerinde yerde kalan kıymetsiz şeyler.

helezon

  • Saat zenbereği gibi gittikçe daralan daire şekli. Sümüklü böcek kabuğu şeklinde olan.
  • Gittikçe daralan iç içe daireler.

helezoni / helezonî

  • Helezon şeklinde olan. Sümüklü böcek kabuğu şeklinde olan, gittikçe darlaşır daire biçiminde olan.

menahic-i hükema / menahic-i hükemâ

  • Hakîmlerin, ilm-i kelâm âlimlerinin meslekleri ve gittikleri mânevi yollar.

mürekkebat-ı müteşabike-i mütesaide-i kainat / mürekkebat-ı müteşâbike-i mütesâide-i kâinat

  • Kâinatta bir ağ gibi birbirine bağlanarak gittikçe genişleyen terkipler, bileşikler.

mütekarib

  • (Kurb. dan) Yaklaşan, tekarüb eden. Birbirine yakın olan, gittikçe birbirine yaklaşan.

mütezayid

  • Gittikçe artan, çoğalan.

nikal

  • Devenin suyu içip gittikten sonra gelip yine içmesi.

selefiye

  • İtikadca Ehl-i Sünnet Mezhebi üzerinde olan Sahabe ve Tâbiîn'in gittikleri yol. Ve bu yolda giden fakihler, muhaddisler ve bu mezhebden olanlar.
  • Cenab-ı Hakk'ın varlığında ve diğer hususlarda Kur'an-ı Kerim aşikâr ne söylemiş ise aynen kabul edenler. Bunlara "Eseriyye" de denir.

sırat-ı müstakim

  • En doğru yol, İslâmiyet yolu. Hak yolu. Allah'ın râzı olduğu en doğru yol. Peygamberlerin, evliya ve sâlihlerin, sıddıkinlerin gittikleri meslek.

sü'b

  • Akıl geri gelmek.
  • Gittikten sonra yine eski yerine dönmek, mekânına gelmek.

süvba'

  • Gittikten sonra yine dönmek.

tedrici / tedrîcî / تدریجى

  • Yavaş yavaş, azar azar, gittikçe. (Arapça)

yevmen fe yevmen

  • Günden güne, gittikçe.

zenub

  • Sakaların su dağıttıkları bir kapdır ki; Kur'ân'da azabdan nasib mânasına istiare olunmuştur.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın