REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te geçiş ifadesini içeren 25 kelime bulundu...

bac-ban / bâc-bân

  • Geçiş vergisi tahsildarı. Bac toplayan memur. (Farsça)

bac-güzar / bâc-güzar

  • Vergi veren, haraç veren. (Farsça)
  • Geçiş parasına tâbi. (Farsça)

büluğ

  • Erginlik. Olgunluk. Çocukluk devresini tamamlayıp ergenliğe geçiş. Ergenliğe ulaşan genç, namaz kılmak ve oruç tutmak gibi farzlarla mükellef (yükümlü) olur.
  • Yaklaşıp çatma.

cezbe / جذبه

  • Coşku. (Arapça)
  • Kendinden geçiş. (Arapça)

fiil-i müteaddi / fiil-i müteaddî

  • Gr. geçişli fiil.

güzar

  • Geçiş, geçme. (Farsça)
  • Beceren, halleden, yapan. (Farsça)
  • Geçiren, geçirici mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dem-güzar : Zaman geçiren, vakit öldüren. (Farsça)

güzar-ı ba-şitab / güzar-ı bâ-şitab

  • Hızla geçiş.

güzariş

  • Geçiş, geçme. (Farsça)

güzer

  • Geçiş, geçme.
  • Geçici, geçen.

güzeran / güzerân

  • Geçen, geçici. (Farsça)
  • Geçme. Geçiş. (Farsça)
  • Geçme, geçiş.

güzername

  • Geçiş tezkeresi. (Farsça)

güzeşt / گذشت

  • Geçme, geçiş. Geçen. (Farsça)
  • Geçiş. (Farsça)
  • Hoşgörü. (Farsça)

hemze-i vasıl / هَمْزَۀِ وَصْلْ

  • Geçiş hemzesi.

keyfiyet

  • Nitelik, bir şeyin nasıl olması.
  • Bir olayın geçişi.
  • Madde, iş.

lazım / lâzım / لازم

  • Gerekli. (Arapça)
  • Geçişsiz. (Arapça)

mürur / mürûr / مرور

  • Geçme, geçip gitme, geçiş. (Arapça)
  • Mürûr etmek: Geçmek. (Arapça)
  • Mürûr eylemek: (Arapça)
  • Geçmek. (Arapça)
  • Uğramak. (Arapça)

mürur ve ubur / mürur ve ubûr

  • Geçiş ve gelip geçme.

mutavassıt nev'

  • Evrim teorisindeki ara geçiş türü, iki ayrı türden doğan melez.

müteaddi / müteaddî

  • (Udvan. dan) Başkasının hakkına tecavüz eden, saldıran, sataşan.
  • Gr: Lâzım fiilinin mukabili. Fiil eseri fâilden mef'ul denilen diğer bir isme geçerse o halde fiil müteaddi olur. Geçişli fiil. (Anlatmak, düşündürmek gibi)
  • Zulmeden, saldıran.
  • Geçişli fiil.
  • Gr. geçişli, etken.

nekahet / نقاهت

  • Hastalıktan sonraki tehlikeli geçiş dönemi. (Arapça)

resm-i geçit

  • Askerî bir kıt'anın yahut bir mektebin talebelerinin gösteri mahiyetinde geçişi. Geçit resmi.

secavend / secâvend

  • Kur'ân-ı kerîmin, mânâsına uygun ve doğru okunabilmesi için durak ve geçiş yerlerini gösteren işâretler.

sermesti / sermestî

  • Sarhoşluk, kendinden geçiş.

ubur / ubûr / عبور

  • Geçiş. (Arapça)

vasati saat / vasatî saat

  • Hakiki güneşe tâbi olmak üzere, muntazam hareket ettiği tasavvur olunan mevhum bir güneşin, o yerin nısfun nehârından (meridyeninden) arka arkaya iki defa geçişi arasındaki zamanın yirmi dörtte biri.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın