REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te gem kelimesini içeren 39 kelime bulundu...

aduli / adulî

  • Gemici, mellah.

bahriyyun

  • Gemiciler ve kaptanlar gibi deniz işlerini bilen kimseler.

cü'cü'

  • Gemi göğsü. Kuş göğsü.

encere

  • Gemi lengeri.

fülk

  • Gemi, sandal, kayık.

gırandi direği

  • Geminin ortasındaki en büyük direk. Bu yekpâre olmayıp üst üste dört direkten mürekkepti.

güverte

  • Geminin anbar veya kamaralarının üstü, gezilecek kısmı.

haysefuce

  • Gemi dümeni.

hayzerane

  • Gemi durak yeri, iskele, liman.

ifrac-ül bahire / ifrac-ül bâhire

  • Geminin kıyıdan veya iskeleden açılması.

ilcam

  • Gemleme, gem takma. Gemlenme.

ıskaça

  • Gemi direğinin ayaklığı.

ıskalariya

  • Geminin üst kısmına çıkabilmek için iskele, yani merdiven teşkil etmek üzere çarmıhlara aykırı ve kazık bağı ile bağlanmış ince halatlar.

kella

  • Geminin durup demirlediği yer.

keşti / keştî / كشتى

  • Gemi, sefine. (Farsça)
  • Gemi. (Farsça)

keştiban / keştîban

  • Gemici, kaptan. (Farsça)

keştiger / keştîger

  • Gemi yapan veya tamir eden kimse. (Farsça)

keştinişin / keştînişin

  • Gemide oturan. Gemide bulunan kimse. (Farsça)

kevsel

  • Geminin kıç tarafı.

kılafet

  • Gemi ziftleme san'atı. Kalafatlık.

licam / licâm / لجام

  • Gem. (Farsça)

loça

  • Geminin baş tarafında ve iki yanda demir zincirin geçmesine mahsus delikler.

mellah / ملاح

  • Gemici. (Arapça)

milahat

  • Gemicilik. Gemicilik bilgisi.

mirda

  • Gemicilerin kullandıkları uzun ağaç.

mirsat

  • Gemi demiri. Lenger.

mishelan / mishelân

  • Geminin iki tarafındaki iki halka.

mülcem

  • Gemli. Yularlı.

mürsa

  • Geminin demir attığı yer.

nevti / nevtî

  • Gemici.

nüzul-i sefine

  • Geminin denize inişi.

rıhtım

  • Gemilerin yanaşmalarına müsait şekle getirilmiş kıyı. (Farsça)

saht-ligam

  • Gem almaz, sert başlı at. (Farsça)

sefain / sefâin / سفائن

  • Gemiler.
  • Gemiler. (Arapça)

sefine / sefîne / سَف۪ينهَ

  • Gemi.
  • Gemi.
  • Gemi.

serdümen

  • Gemilerde baş dümenci, dümen kullanmakla vazifeli tayfa. Eskiden harp gemilerinde çavuştan yüksek bir rütbe.

süfün / سفن

  • Gemiler. (Arapça)

teleccüc

  • Geminin denizin derin yerine varması.

tersane / tersâne

  • Gemi yapılan ve tamir edilen yer. (Farsça)
  • Gemi yapılan yer.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın