Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
garib
ifadesini içeren
39
kelime bulundu...
a'mar
(Tekili: Ömr) Ömürler, yaşayışlar.
Mes'ut hayat. Hoşa gidecek garib ve tuhaf şeyler.
Sinler, yaşlar.
aceb
Taaccüb, şaşma, hayret.
Garib, hoş, lâtif ve nâdir-ül vücud olduğundan bir şey için inkâr ve istiğrab etme hâli.
acib / acîb
Şaşılan ve hayret uyandıran şey. Benzeri görülmeyen. Garib. Taaccüb olunan şey.
agreb
(Garib. den) En garib, çok tuhaf.
agreb-ül garaib / agreb-ül garâib
Şaşılacak şeylerin en garibi.
beda
(Bedâat) Hayret verici, yenilik ve iyiliklerde üstünlük. Acib ve garib olma. Yeni zuhur etme.
bedi'
(Bedia) Eşi, benzeri olmayan. Hayret verici güzellikte olan.
Garib. Acib.
Benzeri olmayan şeyleri vücuda getiren. Kimseye benzemeyen. İcad edici olan.
Hâlık ve Hallak-ı Cihan olan.
Beğenilen.
Yeni bulunmuş ve görülmedik tarzda olan.
Edb: Sözün
bediüzzaman
Zamanın bedi'i olan. Zamanında kendisi gibi görülmedik olan. Kimseye benzemiyen ve zamanın garib ve acibi bulunan.
bi-vare / bî-vare
Âciz, fakir, miskin, zavallı, kimsesiz, garib.
(Farsça)
bid'at-üz zaman
Zamanın bid'ası. Yeni çıkan harikulâde şey. Zamanın acib ve garibi.
büyü
Sihir. İlme, fenne uymayan gizli sebebler kullanarak garib işler yapmayı sağlayan ilim.
ecneb
Muti ve münkad olmayan. İtaatkâr olmayan.
Garib, yabancı, ecnebi.
Sert başlı at.
ecnebiyyet
Ecnebilik, yabancılık, gariblik.
etave
Gelmiş, geçmiş, gelen, misafir, garib, gariban, kimsesiz, biçare.
garabet
Yabancılık. Gariblik.
Tuhaflık.
Âcizlik, beceriksizlik.
Gizli olmak. Hilaf-ı âdet olmak.
Iraklık.
Edb: Ne demek olduğu herkesçe anlaşılmayacak kelime ve tabirlerin söz arasında kullanılması.
garaib
(Tekili: Garib) Acaib şeyler. Hayret edilecek şeyler. Tuhaflıklar.
garaibat
(Tekili: Garâib) Garib ve şaşılacak şeyler. Alışılmadık, tuhaf ve acaib nesneler.
garaibperest
Garib, tuhaf şeylere çok düşkün olan ve çok seven.
(Farsça)
garibe
(Bak: GARİB)
garibem / garîbem
Garibim.
garibüzzaman / garîbüzzaman
Zamanın garibi; zamanın şaşırtıcı, hayret verici kişisi.
Zamanın garibi, yaşadığı zamanla uyumlu olmayan.
gurbet
Gariblik, yabancılık. Yabancı bir memleket. Yabancı yer. Yâd el.
gureba
(Tekili: Garib) Garibler.
hadisat-ı acibe / hâdisât-ı acîbe
Şaşılacak, garib olaylar.
istigrab
Şaşırmak, garib bulmak, taaccüb etmek, tahayyür.
ledünn
(İlm-i ledünn) Garib bir ilim ismidir. Ona vakıf olan, mesturat ve hafâyayı, gizlilikleri münkeşif bir halde göreceği gibi, esrar-ı İlâhiyyeye de ıttıla' kesbeder. Bu ilm-i şerifin hocası ve sultanı Fahr-i Kâinat Aleyhi Ekmelüttahiyyât vessalâvât Efendimiz Hz. leridir. Bu ilmin ehli ise, Enbiyâ-ı iz
ma'rifet
Bilme, bir şeyi cüz'i vecihle bilmek.
Hüner. Üstadlık. San'at.
Tuhaflık, garib hareket.
Vasıta, tavassut.
İlim ve fenlerle tahsil olunan mâlumat. İrfan kazanmak.
mesih
Mesh olunmuş. Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş.
Şuurunu kaybedecek hale gelen. Sarhoş ve şuursuz.
Acibe. Garibe.
Güzelliği olmayan.
Tuzsuz ve tatsız yemek.
müstagrib
(Çoğulu: Müstagribîn) Gurbete gitmek isteyen.
(Garabet. den) Şaşakalan, şaşıran, garibine giden.
müstagribane
Garibine ve tuhafına giderek, şaşırarak.
(Farsça)
müstagribin / müstagribîn
(Tekili: Müstagrib) (Garabet. den) şaşakalanlar. Garibine gidenler, taaccüb edenler.
mustalah
Istılahlı. Garib ve az kullanılır kelime ve terimlerle dolu olup pek anlaşılmayan.
nazm-ı garib-i hikmet / nazm-ı garîb-i hikmet / نَظْمِ غَرِيبِ حِكْمَتْ
Garib hikmetli sıralama.
orijinal
Bir şeyin aslı. Tuhaf, garib hâli olan.
(Fransızca)
Değişik.
(Fransızca)
Nev'i şahsına mahsus, kendine mahsus.
(Fransızca)
Vasıf ve keyfiyetleri cihetinden benzerlerinden ayrı ve üstün.
(Fransızca)
Bir nümuneye göre olan.
(Fransızca)
rumuz-u şathiyat / rumûz-u şathiyât / رُمُوزُ شَطْحِيَاتْ
Evliyanın bazı garib ve anlaşılmaz sözlerindeki ince işaretler.
şagrabiyye
(Çoğulu: Şegârib) Ayak bağlamak.
satih / satîh
Bedeni kemiksiz etten ibaret olan hilkat garibesi bir kâhin, falcı.
u'cube
Taaccüb olunacak şey. Ucube. Pek acib ve garib olan.
Hayret edilecek derecede olan isti'dad.
u'cube-i hilkat
Yaratılıştan insanlara hayret verici olan. Şaşılacak, hayrete düşülecek hilkat garibesi.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Tahassur
şehve
pirit
ism-i azam
Sikke
dank
Sehăvet-i
Neffasat
ÇEŞM-İ GİRYÂN
te'sisat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
garib
Haybet
maslahat
Temzi
yakılmış
Lazım gelir
Kurtuba
Rast
MÜRETTİB
Afiflik