REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te fert ifadesini içeren 67 kelime bulundu...

amm lafızlar / âmm lâfızlar

  • Aynı cinsin birçok fertlerine birden delâlet eden lâfızdır. "Kavil, cemaat, nisa" lâfızları gibi.

cemal

  • Yüz güzelliği. Fertteki güzellik.
  • Cenâb-ı Hakk'ın lütuf ve ihsânı ile tecellisi.
  • Hak ile söylenen doğru söz.
  • Hüsün.

cüz'i-yi hakiki / cüz'î-yi hakikî

  • Gerçek fert, tek kişi.

cüz'i-yi müşahhas / cüz'î-yi müşahhas

  • Somut bir fert, birey.

cüz'iyat-ı kesire

  • Pek çok fertler.

cüz'iyyat / cüz'iyyât

  • Fertler, bireyler, birimler.

daime

  • Sürekli; fertlerde her zaman gerçekleşiyor olma.

deyyar / deyyâr

  • Manastır sahibi.
  • Biri, bir kimse, fert.

dise

  • Kişi, şahıs, zât, fert. (Farsça)

ecinni / ecinnî

  • Cin taifesinden bir fert.

efrad / efrâd / افراد

  • (Tekili: Ferd) Fertler. Askerler.
  • Fertler, bireyler.
  • Fertler, bireyler. (Arapça)

efrad-ı adide / efrad-ı adîde

  • Sayısı pek çok olan fertler.
  • Çok kalabalık fertler.

efrad-ı aile

  • Aile fertleri.

efrad-ı aşiret

  • Aşiretin fertleri, bireyleri.

efrad-ı beşer / efrâd-ı beşer

  • İnsanlığın fertleri, insanlar.

efrad-ı beşeri

  • İnsanlığı oluşturan fertler.

efrad-ı insaniye

  • İnsan fertleri, insanlar.

efrad-ı kesire / efrad-ı kesîre

  • Birçok fertler; birçok mânâlar.

efrad-ı mahsus

  • Özel ve seçilmiş fertler, kişiler.

efrad-ı mahsusa

  • Özel fertler.

efrad-ı millet / efrâd-ı millet / اَفْرَادِ مِلَّتْ

  • Milletin fertleri, vatandaşlar.
  • Milletin fertleri.

efrad-ı ümmet / efrâd-ı ümmet / اَفْرَادِ اُمّتْ

  • Ümmetin fertleri.

efraden / efrâden

  • Fertler, bireyler olarak.

efrat

  • Fertler, bireyler.

ehl-i beyt

  • Kendi aile fertleri.
  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın bütün âile fertleri. Mübârek zevceleri, çocukları, kızı hazret-i Fâtıma ile hazret-i Ali ve bunların mübârek evlâdları olan hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn'den kıyâmete kadar gelecek nesilleri.

ekmel-i küll

  • Bütün fertlerin en mükemmeli; bütün niteliklerde en mükemmel.

ferd

  • Fert, birey, tek, benzersiz.

ferd-i ekmel / فَرْدِ اَكْمَلْ

  • En mükemmel fert.
  • En mükemmel fert.

ferd-i insan

  • İnsanlardan bir fert.

ferd-i mükemmel

  • Mükemmel fert, birey.

ferd-i mümtaz / ferd-i mümtâz / فَرْدِ مُمتَازْ

  • Seçkin fert.

ferd-i müslüman

  • Müslüman fert, birey.

ferd-i şahs

  • Şahsî fert, birey.

ferd-i vahid / ferd-i vâhid

  • Tek fert.

ferden-ferda

  • Tek tek, fert fert.

ferdi / ferdî

  • (Ferdiye) Tek şey, bir tek.
  • Fertle ilgisi olan.

fertute

  • (Bak: FERTUT)

firad

  • (Tekili: Ferd) Fertler, kişiler.

hayat-ı külliye

  • Küllî hayat; bütün fertleri içine alan kapsamlı hayat.

hukuk-u umumiyye

  • Cemiyetin bütün fertlerine şâmil olan haklar. (Mülkiyet hakkı, iştirak hakkı vs. gibi.)

hüsn-ü külli / hüsn-ü küllî

  • Bütün fertleri içine alan kapsamlı, şümullü güzellik.

istikra'

  • Gezmek, dolaşmak, etraflı bilgi edinmek. Ayrı ayrı hâdiselerdeki müşterek vasıflara dikkat ederek umumi bir netice çıkarmak. Umumi araştırmak. Fertten umuma âit hüküm sâhibi olmak.

istikra-i tamm / istikrâ-i tâmm

  • Tam bir tümevarım, endüksiyon; parçalardan bütüne, fertlerden türlere, olaylardan kanunlara, ilimlerden kâinatın mükemmel olan düzen ve düzenliğine varma yöntemi.

ıtlakat / ıtlâkât

  • Mutlak bırakmalar; işaret ettiği fertlerden teklik, çokluk gibi belli bir mânâ ile kayıtlamama, serbest bırakma.

kaffe-i efrad / kâffe-i efrâd

  • Bütün fertler.

kavaid-i külliye / kavâid-i külliye

  • Bütün fertleri içine alan kapsamlı, genel kurallar, prensipler.

kaziye-i mahsusa

  • Man: Mevzuu yalnız bir fertten ibaret olup da hüküm onun üzerine olan kaziyyedir. Buna Kaziye-i şahsiyye dahi denir. "İstanbul en büyük şehirlerin birincisidir" gibi.

kaziye-i vaktiye-i münteşire

  • Hükmü herhangi bir zamanda ve herhangi bir fertte gerçekleşmiş bulunan veya gerçekleşmesi mümkün olan kaziye, önerme.

kesret-i efrad

  • Fertlerin çokluğu.

külli / küllî

  • Bütün fertleri içine alan, kapsamlı.
  • Bütün fertleri ihtiva eden genel kavram, genel, kapsamlı.

külliye ise

  • Kapsamlı ve genel ise; hüküm bir sınıf veya türün bütün fertlerini kapsıyor ise.

külliyetiyle

  • Bütün fertleriyle, bireyleriyle.

lafz-ı am / lafz-ı âm

  • Gayr-ı mahsur, yani sayısız müsemmaları ihata ve aynı cinsten bir çok fertlere birden delâlet eyliyen lâfızdır. Kavim, cemaat, nisa.. gibi.

masadak

  • Bir sözü veya hükmü tasdik eden husus. "Söylendiği gibi, denildiği şekilde, doğru, sâdık, olduğu gibi, muvâfıktır, mutâbıktır, tıpkısı" gibi mânâlara gelir. Mânânın fertlerine de mâsadak denilebilir.

materyalizm

  • Allahü teâlâyı inkâr ve maddeyi her şeyin esâsı kabûl eden görüş, düşünce; toplum hayâtını ve fertler arasındaki münâsebetleri ve davranışları belirleyen tek faktörün madde olduğunu savunan felsefe akımı; maddecilik.

muhakkikin-i nev-i beşer / muhakkikîn-i nev-i beşer

  • İnsan türünün gerçekleri araştıran ve hakikatleri delilleriyle bilen fertleri.

münteşire-i muvakkate

  • Hükmü herhangi bir fertte ve herhangi bir zamanda gerçekleşmiş bulunan veya gerçekleşmesi mümkün olan.

mutlak

  • Kayıtsız, şartsız. Teklik, çokluk veya herhangi bir vasıf ile kayıtlı olmayan, delâlet ettiği (gösterdiği) fertlerden (şeylerden) her hangi birini ifâde eden lafız (söz).

müzahame / müzâhame

  • Bir yere yığılarak fertlerin birbirine zahmet vermesi.

şecer

  • Ağaç. Kütük.
  • Sülâle. Bir soyun bütün fertlerini gösterir cetvel.

şecere

  • Tek ağaç, kütük.
  • Bir soyun bütün fertlerini gösterir cetvel, soy kütüğü.

tama'

  • Hırsla istemek. Doymazlık. Aç gözlülük. Çok isteme.
  • Askerî fertlerin maaşları. (Kamus)

tamim / tâmîm

  • Umumileştirme, genelleme; bir hükmü aynı cinsin bütün fertlerine verme.

teksir-i efrad

  • Fertlerin çoğaltılması.

tenbel-hane / tenbel-hâne

  • Memurları iş görmez olan dâire; fertleri tenbel olan ev. Tenbeller yuvası. (Farsça)

teşahhusat-ı mülkiye

  • Varlıkların maddî yönleriyle belirgin olarak ortaya çıkması, diğer fertlerden ayrılabilir özellikleriyle kendini göstermesi.

velayet-i amm / velayet-i âmm

  • Huk: Umum mallara ve fertlere şâmil olan velayet. (Şeriat hâkimleri, kadılar ve valilerin velayetleri gibi)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın