Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
ersem
ifadesini içeren
54
kelime bulundu...
ahmak
(Humk. dan) Pek akılsız, sersem, şaşkın. Anlayışsız.
asime
Akılsız, şaşkın, sersem.
(Farsça)
asime-gi / asime-gî
Akılsızlık, şaşkınlık, sersemlik.
(Farsça)
asiven / âsiven
Şaşkın, sersem, aklı dağınık.
(Farsça)
aval
Sersemlik derecesinde saf olma, bönlük.
babük
Ahmak, sersem adam.
beladet
Ahmaklık, sersemlik, kalınkafalılık. Budalalık.
beleh
Sersemlik, bönlük, ahmaklık, budalalık.
belid
(Belâdet. den) Ahmak, sersem, bön, budala.
bi-huş / bî-huş
Akılsız. Sersem, bunak.
bihuş / bîhuş / bîhûş
Akılsız, sersem.
Şaşkın, sersem.
Şaşkın, sersem.
cum'a
Toplanma.
Perşembeden sonraki gün. Müslümanların kudsî tâtil günü olup, o güne mahsus namazla mükelleftirler. Memur ve işçilerin cuma namazı vakti serbest bırakılmamaları din hürriyetine aykırıdır. Yahudiler ve hristiyanlar haftalık dinî törenleri için cumartesi ve pazar günü serbest
cum'a gecesi / cum'â gecesi
Perşembe'yi Cumâ'ya bağlayan gece.
cum'at
(Tekili: Cum'a) Perşembeden sonra gelen günler. Cum'alar.
cumeat
(Tekili: Cum'a) Perşembeden sonra gelen günler. Cum'alar.
cumuat
(Tekili: Cum'a) Perşembe gününden sonra gelen günler. Cum'alar.
deng
Hayran, şaşkın, şaşmış olan, ahmak, ebleh, bön, sersem.
(Farsça)
İki katı maddenin tokuşmasından hasıl olan ses.
(Farsça)
Pergel noktası.
(Farsça)
ebrkar / ebrkâr
Şaşkın, sersem, ne yapacağını bilmeyen adam. (Ebr'in "bulutun" yerinde durmayıp gezici olmasından kinâye olarak, bu mânayı aldığı sanılmaktadır.)
(Farsça)
ehvar
Şaşkın, şaşırmış kimse. Alık, sersem adam.
(Farsça)
felek
Gök, gök katı, devir.
Tâli', baht.
Büyük ve dâirevi olan şey.
Her gök seyyaresinin gezdiği âlem.
Dünyâ, âlem,
Bir zilli âlet.
Yuvarlak kütük, kızak. (Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten
gevden
Sersem, ahmak, şaşkın, anlayışsız.
(Farsça)
gul
Safdil, ahmak, bön, sersem.
(Farsça)
haim
(Hâyim) Hayrette kalan. Mütehayyir. Sersem.
hamis / hamîs
Beşinci. Hamis günü. Perşembe günü.
hetr
Bunama, alıklaşma. Ateh getirme, ihtiyarlıktan çocuk gibi olma.
Sersemleşme, aptallaşma.
Birisini kötüleme.
Acib emir.
Zahmet, meşakkat.
Enine yarmak.
hıyre-ser
Sersem, alık.
(Farsça)
hıyre-serane
Alıkçasına, sersemcesine.
(Farsça)
hıyre-seri / hıyre-serî
Alıklık, sersemlik.
(Farsça)
hıyreser / خيره سر
Sersem.
(Farsça)
humar / humâr
Sarhoşluk veren ve haram olan içkiden sonra gelen baş ağrısı.
Sersemlik.
Bir şeyin acısı burnundan gelmesi.
Sarhoşluğun verdiği sersemlik, başağrısı.
humari / humarî
Sarhoşluktan gelen sersemlik hâli.
humeka
(Tekili: Hamik) Ahmak, sersem.
karanitıs
Kişiyi sersem eden dimağ dolgunluğu.
lek
Ahmak, ebleh, sersem.
(Farsça)
Yüzbin.
(Farsça)
Kırmızı boya çıkarmaya yarayan bir maden.
(Farsça)
mahmur
(Hamr. dan) Sarhoşluğun verdiği sersemlik.
Uyku basmış ağırlaşmış göz. Baygın göz.
mebhut
Hayretle, şaşkın, mütehayyir. Sersem.
mehyum
Şaşmış, hayrette kalmış, şaşırmış.
Sevgi ve aşkdan serseme dönmüş.
merasim
(Tekili: Mersem) Resmi merasimler. Âdet hükmündeki gösterişler. Resmi muameleler.
Şiveler. Âdetler.
mevlel-muvalat / mevlel-muvâlât
Bir zımmînin yâni gayr-i müslim (müslüman olmayan vatandaşın) veya harbî yâni vatandaş olmayan pasaportlu bir kâfirin bir müslümanın yardımı ile îmâna gelerek, bu müslümanı velî kabûl edip ona; "Sen benim mevlâmsın (velîmsin), şâyet ben bir cinâyet(suç) işlersem diyetini (borcunu) sen ver, ben ölünc
mülhid-i bihuş / mülhid-i bîhuş
Sersem mülhid, akılsız inkârcı.
mütevellihane / mütevellihâne
Sersemlik ve hayranlıkla.
(Farsça)
na-perva
Pervasız, korkusuz, aldırışsız, çekinmez.
(Farsça)
Sersem.
(Farsça)
pencşenbih
Beşinci gün. Perşembe.
(Farsça)
regaib gecesi
Receb ayının ilk perşembe gününün akşamı (Cuma gecesi).
sam
Ölüm, mevt.
Yer altındaki altın damarı.
Gök kuşağı.
Ateş.
Sersemlik hastalığı.
Hazret-i Nuh'un (A.S.) oğullarından birinin ismi.
serasime / serâsîme / سراسيمه
Sersem.
(Farsça)
Afallamış, sersemleşmiş.
(Farsça)
serasimegi / serasimegî
Sersemlik.
(Farsça)
sergeşte
Sersem. Başı dönmüş. Avâre ve mütehayyir olan. Hayrette kalmış.
(Farsça)
sersam
İnsana sersemlik veren bir hastalık.
(Farsça)
Sersem.
(Farsça)
sümud
Taganni eylemek.
Eğlenmek.
Kibirlenip somurtmak.
Kafa tutmak.
Sersem olmak.
tevellüh
(Çoğulu: Tevellühât) (Veleh. den) Şaşakalma. Şaşırıp sersemleşme.
Hayran etme.
Kadını çocuğunden ayırma.
tevlih
Şaşırtma. Sersemleştirme.
velhan
Şaşakalmış, şaşkın, sersem.
yevm-ül hamis
Perşembe günü. Beşinci gün.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
terceme
imas
bari
tatar
munkir
inantab
İnkas
lev
Nezir
ruhban
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
ersem
Gelmesin
cumba
geçmiş asırlar
yorgunluk
işgal eden
aklan
Amira
Sed
icra kuvveti