Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
enba
ifadesini içeren
38
kelime bulundu...
a'yün
(Tekili: Ayn) Gözler, aynlar.
Çeşmeler, pınarlar. Menba'lar.
al-i beyt / âl-i beyt
Hz. Peygamberin (A.S.M.) sülâle-i tahiresinden yetişenler ve sünnet-i seniyyesinin menbaı ve muhafızı ve bihakkın sünnete ittibâ ve onu idâme ettirenler. Al-i Resul, Al-i Nebi, Al-i Muhammed ve Ehl-i Beyt gibi tâbirlerle de söylenir.
ayyar / ayyâr / عيار
Kurnaz.
(Arapça)
Düzenbaz.
(Arapça)
ayyari / ayyârî / عياری
Kurnazlık.
(Arapça - Farsça)
Düzenbazlık.
(Arapça - Farsça)
bih
Menba, kaynak.
(Farsça)
Temel, asıl, kök.
(Farsça)
cirs
Temel, kök, menşe, kaynak, menba.
desisekar / desîsekâr / دسيسه كار
Hileci, düzenbaz.
(Arapça - Farsça)
dessas / dessâs / دساس
Hileci, düzenbaz.
(Arapça)
enbane
(Bak: ENBAN)
erume
(Çoğulu: Erum) Kök, anakök. Asıl, menba.
Ağacın ve boynuzun kökleri.
esnaf
Sınıflar. Sıralar. Türlüler, menbalar, menşe'ler, asıllar, esaslar.
esnah
(Tekili: Sinh) Kökler, menbalar, menşe'ler, asıllar, esaslar.
hadda' / haddâ' / خداع
Düzenbaz.
(Arapça)
hadi' / hâdi' / خادع
Düzenbaz.
(Arapça)
hile
Sed. Hâil.
Çare.
Maslahat ve hayırlı işlerde tedbirli ve tecrübeli olmak.
Aldatacak tarz ve tedbir. Fend. Mekir. Dabara.
Zeval ve intikal.
Sahtekârlık, yalancılık, düzenbazlık.
hilebaz / hîlebaz / حيله باز
Hileci, yalancı, düzenbaz, oyuncu.
(Farsça)
Hilekâr, düzenbaz.
(Arapça - Farsça)
hilekar / hîlekâr / حيله كار
Düzenbaz, hileci.
(Arapça - Farsça)
hilesaz
Oyuncu, düzenbaz, hileci.
(Farsça)
hokkabaz / حقه باز
Düzenbaz.
(Arapça - Farsça)
hud'akar / hud'akâr
Oyuncu, düzenbaz, hilekâr.
(Farsça)
hud'akari / hud'akârî
Düzenbazlık, hilekârlık, oyunculuk.
(Farsça)
kallab
(Kalb. den) Düzenbaz, hilekâr.
Kalpazan. Sahte para basan kimse.
kan / kân
Bir şeyin menbaı.
(Farsça)
Kuyu. Kaynak.
(Farsça)
Mâden ocağı.
(Farsça)
Bir keyfiyetin. (niteliğin) bol olarak bulunduğu kimse.
(Farsça)
kan-ı kerem / kân-ı kerem
Kerem, lütuf ve ihsan menbaı.
ma'den
Maden.
Bir haslet veya hususiyetin kaynağı.
Herşeyin aslî mekânı, menbâ ve me'hazı olan yer.
Toprak, taş, kum gibi maddelerle karışık demir vesairelerin vaziyetlerine de maden denir.
masdar
Bir şeyin sudur ettiği (çıktığı) menba.
Gr: Fiilin şahsa ve zamana bağlı olmayan şekli, fiil kökü. Okumak, yazmak, kitabet, kıraat, ahz, almak... gibi. Masdar kelimesi.; ism-i mekândır, sudur etmek mânasına gelir. Fiilin mâna ve lâfız ciheti ile mebde' ve me'hazidir.
me'haz
Menba'. Bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer. Bir şeyin aslının alındığı kaynak.
mekkar / mekkâr
Hilekâr. Düzenbaz. Çok aldatıcı. Mekir yapan.
Düzenbaz, hileci.
menabi'
(Tekili: Menba') Kaynaklar. Pınarlar. Nebeân eden yerler.
Her şeyin zâhir olduğu yerler.
Servetlerin çıktığı yerler.
menabi-i aşere
On menba.
menbat
Suyun çıktığı yer. Menba'.
mütekayidane / mütekayidâne
Düzenbazlık ve hile ile.
(Farsça)
nebez
(Çoğulu: Enbâz) Lâkab.
nebr
(Nibr) : (Çoğulu: Enbâr - Nibâr) Keneye benzer bir küçük böcek.
Yukarı kaldırmak, yükseltmek.
nil
Mısır'ın bir nevi hayat menbaı olan en büyük nehrinin ismi.
nüve
Çekirdek, asıl, menba.
sahve
En yüksek dağ.
Atın sırtı, eğer konulan yeri.
Su menbaı.
şir'a
(Şeria-Meşrea) Lügat mânası, bir ırmak veya herhangi bir su menbaından su içmek veya almak için girilen yol demektir. Bunda insanların, hayat-ı ebediye ve saadet-i hakikiyeye vusulü için Allah'ın vaz' u teklif ettiği ahkâm-ı mahsusaya ve mezheb-i müstakime bil'istiare ıtlak edilmiştir ki, din demekt
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hizbül-kur'an
ehl-i feraset
Taa
ALFABE
daf'
ced
diktatorya
mazarat
mağrifet
ikame-i da'va
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
enba
Soğutma
bilinmezlik
cifir
Beled
Cera
urun ha
Itlak
dalgalı deniz
Devirlerin