Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
elif
ifadesini içeren
98
kelime bulundu...
a
1928 senesinde alınan Türk alfabesinin "a" harfi, Osmanlıcadaki elif ve ayın harflerine yakın bir ses verir.
a'raf suresi
Kur'an-ı Kerim'in 7. suresidir. Mekke-i Mükerremede nâzil olmuştur. Suret-ül Mikat, Suret-ül Misak, Elif lâm mim sâd gibi isimleri de vardır.
alay
(Ask.) 3-4 tabur piyade veya5 bölük süvari askerinden mürekkep kuvvet.
Debdebe ve gösterişle yapılan tören, geçit resmi.
Cemaat, topluluk, güruh, kalabalık, fevç.
Fazla miktar, muhtelif ve müteaddit kişiler veya şeyler.
arşiv
Eski ve tarihçe kıymetli olan resmi kayıt ve kâğıtların saklandığı yer.
(Fransızca)
Bir mevzu hakkında toplanmış muhtelif vesikaların hepsi.
(Fransızca)
devir dairesi
Denizde geminin çeşitli hızla ve muhtelif dümen açısı ile çizdiği dâire.
dil
t. Lisan, zeban.
Ağızdaki tat alma duygusu ve konuşma uzvu.
İnsanların konuştukları lehçelerin her birisi. Lügat.
Muhtelif âlât ve edevâtın uzunca ve yassı, ekseriya oynak kısımları.
Coğ: Denizin içine uzanmış üstü düz mumluk, uzunca kara parçası.
Mc:
ecsam-ı muhtelife / ecsâm-ı muhtelife
Muhtelif cisimler.
ecvef
Ortası boş. Kof.
Mc: Boş kafalı. Çok cahil.
Gr: Ortasında harf-i illet sayılan elif, vav, yâ harfleri bulunan fiil kökü.
elif-i sakine / elif-i sâkine
Sakin, harekesiz elif.
elvan
(Tekili: Levn) Renkler. Muhtelif görünüşler.
em
Soru sorma mânasında atıf edatıdır. İstifham elifi mânasına da gelir. "Yahut, belki, yoksa" kelimeleriyle tercüme edilebilir.
esnan
(Tekili: Sinn) Dişler.
Yaşlar. İnsanın doğduğu andan ölümüne kadar uzvî sîretinde birbirini takibeden muhtelif zamanlar. (Yâni: Tufuliyet, Sabavet, Şebabet, Kühûlet ve Şeyhuhet denilen zamanlar.)
evbaş
Mahalle çapkını. Şahısların rezilleri.
Muhtelif yerlerden gelmiş, toplanmış bir cemaat, bir bölük.
fersah
Üç mil, beş kilometre veya dört saatlik mesafe, muhtelif mesafelere tekabül eden bir uzunluk ölçüsü.
firaset
Zihin uyanıklığı. Bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti. Bir kimsenin ahlâk ve istidadını yüzünden anlamak. Firasetin bir nev'i, sebebini anlamadan ve ilham eseri olarak vücuda gelen seziştir. Diğer nev'i ise kesbîdir. Muhtelif huy ve tabiatları bilmek neticesinde hâsıl olur.
Yiğitlik.
fıskıye
Suyu muhtelif şekillerde yukarıya doğru fışkırtan ve ekseriya havuzların ortasında yapılan borunun üzerindeki aletin adıdır. Buna, Arapçası olan fevvare denildiği gibi, Türkçe olan fışkırak da denilir.
gıll u gış
Aklın muhtelif fikirler üzerinde kararsızlığı.
Gönül darlığı.
Kin ve hile. Hıyanet ve adavet.
granit
Jeo: Muhtelif renklerde çok sert bir çeşit taş.
(Fransızca)
gudde
Tıb: Bez. Vücudun muhtelif yerlerinde, hususan boyunda bir nevi vücuda lazım su çıkaran depocuk. Şiş.
halis / halîs
Karışmış, muhtelif.
Siyah ile beyazı karışmış saç.
Tel.
halita
Karışık halde olan. Karma. İki veya muhtelif maddelerden yapılmış.
Madenlerin birbirleriyle birleşmelerinden hâsıl olan mürekkep madde.
halita-i dimaği / halita-i dimağî
Akıldaki muhtelif mes'ele ve fikirler. Dimağdaki karışık, muhtelif bilgiler.
(Farsça)
harf-i illet
Gr: Elif, vav, ya harfleri.
harf-i medd
Kendinden evvel gelen harflerin uzun sesli okunmasına vesile olan "elif, vav, yâ" harfleri.
harf-i mezid
Arabçada masdar olan kelimeye harf ilâvesi ile başka masdar yapılır. Bu ilâve edilen harflere "Harf-i mezid" denir. Meselâ: kelimesinde harf-i aslî üçtür. (mükâtebe) dendiği zaman, "Müfâale masdarı şekline göre, mim ve elif harfleri, harf-i meziddendir" denir.
harf-i tarif / harf-i târif
Arabçada, elif lâm harflerinin ismin başına gelmesi hali.
heca
(Hece) Dilin ve ağzın bir hareketi ile çıkan bir veya birkaç harf. Harflerin sesi. Harflerin seslendirilmesi.
Elif-bâ sırasına göre dizili harfler. Bir sözü harfleri ile söylemek.
Şekil. Kıyâfet.
Yemek.
Sükut etmek, susmak.
hemze
Elif veya elif yerine kullanılan işaret. Elif, vav, ya, he üzerine konulan ve "e" diye okutan işaret.
Parmakla sıkma, dürtme, sıkıştırma.
Harekeli elif.
Elif harfi.
hıffet
Hafiflik; kolaylık; Arapça'da kural olarak teleffuzu dile ağır gelen lâfızların kurallar çerçevesinde düzenlenerek kolaylık sağlama; Meselâ, kàle fiilinin aslı 'kavele' dir. Ancak söylemesi dile ağır geldiği için 'vav' harfi 'elif'e çevrilerek kàle denmiştir.
huruf-ı mukattaa / hurûf-ı mukattaa
Kur'ân-ı kerîmde bâzı sûre başlarında bulunan ve mânâsı açık olmayan ikisi üçü bir arada veya tek başına yazılı harfler. Elif lâm mîm, Yâsîn, Elîf lâm râ... gibi.
huruf-u heca / huruf-u hecâ
Alfabe sırasına göre dizili harfler.
Kelimelerdeki harflere ayrıca ses katan elif, vav, he, yâ harfleri.
huruf-u kameriye
Gr: Arapçada kelimenin başında harf-i tarif olduğu vakit, harf-i tarifin lâmı okunan harfler. Meselâ: El-Kamer, El-İnsân, El-Bedi' kelimelerinde olduğu gibi. Burada kelime başında "kaf, elif, bâ" harfleri kameriyeden olduğu için aynen okunuyor. (Bunlar: Elif, bâ, cim, hı, hâ, ayın, gayn, fe, kaf, ke
huruf-u leyyin
"Vav, ayn ve elif" harfleri.
huruf-u mechure
Cehr ile okunan harfler. (Zı, lâm, kaf, vav, ra, bâ, dad, hemze, zel, gayın, ze, elif, cim, nun, dal, mim, tı, yâ, ayın.)
huruf-u mukattaa
Bazı sûre başlarında bulunan ve birer İlâhî şifre niteliğinde olan harfler (Yâ sin, Elif lâm mim, Ha mim vb.).
huruf-u mukattáa
Arap harflerini heceler halinde kesik kesik yazmak (Yâsin, Elif Lâm Mim vb.).
huruf-ul mukattaa
Gr: Kur'an-ı Kerim'de sure başlarında bulunan, kesik kesik, ikisi üçü birleşik veya tek başına yazılı hafler. Elif Lâm Mim, Yâ Sin, Elif Lâm Râ... gibi. Bunlar İlahî birer şifre olup, mânalarını anlayanlar Resul-ü Ekrem (A.S.M.) ve O'nun vârisleridir.
ibaratüna şetta / ibaratüna şettâ
Bizim ibarelerimiz çeşit çeşittir, muhteliftir, dağınıktır.
infitah
Açılma. Boşalma. Tıkanan bir şeyin açılışı.
Tecvidde: Harf okunduğu zaman dil ile üst çene birbirinden ayrılıp, aralarından nefes çıkması. İnfitah harfleri ise şunlardır: (Min, Nun, Elif, Hı, Zel, Vav, Cim, Dal, Sin, Ayın, Te, Fe, Ze, Kef, Lem, Ha, Se, Kaf, He, Şın, Ra, Be, Gayın, Ya
inşa ve kitabet / inşâ ve kitâbet
Yazı yazma, telif etme.
istifale
Tecvidde: Bir harfin, okunduğu zaman aşağı çene tarafına düşüp üst damağa yükselmesi. Bu hâlde ağızdan çıkan harfler: "Müsta'liye" harflerinin zıddıdır. Bu harfler: "Elif, Be, Te, Se, Cim, Ha, Dal, Zel, Rı, Ze, Sin, Şın, Ayın, Fe, Kaf, Kef, Lâm, Mim, Nun, Vav, He, Yâ" dır.
kıyas-ı akim / kıyas-ı akîm
(Mantık) Neticesiz veya doğru netice vermeyen kıyas (meselâ, kitap matbaanın telifi, eseri demek).
kuvve-i muhassala
Muhtelif kuvvetlerin ağırlık merkezi.
lefif
Sarılmış, dürülmüş.
Gr: Kökü üç harfli olduğunda iki harfi "elif" veya "yâ" nın yan yana olduğu kelime.
lefif-i makrun
Kökündeki "elif" veya "ya" nın yan yana olduğu kelime.
lemeat-ı müteferrika
Muhtelif, parça parça olan parlayışlar.
li
Gr: Lâm harfinin esre ile okunuşu. Bir kelimenin başına geldiğinde, "için, dolayı, ötürü, yüzünden, sebebinden" gibi mânâlara gelir. Kendinden sonraki isimleri cerreder. Yerine göre muhtelif isimler alır. Lâm-üt-tahsis ve temellük gibi.
ma / mâ
Biz mânasınadır.
(Farsça)
Mim ile elif harfinden ibâret "Mâ". Arabçada muhtelif isimleri vardır. Ve çeşitli mânalara gelir. Cansız şeylere işaret eder. "Şu nesne, o şey ki..." mânâlarına gelerek kelimelerle birleşir. Meselâ: (Mâ-ba'd: Sondaki, alttaki.)
(Farsça)
maksur
(Kasr. dan) Kasrolunmuş, kısaltılmış, kasılmış, alıkonulmuş.
Mahbus.
Kasrolunmuş nesne.
Gelinin üzerine tutulan duvak.
Gr: Bir kısım arapça kelimelerin sonunda yâ şeklinde yazılan, fakat elif gibi okunan harf. ( : Dâ'vâ) kelimesinde olduğu gibi. Buna, "Elif-i
mana mertebeleri
Kur'an-ı Kerim'deki âyetlerin anlaşılmasında bilinen muhtelif ma'nâlar. Zâhirî, bâtınî, sarihî, harfî, ismî, işarî, remzî, mecazî, mefhumî, riyazî mânâlar gibi.
marife / mârife
Arapça'da genellikle başına belirlilik takısı "elif-lâm"ı alan ve belirli bir şeyi gösteren kelime.
matta
İncil kitaplarından birisinin adı. Tahrif edilmiş dört yüz muhtelif İncil içinden seçilen biri.
med
Uzatmak, çekmek, Kur'ânı kerîmde uzatan harflerden (elif, vav, yâ) biriyle kendilerinden önceki harfleri çekmek.
medd işareti
Harekenin uzun okunacağını gösteren işaretin adı.
Hemze ile elifin birleşmesi.
medde
Uzatma; çekim harfleri; yazıldığı halde okunmayan, kendisi harekesiz olup, kendinden önceki harfi uzatan elif, vav, ye harfleri.
meric / merîc
Muzdarip, sıkıntılı.
Çeşitli nesne, muhtelif. Karışık, muhtelit.
meş'ar-i haram
Müzdelife'de şimdi üzerinde mescit bulunan yer.
meş'ar-ül haram
Hac zamanında ziyaret edilecek muayyen yer. Cebel-i Kuzah, Müzdelife'de bir yerin ismi.
meş'ar-ül-haram / meş'ar-ül-harâm
Mekke-i mükerremede, Arafât ile Minâ arasında bulunan Müzdelife'nin sonunda Cebel-i kuzah yakınında bir yer. Meş'ar, şiâr (alâmet) yeri demektir. Meş'ar denmesi; ibâdet yeri olması; haram diye vasıflandırılması ise, hürmeti ve kıymeti sebebiyledir.
mezheb
Yol. Gidilen yol. Tutulan çığır.
Dinin esaslarında ve esas temel mes'elelerde bir olmakla beraber, teferruatta bazı muhtelif mes'eleler olması sebebiyle birbirinden az farklı müctehidlerin yolları. Müctehidlerden, kendilerine tâbi olunanların seçtikleri meslekleri. Füruatta Hanefi ve
misal
Bir şeyin benzer hali. Benzer. Örnek.
Düş. Rüya.
Ahlâk ve âdâbla ilgili kıssa ve hikâye.
Bir şeyin örneği ve sıfatı. Kısas.
Gr: İlk harfi harf-i illet olan (yani; elif, vav veyahut da yâ olan) fiil veya kelime.
müellefat / مؤلفات
Telif edilmiş yapıtlar.
(Arapça)
müellif
Telif eden, kitap yazan.
İmtizaç ettiren, kaynaştıran.
muhasser vadisi / muhasser vâdisi
Hicaz'da, Minâ ile Müzdelife'yi birbirinden ayıran ve hacıların Minâ'ya giderken durmamaları gereken yer.
muhtelif-ül cins
Çeşit çeşit cinste. Muhtelif cinste.
muhtelife
(Bak: MUHTELİF)
mukattaat-ı huruf / mukattaât-ı hurûf
Edb: Matlâsız şiir parçaları. Muhtelif olarak alınmış şiir parçaları.
Kısaltmalar. Tamamlanmamış cümleler.
Kur'ân'da sûrelerin başında zikredilen tek harfler (Elif, lam, mim gibi).
münfetiha
Tecvidde: Kur'an okurken dil, üst damaktan ayrılır vaziyette iken ağızdan çıkan harflere denir. Şunlardır; mim, nun, elif, vav, cim, hı, zel, dal, sin, ayın, te, fe, kaf, lem, he, şın, be, ye.
murakkık
Tecvidde bir harfi ince okumağa; terkik, ince okunan harflere ise; murakkık denir ki, şunlardır: Elif, nun, şın, ra, ha, dal, yâ, se, ayın, lam, mim, kef, sin, vav, fe, te, cim, he, ze, bâ, zel.
müsademe-i efkar / müsademe-i efkâr
Fikirlerin çarpışması, muhtelif fikirlerin birbirine karşı söylenişi.
müteferrika
Çeşitli işler gören.
Padişahın, vezirlerin veya sadrazamın emirlerini götüren kimse.
Muhtelif masraflar ve bunlara karşı verilen para, ücret.
mütenevvi
Çeşitlenen, türlü türlü olan, muhtelif olan.
mütenevvi'
Çeşit çeşit, muhtelif, çeşitli, değişik, türlü türlü.
müzakerat
(Tekili: Müzâkere) Müzâkereler. Bir fikir hakkında karşılıklı görüşmeler. Bir arada muhtelif fikirleri beyan etmek.
patriklik
Osmanlı saltanatı zamanında muhtelif gayr-i müslimlerin dinî ve medenî bazı işlerini idare eden makamlar.
rihve-i mechure harfleri
Dad, zı, zel, gayın, ze, vav, yâ, elif.
şedide-i mechure
Elif, cim, dal, tı, ba harfleridir. Bunların zıddı: Rehavet (rahvet) ile Beyniye sıfatıdır.
şekil
(Şekl) Biçim, dış görünüş. Çehre. Tarz. Formül.
Şebih ve misil.
Hey'et.
Suret. Surette benzerlik.
Bir adamın tab' ve hevasına muvafık olan şey.
Muhtelif, müşkil işlerin her biri.
Birşeyin gerek hissedilen ve gerek mevhum sureti.
Geo: Bi
şerh-i şemsi / şerh-i şemsî
Kutbeddin-i Razî tarafından telif edilmiştir ve mantık ilmine dairdir.
şiddet
Sertlik, katılık.
Ziyadelik.
Sıkılık.
Tecvidde: Harf sükun ile ve nefesin hepsi habs olarak sakin bir halde okunduğu zaman savtın asla akmamasına denir. Şiddet iki kısma ayrılır:Şedide-i mechure : Elif, bâ, cim, dal, tı harfleri.şedide-i mehmuse : Kaf ve tâ harfleri.<
silahşör
Silahları karıştırıcı, silahlarla oynayıp uğraşıcı.
Eski zamanda bir sınıf silahlı asker, hususiyle muhtelif silahları kullanmakta fevkalâde meleke ve maharet ile mümtaz olup, maiyyette istihdam olunanlara verilen addı. Yeniçeri Ocağı zâbitlerinin bir takımı hakkında da kullanılır bi
şuaat / şuâât
Işınlar, ışık hüzmeleri; Hz. Muhammed'in (a.s.m.) peygamberliğinin isbatına dair bir eser olup, 1921 yılında Üstad Said Nursî tarafından telif edilmiştir.
şücur
Muhtelif ve çeşitli olmak.
taglis
Fık: Kurban bayramının ilk gününde Müzdelife'de bulunanlar için o günün Sabah Namazını fecri müteakib daha ortalık karanlık iken kılmak. (Bu çok efdaldir)
Bir işi üzerine almak.
Sabah karanlığında sefer etmek.
taha / tâhâ
Kur'an-ı Kerim'de mukattaat-ı hurufiyeden olup Cenab-ı Hak ile Peygamberimiz (A.S.M.) arasında bir şifredir.
Peygamberimizin (A.S.M.) bir ismidir. Mânası hakkında muhtelif rivayetler vardır.
tarif / târif
(Ar. gr.) Marife yapma; tanımlama; bir amaca binaen bir ismi belirlilik anlamı katan eliflâm takısı ile birlikte zikretmek.
tayy-i mekan / tayy-i mekân
Mekânı ortadan kaldırmak. Bir şahsın bir anda muhtelif yerlerde görünmesi.
tebelbül
Lisanların muhtelif ve muhtelit olması. Bazısı Arapça, bazısı Farsça ve Türkçe olmak gibi.
Karışıklık.
tebelbül-ü akvam
Muhtelif kavimlerden ibaret bir cemaatin kısım kısım olmaları, muhtelif dil konuşmaları.
tefhim
Ta'zim.
Bir şeyi kalınlaştırmak.
Tecvidde: Harfi kalın okumaktır. Harflerinin adına Müfahhim denir. Şunlardır: Hı, sad, dad, tı, zı, gayın, kaf, lem, rı, vav, elif. Huruf-u isti'lâda tefhim vâcibdir.
tehavil
Muhtelif renkler, çeşitli renkler.
têlifat / têlifât
Telifler.
temtit
"Ekber" derken bir elif fazlalaştırıp "ekbâr" demek.
Med edip çekmek.
teşahus
Deprenmek. Muhtelif etmek, çeşitli yapmak.
tesniye
Vasıflandırma.
Gr: Arapçada bir kelimenin iki şeye delâlet etmesi hâli, kelimeyi iki şeye delâlet ettiren siga. Bu şekil kelimenin sonuna "elif-nun" veya "ye-nun" getirilerek yapılır. Meselâ: Recul: Adam. İki adam demek için: Reculân () veya Reculeyn () denir.
tevcih-i kelam / tevcih-i kelâm
Sözle işarette bulunmak.
Birbirinin zıddı muhtelif mânaya gelebilen kelimeyi sözde kullanmak.
velf
(Velif-Vilâf) Tez tez yelmek. Birbiri ardınca olmak.
yasin
Yâ Seyyid yâ insan gibi muhtelif manalar rivayet edilir. Şifredir Hazret-i Peygamber'in (A.S.M.) fıtraten, hilkaten, edeben ve ahlâken en yüksek olduğu herkesçe bilindiğinden bu isim kendisine verilmiştir.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
nazende
kudret
nazâr
SUHEDa
kadid
ferman-ı ebedi
ezem
ÜMANİZM
vakud
MEMUR-U MUSAHHAR
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
elif
Hamidi
cemaati
Pompa
KANSIZ
fetun
aya benzer
kayye
Kart
Müsi