LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te ekler. ifadesini içeren 244 kelime bulundu...

a'das

  • (Tekili: Ades) Mercimekler.

a'mide

  • (Tekili: Amud) Direkler. Temeller. Sütunlar.
  • Mc: Büyük kimseler. Büyükler.

a'yar

  • (Tekili: Ayr) Eşekler.

adet-i müstemirre / âdet-i müstemirre

  • Yerleşmiş alışkanlıklar ve gelenekler.

ahbaz

  • (Tekili: Hubz) Ekmekler.

akmise

  • (Tekili: Kamis) Gömlekler.

akvat-ı yevmiyye

  • Geçim, derd-i maişet için lazım olan günlük yiyecekler.

alavi / alavî

  • (Tekili: İlâve) İlâveler, ekler.

amal / âmâl

  • Emeller, beklentiler, istekler.
  • Emeller, arzular, istekler.
  • (Tekili: Emel) Emeller. Arzular. Gayeler. Dilekler. İstekler.

amal-i uhreviye / âmâl-i uhreviye

  • Ahirete ait emeller, ümitler ve istekler.

an'anat / an'anât / عنعنات

  • Gelenekler.
  • Gelenekler. (Arapça)

an'anat-ı islamiye / an'anât-ı islâmiye

  • İslâmî gelenekler.

an'anat-ı milliye-i islamiye / an'anât-ı milliye-i islâmiye

  • İslâmî ve millî gelenekler.

anakib / anâkib

  • (Tekili: Ankebut) Örümcekler.

ananat / ananât

  • Gelenekler.

ankebutiye

  • Örümcekler.

arşiyan / arşiyân

  • Arş'ın etrafında tesbih ederek dolaşan melekler. (Farsça)

asere

  • Kanat teleklerinden evvel, ucunda olan beyaz telekler.

ashar

  • (Tekili: Sıhr) Evlenme neticesinde akraba olan erkekler. (Kayınbiraderler, kayınpederler, güveyler.)

at'ime / اطعمه

  • Taamlar, yiyecekler. (Arapça)

atyeb-i me'külat / atyeb-i me'külât

  • Yiyeceklerin en güzeli. En güzel yiyecekler.

benat / benât

  • (Tekili: Bint) Kızlar.
  • Bebekler.

beşir / beşîr

  • Müjdeleyici mânâsına Peygamber efendimizin isimlerinden.
  • Kabirde mü'minlere suâl soran melekler.

bevarid

  • (Tekili: Bârid) Soğutulmuş yemekler.
  • Omuzlarda boyun arasında, gerdanın yanında veya kulaklar arasında ve ensede olan etler.
  • Sakat şeyler.

büruk

  • Bir şeyin şakıması, parlaması.
  • (Tekili: Berk) Berkler, şimşekler.

büzur

  • (Tekili: Bezr) Tohumlar, çekirdekler.

came-i nevruzi / came-i nevruzî

  • Rengârenk elbise.
  • Bahar geldiğinde açan çeşitli çiçekler.

cem'iyat-ı dünyeviye / cem'iyât-ı dünyeviye

  • Dünyevî cemiyetler, dernekler.

cem'iyyat / cem'iyyât / جمعيات

  • Cemiyetler, dernekler. (Arapça)

cenaib

  • (Tekili: Cenayib) (Cenibe) Yedek hayvanlar, yedek binekler.

deaim

  • (Tekili: Dıâme) Destekler, payandalar, direkler.

dest ve damen-i kerimane / dest ve dâmen-i kerimane

  • Şerefli ve izzetli olan el ve etekler.

düru'

  • (Tekili: Dır') Zırh gömlekler.

eflak / eflâk / افلاک

  • Gökler, felekler. (Arapça)

ehva / ehvâ

  • Nefis arzuları, boş istekler.
  • Hevalar; gelip geçici arzu ve istekler.

ektad

  • Cemaatler, topluluklar, kalabalıklar, bölükler, takımlar.
  • Misaller, temsiller, örnekler.

ekyal / ekyâl / اكيال

  • (Tekili: Keyl) Keyller, kileler, hububat ölçüleri, ölçekler.
  • Kileler. (Arapça)
  • Ölçekler. (Arapça)

emani / emanî

  • Emniyetler. Niyetler, gayeler, istekler. Arzular, dilekler. (Farsça)
  • Eminlik, korkusuzluk. (Farsça)
  • Temenniler, arzular, istekler.

emlak

  • (Tekili: Mülk) Mülkler. İnsanın tasarrufunda bulunan yerler.
  • Melekler.

emsal / emsâl / امثال

  • Örnekler. (Arapça)
  • Benzerler. (Arapça)

emsile / امثله

  • (Tekili: Misâl) Misaller. Örnekler.
  • Arapçada fiil tasrifini gösteren kitap.
  • Misâller, örnekler.
  • Misaller, örnekler.
  • Misaller, örnekler.
  • Örnekler. (Arapça)

erkan / erkân / اركان

  • Direkler. (Arapça)
  • Temeller, esaslar. (Arapça)
  • İleri gelenler, üst düzeyde bulunanlar. (Arapça)
  • Önderler. (Arapça)

erzak / erzâk

  • Rızıklar, yiyecekler.

esatin / esatîn

  • Sütunlar. Üstüvaneler. Direkler.
  • Mc: İleri gelen kimseler.

esrar / esrâr

  • Sırlar, gizli gerçekler.

esva'

  • (Tekili: Sâ') Kuyular, çukur yerler.
  • Ölçekler.

esvab / esvâb

  • Giyecekler.

eşvak / eşvâk

  • Şiddetli arzular, istekler.
  • Şevkler, aşırı istekler.

et'ime / اطعمه

  • Yiyecekler.
  • Yiyecekler. (Arapça)

et'ıme / اَطْعِمَه

  • Yiyecekler.

et'ime / اَطْعِمَه

  • Yiyecekler.

et'ime-i lezize

  • Lezzetli yiyecekler.
  • Lezzetli yemekler.

etime / etîme

  • Yemekler.

etraf

  • (Tekili: Türfe) Nazik ve zarif şeyler.
  • Lezzetli taamlar, güzel yemekler.

evtad

  • (Tekili: Veted) Direkler. Kazıklar.
  • Ricâlullahtan birine verilen isim.

ezahir

  • Çiçekler.

ezbad

  • (Tekili: Zebed) Paslar.
  • Dörtte birler, çeyrekler.
  • Köpükler.

ezhar / ezhâr / ازهار

  • Çiçekler.
  • (Tekili: Zehre) Çiçekler. Zehreler. şukufeler.
  • Çiçekler.
  • Çiçekler. (Arapça)

ezhar-ı latife / ezhâr-ı lâtife

  • Hoş, güzel çiçekler.

ezhar-ı müzeyyene-i ravza-i safaiye

  • İçinde safâ sürülecek olan bahçeyi süsleyen çiçekler.

ezyal / ezyâl

  • (Tekili: Zeyl) Ekler. İlâveler. Zeyiller.
  • Zeyiller, ekler.

ferişteler

  • Melekler.

habarir / habarîr

  • (Tekili: Hıbrîr) Dağçiçekleri. Dağda yetişen çiçekler.

hacat / hâcât / حاجات

  • İhtiyaçlar. (Arapça)
  • İstekler. (Arapça)

hafaza

  • (Tekili: Hâfız) Muhafızlar. Muhafız melekler.
  • Muhafızlar, koruyucular, bekçiler.
  • Koruyucu melekler.

hafaza melekleri

  • Koruyucu melekler, her insanın hayır (iyi) ve şer (kötü) işlerini yazan; ikisi gece, ikisi gündüz gelen ve kötülüklerden ve cinlerden koruyan melekler. Bunlara Kirâmen kâtibîn melekleri diyenler olduğu gibi, onlardan başka olduğunu söyleyenler de olm uştur.

hakaik / hakâik / حقائق

  • Hakikatler, gerçekler.
  • Hakikatlar, gerçekler.
  • Gerçekler. (Arapça)

hakaik-ı acibe

  • Şaşırtıcı ve hayrette bırakan gerçekler.

hakaik-i alem / hakaik-i âlem

  • Kâinattaki hakikatler, gerçekler.

hakaik-i aliye-i ilahiye / hakaik-i âliye-i ilâhiye

  • Allah'a ait yüksek, yüce hakikatler, gerçekler.

hakaik-i azime / hakaik-i azîme

  • Büyük hakikatler, gerçekler.

hakaik-i cemile / hakaik-i cemîle

  • Güzel hakikatler, gerçekler.

hakaik-i diniye

  • Dini esaslar, dini meselelere ait hakikatler, gerçekler.

hakaik-i esasiye

  • Temel, esas gerçekler.

hakaik-i gayb ve şehadet / hakâik-i gayb ve şehâdet

  • Görünmeyen ve görünen âlemlere ait gerçekler.

hakaik-i gaybiye

  • Bilinmeyen ve görünmeyen âlemlere ait gerçekler.

hakaik-i hayat

  • Hayatın içindeki gizli hakikatler, gerçekler.

hakaik-ı ilahiye / hakaik-ı ilâhiye

  • Allah'a ait olan gerçekler.

hakaik-i ilahiye / hakaik-i ilâhiye

  • Allah'ın zât ve sıfatlarına ait gerçekler.

hakaik-i kainat / hakaik-i kâinat

  • Kâinatta gizli olan hakikatler, gerçekler.

hakaik-i kudsiye

  • Mukaddes hakikatler, gerçekler.

hakaik-i kudsiye-i ilahiye / hakaik-i kudsiye-i ilâhiye

  • Allah'a ait olan kutsal hakikatler, gerçekler.

hakaik-i latife / hakaik-i lâtife

  • Tatlı, şirin hakikatlar, ince mânâlı gerçekler.

hakaik-i maneviye / hakaik-i mâneviye

  • Mânevî hakikatler, gerçekler.

hakaik-i müberhene ve ilmiye

  • İlmî ve delillerle ispatlanan hakikatler, gerçekler.

hakaik-ı mücerrede / hakâik-ı mücerrede

  • Soyut hakikatler, gerçekler.

hakaik-i mücerrede / hakâik-i mücerrede

  • Soyut gerçekler.

hakaik-i namütenahi / hakaik-i nâmütenâhî

  • Sonsuz hakikatler, gerçekler.

hakaik-i namütenahiye / hakaik-i nâmütenâhiye

  • Sonu gelmeyen hakikatler, gerçekler.

hakaik-i sabite / hakaik-i sâbite

  • Sabit, değişmez hakikatler, gerçekler.

hakaik-i şahsiye

  • Kişinin kendisine ait gerçekler.

hakaik-i tarihiye / hakâik-i tarihiye

  • Tarihî hakikatler, gerçekler.

hakaik-i uhreviye

  • Uhrevî, âhirete ait hakikatler, gerçekler.

hakaik-i ulviye

  • Yüce gerçekler.

hakaik-i uzma

  • Büyük hakikatler, gerçekler.

hakaik-i zevkiye

  • Ancak zevkle anlaşılan gerçekler.

hakayık / hakâyık / حقایق

  • Hakikatler, gerçekler.
  • Gerçekler. (Arapça)

hakikat-i mühimme

  • Önemli gerçekler.

hakikatler

  • İmanî gerçekler.

hamele-i arş ve semavat / hamele-i arş ve semâvat

  • Arş'ın ve göklerin taşıyıcısı olan melekler.

hamele-i hüccet

  • Günah ve sevabları yazan melekler.

hamir / hamîr

  • (Tekili: Hımâr) Eşekler. Hımarlar.

hamme / hâmme

  • (Çoğulu: Hevâmm) Haşerât-ı muzırra, zararlı böcekler.
  • Binek hayvanı.

hanadık

  • (Tekili: Handek) Hendekler. Bir mekânın etrafına kazılan geniş ve derin çukurlar.

hariciyat

  • Dış dünyadaki şeyler, gerçekler.

haşerat / haşerât

  • Böcekler.

haşerat-ı muzırra

  • Zararlı böcekler.

hatırat-ı kalb / hâtırât-ı kalb

  • Kalbe gelen hatıralar, istekler.

havafi

  • Kuş kanadında ebâhir yeleklerinden sonra olan dört kısacık yelekler.

hem-riş

  • Bacanak. İki kızkardeşle evlenen erkekler. (Farsça)

hevam / hevâm

  • Böcekler.

hevamm / hevâmm

  • Böcekler.

hevatif

  • (Tekili: Hâtif) Hâtifler. Gayıptan işitilen sesler.
  • Nidâ eden melekler.

hevesat / hevesât

  • Arzu ve nefsâni emeller. Boş, bâtıl ve günahlı şeylere dâir olan istekler. Hevesler. (Farsça)
  • Hevesler, gelip geçici arzu ve istekler.
  • Hevesler, geçici arzular, yasak istekler.

hevesat-ı faniye

  • Geçici arzu ve istekler.

hevesat-ı gayr-ı meşrua

  • Dinin izin vermediği arzu ve istekler.

hiref / حرف

  • Meslekler. (Arapça)

hulviyyat

  • Tatlı yemekler. Şekerlemeler. Tatlı şeyler.

icabat / îcâbât / ایجابات

  • Gerekler.
  • Gereklilikler, gerekler. (Arapça)

iddet-i eşhür

  • Ay hesabıyla iddet beklemek. Boşanma tarihinden itibaren hür ise üç ay, cariye ise birbuçuk ay bekler.

iddet-i vefat

  • Fık: Ölüm neticesinde icab eden iddet. Kocası ölen kadın hür ise 130 gün, cariye ise 65 gün iddet bekler.

ıdfe

  • Ondan elliye varana kadar olan erkekler.
  • Kıt'a.
  • Akşam vakti.

ihtirasat / ihtirasât

  • (Tekili: İhtiras) Şiddetli arzu ve istekler. İhtiraslar.
  • İhtiraslar, aşırı istekler.

ilan-ı tekviniye / ilân-ı tekvîniye

  • Varlıkların yaratılışıyla insanlara duyurulan gerçekler.

ilavat / ilâvât / علاوات

  • İlaveler, ekler. (Arapça)

isti'dadat

  • (Tekili: İsti'dad) İstidadlar, kabiliyetler, yetenekler.

istidadat

  • Yetenekler.

istidadat-ı beşeriye / istidâdât-ı beşeriye

  • İnsandaki kabiliyetler, yetenekler.

istidadat-ı gayr-ı mahdud / istidâdât-ı gayr-ı mahdud

  • Sınırsız kabileyetler, yetenekler.

istidadat-ı gayr-ı mahdude / istidâdât-ı gayr-ı mahdude

  • Sayısız ve sınırsız yetenekler.

istidadat-ı kalbiye / istidâdât-ı kalbiye

  • Kalpteki yetenekler.

istidadat-ı kemaliye / istidâdât-ı kemâliye

  • Mükemmel yetenekler.

iştiyakat / iştiyakât / iştiyâkât

  • Şiddetli istekler.
  • Çok kuvvetli arzu ve istekler.

kabiliyat / kabiliyât

  • Kabiliyetler, yetenekler.

kabiliyyat / kâbiliyyât / قابليات

  • Yetenekler. (Arapça)

katibin / kâtibîn

  • İnsanın amelini yazan melekler.

katibin-i kiram / kâtibîn-i kiram / kâtibîn-i kirâm / كَاتِب۪ينِ كِرَامْ

  • İnsanın yaptığı bütün amelleri yazan melekler.
  • Şerefli yazıcı melekler.

kerrubiyyun / kerrûbiyyûn

  • (Mukarrebûn) Sadece ibadetle meşgul olan melekler. Allah'a en yakın olan melekler. Büyük melekler. Kerubiyyun yalnız hamele-i arştır diyenler olduğu gibi, Kerrubiyyun diyenler de olmuştur. Aslı Kerubiyun'dur.
  • Büyük melekler.

kerub

  • Allah'a en yakın olan melekler.

kilab / kilâb / كلاب

  • Köpekler.
  • (Tekili: Kelb) Köpekler.
  • Köpekler. (Arapça)

kilab-ı ehliye / kilâb-ı ehliye

  • Ehlî köpekler. Ev, çoban ve av köpekleri.

kiramen katibin / kirâmen kâtibîn

  • Sağ ve sol yanımızdaki günah ve sevap yazan melekler.

kiramenkatibin / kirâmenkâtibîn

  • Günahları ve sevapları yazan melekler.

kısa'

  • (Tekili: Kas'a) Tabaklar, çanaklar, çömlekler.

kudsiyan / kudsiyân / قدسيان

  • Kudsiler.
  • Melekler. Melâike taifesi.
  • Melekler. (Arapça - Farsça)

kuşam

  • Sofrada artan yemekler.

küus

  • (Tekili: Ke's) Kaplar, çanaklar, çömlekler.
  • kadehler. Bardaklar.

lahutiyan

  • Uluhiyet âlemine girebilen melekler.

lekalik

  • (Tekili: Laklak) Leylekler.

levahık / levâhık / لواحق

  • (Tekili: Lâhık. Lâhıka) İlâveler, ekler. Lâhıkalar.
  • Ekler. (Arapça)

lut

  • Tatlı yemekler. Lezzetli yiyecekler. (Farsça)
  • Çıplak. (Farsça)

mahiyan

  • (Tekili: Mâh) Aylar.
  • (Mâhî) Balıklar, semekler.

mat'umat / mat'ûmât

  • (Taam. dan) Yemekler. Taamlar. Yenecek şeyler.
  • Yiyecekler.

matbuhat

  • (Tekili: Matbuh) Kaynatılmış veya haşlanmış ilâçlar.
  • Pişirilmiş yemekler.

matlubat / matlubât

  • İstekler.

matumat / matûmât

  • Yemekler.

me'kulat / me'kûlât

  • Yiyecekler.

meakil

  • (Tekili: Me'kele) Yenilecek şeyler. Yemekler. Erzâk.

mearib

  • İhtiyaçlar, hâcetler, lüzumlu ve istenen şeyler. İstekler.

mebadi

  • (Tekili: Mebde) Mebdeler, başlangıçlar, ilk unsurlar.
  • Çekirdekler.
  • Prensipler.

mekulat / mekûlât

  • Yiyecekler.

mêkulat / mêkûlât

  • Yiyecekler.

melaik / melâik / ملائك

  • (Tekili: Melek) Melekler. Nurdan yaratılmış, fıtratları sâfi, makamları sabit, kendileri ma'sum mahluklar.
  • Melekler.
  • Melekler.
  • Melekler. (Arapça)

melaike / melâike / ملائكه / مَلَائِكَه

  • Melekler.
  • Melekler.
  • Allahü teâlânın nûrdan yarattığı latîf, mâsum ve günah işlemeyen kulları. Melekler.
  • Melekler.
  • Melekler.
  • Melekler.) (Arapça)
  • Melekler.

melaike-i arziye / melâike-i arziye

  • Dünyadaki işlerle meşgul olan melekler.

melaike-i izam / melâike-i izâm

  • Büyük melekler.

melaike-i kiram / melâike-i kiram

  • Aziz, şeref ve kerem sahibi melekler.

melaike-i müekkel / melâike-i müekkel

  • Görevli melekler.

melaike-i mukarrebin / melâike-i mukarrebîn

  • Makam itibariyle Allah'a yakın olan melekler.
  • Allah'a yakın olan melekler.

melaike-i sıyanet / melâike-i sıyanet

  • Koruyucu melekler.

melbusat / melbûsât

  • Giyecekler.

melek-ül-mukarreb

  • Huzûru ilâhide bulunan melekler.

melekat-ı akliye / melekât-ı akliye

  • Aklî melekeler, yetenekler.

menasim

  • (Tekili: Mensim) Yollar, tarikler, meslekler.
  • Alâmetler, izler, eserler, nişânlar.

merafık

  • (Tekili: Mirfak) Dirsekler.
  • Ev kilerleri.
  • Mutfaklar.

merakib / merâkib

  • Binekler.
  • Binekler.

mesai / mesâi

  • Çalışmalar, emekler.

mesalik

  • (Tekili: Meslek) Meslekler. Tutulan yollar. Süluk edilen yollar.

mesamat / mesâmât

  • Gözenekler, pencereler.
  • Cilt üzerinde küçük delikler, gözenekler.

mesamm

  • (Tekili: Mesemm) İnsan veya hayvan cildi üzerindeki teneffüse yarayan küçük delikler, gözenekler.

mesammat / mesammât

  • (Tekili: Mesâmm) Mesammlar. Delikler, gözenekler.

meşrubat / meşrûbat / meşrûbât

  • İçecekler.
  • İçecekler.
  • İçecekler.

metalib

  • İstekler. Arzular. Taleb edilen şeyler.

metalib-i istikbal

  • İstikbale aid istekler. Gelecek için olan arzu ve talebler.

mevadd-ı taamiye

  • Yiyecek maddeleri, yiyecekler.

meyliyat

  • Bir tarafa meyleden istekler.

mübarekat / mübârekât

  • Mübarekler.

müdebbirat / müdebbirât

  • Müdebbirler, tedbir ve idarede vazifeli olanlar.
  • Melekler.

mukarreb melek

  • Allahü teâlânın huzûrunda bulunan melekler.

mukarrebin / mukarrebîn

  • Allah'a mânen yakın olan büyük melekler.

muktaziyat

  • Gerektirici sebepler; gerekler.

mülhakat / ملحقات

  • Ekler. (Arapça)
  • Bir yere bağlı olan başka yerler. (Arapça)

münker ve nekir

  • Kabirde suâl soran melekler.
  • Sorgu melekleri, öldükten sonra insanları kabirde sorgulayan melekler.

mürselat / mürselât

  • Gönderilen şeyler.
  • Melekler.
  • Kur'anın 77. suresidir. Urf Suresi de denir. Mekkîdir.

mutalebat / mutâlebât / مطالبات

  • (Tekili: Mutâlebe) (Taleb. den) İstenilen şeyler. İstekler.
  • İstekler. (Arapça)

müyulat / müyûlât

  • Meyiller, eğilimler, istekler.

nazair

  • Nazire. Nazireler. Benzerler, örnekler.

nebail

  • (Tekili: Nebile) Yüceler, ulular, yüksekler.

nefs-i hayvani / nefs-i hayvanî

  • Hayvanî istekler. Canlılardaki yaşama ve hareket kuvvetleri.

nefsani müştehiyat / nefsânî müştehiyat

  • Nefsin hoşuna giden arzu ve istekler.

nevey

  • (Tekili: Nevât) Çekirdekler.

neveyat

  • (Nevâ) Nüveler, çekirdekler.

niam

  • (Tekili: Ni'met) İyilikler. Yiyecekler. Nimetler.
  • Hidayetler.

ninan

  • (Tekili: Nun) Balıklar, semekler.

nukuş

  • Nakışlar, bezekler.

nutu'

  • (Tekili: Nat') Meşinden yapılmış döşekler.
  • Sofra bezleri.

nüvat

  • (Tekili: Nüve) Nüveler, çekirdekler.
  • Nüveler, çekirdekler.

objektif

  • Hakikatı olduğu gibi aksettiren. (Fransızca)
  • Fotoğraf makinası ve dürbün gibi cihazlardaki mercekler. (Fransızca)
  • Gaye. (Fransızca)
  • Fls: Varlıkla alâkalı. (Fransızca)

peszinde / پس زنده

  • Geriye kalan, yaşayan son örnekler. (Farsça)

pil

  • Topuk, ökçe. (Farsça)
  • Çelik çomak oyunu. (Farsça)
  • Çadır eteği tutturmada kullanılan küçük ağaç değnekler. (Farsça)

rağabat / rağabât

  • Rağbetler, istekler.
  • Rağbetler, istekler.

rahmet melekleri

  • Yeryüzünde dolaşan ve mü'minlerin ölümü ânında hâzır olan melekler. Bunlara Rûhâniyân da denir.

rical / ricâl / رجال

  • Erkekler.
  • Erkekler. (Arapça)
  • Üst düzeyde bulunanlar. (Arapça)

rızık

  • Allah'ın ihsan ettiği nimetler, yiyecekler.

sehab

  • (Çoğulu: Sehâib) Bulut.
  • Karanlık.
  • Bulut gibi uçuşan böcekler.

serabil

  • (Tekili: Sirbâl) Gömlekler.

şevakil

  • (Tekili: Şâkile) Tarikler, yollar. Mezhebler, tarikatlar, meslekler. Şâkileler.

şevamih

  • (Tekili: Şâmiha) Yüksek yerler, tepeler, yüksekler.

sualat / sualât

  • (Tekili: Suâl) Suâller, sorular. İstemeler, istekler.

şübeh

  • (Tekili: Şübhe) şübheler, şekler. şübhe edilenler.

sümut

  • (Tekili: Simât) Sofralar, yemek masaları.
  • Sofraya veya masaya gelmiş yemekler.

ta'yinat / ta'yînât / تَعْي۪ينَاتْ

  • Belirlenmiş yiyecekler.

taraik

  • (Tekili: Tarikat) Tarikatlar, meslekler.

tayinat / tâyinat

  • Erzak, yiyecekler.

temenniyat / temenniyât

  • Temenniler, dilekler, istekler.
  • (Tekili: Temenni) Temenniler, dilekler, istekler.

temsilat / temsilât

  • (Tekili: Temsil) Temsiller, örnekler.

temsilat-ı maddiye / temsilât-ı maddiye

  • Maddî benzetmeler, örnekler.

tetimmat / tetimmât

  • Tamamlayan ekler.

tezahürat / tezâhürât / تظاهرات

  • Ortaya çıkışlar, oluşlar. (Arapça)
  • Destekler. (Arapça)

teznibat / teznibât

  • (Tekili: Teznib) İlâveler, eklemeler. Ekler.

tılsımat-ı kur'aniye / tılsımât-ı kur'âniye

  • Kur'ân'da bulunan sırlar, gizli gerçekler.

turuk

  • (Tekili: Tarîk) Yollar, tarikler. Meslekler. Usuller.
  • Aygırlanmak.

tuum

  • (Tekili: Taam) Taamlar, yemekler.
  • Lezzetler, tadlar, zevkler.

umud

  • (Tekili: Amud) Direkler. Sütunlar.
  • Mc: Seyyidler. Askerî elçiler.

vakas

  • Boynun kısa olması. Ateşe attıkları ufacık değnekler.
  • İki nisap zekâtın arasındaki zekâtı olmayan hayvanlar.

vakıat / vâkıât

  • Olaylar, gerçekler.

vesaid

  • (Tekili: Visâde) Yastıklar, şilteler, döşekler.

vildan / vildân / ولدان

  • Bebekler. (Arapça)
  • Köleler. (Arapça)

yegan / yegân

  • (Tekili: Yek) Birler. Tekler. Teker teker. (Farsça)

zamaim / zamâim / ضمائم

  • (Tekili: Zamime) İlâveler, ekler. Artırmalar.
  • Ekler. (Arapça)

zebaniyan / zebaniyân

  • (Zebaniye) Zebaniler. Cehennemlikleri Cehennem'e atmaya vazifeli melekler. (Farsça)

zelazil

  • (Tekili: Zilzil) Uzun etekler.

zevad

  • Azıklar, yiyecekler.

zevahir

  • (Tekili: Zühre) Çiçekler.
  • Parlak yıldızlar.
  • Ziynetli, parlak ve berrak olanlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın