Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
egit
ifadesini içeren
86
kelime bulundu...
ankara maarif dairesi
Ankara Eğitim Dairesi; Millî Eğitim Bakanlığı.
daire-i maarif
Eğitim-öğretim dairesi.
daru'l-muallimin / dâru'l-muallimîn
Öğretmen okulu; 1847'de rüştiyelere (ortaokullara) öğretmen yetiştirmek üzere kurulan eğitim kurumu.
deha-yı fenni / dehâ-yı fennî
Eğitimini fen ve felsefeden almış olağanüstü akıl.
dini tedrisat / dinî tedrisat
Dinî eğitim ve öğretim.
edeb-i islamiye / edeb-i islâmiye
İslâmî terbiye; İslâmın verdiği terbiye, eğitim.
ehl-i maarif
Eğitimciler; ilim ve irfan ehli olanlar.
ehl-i medaris
Osmanlı döneminde dinî ilimlerin tahsil edildiği yüksek eğitim kurumlarına mensup olanlar.
ehl-i riyazet / ehl-i riyâzet
Nefsini terbiye etmek için manevî eğitime giren kişiler.
ehl-i tekke
Tekkeye giden ve oradaki zikirleri yapan kişiler; Osmanlı döneminde, sadece tasavvuf ve tarikat eğitimi verilen tekkelerde mânevî ilim tahsil edenler.
fenn-i tehzib-i ruh
Ruh eğitimi bilimi, psikoloji.
hücre-i talim
Eğitim hücresi.
icra-yı tedris
Ders verme, eğitme faaliyeti.
irşad ve talim
Doğru yolu gösterme ve eğitim ve öğretim.
maarif / maârif / معارف / مَعَارِفْ
Maarif nezareti:
Millî eğitim bakanlığı.
Marifetler, ilimler, tanımalar, eğitim.
Bilimler.
(Arapça)
Kültür.
(Arapça)
Millî Eğitim Bakanlığı.
(Arapça)
Eğitim öğretim.
maarif dairesi
Eğitim dairesi, Millî Eğitim Bakanlığı.
maarif nazır vekili
Millî Eğitim Bakan Yardımcısı.
maarif nazırı
Milli Eğitim Bakanı.
maarif vekaleti / maarif vekâleti
Millî Eğitim Bakanlığı.
maarif vekili / maârif vekîli / مَعَارِفْ وَك۪يلِي
Milli Eğitim Bakanı.
Eğitim bakanı.
maarif yangını
Millî Eğitim Bakanlığında çıkan yangın.
maarif-i ahmediye
Peygamber Efendimiz'in (a.s.m.) öğrettiği ilim, irfan, eğitim ve terbiye.
maarif-i islamiye / maarif-i islâmiye
İslâmi bilgi, İslâmî eğitim ve öğretim.
maarif-i umumiye nezareti
Maarif vekâleti. Milli Eğitim Bakanlığı.
maarifi / maarifî
Eğitim ve öğretim alanıyla ilgili.
maarifperver / maârifperver
Eğitimi seven.
maarifperverlik
Eğitim ve öğretime değer verme.
maarifsizlik
Eğitimsizlik.
manevra
Eğitim ve deneme.
manevra meydanı
Eğitim ve deneme yeri.
medaris / medâris
Medreseler, okullar; Osmanlı döneminde dinî eğitim veren yüksek öğretim kurumları.
medrese
İslâm medeniyetinde üniversite seviyesindeki eğitim ve öğretim müesseseleri.
Din ilimlerinin ders verildiği eğitim kurumu.
medresetü'l-vaizin / medresetü'l-vâizîn
Vaiz yetiştiren eğitim kurumu.
mektepliler
Okullular, eğitimli kesim.
melaik-i medaris / melâik-i medâris
Medreselerin melekleri, yüksek dinî eğitim kurumlarındaki meleklere benzeyen talebeler.
muallem / مُعَلَّمْ
Öğrenim görmüş, eğitimli kişi.
Talimli, eğitilmiş.
Eğitimli, talim görmüş.
müderrislik
Yüksek eğitim kurumlarında ders verme, hocalık.
mürebbi / mürebbî / مربى
Terbiye eden, eğiten, terbiyeci.
Terbiye eden, eğiten, yetiştiren.
Herşeyi terbiye ve idare eden, besleyip büyüten Allah.
Eğitmen, eğitici.
(Arapça)
pedagog
Eğitim bilimi uzmanı, eğitimci.
perver / پرور
Yetiştiren, eğiten, büyüten, besleyen.
(Farsça)
perveriş
Besleme, besleyiş. Beslenme.
(Farsça)
Terbiye etme, yetiştirme, eğitme. Terbiye edilip yetiştirilme, eğitilme.
(Farsça)
İlerleme, terakki.
(Farsça)
perverişyab / perverişyâb
Beslenen.
(Farsça)
Terbiye edilen, terbiye gören, eğitilen, yetiştirilen.
(Farsça)
perverişyafte / perverişyâfte
Terbiye edilmiş, büyütülmüş, yetiştirilmiş, eğitilmiş.
(Farsça)
rahle-i tedris
Eğitim ve öğretim rahlesi, üzerinde ders verilen küçük masa.
riyazat
Manevî ilerleme için gerçekleştirilen eğitim.
riyazetü'l-kalb
Kalb eğitimi.
serir-i tedris
Ders kürsüsü, eğitim divanı.
skolastik / skolâstik
Ortaçağ Hıristiyanlık eğitimi.
ta'lim / تَعْل۪يمْ
(Askere harb san'atını) Öğretme, eğitim.
ta'limhane / ta'lîmhâne / تعليم خانه
Eğitim alanı.
(Arapça - Farsça)
tahsil yapma
Eğitim alma.
talim / tâlim
Eğitim, öğretim.
talim ve terbiye
Eğitim ve öğretim.
talim ve terbiye etme / tâlim ve terbiye etme
Belli bir amaca erişecek şekilde eğitme ve geliştirip olgunlaştırma.
talim-i ahlak / tâlim-i ahlâk
Ahlâk dersi, eğitimi.
talim-i ilahi / tâlim-i ilâhî
İlâhî eğitim, doğrudan Allah'ın öğretmesi.
talim-i infiradi
Tek eğitimciye dayalı eğitim sistemi.
talimat / tâlimât
Tâlimler, eğitimler; bir iş hakkında hareket tarzını bildiren emirler.
talimgah / talimgâh
Eğitim yeri.
talimsiz
Eğitimsiz.
tasavvuf
Beden ve ruhun eğitilmesiyle bazı mânevî mertebelerin katedilmesini sağlayan yol.
te'dib / te'dîb / تأدیب
Eğitme, terbiye etme.
(Arapça)
Cezalandırma.
(Arapça)
Te'dîb etmek:
(Arapça)
Eğitmek, terbiye etmek.
(Arapça)
Cezalandırmak.
(Arapça)
Te'dîb olunmak:
(Arapça)
Eğitilmek, terbiye edilmek.
(Arapça)
Cezalandırılmak.
(Arapça)
<
(Arapça)
tedbirü'l-cesed
Sağlık; beden eğitimi.
tedbirü'l-ceset
Beden eğitimi.
tederrüs etme
Ders alma, eğitim görme.
tedrisat
Eğitim, öğretim.
terbiye / تربيه
Eğitim, öğretim.
Yetiştirme.
(Arapça)
Eğitim.
(Arapça)
Cezalandırma.
(Arapça)
terbiye-i diniye
Dinî eğitim, ahlâkî terbiye.
terbiye-i esasiye
Esas terbiye, temel eğitim.
terbiye-i furkaniye
Doğru ile yanlışı birbirinden ayıran Kur'ân'ın verdiği eğitim.
terbiye-i mahsusa
Özel eğitim ve terbiye verme.
terbiye-i medeniye
Medeniyetin verdiği eğitim.
terbiye-i milliye
Milli eğitim.
terbiyehane
Eğitim ve terbiye yeri, terbiye evi.
terbiyename
Terbiye edici belge; belli bir terbiye ve eğitim programını içeren talimat, kitap.
terbiyeten
Eğitim, yetişme itibariyle.
terbiyetü'l-vicdan
Vicdan eğitimi.
terbiyevi / terbiyevî / تربيوی
Terbiye ile ilgili, eğitime dair.
Eğitimsel.
(Arapça)
terşih
(Çoğulu: Terşihât) Süzme, sızdırma.
Besleyip eğitme, terbiye etme.
Edb: Sözü özlü söyleme.
Tezyin etmek, süslemek.
tevhid-i medaris / tevhid-i medâris
Medreselerin, okulların birleştirilmesi; Osmanlı döneminde dinî ilimlerin tahsil edildiği eğitim kurumlarının bir araya getirilmesi.
ulum-u medaris / ulûm-u medaris
Medreselerin ilimleri; Osmanlı döneminde dinî ilimlerin tahsil edildiği yüksek eğitim kurumlarında ders verilen ilimler.
üstad-ı alim / üstad-ı alîm
Bilgin eğitimci, bilgin öğretmen.
üstad-ı ihtiyaç
İhtiyaç öğretmeni; insanı bir hoca gibi öğretip eğiten ihtiyaç.
üstadiyet
Üstadlık; eğitici ve öğretici olma özelliği.
usul-ü tedris
Eğitim medotu, pedegoji.
vesail-i terbiye
Terbiye vasıtaları, eğitim araçları.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
kemakan
TECAVÜZ
Safiye
sidre-i
hüda
faks
netâyıc
hakayık
duçar
izam
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
egit
Çeviri
cocuk
akil baliğ
derli toplu
Yetersiz
Habersizlik
Gerçekleri görmeyen
YUDUM
tekil