Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
eğlence
ifadesini içeren
104
kelime bulundu...
aheng / âheng / آهنگ
Uyum, ahenk.
(Farsça)
Eğlence.
(Farsça)
alat-ı lehv / âlât-ı lehv
Dinen yasak olan eğlencelerde kullanılan aletler, yasak eğlencelere mahsus çalgılar.
atrab
Oyunlar. Eğlenceler. Şenlik ve ferahlıklar.
avrupa medeniyet-i sefihanesi
Helâl olmayan zevk ve eğlencelere aşırı düşkün olan Avrupanın medeniyeti.
ayn-ı lezzet-i sefihane / ayn-ı lezzet-i sefihâne
Yasak zevk ve eğlencelerde bulunan lezzetin kendisi.
ayş u tarab
Yeme içme, eğlence.
azumet / azûmet
Eğlence. Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey.
bad-ı heva / bâd-ı hevâ
Hevâ ve heves. Eğlence. Bedava. Boş.
bazi / bâzi
Oyun. Eğlence.
(Farsça)
baziçe / bâziçe / bâzîçe
Oyuncak, eğlence. Mel'abe.
(Farsça)
Oyuncak, eğlence.
bazigah / bazigâh
Eğlence yeri, oyun yeri.
(Farsça)
bazigede
Oyun yeri, eğlence yeri.
(Farsça)
bazihane
Oyun yeri, eğlence yeri.
(Farsça)
bezm / بزم
Eğlence meclisi.
(Farsça)
İçki meclisi.
(Farsça)
bezm-i safa / bezm-i safâ
Safâ meclisi, eğlence meclisi.
bezmgah / bezmgâh / بزمگاه
Eğlence yeri.
(Farsça)
Eğlence yeri, eğlence meclisi.
(Farsça)
cünbiş
Kımıldanma, hareket.
(Farsça)
Zevk, eğlence, cünbüş.
(Farsça)
cünbiş-geh
Cünbüş yeri, eğlence yeri.
(Farsça)
cünbüş
Zevk, eğlence.
Hareket, kımıldanma.
Uta benzer bir çalgı. (Doğrusu: Cünbiş'tir).
dernek
Eğlence için yapılan toplanma.
Düğün.
Cemiyetler kanununa göre kurulmuş cemiyet.
eğlence-i masumane / eğlence-i mâsumâne
Mâsumca, günahsız eğlence.
eğlence-perest
Eğlence ve oyuna düşkün.
eğlenceperest
Eğlenceye pek düşkün.
ehl-i dalalet ve sefahet / ehl-i dalâlet ve sefahet
Doğru ve hak yoldan sapmış ve yasak zevk ve eğlenceye düşkün kimseler.
ehl-i sefahet
Zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkün olan kimseler.
ehl-i sefahet ve dalalet / ehl-i sefahet ve dalâlet
Yasak eğlence, zevklere düşkün olan, doğru ve hak yoldan sapan, sapık kimseler.
eyyühe'n-nefs
Ey zevk, lezzet ve eğlenceye düşkün nefis!.
ezvak
Zevkler. Keyfler. Eğlenceler.
garp medeniyet-i sefihanesi
Batının sefih haldeki medeniyeti, haram zevk ve eğlencelere düşkün medeniyeti.
hammamiyye
Edb: Divan Edebiyatında giriş kısmı hamam eğlencesi tasvirine tahsis olunan kaside.
hayat-ı beşeriye-i sefihane / hayat-ı beşeriye-i sefihâne
İnsanların haram ve yasak eğlence hayatı.
helva sohbetleri
Eskiden kış mevsiminin başlıca eğlencelerinden biriydi. Bu eğlenceler, her sınıf halk arasında rağbetteydi. Devlet erkânı, vükelâ, zengin konak sahibleri ve orta halli halk kendi imkânları ölçüsünde helva sohbetleri düzenler, eş ve ahbabına ziyafetler verirdi. Vükelânın düzenlediği sohbetler tantana
hez
Eğlence. Ciddi olmayan söz.
hezl
Eğlence, alay, şaka.
Latife.
Mizah.
hissiyat-ı sefihe / hissiyât-ı sefihe
Sefahet ve eğlenceye düşkün hisler, duygular.
horata
(Rumca) Şaka, eğlence, lâtife, mizah.
iş u nuş / îş u nûş
Yiyip içme. Sefahet. İşret ve eğlence.
işret
İçkili eğlence, sefahet.
istıtrab
Neşe arama, eğlence isteme.
kabb
İnce belli olmak.
Gönlün eğlendiği gönül eğlencesi.
Makara ortasındaki ağaç.
kanber
Hz. Ali'nin (R.A.) sâdık, vefakâr ve sevgili kölesinin adı.
Mc: Bir evin gediklisi.
Herşeye burnunu sokan, her düğün ve eğlencede bulunan bir adamdan kinâye olarak kullanılır.
kasf
Kırmak.
Oyun, eğlence.
Devenin diş gıcırdatması.
klüp
ing. Eğlenerek boş olarak vakit geçirmek yahut okumak, konuşmak üzere üyelere mahsus toplantı veya eğlence yeri.
lehiv
(Lehv) Günahlı, şehevi, nefsâni meşguliyet. Kadınla yabancı erkeğin oynaması.
Eğlence, oyun.
Günahlı eğlence.
lehv
Eğlence. Âhirette faydası olacak şeylerden alıkoyan her şey.
lehvel-hadis / lehvel-hadîs
Müzik, her türlü boş oyun, eğlence.
lehviyat / lehviyât
Dinen yasak olan oyun ve eğlenceler.
Günahlı eğlenceler.
lehviyat-ı gayr-ı meşrua / lehviyât-ı gayr-ı meşrua
Dinin izin vermediği istekler ve eğlenceler.
lehviyat-ı medeniye
Medeniyetin haram eğlenceleri, oyunları.
lehviyat-ı muharreme / lehviyât-ı muharreme
Haram kılınmış eğlenceler.
lehviyat-ı nevmiye
İnsanları uyutucu zevk ve eğlenceler.
lehviyyat
(Tekili: Lehv) Lehivler, kadınlı erkekli haram eğlenceler, oyunlar. Nefsanî gayr-i meşru oyun ve eğlenceler.
(Farsça)
levs-i fani / levs-i fâni
Gelip geçici murdarlık, pislik. Dünyanın fâni, faydasız eğlenceleri.
Dünyanın geçici işleri, eğlenceleri.
lu'b
Oyun. Eğlence.
lu'betgah / lu'betgâh
Oyun yeri. Sefih kimselerin eğlence yeri.
(Farsça)
lu'biyyat / lu'biyyât
Oyunlar, eğlenceler.
lub / lûb
Oyun eğlence.
medeniyet-i sefihe
İnsanları zevk ve eğlenceye yönelten medeniyet; Batı medeniyeti.
mel'ab
(La'b. dan) Eğlence yeri. Oyun yeri.
mel'abe
(La'b. dan) Oyun. Eğlence vasıtası. Oyuncak.
melahi
Oyunlar, eğlenceler. Cümbüşler.
meze
Tad. Çeşni. Zevk.
Eğlence, alay, lâtife.
milha
(Milhât) (Çoğulu: Melâhi) Eğlence, oyun, cümbüş.
mizah-nüvis
Eğlenceli mizahlı yazılar yazan.
(Farsça)
mizahi / mizahî
Mizahlı, eğlenceli.
müsaade-i sefahet
Gayr-i meşrû zevk ve eğlence düşkünlüğüne izin verme.
müsamerat
(Tekili: Müsamere) Müsamereler, gece eğlenceleri.
müsamere / مسامره
(Semr. den) Gece eğlencesi.
Mekteplerde talebelerin oynadıkları piyes.
Eğlence, piyes.
Gece eğlencesi.
(Arapça)
Okul piyesi.
(Arapça)
müstatrib
(Tarab. dan) Neşe, âhenk ve eğlence isteyen.
mutayebat
(Tekili: Mutâyebe) Eğlenceli hikâyeler. Fıkralar.
Şakalaşmalar, lâtife yapmalar.
müteseffih
Zevk ve eğlenceye düşkün.
nüzhet
Neşe, eğlence, ferahlık.
nüzhet-efza / nüzhet-efzâ
Eğlenceli ve gönül açacak yer.
(Farsça)
nüzhet-gah / nüzhet-gâh
Seyir yeri, gezinti, eğlence yeri.
nüzhetgah / nüzhetgâh
Seyir ve eğlence yeri.
safa
Gönül şenliği, eğlence.
Duru olmak, itmi'nan ve meserret üzere olmak. Temiz, sâfi olmak.
Hava açık ve ayaz olmak.
Mekke-i Mükerreme'de bir yerin ismi.
safa-cu
(Çoğulu: Safacuyân) Rahat ve eğlence arıyan.
(Farsça)
safa-yı gülşen
Gülşen safası. Gül bahçesi eğlencesi.
şathiyyat
Alaylı ve eğlenceli fıkra veya hikâyeler.
sefahat / sefâhat / سفاحت
Gayrı meşru zevk ve eğlenceye düşkünlük.
Sefihlik, zevk ve eğlence düşkünlüğü.
(Arapça)
sefahet / sefâhet
(Sefeh) Zevk ve eğlenceye ve yasak şeylere düşkünlük. Akılsızlık edip lüzumsuz yere, sonunu düşünmeden, hazz-ı nefs için masraf etmek.
Yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük, beyinsizce davranış, budalalık.
Aklın az ve hafîf olması. Malını dînin ve aklın beğenmediği yerlere sarfetme. Lüzumsuz harcama. Süse, eğlenceye ve her türlü kötülüğe, harama düşkünlük. Akıl azlığı.
sefahet ehli
Zevk ve eğlenceye düşkün olan ve sermayesini gereksiz yere harcayanlar.
sefahet-i beşeriye
İnsanların zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkünlükleri, budalalıkları.
sefahet-i hayat
Hayattaki dinen yasaklanmış olan zevk ve eğlencelere düşkünlük.
sefahet-i medeniyet
Batı medeniyetinin teşvik ettiği yasak zevk ve eğlenceye düşkünlük.
sefahet-i mutlak
Yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük.
sefahet-perest
Gayrı meşru zevk ve eğlencelere düşkün olan, ahlâksızca davranan.
sefahetçi
Gayrı meşru zevk ve eğlenceye düşkün olan.
sefahetçiler
Gayrı meşru zevk ve eğlencelere düşkün olanlar.
sefahethane
Gayri meşru zevk ve eğlence yeri.
sefahetkarane / sefahetkârâne / sefâhetkârâne
Yasak zevk ve eğlenceye düşkün olarak, beyinsizce.
Akılsızca, haram eğlencelere dalarcasına.
sefalethane
Yasak zevk ve eğlencelerin ve çirkin işlerin yapıldığı yer.
sefih / sefîh / سفيه
Zevk ve eğlenceye düşkün. Sefahete düşmüş. Malını düşünmeden harcayan.
Zevk ve eğlenceye düşkün, sefahata düşmüş, malını düşünmeden harcayan.
Yasak zevk ve eğlencelere düşkün.
Zevk ve eğlence düşkünü.
(Arapça)
sefihane / sefîhâne
Eğlenceye ve lüzumsuz masraflara düşkün olarak.
(Farsça)
Yasak zevk ve eğlencelere düşkün bir şekilde; beyinsizce.
Dinen yasaklanmış zevk ve eğlencelere düşkün olarak.
suhre
Maskara, gülünç, eğlenceli.
Zoraki iş gören, ücretsiz zoraki çalışan kimse ve hayvan.
tarabgah / tarabgâh / طربگاه
Neşelenme yeri, eğlence yeri.
(Arapça - Farsça)
temaşagah / temaşagâh
Gam ve kederi defetmek için gezip seyredilecek yer. Eğlence mahalli.
(Farsça)
terk-i hükmi / terk-i hükmî
Dünyâyı hükmen terk etmek, (terk etmiş sayılmak) yâni her işte İslâmiyet'e uymak. Meselâ zekâtı İslâmiyet'in gösterdiği yere seve seve vermek, komşu, akrabâ, fakir ve ödünç istiyenin hakkını gözetmek ve başkalarının hakkına tecâvüz etmemek (saldırmam ak) ve malı zevk ve sefâya, eğlenceye vermemek.
terk-i sefahet
Gayrı meşru zevk ve eğlenceleri bırakma.
tesfih
(Sefahet. den) Sefih görme, sefih sayma. Akılsız, müsrif ve eğlenceye düşkün addetmek.
Sefih görme, kıt akıllı sayma, eğlence düşkünü olarak tanıma.
tuhaf
(Tekili: Tuhfe) Hediyeler.
Münâsebetsiz hâl.
Eğlenceli, gülünç.
Garip iş veya şey.
Hoşa giden ve az bulunur şeyler.
vesait-i sefahet
Zevk ve eğlence vasıtaları.
yaran-ı safa / yârân-ı safâ
Zevk ve eğlence ile vakit geçiren dostlar. Safâ dostları.
zevkiyyat
Zevk ve eğlenceye dair hususlar.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
ram olmak
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
lugat
ruh-u revan
bed-maye
Terkin
mevad
kafiyen
Asman
iman
münib
ATab
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
eğlence
habbet-ül kalb
sükunet
beğenmez
Dalgalı
Çeviri
İçtimai mevki
Dis
teessür
Kız çocuğu