Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
divan
ifadesini içeren
52
kelime bulundu...
ahbel
Divane, deli.
atf-ı tefsir
Bir mânada olup mücerred tasdik ve te'kid için "ve" ile müteradifine (aynı mânadaki kelimeye) atfolunan kelime. Meselâ: "İhsan ve kerem, hüzün ve keder" ifadesindeki "ve" ler gibi. Diğer bir ifade ile: Aynı olan ayrı iki kelimenin birlikte kullanılması. ("deli divâne"de olduğu gibi.)
bad-dar
Mağrur, kibirli.
(Farsça)
Divane, deli.
(Farsça)
İri vücut, şişman.
(Farsça)
Hiç bir işle alâkası bulunmayan kişi.
(Farsça)
bargah / bargâh
İzinle girilecek yer. Padişah divanhanesi.
(Farsça)
Huzur-u Rabb-il Âlemin. Dua edilen yer.
(Farsça)
besare
Sofa, salon. Divanhâne.
(Farsça)
çavuş
Vaktiyle divanlarda hükümdarların hizmetinde bulunan yaver veya muhzır gibi subaylara denilirdi. Tanzimattan evvelki Osmanlı saray teşkilatında çavuşlar, padişahın yaverleri ve çavuşbaşı mabeyn müşiri idi.
Onbaşıdan üstte ve assubaydan alttaki derecede olan asker.
İşçilerin b
cemreviyye
Divân şairleri tarafından bayramlar, baharlar gibi cemre sebebiyle, muasır olan büyük makamlı ve rütbeli kişiler için yazılan şiirler.
cirsam
Divanelik, delilik.
Öldürücü zehir.
Zatülcenb.
dariyye
Divan şairlerinin, dünyevi makamca büyük olanların yaptırdıkları köşk ve konaklara dair yazdıkları manzume.
(Farsça)
devavin / devâvîn / دواوین
(Tekili: Divân) Divânlar, eski şairlerin şiirlerini topladıkları kitablar.
Divanlar.
(Arapça)
dil-i divane
Divâne gönül, deli gönül.
div-bad
Şiddetli rüzgâr, kasırga, fırtına.
(Farsça)
Divanelik, delilik, cinnet.
(Farsça)
divan
Arap şiiri, Divan-ı Arab, Arab'ın şiir külliyatı.
divan-ı adalet
Adalet divanı, adalet dairesi.
divan-ı ali / divan-ı âlî
Yüce divân.
divan-ı eş'ar / divan-ı eş'âr
Şiirler divanı, şiirler kitabı.
Şiirler divanı.
divan-ı harp
Harp divanı. Yüksek rütbeli askerlerin harp mes'eleleri veya harp suçluları hakkında işler için toplandıkları meclis.
divan-ı nübüvvet
Peygamberlik divanı, makamı.
divane-gi / divane-gî
Delilik, divânelik.
(Farsça)
divanece / divânece
Divane gibi.
divanhane
Odalar arasındaki büyük salon. Büyük ev. Divan kurulacak büyük oda. Saraylarda odalar hâricinde olan büyük salon.
(Farsça)
ebu tayyib el-mütenebbi
(Hi: 915 - 965) Kûfe'de doğdu. Bağdat'ta öldü. Büyük şairlerden olup, divanı vardır.
eyvan
Köşk. Büyük salon. Büyük sofa. Divanhâne.
(Farsça)
fuzuli / fuzûlî
Büyük bir divan şairi.
hammamiyye
Edb: Divan Edebiyatında giriş kısmı hamam eğlencesi tasvirine tahsis olunan kaside.
hancer
Ucu sivri, iki tarafı keskin büyük bıçak. Halk dilinde hançer şeklinde kullanılır. Divan edebiyatında şâirler, güzellerin kaşlarını hancere benzetirlerdi.
hatem-i tai / hatem-i taî
(Ebu Adi bin Abdullah bin Said) Arab kabile reislerinin büyüklerinden ve şairlerinden olup, cömertliği ile meşhurdur. Adı, cömertlik ve keremde darb-ı mesel halini almıştır. Bazı şiirleri toplanarak bir divan yapılmış ve Londra'da bastırılmıştır. Hz. Peygamber'in (A.S.M.) zamanına yetişmiş ise, de,
icnan
Deli etme, divane eyleme.
Bir şeyi örtme.
idiyye / îdiyye
Bayramlık.
Divan Edebiyatı şairlerinin bayram vesilesiyle büyüklerin medhine dair yazdıkları kasideler.
Bayram kutlaması.
ikindi divanı
Tanzimattan evvel sadrazamların kendi konaklarında yaptıkları divanlar. Bu divan ikindi namazından sonra toplandığı için bu adı almıştı. Bâb-ı Âlî teşkilâtının ilk şekli olarak Divan-ı Hümayun, muayyen günlerde toplandığı zaman, vezir-i azamlar da divanda bitirilemeyen veya arza lüzum görülmeyen işl
(Türkçe)
illiyyun
(Tekili: İlliyyîn) (Aliyyu) Cennetin en yüksek tabakası. Ahirete giden tam kâmil mü'minlerin yeri. Hafaza meleklerinin divanları ismidir ki, salihlerin amelleri oraya yükseltilir. Ahirette yüksek dereceye, dergâh-ı rızâya en yakın olan derecedir.
istihva
Şaşırıp kalmak. Divane olmak. Hevâ ve hevesi hoş görmek.
kirpas
Padişah veya vezir konaklarındaki divanhâne.
(Farsça)
me'luk
Deli. Divâne.
mecenne
Kalkan, siper.
Delilik, mecnunluk, divanelik.
mecnunane
Delice, divanece. Mecnunlara ve delilere yakışır surette.
(Farsça)
meczub
Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan. Cezbedilmiş. Aklı gitmiş olan. Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş.
Deli. Divane. Mecnun.
meslus
Deli, divane.
miskin / miskîn
Bir günlük nafakasından (yiyeceğinden, giyeceğinden) fazla bir şeyi olmayan müslüman.
Dervîş. Miskîn Yûnus var yârına, Koma bugünü yârına, Yârın Hakk'ın dîvânına, Varam Allah deyü deyü!..
müdevven
(Divan. dan) Tedvin olunmuş. Kitap hâline getirilmiş. Bir arada toplanıp tanzim edilmiş.
münacat / münâcat
Dua etme, yalvarma.
Divan edebiyatında Allah'a dua için yazılan manzume çeşidi.
ömer bin farıd
(M. 1180-1234) Kahire'de doğdu ve orada vefat etti. Mütefekkir ve mutasavvıf olup büyük şâirlerdendir. Divanı vardır.
pişhayme
Pâdişah veya vezirlerin divan çadırı.
(Farsça)
reyhani / reyhanî
Fesleğen gibi ince nakışlı.
Divanî hat da denilen bir yazı tarzı.
sa'di / sa'dî
(M. 1193-1291) Şiraz'da doğmuş büyük bir İran şâiridir. Gülistan ve Divan'ında bol bol temsilî hikâyeler kullanmıştır.
Saadete, uğura mensub.
serir-i tedris
Ders kürsüsü, eğitim divanı.
şeyda
Tutkun. Divane.
(Farsça)
Çok sevgiden hâsıl olan hal.
(Farsça)
şeydai / şeydâi
Çok fazla sevgiden hâsıl olan divanelik, şaşkınlık.
(Farsça)
sinan-i ümmi
(Vefatı: Hi: 1075) Halveti Tarikatı Yiğitbaşı kolu ileri gelenlerinden olup Kutb-ül Meâni adında Türkçe mensur bir eseri ile matbu ve müretteb bir divanı vardır. Muhammed Sinan-ı Ümmi, Konya vilâyeti dahilinde Elmalı'dan olup orada dâr-ı bekaya hicret etmiştir. (R. Aleyh) (Osmanlı Müellifleri sh: 18
şura
Müzakere, konuşma yeri, meclis, divan.
ülkü
Bazı öz türkçecilik taraftarlarınca kullanılmış bir kelimedir. Divan-ı Lügat-ıt Türk'te "Peyman" mânasına geldiğine merhum A. Hamdi Elmalılı işaret ediyor: "Ahd ü misak" da denir. Emanî, ideal mânâsına kullananlar varsa da yanlıştır.
zencir-bend
Zincire vurulmuş, zincirle bağlı mânasına gelir. Eskiden azılı katiller ve deliler, zincirle bağlandıkları için bu tâbir meydana gelmiştir.
(Farsça)
Edb: Her mısranın son kelimesi, bir sonra gelen mısraın ilk kelimesini teşkil etmek şekliyle meydana getirilen manzumelere verilen addır. Divan
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
gariyy
Tebazu
hamil-i vahy
Tesyar
Saymak
menabi'
haviye
GerduN
Sa'_
huzur
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
divan
Cok degerli
mumu
panda
kader
huzur
Zoo
ne mutlu
Hızlı
Yemek