REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te devam eden ifadesini içeren 68 kelime bulundu...

abid / âbid

  • İbâdet eden. Farzları ve vâcibleri yerine getirdikten sonra çeşitli nâfile ve yapılması sevab olan işlere de devam eden. Çokluk şekli, ubbâd'dır.

ahir / âhir

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Mahlûkâtın (varlıkların) yok olmasından sonra, bâkî olan (varlığı devâm eden) yalnız kendisi kalan, hiç yok olmayan.

an'ane-i müstemirre

  • Yerleşmiş, devam eden gelenek.

bakiyat / bâkiyât

  • Bakiler. Devam edenler. Geri kalanlar.

berdevam / berdevâm / بردوام

  • Devam eden, sürüp giden.
  • Sürekli, devam eden. (Farsça - Arapça)

cavid / câvid

  • Devam eden.

cemal-i sermedi / cemâl-i sermedî

  • Sürekli devam eden güzellik.

cemr-ül gada

  • Ateşi çok devam eden ağacın ateşinin koru.

daib / dâib

  • Âdet ve usulünde devam eden.

daibeyn / dâibeyn

  • Âdet ve usulünde devam eden iki şey.

daim / dâim

  • Devam eden. (Daimî, daima, daimen şeklinde de söylenir.)
  • Devam eden, süren.

daim-i baki / dâim-i bâkî

  • Kendi varlığı sonsuza kadar devam eden, dilediği varlığa da bekà veren, onları sonsuz ve kalıcı yapan Allah.

erbain

  • Kırk. Kırk gün devam eden kara kış.

ezel ve ebed sultanı

  • Başlangıç ve sonu olmaksızın, egemenliği, saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan, Allah.

ezel-ebed sultanı

  • Başlangıç ve sonu olmaksızın, hüküm ve saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan.

gada

  • (Tekili: Gazâ) (Gadat) Dağ armudu ağaçları. Dikenli ağaçlar.
  • Ateşi uzun müddet devam eden seksek ağacı.

gülhane

  • İstanbulda Sarayburnu'ndan Topkapı Sarayı'nın duvarlarına ve bir taraftan Çizme Kapısı hizasına kadar devam eden saha. Bunun deniz tarafında, şimdiki hat boyunun batısında vaktiyle sıra ile gül bahçeleri bulunduğundan bu isim verilmiştir.

hakikat-i külliye-i daime

  • Devam eden büyük ve geniş hakikat.

hakim-i ezel ve ebed / hâkim-i ezel ve ebed

  • Varlığının başı ve sonu olmayan, hâkimiyeti zaman öncesinden sonsuza kadar devam eden Allah.

halidat

  • (Tekili: Hâlide) Sürüp gidenler, devam edenler.

hayz

  • Sıhhatli bir kızın veya âdet zamânı son dakikasından îtibâren tam temizlik (hiç kan gelmeden en az on beş gün) geçmiş olan kadının önünden çıkan ve Hanefî mezhebine göre en az üç gün (ilk görülmesinden îtibâren yetmiş iki saat), en çok on gün devâm eden kan.

hilafet-i nübüvvet / hilâfet-i nübüvvet

  • Peygamberimizden sonra devam eden peygamberlik varisliği, vekilliği; tebliğ görevi.

hulf-ül vaid / hulf-ül vaîd

  • Va'dedilmiş azabı yapmamak, cezâyı yerine getirmemek. (Cenâb-ı Hak kendine isyan edenlerin, günahta devam edenlerin cehenneme gideceklerini beyan ediyor, tehdid ediyor, vaid ile beyanda bulunuyor. Affetmediği takdirde bu vaidinden dönmesi, aslâ adâletine yakışmaz, muhâldir.)

ilel-i müteselsile

  • Zincir gibi birbirine bağlı olup devam eden sebepler, illetler.
  • Zincir gibi birbirine bağlı olup devam eden sebepler, illetler.

ittihad ve terakki

  • 1918 tarihine kadar devam eden ve Osmanlı Devletinin son zamanlarında mühim rol oynamış bir siyasî parti.

kemal-i sermedi / kemâl-i sermedî

  • Sürekli devam eden mükemmellik.

kuşluk vakti

  • Orucun başlaması (imsak) ile güneşin batması arasındaki zamânın ilk dörtte biri geçince başlayan ve güneşin zeval (tepe) noktasına ulaşmasından, bir müddet öncesine kadar devâm eden vakit, duhâ vakti.

kuşluk zamanı

  • Güneşin doğuşundan yaklaşık iki saat sonrasından başlayıp öğle vaktine kadar devam eden zaman dilimi.

layezal / lâyezal

  • Zevâl bulmayan, varlığı devam eden.

mecmua-i kavanin-i adat-ı ilahiye / mecmua-i kavânîn-i âdât-ı ilâhiye

  • Allah'ın kainata koyduğu, devam eden kanunların tamamı; İlâhî âdetler ve kanunların toplamı.

menşur-u layezali / menşur-u lâyezâlî

  • Hükmü sonsuza kadar devam eden ferman.

meşrutiyet

  • Başında hükümdar bulunmakla birlikte seçimle belirlenmiş bir yasama meclisine dayanan, yürütmesi denetime açık anayasal idare şekli; Osmanlılarda 1876 anayasasıyla başlayan, 1908 değişikliğiyle devam eden hukukî ve siyasi döneme verilen ad.

müdam

  • Devam eden. Sürekli. Dâim ve bâki olan.
  • Mübtelâ olan. (Her nefeste Allah adın de müdamAllah adı ile olur her iş temamSüleyman Çelebi)

müdavim / مداوم

  • Aralıksız devam eden. Devamlı olarak çalışan.
  • Bir yere devamlı olarak gidip gelen kimse.
  • Bir yere ve işleme devam eden.
  • Devam eden. (Arapça)

müdavimin / müdavimîn

  • (Tekili: Müdavim) Müdavimler. Bir yere devamlı olarak gidip gelenler. Bir yere devam edenler. Bir işe aralıksız olarak çalışanlar.

müdmin

  • (İdmân. dan ) Devam eden. İdman eden.

müsabir

  • Devam edici, devam eden.

musalli / musallî

  • (Salat. dan) Namaz kılan. Beş vakit namaza devam eden.
  • Namaz kılan, beş vakit namazına devâm eden.

müselsel

  • (Silsile. den) Teselsül eden, birbirine bağlı olan, bir sırada devam eden. Zincir halkaları gibi bir sırada olan.
  • Edb: Bütün mısraları kafiyeli manzume.

müstemi'

  • İstima eden, dinleyici, işiten.
  • Bir okula dinleyici olarak devam eden.

müstemirr

  • (Mürur. dan) Devam eden, sürekli, arasız.
  • Sağlam, muhkem, kavi, metin.

müstemirre

  • Devam eden, sürüp giden.

mutbik

  • (Tıbk. dan) Genel ve umumi olan. Değişmeyip devam eden. Bütün. Tam.
  • Bir şeyin etrâfını örten, bürüyen.

mütedahilen müteselsil / mütedâhilen müteselsil

  • İç içe girmiş daireler şeklinde zincirleme devam eden; küçükten büyüğe iç içe sıralanmış daireler.

mütevaggil

  • Bir şeyin çok derinliğine giren, meşguliyetini derinleştiren. Usanmayıp, yorulmayıp gayret ve devam eden.

mütevali / mütevâlî / مُتَوَال۪ي

  • (Velâ. dan) Aralık vermeden devam eden, tevâli eden. Birbiri ardınca sıra ile olan.
  • Aralıksız devam eden.

muttarid / مُطَّرِدْ

  • Düzenli bir şekilde devam eden.
  • Muntazaman devam eden. Bir düziye olan. Bir küllî kaideye mümasil ve muvafık olan. Sıralı. Düzgün.
  • Düzenli devam eden.

nev-i müteselsil

  • Varlığı (ana babadan evlâda) zincirleme devam eden tür.

nur-u baki / nur-u bâkî

  • Kendi varlığı sonsuza kadar devam eden ve dilediği varlığa bekâ veren, onları sonsuz ve kalıcı hale getiren Allah'ın nuru.

ömr-ü ebediye / ömr-ü ebedîye

  • Sonsuz ömür, sonsuza kadar devam eden hayat.

panayır

  • Yun. Yılda bir - iki defa muayyen bir yerde kurulan ve bir müddet devam eden büyük pazar.

ruhaniyet / rûhaniyet

  • Ruh hâli, ölen insanın devam eden ruhî kuvveti.

sadaka-i cariye / sadaka-i câriye

  • Sürekli hayra sebep olan ve sevabı öldükten sonra da yazılmaya devam eden sadaka.
  • Yapıldıktan sonra sevâbı devâm eden hayırlı, iyi işler. Devamlı hayra sebeb olan sadaka.
  • Hayrı, sevabı dâimî olan sadaka. Sevabı öldükten sonra da devam eden hayırlı ameller. (Kur'an ve iman hizmeti gibi.)

sahih kan / sahîh kan

  • Sekiz yaşını bitirip, dokuz yaşına bastıktan birkaç gün veya ay, yâhut seneler sonra, sıhhatli bir kızın veya âdet zamânı son dakikasından îtibâren tam temizlik (on beş gün) geçmiş olan kadının önünden çıkan ve Hanefî mezhebine göre, en az üç gün (ye tmiş iki saat) devâm eden kan; hayız ve aybaşı ka

saltanat-ı ruhaniye

  • Ruhanî, mânevî olarak devam eden saltanat.

samiin / samiîn

  • (Samiûn) Dinleyiciler.
  • Bir nevi icraatta alâkadar olmayıp dinleyici olanlar, devam edenler.

sasaniler

  • İran'da ikibin yıl önce devlet kuran bir sülâledirler. İlk meşhur hükümdarları Erdeşir'dir. Devleti kuvvetlendirdi ve Doğu Anadolu'yu Romalılardan aldı. Ünlü pâdişahlarından ve âdil ismi ile tanınan Nuşirevan İslâmiyetten önce yaşamıştır. Altıyüz seneden ziyade devletleri devam eden Sâsâniler, İslâm

sultan-ı ebedi / sultan-ı ebedî

  • Varlığı, hüküm ve saltanatı sonsuza kadar devam eden Sultan, Allah.

sultan-ı ezel ve ebed

  • Başlangıç ve sonu olmaksızın, hüküm ve saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan.

sultan-ı ezel, ebed

  • Başlangıç ve sonu olmayan, hüküm ve saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan, Allah.

sultan-ı ezeli ve ebedi / sultan-ı ezelî ve ebedî

  • Başlangıç ve sonu olmaksızın, hüküm ve saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan.

şürefa

  • (Tekili: Şerif) Şerifler. Hazret-i Hüseyin Radıyallahü Anh vasıtasiyle Peygamberimiz (A.S.M.) soyundan gelenler.
  • Şerefliler. Allah (C.C.) yolunda sabır ve sebat ile devam eden temiz insanlar.

tam temizlik

  • Sıhhatli bir kadının âdet zamânından sonra başlayan, on beş gün veya daha fazla devâm eden temizlik.

temadi eden / temâdi eden

  • Art arda devam eden.

teselsül eden

  • Zincirleme devam eden, peşpeşe gelen.

tevali eden / tevâli eden

  • Uzayıp giden, devam eden.

tuhr

  • Pâklık, temizlik, taharet.
  • Kadınların iki âdet görmeleri arasındaki temizlik hâlleri. (Temizlik hâli uzayan, devam eden kadına "Mümtedet-üt tuhur" denir).

zat-ı baki / zât-ı bâkî

  • Kendi varlığı sonsuza kadar devam eden ve dilediği varlığa bekâ veren, onları sonsuz ve kalıcı hale getiren Zât; Allah.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın