Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
delin
ifadesini içeren
32
kelime bulundu...
arazi-i muhtekere / arâzi-i muhtekere
Kiracısı tarafından üzerine bina yapılmak veya ağaç dikilmek üzere senelik bir ücret karşılığında kiraya verilen arazi. (Kiracı, kira bedelini her sene arâzi sahibine vererek o arâziyi devamlı sûrette elinde bulundurur.)
azde
Boyalı, boyanmış.
(Farsça)
Ucu sivri olan bir âletle delinmiş.
(Farsça)
azide
Ucu sivri bir aletle delinmiş olan.
(Farsça)
azra
Medine-i Münevvere'nin bir ismi.
Sevgili. Mahbûbe.
Delinmemiş inci.
Üzerinde yürünmemiş kum. Kız olan kız.
Hz. Meryem'in bir vasfı.
haraid
(Tekili: Harîde) Kızlar, bâkireler.
Delinmemiş inciler.
harid
(Çoğulu: Harâid) Kız, evlenmemiş kız.
Delinmemiş inci.
hark
Herhangi bir kanunun delinmesi, yırtılması, kanunu devre dışı bırakarak yaratma.
hark ve iltiyam / hark ve iltiyâm
Delinme ve deliğin kapanması.
infilal
Delinme, delik açılma.
Keskinliği kaybolma, körlenme, körleşme.
insikab
Delinme.
insikab-ı lü'lü'
İncinin delinmesi.
lü'lü-i meskub
Delinmiş inci.
mahlul
Delinmiş.
Öbür tarafına işlenmiş olan şey.
mahzum
Burnunun halkasıyla tutulan sığır ve deve.
Her delinmiş nesne.
meb'uc
Karnı delinmiş.
menkub
(U, uzun okunur) Delinmiş. Oyulmuş.
menkur
Delinmiş. Oyulmuş.
meskub
Delikli. Delinmiş.
münsakib
Delinen. İnsikab eden.
musakkab
(Sakb. dan) Delinmiş, teskib olunmuş.
mütesakkıb
(Sakb. dan) Ortası delik olan. Delinen, delinmiş bulunan.
na-deride
Delinmemiş, delik açılmamış.
(Farsça)
na-süfte
Delinmemiş, deliksiz.
(Farsça)
nakd
(C?: Nukûd) Madeni para, akçe.
Bir şeyin bedelini peşinen ödemek.
Para olarak bulunan servet.
Vezin ve ayarı tamam olan para.
Bir şeye hırsızlamasına bakma.
Seçmek.
Saymak.
nesie
Veresiye almak. Satın alınan şeyin bedelini vermeyip sonraya bırakmak.
sakb
(Çoğulu: Sukub) Delinme, delme.
Bir taraftan diğer tarafa kadar açık olan delik.
Sütü çok olan deve.
Çok kırmızı, koyu kırmızı.
şüf'a
Bir malı müşteriye, mal olduğu fiata satmak.
Huk: Satılmakta olan bir yerde hissesi bulunan veya oraya bitişik komşu olanın satılan şeyi almakta birinci derecede hakkı olması. Şüf'a sahibi kendinden habersiz satılan şeyi, dava ederse, bedelini ödeyerek müşteriden geri alabilir.
<
süfte / سفته
Delinmiş, delikli.
(Farsça)
Delinmiş.
(Farsça)
süfte-guş
Kulağı delinmiş olan. Kulağı delik.
(Farsça)
sukub
(Tekili: Sakb ve Sukb) Delmeler veya delinmeler.
Bir tarafdan diğer tarafa kadar açık olan delikler.
tesakkub
(Çoğulu: Tesakkubât) (Sakb. dan) Delme, delinme.
Zâhir olmak, görünmek.
Parlamak, ruşen olmak.
veresiye satış
Bedelini, parasını sonra ödemek üzere yapılan alış-veriş.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Şūrīde
Medhûs
EŞk
kavanin
aDiye
muhtemelen
Mufik
zeka
Telat
tur suresi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
delin
Ceval
gene
pervan
murted
Ahmaklar
iren
Hâb
KARANLIKTA
İc alem