alay

• (Ask.) 3-4 tabur piyade veya5 bölük süvari askerinden mürekkep kuvvet.
• Debdebe ve gösterişle yapılan tören, geçit resmi.
• Cemaat, topluluk, güruh, kalabalık, fevç.
• Fazla miktar, muhtelif ve müteaddit kişiler veya şeyler.

alayiş / âlâyiş

• Bulaşıklık, bulaşma. (Farsça)
• Debdebe, tantana, gösteriş. (Farsça)

• Boş süs ve debdebe, lüks yaşam.

befş

• Azamet, büyüklük, heybet, debdebe. (Farsça)

bevç

• Azamet, büyüklük, heybet. Gösteriş, ihtişam.
• Zinet, süs, debdebe.

bevş

• Çalım, gösteriş, debdebe, ihtişam. (Farsça)

bezek

• Zinet, süs, debdebe, gösteriş.

darat

• Debdebe, tantana, şan, gösteriş, çalım. (Farsça)

daru-berd

• Debdebe, ihtişam. (Farsça)

efrend

• Debdebe, gösteriş, süs, bezek. (Farsça)

fantaziye / fantâziye

• yun. Yalandan gösteriş, boş debdebe. Zâhirî süs ve zinet. Lüzumlu ihtiyaçtan olmayan ve zevk için kullanılan pahalı eşya.

• Yalandan gösteriş, boş debdebe.

haccal

• Şatafatlı, debdebeli, gösterişli.

ihtişam

• Debdebe. Şanlı görünüş.
• Etbâ dairesi ve takımının kalabalığı.

kevkebe

• Fevkalâde tantana. İhtişam, debdebe, şöhret. (Farsça)

müdebdeb

• Debdebeli, tantanalı.

muhteşem

• Büyük, debdebeli, tantanalı.
• Etraflı ve taraftarlarının çokluğu ile büyük.

müşaşa / müşâşâ

• Parlayan, debdebeli.

mutantan / مُطَنْطَنْ

• Debdebeli. Tantanalı. Gürültülü. Gösterişli ve şatafatlı.

• Debdebeli.

saltanat

• Kudret, kuvvet.
• Hâkimiyet, padişahlık.
• Tantana, gösteriş, debdebe.
• Şatafatlı hayat. Bolluk. Zenginlik.

şevket

• Debdebe, büyüklük.

tumturak

• Söylenişi ahenkli ve parlak olan ibare.
• Gösteriş, debdebe.

yordam

• t. Edâ.
• Alâyiş, tantana, debdebe.
• Meleke, çalım, çeviklik, alışkanlık, yatkınlık. Çabukluk.