REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te dane ifadesini içeren 22 kelime bulundu...

cavid / câvid

  • (Câvidân, câvidâne, câvidânî) Sermedî, sonu olmayan, sonsuz, dâimî, lâyemut. (Farsça)

cennet

  • Allah'a (C.C.) inanan ve O'na ibadet ve itaat edenlerin, iman ve İslâmiyyet'e ihlâs ve sadâkatle hizmet edenlerin, Kur'ana bir hizb-ül Kur'ân olarak mücâhidâne bir sûrette hizmetkâr olan mücâhidlerin, cihâd-ı diniyye erlerinin âhirette fazl-i İlâhi ile gidip ebediyyen içinde kalacakları mekân ve mes

çiznök

  • Dane.

dürr

  • (Dürdâne, dürre) İnci. İnci tanesi. (Farsça)

dürr-dane

  • (Bak: Dürdâne)

habb

  • Tohum, dane.

habbe

  • Tohum, dane.
  • Tohum, dane.

habbecik

  • Dane, tohumcuk.

hizb-ül kur'an

  • Kur'an Cemaatı. Kur'an'a ciddi ve samimi olarak bağlanıp, ona hizmet için mücahidane bir surette çalışan ve fenâlıklardan korunan müslümanların topluluğu ve cereyanı.
  • Kur'an'ın bir cüz'ünün dörtte biri.
  • Zikir ve dua için Kur'an'dan alınmış bir kısım âyetler.

hubab / hubâb

  • Daneler, tohumlar; Mesnevî-i Nûriye'de yer alan bir risale.
  • Daneler, tohumlar.

iblisane

  • Şeytanca. İblisçesine, müfsidane.

idaneten

  • Borç olarak, ödünç olarak, idane suretiyle.

itmi'nan-ı vicdan / itmi'nân-ı vicdan

  • Vicdan rahatlığı, vicdanen emin olma.

kanaat-i vicdaniye

  • Vicdanen elde edilen kanaat.

kınne

  • (Çoğulu: Kinen) Hurma lifinden yapılan urganın sağlam ve dayanıklı olması.
  • Dâne çadırı dedikleri ot.
  • Bir nevi devâ.

müstedin / müstedîn

  • (Deyn. den) Ödünç alan, borç alan, istidane eden.

pişmanlık

  • Kişinin işlediği bir iş veya günâh sebebiyle vicdânen üzüntü duyması; tövbeye gelme; nedâmet.

salabet / salâbet

  • Katılık, sağlamlık, merdane tavır.

seden

  • (Sedâne) Hizmet.

tecerrüd

  • Soyunma, çıplak olma.
  • Evli olmama.
  • Tas: Mâsivadan alâkasını kesip, Allah'a müteveccih olup, ibadet ü taatla meşgul olma.
  • İman ve İslâmiyete mücahidane ve fedakârane bir tarzda hizmetle iştigal etme.
  • Herşeyden boş olma.

verdene

  • Oklava, börekçi merdânesi. (Farsça)
  • Dolap oku. (Farsça)

vicdan-suz / vicdan-sûz

  • Acı ve keder veren, kalb yakan, vicdânen çok ıztırab verici. (Farsça)
  • Vicdanen sıkıntı ve ızdırap veren, vicdanı yakan.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın