REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te dalgin ifadesini içeren 28 kelime bulundu...

ale-l-gafle

  • Dalgınlığa getirerek. Dalgınlığa gelerek, boş bulunarak.

asmende

  • Şaşkın, alık, dalgın. Hile ile kandıran, hileci.

bühtan

  • İftira. Birisine yalandan bir şey isnad etme. Birisini suçlu gösterme.
  • Dalgınlık.
  • Medhûş ve mütehayyir olma.

ezhel

  • Gafil kimse. Gaflette bulunan kişi.
  • Pek dalgın.

fernas

  • Şaşkın, dalgın, gafil. (Farsça)
  • Şaşkınlık, gaflet, dalgınlık. (Farsça)

gafilane / gafilâne

  • Körü körüne, ihtiyatsızca, dalgınlıkla. Gafilcesine. (Farsça)

gaflet / غفلت

  • Gafillik, boş bulunma, dalgınlık, ihtiyatsızlık.
  • Habersizlik, dikkatsizlik, dalgınlık. (Arapça)

gafleten / غفلة

  • Dalgınlıkla, gaflet eseri olarak.
  • Dalgınlıkla. (Arapça)

girifte-ser

  • Aklı fikri dağılmış kimse. Dalgın kişi. (Farsça)

hayal-perest

  • Hayalî şeylerle çok uğraşan. Çok hayal kuran. Dalgın. Olmayacak şeylerle avunan. (Farsça)

istigrak

  • Gark olmak, dalmak.
  • Dalgınlık.
  • Ist: Seraba kapılmak. Manevî bir hal ile hayret ve taaccübden bayılmak derecesine gelmek.
  • Tas: Dalgınlıkla, zihni bütün bütün meşgul olmak. Aşk-ı İlâhî ile dünyayı unutup kendinden geçmek.
  • Gr: "El" harf-i ta'rifinin, isimleri umu

istigrakkar / istigrakkâr

  • Kendinden geçen, dalgın, müstağrak. Dalgın halde olan. (Farsça)

laya'kıl / lâya'kıl

  • Aklı başında olmıyan, dalgın, bîhoş. Yaptığını bilmez.

merak

  • Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük.
  • Dalgınlık. Kara sevdâ.
  • Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.

meşgul

  • (Şugl. den) Bir işle uğraşan.
  • Dalgın.
  • Doldurulmuş, tutulmuş, işgal olunmuş.

mukız / mûkız

  • (Yakaza. dan) Uyandıran, ikaz eden.
  • Gaflet ve dalgınlıktan kurtaran.

münebbih

  • Uyandıran, tenbih eden, dalgınlıktan kurtaran. Uyuşukluğu gideren.
  • Uyandıran, dalgınlıktan kurtaran.

müstagrak

  • (Gark. dan) Garkolmuş, dalmış, batmış.
  • Mânevi bir vaziyete dalmış.
  • Kendini bilmiyecek derecede dalgın olan. Bir şeye dalmış veya daldırılmış olan.

müstagrık

  • (Gark. dan) Kendini bilmeyecek derecede dalgın.
  • Garkolmuş, batmış, dalmış.

müteemmil

  • Teemmül eden. Derin düşünen.
  • Dalgın.

müteemmilane / müteemmilâne

  • Derin düşünene yakışır surette. Düşünceli olarak. (Farsça)
  • Dalgın şekilde. (Farsça)

mütefekkik

  • (Fekk. den) Dalgın adam. Alık kimse.

müteveccid

  • Kendinden geçecek derecede dalgınlık gösteren, vecde gelen.

perişanhatır / perişanhâtır

  • Dalgın, düşünceli. (Farsça)

sübat

  • Dalgınlık.
  • Uzun dinlenme.
  • İstirahat zamanı.
  • Uzun uyku şeklinde olan baygınlık. Koma.
  • Dehir, zaman.

vakt-i gaflet

  • Dalgınlık vakti, uyku anı.

yoga

  • Bâtıl Hind felsefe sistemi. Bunlar tam bir dalgınlık ve hareketsizlik ile ve çile çekmekle gayelerine ulaşacaklarını sanarlar.

zehl

  • Dalgınlıkla unutma, geciktirme. İş çokluğundan sonraya bırakma.
  • Kasden unutma.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın