Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
cerr
ifadesini içeren
67
kelime bulundu...
ada
Gr : Kendinden sonra gelen ismi cerreder. Harf-i cerr'dir. "...den başka, ...den gayrı" mânasına gelir.
alet-i cerrahiye / âlet-i cerrâhiye
Cerrahların, yaraları tedaviye çalışan doktorların kullandıkları edevat, takım.
ameliyat-ı cerrahiye
Cerrahi operasyon, ameliyat.
ameliyat-ı cerrahiye-i nafia / ameliyat-ı cerrahiye-i nâfia
Vücudun faydasına olan cerrahî ameliyat.
ameliyyat
Ameller. işler.
Bir bilginin iş olarak tatbiki.
Tıb: Operatörlük. Cerrahlık.
an
Arabçada harf-i cerrdir. Ekseri ismin, kelimenin başına getirilir. Türkçe karşılığı "den, dan" diyebiliriz. Bedel için olur. Meselâ: Ona bedel ben geldim, cümlesinde olduğu gibi. Tâlil için olur. Bu'd yerinde kullanılır. Zarfiyyet için, mücâveze için ve harf-i cerr olan "min" mânasına, "bâ" mânasına
asi / âsi
Doktor, cerrah, tabib.
(Farsça)
Kederli, hüzünlü.
(Farsça)
atf-ı tefsir
Bir mânada olup mücerred tasdik ve te'kid için "ve" ile müteradifine (aynı mânadaki kelimeye) atfolunan kelime. Meselâ: "İhsan ve kerem, hüzün ve keder" ifadesindeki "ve" ler gibi. Diğer bir ifade ile: Aynı olan ayrı iki kelimenin birlikte kullanılması. ("deli divâne"de olduğu gibi.)
azeb
Bekâr. Mücerred. Evlenmemiş. Zevcesi olmayan.
basıt / bâsıt
Açan. Yayan. Serici.
Ferahlık veren.
Dilediği kulunun rızkını genişlendiren Allah (C. C.).
Mücerred olup, mürekkep ve müellef olmayan.
Tıb: Bir uzvu uzatıp açan adele.
basit
Kıymetsiz.
Geniş
Yaygın olan.
Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan.
Neş'eli. Güleryüzlü. Düz, arızasız, engelsiz.
Edb: Aruz vezinlerinden biri.
bayezid-i bistami / bayezid-i bistamî
(Hi: 188-261) Ehl-i Sünnet ve Cemâatın büyük âlimlerinden ve büyük evliyadandır. İran'ın Bistam şehrinde doğmuştur. Künyesi, Ebu Yezid Tayfur bin İsa El-Bistamî'dir. Cafer-i Sâdık Radıyallahü Anhu'dan kırk sene sonra dünyaya gelmiş ve ondan üveysî olarak feyz almıştır. Mücerret bir hayat geçirmiştir
beyne beyne
İkisinin ortası. İkisinin arasında. Mücerred. Ne iyi, ne kötü.
bıhrit
Mücerred ve hâlis nesne.
bizişki / bizişkî
Doktorluk, hekimlik, cerrahlık.
(Farsça)
cerrahhane / cerrahhâne
Osmanlılarda ordu için cerrah yetiştiren müessese. Yüksek dereceli okul.
cerrahhane-i amire / cerrahhâne-i âmire
Geçen asırda yeni usullerle cerrahlık yapılan Osmanlı tıp müessesesi, cerrahhânesi.
cerrahiye
Cerrahlık; ameliyat.
cerrahiyye / cerrâhiyye
Evliyânın büyüklerinden Nûreddîn Cerrâhî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
cirar
(Tekili: Cerre) Toprak testiler.
efkar-ı mücerrede / efkâr-ı mücerrede
Mücerret fikirler; maddî âlemlerden uzak ve soyutlanmış düşünceler.
evveliyat
Başlangıçlar. Mukaddemat. İlk öndekiler. İbtidaki cihetler.
Her akıllının tereddütsüz tasdik ve kabul edeceği hususlar.
Man: Mücerred mevzu ve mahmulleri arasındaki nisbet tasavvur edilince aklın kat'iyyetle teslim ve tasdik ettiği kaziyeler.
fassad
(Fasd. dan) Kan alıcı, kan alan.
Cerrah.
fi / fî
Arabçada harf-i cerrdir. Mekâna ve zamana âidiyyeti bildirir. Ta'lil için, isti'lâ için ve yine harf-i cerr olan "bâ, ilâ, min, maa" harflerinin yerine kullanılır. Geçen mef'ul ile gelecek fasıl arasında geçer. Te'kid mânası da vardı. Başka bir ifade ile kısaca (fî) : "İçinde, içine, hakkında, husus
gaşiye
Perde. Örtü.
Kıyamet.
Dilenci ve cerrar.
Ziyârete gelen dostlar gurubu.
gayr-i munsarif
Cerr ve tenvin kabul etmeyen isim.
hala / halâ
(Harf-i cerrdir) İstisnaya delâlet eder.
hatme-i hacegan / hatme-i hâcegân
Nakşi tarikatı mensublarının fikri ve nazarı mâsivadan tecerrüd ederek, topluca muayyen dua ve zikirlerini sonuna kadar okumaları.
(Farsça)
helümme cerra
(Helümme cerren) "Var kıyas eyle... Çek beri getir." gibi kinâye için söylenen bir tabirdir.
hüsn-ü mücerred
Gayr olsun olmasın bizzat güzel olan şey. Bazı âza veya çizgilerin mütenasib terkib ve tertibiyle hâsıl olan hüsün, hüsn-ü mücerred değildir. Şartları zâil olsa, hüsün de zâil olur. Fakat, vücud, hayat, iman gibi varlıklar hüsn-ü mücerreddir ve bizzat güzeldirler. Güzellikleri başka şeylere
incirad
Mücerred olma, tecrid edilme, soyunma.
ind
Arapçada zaman veya mekân ismi yerine kullanılır. Hissî ve manevî mekân. Maddî ve manevî huzura delâlet eder. Nezd, huzur, yan, vakt, taraf gibi mânâlara gelir. Gayr-ı mütemekkindir. Yani harekeleri değişmez. İzafete göre zamanı ifade eder (Min) harf-i cerriyle birleşebilir. Bazan da zarf olmaz. Baz
kaziye-i bedihiyye
Man: Delil ile isbata muhtaç olmaksızın, aklın cezmen hüküm ve tasdik eylediği hüküm. Bu iki kısma ayrılır:1- Kaziye-i bedihiyye-i akliyye: Aklın hârice danışmayarak ve havassın (hislerin) tavassut ve yardımına muhtaç olmayarak tasdik eylediği kaziyeye denilir ki; akıl mücerret mevzu ve mahmulünü ta
kaziye-i taklidiyye
Man: Mücerred. Başkasından duymakla hükmolunan kaziyye.
keramet
Allah (C.C.) indinde makbul bir veli abdin (yâni, âdi beşeriyyetten bir derece tecerrüd edebilen zatların) lütf-u İlâhî ile gösterdiği büyük mârifet. Velâyet mertebelerinde yükselen bir abdin hilaf-ı âdet hâli.
Bağış, kerem.
İkram, ağırlama.
lafz-ı muhtemel
Huk: İki veya daha ziyade mânâya hamli mümkün bulunan sözdür ki, hangi mânânın kast olunduğu mücerred rey ile değil; deliller ve karineler ile tayin olunur.
lam-ı cer / lâm-ı cer
Kelimeyi cerreden lâm harfi. Kelimenin sonunu "i" diye okutur. Lillâhi, Lieclillâhi'de olduğu gibi. İstihkak ve ihtisas, has ve müstehak ve zarfiyyet, illet mânâsını verir.
li
Gr: Lâm harfinin esre ile okunuşu. Bir kelimenin başına geldiğinde, "için, dolayı, ötürü, yüzünden, sebebinden" gibi mânâlara gelir. Kendinden sonraki isimleri cerreder. Yerine göre muhtelif isimler alır. Lâm-üt-tahsis ve temellük gibi.
manevi / manevî
(Ma'nevi) Mânaya âit. Maddî olmayan. Mücerred. Ruhani.
mecerre
(Mecerret-üs Sema) Kehkeşan, Samanyolu denilen büyük, parlak yıldız kümesi.
mecrur
Sürüklenmiş.
Gr: Başında harf-i cer bulunan kelime. İzafet halinde son kelime. Cerr'li okunan kelime. (i, ı diye okunan kelime, yani esreli)
mef'ul-ü sarih
Doğrudan doğruya mef'ul demektir. Bir harf-i cerle ifâde olunmaz. "Nuri dalı kırdı" cümlesinde "dal" mef'ul-ü sarihtir. "Nuri daldan düştü" dersek, bunu arapça ifâde için (min) harf-i cerri ile söyleyebiliriz. İşte böyle harf-i cerle söylenen mef'ullere, "mef'ul-ü gayr-i sarih" denir. Bunlar mef'uld
merci-i müteallik
Harf-i cerrin bağlandığı fiil.
meta
Ne vakit? Ne zaman? mânasında olup, mutlak ve mübhem vakit edatıdır. Bazan "Min" harfi-i cerri yerinde ve suâl için de kullanılır.
milkat
Cerrah cımbızı.
min
Arabçada harf-i cerrdir. 1- Mekân ve bir şeye başlamayı ifâde eder. Meselâ: "Haftadan haftaya" da olduğu gibi.2- Teb'iz için olur. Meselâ: "Kim bir kavme benzemeğe özenirse onlardan sayılır" cümlesinde olduğu gibi. Bazılarını, bir kısmını ifâde ediyor. 3- Cinsi beyan için olur. Meselâ: "İşlediğiniz
mücerreban / mücerrebân
(Tekili: Mücerreb) Denenmiş ve tecrübe olunmuşlar. Sınanmış olanlar.
mücerrebat / mücerrebât
(Tekili: Mücerreb) Tecrübe olunmuş ve denenmiş şeyler.
mücerred
(Çoğulu: Mücerredât) Yalnız, tek.
Hâlis, saf, katışıksız, karışık olmayan. Tek başına.
Çıplak, soyulmuş.
Tek başına yaşayan, evlenmemiş, bekâr.
Edb: Kur'ân yazısında noktasız harflerle yazılı mensur veya manzume. Bu şekil yazıya mahzuf veya mühmel de denir.
mücerredat / mücerredât
Mücerretler, soyutlar.
(Tekili: Mücerred) Mücerred mefhumlar. Mücerredler.
mücerredat-ı sırfa
Esas mücerred olan, soyut kavramların ta kendisi.
mücerredat-ı sırfe / mücerredât-ı sırfe
Mücerredin ta kendisi, en mücerred olan.
mücerreme
Tamam manasına gelir bir isimdir. Meselâ: Sene-i mücerreme, sene-i tâmme demektir.
mücerriban / mücerribân
(Tekili: Mücerribîn) (Mücerrib) Deneyenler, sınayanlar, tecrübe edenler.
müşahedat
(Tekili: Müşahede) Gözle görülen şeyler.
Görüşler.
Keşifle seyredilenler.
Man: Mücerret his ile kat'iyyetle hüküm ve tasdik olunan kaziyeler.
mütecerrid
(Mücerred. den) Tek kalmış, tek başına olan.
Soyunan, tecerrüd eden, çıplak olan.
Bekâr. Evli olmıyan.
Tas: Dünya işlerinden vazgeçip Allah'a bağlanan.
Tecerrüt eden, sıyrılan; dünya işlerinden vazgeçip Allah'a yönelmiş.
Tecerrüt etmiş, soyutlanmış.
nefs-i natıka / nefs-i nâtıka
Akli ve nakli mes'elelerin münasebetlerini hissetmeğe ve anlamağa istidadı olan zâti ve cevheri hassası. Zâtında maddeden mücerred, fiilinde maddeye mukarin olan cevher. İnsan ruhu.
operasyon
Bir cerrahın canlı bir vücut üzerinde yaptığı cerrahi müdahale. Ameliyat.
(Fransızca)
rişsaz
Cerrah.
(Farsça)
sibar
Cerrahların yara yokladıkları mil.
tahakkümi / tahakkümî
Mânasız iddia. Delilsiz, isbatsız haklılık dâva etmek, Mânasız mücerred dâva.
tecerru' / تجرع
Yudumlama.
(Arapça)
Tecerru' etmek:
Yudumlamak.
(Arapça)
tecerrüd / تجرد
Bekarlık.
(Arapça)
Çıplaklık.
(Arapça)
Soyutlanma.
(Arapça)
Tecerrüd etmek:
(Arapça)
Çıplak kalmak.
(Arapça)
Soyutlanmak.
(Arapça)
tecrid
Açıkta bırakmak.
Yalnız başına bırakmak. Tek başına hapsetmek.
Dünya alâkalarını kalpten çıkarıp Allah'a (C.C.) yönelmek.
Edb: Bir şairin kendini mücerred bir şahıs, yâni ayrı bir adam farzederek ona hitabetmesi.
Soyma, soyulma.
tecriden
Tecrid ederek. Tek olarak.
Mücerred (soyut) olarak. Tekliyerek.
uzube
(Uzbe) Bekârlık. Erginlik hâleti varken tecerrüd halinde kalmak. Evlenmemek.
vehelümme cerra
(Bak: Helümme cerrâ)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mütebellir
zehra
Mubtıl
levlak
tesirat-ı maddiye
Muşgın
def-i maraz
Mekayil
Nifak
jÂle
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
cerr
harp gemisi
zincir
temizlik
Feriď
zail
geriş
güzel göz
ahs
Culd