Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
cem'
ifadesini içeren
111
kelime bulundu...
ahvezi
Cem'edici, toplayıcı.
Her işi insanlar arasında halleden.
arkes
Cem'etmek, toplamak.
bas'
Cem' etmek, toplamak.
behme
(Çoğulu: Bühüm, bihâm; Cem'ul Cem: Bihâmât) Kuzu. Oğlak. Buzağı.
Keçi otu.
behv
(Behve) Misafir odası.
Yer altında hayvan ağılı. (Bu iki mananın cem'i Ebhâ-Bühüvv şeklindedir)
Geniş meydan, yer.
Göğüsün içi, boğazdan mideye kadar olan aralık.
Rahim ile mahrecinin arası.
bekke
Mekke-i Mükerreme'nin eski ismi.
Bir yerde toplanmak. Bir yere cem'olmak.
İzdihamlık, kalabalık.
cami
İslâm mâbedi. İbadet yeri olan bina.
Cem'edici, toplayıcı, içine alan.
Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan.
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir.
Ehl-
cem' / جمع
Toplama.
(Arapça)
Çoğul.
(Arapça)
Cem' edilmek:
Toplanılmak.
(Arapça)
Cem' etmek:
Toplamak, derlemek, bir araya getirmek.
(Arapça)
cem'i / cem'î
(Cem'. den) Cemiyete mahsus, cemiyetle alâkalı.
cem'iyyet
(Cemiyet) Topluluk, birlik. Hey'et.
Bir yere cem' olma.
Mânevi birlik teşkil eden cemaat.
Huk: Kazanç paylaşmaktan başka bir maksadla, ikiden ziyade şahsın ilim ve mâlumâtlarını ve faaliyetlerini devamlı bir şekilde birleştirmek suretiyle bir esas nizamnameye müstenid
cena
Yemiş toplamak.
Cem'etmek, toplamak.
cibave
Toplamak. Cem'etmek.
cibve
Toplamak. Cem'etmek.
cüdd
Cem'etmek, toplamak.
Yol üstünde olan kuyu.
cüma'
Toplamak. Cem'etmek.
dabt
Hıfzetmek.
Cem'etmek, toplamak.
debl
Küçük eşek.
Toplamak, cem'etmek.
Islah etmek.
dehver
Cem'etmek, toplamak.
Lokmayı büyük yapmak.
elb
Sürmek. Reddetmek.
Cem'etmek, toplamak.
eşhür-ül-hacc
Hac ayları mânâsına gelen bu kelime; İslâmiyetten evvel Kâbenin tavaf edildiği; Şevval ve Zilka'de ile Zilhicce ayından da alınan 10 günle cem'an 70 günlük zamana verilen addır.
eşhuru'l-hac
Hac ayları. Şevval, Zilkade ve Zilhicce'nin ilk on gününden ibaret olan cem'an 70 gün İslâm'dan önce de Araplar bu günlerde Kâbe'yi ziyaret ederlerdi.
fark
Tasavvufta cem' denilen mertebeden sonra gelen bir makam. Buna cem'ül-cem' de denir.
hafs
Toplama, cem'etme. Biriktirme.
haşır
Toplayan, cem'eden, haşreden.
haşir / hâşir
Haşreden, toplayan. Cem'eden.
Hz. Peygamber'in (A.S.M.) bir ismi. Haşir meydanında bütün insanlar mübarek izlerinde haşr olup toplanacaklarından Delâil-i Hayrat'ta bu isimle mezkurdur.
haşr
(Haşir) Toplanmak, bir yere birikmek.
Toplama, cem'etmek.
Kıyametten sonra bütün insanların bir yere toplanmaları. Allahın, ölüleri diriltip mahşere çıkarması. Kıyamet.
Bir tohumun içinden büyük ağaçlar çıktığı gibi, her bir insanın acb-üz zeneb denilen bir nevi çekir
haşş
Kat'etmek, kesmek.
Toplamak, cem'etmek.
Davara ot vermek.
Ateş yakmak.
havz
Cem' etmek. Bir şey ilâve etmek.
hayy
Diri, canlı, sağ.
Bir şeyi cem' ve ihraz eylemek.
hazen
(Çoğulu: Hızân) Etin kokması.
Toplamak, cem'edip yığmak.
Gizlemek, saklamak.
hazevan
Eti birbiri üstüne yığılıp cem'olmuş olan etli nesne.
hazm
Cem'etmek, toplamak.
Zaptetmek.
Kast etmek.
Bağlamak.
Yumuşak yüksek yer.
Sağlam re'y. Doğru ve kat'i karar.
Basiretle hareket etmek.
hebş
Cem'etmek, toplamak.
Kazanmak, kesbetmek.
hesm
Kaba yemek. Bütün bütün yutmak.
Kesmek.
Toplamak, cem'etmek.
hükre
Cem'olmak, toplanmak, birikmek.
Yiyecek maddelerini, pahalanacak diye saklamak.
Azlığından bir yerde toplanan su.
iclab
Cem'etmek, toplamak.
Yoldaşlık etmek.
Ardından çağırmak.
"Gitsin" diye haykırmak.
iclihmam
Toplanmak, cem'olmak.
ihşad
(Halk) Birikme, toplanma, cem' olma.
ıhtiraf
Cem'etmek, toplamak.
ihtişar
Büyük kafalı olma, koca başlı olma.
Toplanma, cem' olma.
ihvan
( kelimesinin cem'i) Kardeşler. Eş, dost.
Sâdık arkadaşlar.
Aynı mezheb veya tarikata mensub olanlar.
iltiyam
Yaranın kapanıp iyi olması.
Cem' olmak.
Zemmolunmak.
intıva
Dürülmek ve cem' olmak. Bükülmek ve katlanıp sarılmak.
itilaf
Anlaşmak. Görüşmek. Uyuşmak. Muvafakat.
Cem' olmak, birikmek.
izlaf
Yakın etmek. Toplamak, cem' etmek.
kafş
Yemekten lezzet alma, fazla yemek yemek.
Pabuç.
Cem'etmek, toplamak.
kar'
(Çoğulu: Ekrâ) Cem'etmek, toplamak.
Okumak, kıraat.
karmeşe
Cem'etmek, toplamak.
karş
Kesbetmek, kazanmak.
Toplamak, cem'etmek.
kasm
Kapa kapa yemek, bütün bütün yutmak.
Kesmek.
Cem'etmek, toplamak.
İ'tâ etmek, vermek.
kaşm
Yemek.
Açlık.
Cem'etmek, toplamak.
kass
Cem'etmek, toplamak, biriktirmek.
kayyım
İnsanları birbirine kardeşlikte ve sevgide bir araya toplayıp dünya ve âhirette necat ve iyilikler yolunda cem' edici olduğundan; bütün iyilikleri haseneleri toplayıcı ve muhtaçlara çok ihsan edici mânasında Peygamberimiz Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) verilen bir isim.
keft
Cem'etmek, toplamak.
Sarfetmek, harcamak.
Evmek.
Katı katı sürmek.
kelseme
Cem'olmak, toplanmak.
kelz
Cem'etmek, toplamak.
kemsere
Cem'olmak, toplanmak.
Bazısı bazısına girmek.
Yab yab yürümek.
ken'
(Çoğulu: Kün'ân) Tilki eniği.
Cem'etmek, toplamak.
Yakın olmak.
Mülâyemet.
Alçaklık yapmak.
Firar, kaçmak.
ketb
Yazma.
Toplama, cem'etme.
Dikme.
kifat
Cem'olmuş, toplanmış, biriktirilmiş.
İçinde birşey toplanıp biriktirilen yer.
Hızlı uçmak, gitmek.
(Tekili: Küfv) Küfüvler, benzerler, eşler, denkler.
kitbe
Kitabe yazmak. Zam ve cem'etmek. Artırmak ve biriktirmek.
kusur
Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve âcizlik. İhmal. Tedbirsizlik.
Cem' olmalar.
Pahalanmak.
Eksilmek.
Şiddetli olan şeyin yavaşlayıp sâkin olması.
Bereketlenmek.
İmtina', âciz olmak.
Bir hesabın üstü. Artan kısım.
(Tekili: Kasr) Kası
lakt
Dermek, toplamak, cem'etmek.
Ansızdan bir nesneye yetişmek.
lemm
Parça parça şeyleri toplamak, cem' etmek.
Islâh etmek.
Bulduğu şeyi, haram helâl demeyip yemek.
Şiddet ve meşakkat.
Az şey.
Konmak. Nâzil olmak.
lesb
Vurmak.
Yalamak.
Yapışmak. Cem'etmek, toplamak.
ma'iyyet
Berâberlik. Her an Allahü teâlâ ile berâber olma. Huzur, cem'iyyet, vilâyet-i Hâssa-i Muhammedî de denir.
maarız
(Tekili: Muarraz) Bir sözü söyleyip başka bir şey murad etme ve cem' olmak, toplamak itibariyle ma'razlar, ta'rizler, adem-i tasrihler, sarahatsizlikler.
mecmu'
Bütün, hepsi. Topluca. Yığılmış. Cem' olunmuş. Bir araya getirilmiş şey.
mel'eme
Cem'etmek, toplamak.
Terbiye etmek, düzeltmek, ıslâh etmek.
Yara yırtığını bağlamak.
merkum
Cem'olmuş, toplanmış, birikmiş.
meş'
Kesbetmek, kazanmak.
Toplamak, cem'etmek. Davar sağmak.
muaz ibn-i cebel
(Ebu Abdurrahman el Ensarî) Ashâb-ı Kirâm arasında hürmetle yâd olunan büyük fakihlerdendir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sağlığında Kur'an-ı Kerim'i cem'edip ezberleyen bahtiyarlardandır. Peygamberimiz, "Kur'ânı, Muaz İbn-i Cebel'den alınız" buyurmuştur. 157 hadis rivâyet etmiştir. Ürdün
mücma'
Cem' olma, toplanma.
müdehhar
Biriktirilip cem' olunmuş, bir araya getirilmiş olan.
müdehhir
Biriktirip toplayan. Cem'eden. Depo eden.
Müdehhar mânasına da gelir.
muhassal
Netice. Husule gelen. Tahsil olunan. Hâsıl olmuş bulunan. Toplanılmış, cem'olunmuş. Hülâsa. Sözün kısası.
mülteim
(Le'm. den) İyileşen ve kapanan (yara).
Cem'olucu, toplanan.
Ulaşan, ulaşıcı.
müstecmi'
Toplayan, cem'eden. Toplanan.
mütecemmi'
(Çoğulu: Mütecemmiîn) (Cem'. den) Toplanan, yığılan, biriken, tecemmü' eden.
re'b
Mantar.
Toplamak, cem'etmek.
Islah etmek, düzeltmek.
rekme
Cem'olmuş, toplanmış.
Yön, cânip.
Parça, cüz'.
rezm
Deve avazı.
Gök gürlemesi.
Cem'etmek, toplamak.
sarr
Kesenin ağzını bağlamak.
Hıfzetmek.
Cem'etmek, toplamak.
Yukarı kaldırmak.
Zammetmek, artırmak.
şemel
Perâkendelik, dağınıklık.
Toplanmak, cem'olmak.
Az nesne.
semm
Cem' etmek, toplamak.
İyi etmek.
şerc
Kıç, dübür.
Cem'etmek, toplamak. Birbiri üstüne yığmak.
Fırka.
Nev, cins.
sırm
(Çoğulu: Esrâm-Esârım) Ağaçtan yemiş düşürmek.
Ekin biçmek.
Cem'olmuş beytler.
tadamm
Bir yere cem'olmak, toplanmak.
tahabbüş
Cem'olmak, toplanmak.
takallus
Kısa olmak, kısalmak.
Toplanmak, cem'olmak.
takmiş
Cem'etmek, toplamak.
teakkür
Cem'olmak, toplanmak.
Açlık.
tecamu'
Cima etmek.
Toplanmak, cem'olmak.
teellüb
Cem'olmak, toplanmak.
Dağ keçisinin erkeği.
teessül
Sermaye edinmek.
Cem'etmek, toplamak.
tegavün
Cem'olmak, toplanmak.
Kötü işe yardım etmek, şer işe muâvin olmak.
tekavüs / tekâvüs
Bir yere cem'olmak, yığılmak, toplanmak.
Sıkışmak.
teke'kü'
Cem'olmak, birikmek, toplanmak.
Korkak olmak.
telakkut
Cem'etmek, toplamak, biriktirmek.
telemlüm
Cem'olmak, toplanmak, birikmek.
telfik-i mezahib
Dinî bir mes'elede, hak mezheblerin aynı o mes'ele hakkındaki zıd görüşleri cem'etmekle bir mezheb yapmak. Bu zıd görüşlerle amel etmeyi caiz görür. Fukaha ise bu tarzı caiz görmemişlerdir.Tevhid-i mezahib ise: Hak mezheblerin mes'eleleri arasında, tercih yoluyla bazı mes'elelerini alıp bir mezheb y
temettu'
(Çoğulu: Temettuât) Kazanma, kâr etme.
Kâr, fayda, menfaat.
Toplamak, cem'etmek.
Mühlet vermek.
Yoldaş olmak.
tereyyüb
Cem'olmak, toplanmak, birikmek.
teşric
Cem'etmek, birbiri üstüne yığmak.
Kerpiçi yerinden ayırmak.
va'b
Ulaştırmak, vardırmak.
Toplamak, cem'etmek.
velm
Ulaşmak, yetişmek.
Toplanmak, cem'olmak.
vesk
(Çoğulu: Evsük) Cem'etmek, toplamak.
Altmış sa'.
yeleb
Beyaz deve.
Polat demir.
Toplamak, cem'etmek.
Deriden yapılmış cübbe, zırh ve gömlek.
Kalkan.
yevm-i fasl
İnsanların kısım kısım ayrıldığı ve davalarının halledildiği kıyamet günü. Bundan başka kıyamet gününe aşağıdaki isimler de verilir: Yevm-ül cem', yevm-ül cevab, yevm-ül cezâ, yevm-üd din, yevm-ül ahd, yevm-ül feza-ul ekber, yevm-ül haşr, yevm-ül hisâb, yevm-ül ivaz, yevm-ül karar, yevm-ül karia, ye
ze'zee
Cem'etmek, toplamak.
zeyy
Döndürmek.
Toplamak, cem'etmek.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Tahassür
Müvaneset
mulla
Hodgâm
izan
Tehassür
nâr-ı teessüf
Sevk-ül Ceyş
Tasarrufat-ı rabbaniye
endise
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
cem'
dava açan
Cereyan
satu
VALLAH
Engece
kihtir
İtiyâd
güçlük
yoktan var eden