LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te carpma ifadesini içeren 29 kelime bulundu...

a'mal-i erbaa / a'mâl-i erbaa

  • Mat: Dört işlem. (Toplama, çıkarma, çarpma, bölme.)

cereng

  • Kılıç veya topuzun çarpmasından çıkan ses. Zil veya çan sesi. (Farsça)

da-ül-kalb / dâ-ül-kalb

  • Tıb: Kalb hastalığı, yürek çarpması.

daraban

  • Vurma, vuruş. Çarpış, çarpıntı, çarpma.

darabat / darabât

  • (Tekili: Darbe) Vuruşlar. Çarpmalar. Vurmalar.

darb / ضَرْبْ

  • (Çoğulu: Durub-Edrub) Vurmak, vuruş, çarpmak.
  • Beyan etmek.
  • Seyretmek.
  • Nev, cins.
  • Benzer, nazir.
  • Eti hafif olan.
  • Çarpma işlemi.
  • Vurma, çarpma.
  • Çarpma.

darb etmek

  • Çarpmak.

darbe

  • (Çoğulu: Darabât) Vuruş, vurma, çarpma.
  • Musibet, belâ, âfet, felâket.

habt

  • Şiddetli vurmak. Önünü görmeyerek körcesine basıp yürümek.
  • Yanılmak, unutmak, hatâ etmek.
  • Fesada vermek.
  • Hiç umulmayan birisinden yardım istemek.
  • Cin çarpmak.

hasıl-ı darb / hâsıl-ı darb

  • Mat: Çarpım. Çarpmak işinin neticesi. 5 sayısı 2 sayısıyla çarpılırsa, çıkan 10 sayısı, hâsıl-ı darbdır.
  • Çarpma işleminin sonucu.

i'tifar

  • Yere vurma. Kavrayıp yere çarpma. Üzerine atılıp kavrama.

ihtilac

  • Seğirtme.
  • Çarpıntı, çarpma.
  • Etler gevşeyip büzülme.
  • Havale nöbeti.

ıstıdam

  • İki şeyin birbirine şiddetli çarpması.

ka'kaa

  • Silâh çatırtısı. Kılınç veya süngü gibi silâhların birbirine çarpmasından çıkan ses.

lafk

  • İki şeyi birbirine çarpma.

lamme

  • Cin çarpması. Çarpıklık.
  • Yaramaz nesne.

let

  • Dayak, kötek. (Farsça)
  • Dövme, vurma. (Farsça)
  • şiddetle çarpma. (Farsça)

manzur / منظور

  • Bakılan. (Arapça)
  • Dikkat çeken. (Arapça)
  • Manzur olmak: Görülmek, göze çarpmak. (Arapça)

muakabe

  • Bir kimseyi cezalandırma. Cezaya çarpma.

müsademat

  • (Tekili: Müsademe) Vuruşmalar, birbirine çarpmalar. Müsademeler.

müsademe

  • (Çoğulu: Müsademat) Vuruşma, birbirine çarpma.
  • Silâhlı çarpışma.

sademat / صدمات

  • Sadmeler, çarpmalar, darbeler. (Arapça)
  • Musibetler. (Arapça)

sadme / صدمه

  • Bir vuruş, çarpma, vurma, çatma.
  • Birden bire patlama.
  • Ansızın başa gelen musibet.
  • Darbe, çarpma.
  • Çarpma, vurma, tokuşma. (Arapça)
  • Musibet. (Arapça)

saikanın isabeti

  • Yıldırımın çarpması.

ta'riz / ta'rîz / تعریض

  • Laf çarpma, dokundurma, taşlama. (Arapça)

tasfik-i esnan

  • Soğuktan dişlerin birbirine çarpması.

tebellüd

  • Ağır, tembel olma.
  • Bir şeye tahassür ve teessüf etme. Pişmanlıktan dolayı "hay meded" diye ellerini birbirine çarpma.
  • Yere düşme.

teşemmüs

  • (Şems. den) Güneşleme, güneşe çıkma.
  • Güneş çarpması.

ukus

  • (Tekili: Aks) Akisler, yankılar, çarpmalar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın