Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
cahil
ifadesini içeren
119
kelime bulundu...
a'ma
Kör. Gözü görmeyen.
Manevi körlük, cahillik, bilgisizlik.
Yağmur bulutları.
adem-i kabul
İsbatı tasdik etmemek. Şek, hükümsüzlük. İman hükümlerini lâkaydlıkla karşılamak, nefy ve inkâr etmek, kabul etmemek, göz kapamak gibi câhilâne bir hükümsüzlük. Bir terk, bir cehl-i mutlak.
agmar
(Tekili: Gamr) Yüce kimseler.
Seller.
(Gumr) Bilgisizler, cahiller.
alim-i cahil / âlim-i câhil
Câhil olan âlim.
ami
Senevî, yıllık.
Avamca. İleri gelenden olmayan. Câhil. Havassa âit olmayan. Avama âit ve müteallik.
amiyane / âmiyane
Âdice. Bayağıca. Cahillere yakışır surette.
(Farsça)
asabiyet-i cahiliye
Cahiliye dönemi ırkçılığı.
asabiyet-i kavmiye
Vatanperverlik. Menfi milliyetçilik, Asabiyet-i câhiliye, asabiyet-i milliye, asabiyet-i nev'iyye gibi tabirler de aynı mânayı ifâde eder..
asabiyyet-i cahiliyye
İslâmiyetten evvelki câhiliyyet asabiyyeti. Menfi milliyet. Irkçılık, yani, aşırı derecede kendi kavim ve kabilesini koruma ve iltizam gayreti.
asr-ı cahiliyyet
Cahiliyyet asrı. Cahiliyyet devresi.
Arabistan'da İslâmiyet'ten önceki putperestlik ve vahşet devri.
avam / avâm
Amme'nin çoğulu, halk, topluluk.
Müctehid (âyet ve hadîslerden şer'î yâni dînî hükümler çıkaran İslâm âlimi) olmayan, mukallid (yâni mezhebinin usûl ve kâidelerini anlayıp taklîd eden).
Dînî ilimlerden haberi olmayan câhiller.
Olgunlaşmamış, irşâda (öğrenip, aydınlanmaya) muht
avamperestane / avamperestâne
Bilgisizce, câhilce; avamâ, sıradan kimselere yakışır şekilde.
ba'l
(Çoğulu: Buûl) Cahiliyet devrine mahsus bir put. Güneş Tanrısı.
Karıkocadan herbiri.
Yılda bir kez yağmur yağan yüksek yer.
Hayret.
Zaaf, zayıflık.
bahira / bahîra
Süryâni rahiblerindendir. Zamanın ilim ve fenlerine vâkıf ve bilhassa hey'et ve nücumda ihtisas sahibiydi. Bu sebepten rahiblerin câhilleri kendisinden hoşlanmazlardı. Hazret-i İsâ'nın ulûhiyetini ve Hz. Meryem'in ümmullah olduğunu inkâr ve ilân ettiğinden, bulunduğu manastırın reisi tarafından kovu
bahıyre
Cahiliyye devrinde beş batın doğuran devenin beşinci yavrusu erkek olursa kulağı yarılır ve salıverilirdi. Artık hiç bir işte kullanılmayan bu deveye bu ad verilirdi.
baim
Heykel, put, sanem.
Bön adam, câhil kimse.
cahil
Tecrübesiz. Bilgisiz. Genç. Toy.
Allah'ı unutmuş olan. Gafil. (Dünya ve kâinatta Allah'ın bunca eserleri sergilenip dururken bunların sanatkârını ve yaratıcısını tanımamak cahilliğin en akılsızcasıdır.)
cahil-i alim / câhil-i âlim
Âlim olan câhil.
cahil-i anud / cahil-i anûd
İnatçı cahil.
cahil-i eçhel
En cahilden daha cahil, katmerli cahil.
cahilane / câhilâne / جاهلانه
Câhillikle, câhilce, câhil kimseye yakışır şekilde.
(Farsça)
Cahilce, bilgisizce.
Cahilce.
(Arapça - Farsça)
cahiliyye / câhiliyye
Kelime olarak cahilliğe ait mânâsına gelir. Terim olarak İslâmiyetten önceki putperest dönemi ifade eder.
cahiliyyet
Cahilliğe âit.
İslâmiyet'ten önceki câhiliye devrine âit. Cahiliyet sadece İslâmiyet öncesine ait değildir. Bu gün "tabiatçılık, maddecilik" gibi çeşitli adlarla eski puta tapıcılık daha da yobazlaşarak devam ediyor. Allah'ı inkâr ederken tabiatı ve maddeyi onun yerine koyarak kendil
cehalat / cehâlât
Cahillikler, bilgisizlikler.
cehalet / cehâlet / جهالت / جَهَالَتْ
Bilmezlik, nâdanlık, ilimden ve her nevi müsbet mâlûmatdan habersiz olma. Cahillik.
Cahillik.
Bilmeme, bilgisizlik. Din bilgilerini bilmeme. Câhillik.
Cahillik, bilgisizlik.
Cahillik, bilgisizlik.
(Arapça)
Câhillik.
cehalet-i avra / cehâlet-i avrâ
Tek gözü kör cehalet, insanların hakikatleri görmesini engelleyen cahillik.
cehaletperver / cehâletperver
Cahillik sever, bilgisizliği koruyan.
cehele / جهله
Cahiller, bilgisizler.
Cahiller.
(Tekili: Cahil) Câhiller. İlimden mahrum olanlar. Bilmeyenler. Nâdanlar.
Cahiller.
(Arapça)
cehil
Cahillik, bilgisizlik.
cehl / جهل
Câhillik, bilmemezlik, ilimden mahrum olmaklık, nâdanlık, tecrübesizlik, gençlik.
Cahillik, bilgisizlik.
(Arapça)
cehl-i azim / cehl-i azîm / جَهْلِ عَظِيمْ
Büyük cahillik.
cehl-i basit
Basit cehalet, karmaşık olmayan cahillik.
Bilmediğini bilmek sûretiyle olan câhillik.
cehl-i mürekkeb
Câhil olduğu hâlde, câhilliğini bilmeyip, kendini âlim zannetmek.
cehl-i mutlak
Tam bir cahillik.
cehlistan
Cehâlet âlemi. Cahilliğin olduğu yer.
(Farsça)
cehul / cehûl
Pek çok câhil.
Çok cahil.
Pek cahil.
cehulane / cehûlâne
Pek câhilcesine.
cühela / cühelâ / جهلاء
(Tekili: Câhil) Cehele, cühhâl. Cahiller. Bilgisizler.
Cahiller.
(Arapça)
cühhal / cühhâl / جهال
(Tekili: Câhil) Bilgisizler, câhiller.
Cahiller.
(Arapça)
cühhal-i vahşiye
Vahşî ve kural tanımaz zırcahiller.
cüret eden
Cahilce cesaret eden; saygı sınırlarını aşarak davranan.
daü'l-cehl / dâü'l-cehl
Cehalet hastalığı, cahillik illeti.
devr-i cahiliyye / devr-i câhiliyye
Cahiliyye devri, İslâm'dan önceki devir.
ecahil
(Tekili: Echel) En cahil, daha bilgisiz olanlar.
echel
Çok câhil. Çok bilgisiz. En câhil.
Çok cahil.
En cahil.
eçhel
Çok cahil.
echel / اجهل / اَجْهَلْ
Zırcahil.
(Arapça)
En câhil.
echel-i mutlak / اَجْهَلِ مُطْلَقْ
Kara cahil.
Her yönden en cahil.
echeliyet / اَجْهَلِيَتْ
Son derece cahillik.
En cahillik.
echeliyyet
Çok bilgisizlik. Çok câhil oluş.
echelüminkaragöz / اجهل من قره گوز
Zırcahil.
(Arapça - Türkçe)
ecvef
Ortası boş. Kof.
Mc: Boş kafalı. Çok cahil.
Gr: Ortasında harf-i illet sayılan elif, vav, yâ harfleri bulunan fiil kökü.
ehl-i cehl
Bilgisizler, câhiller.
enaniyet-i cahiliye
Cahillikten gelen gurur.
ezlam / ezlâm
Câhiliye devri Arablarının kullandıkları fal okları.
fera'
Devenin ilk doğurduğu yavru. (Cahiliyet zamanında kefere putlarına kurban ederlerdi ve "anasının sütü bereketlenir; çoğalır" derlerdi.)
halid bin velid
Câhiliye devrinde Kureyş eşrafındandı. Hudeybiye muahedesinden sonra Müslüman oldu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, kendisine Seyfullah namını vermiştir. Çok kahraman bir gazi idi. Suriye, Filistin, Şam gibi yerler onun himmeti ile feth olunmuştur. 18 Hadis-i şerif nakletmiştir.Hicri 21 senesi
hamiyet-i cahiliye / hamiyet-i câhiliye
Câhillikten gelen ırkçılık gibi bâtıl inanışları koruma gayreti.
(Farsça)
Cenab-ı Hakk'ın ve Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) nehyettiği ve hak dine uymayan eski ve kötü inançları muhafaza gayreti.
(Farsça)
hane-harab
Câhil, bilgisiz.
(Farsça)
Evi yıkılmış, evsiz barksız kalmış.
(Farsça)
Hâli perişan olmuş kimse.
(Farsça)
Mc: Müflis, züğürt, sefil.
(Farsça)
haneharab / hâneharâb / خانه خراب
Perişan.
(Farsça)
Evsiz yurtsuz.
(Farsça)
Cahil.
(Farsça)
hübel
Cahiliyet devrinde Kureyşlilerin en büyük putu.
hurkat
Cehalet, câhillik, akılsızlık, bilmezlik.
huşkcan
Kalın kafalı, câhil kimse.
(Farsça)
huşkmağz
Boşkafalı, câhil.
(Farsça)
ilmi / ilmî
İlimle, bilgi ile alâkalı. İlme ait ve müteallik. Câhilce ve tetkiksizce olmayan.
iman-ı taklidi / iman-ı taklidî
Az şüphelere mağlup olabilen, başkalarını takliden olan iman. Tahkik ehline ait olmayan, câhillere mahsus iman.
isaf
Asr-ı saadetten evvelki câhiliyet devrinde Mekke putlarından birinin adı.
istichal
(Cehl. den) Câhil sayma.
kan / kân
Ahmak, ebleh. Câhil. İdraksiz, düşüncesiz.
(Farsça)
kem-bidaa
Sermayesi az.
(Farsça)
Bilgisi zayıf, câhil. Az okumuş.
(Farsça)
kof
İçi boş. Kovuk.
Aklı ve ilmi olmayan. Câhil.
kurdil / kûrdil
Câhil. Gönlü kör.
(Farsça)
lebid
İslâm öncesi cahiliye devrinde şiirleriyle meşhur bir şair.
lüzum-u beyyin
İspata ihtiyacı olmayan şey, apaçık gereklilik. Meselâ körlük görmemenin, cahillik ilimsizliğin lüzûm-u beyyinidir.
mahz-ı cehalet
Sırf cahillik.
masdar-ı ca'li / masdar-ı ca'lî
(Mec'ul) yapma olan masdar. Arapçada, bazı isim ve sıfatların sonlarına (-iyyet) ilâve edilerek yapılır. Meselâ: İnsan: İnsaniyyet, Şâir: Şâiriyyet. Câhil: Câhiliyyet. Merbut: Merbutiyyet gibi.Arapça veya Farsça kelimenin sonuna (-îden) eki getirilerek yapılır. Meselâ: Cenk. den, Cengîden: Cenk etme
mechel
(Çoğulu: Mecâhil) Belirtisiz, işaretsiz, nişansız.
Yolu ve izi olmayan çöl.
mechele
Birini câhilliğe sevkeden şey.
menat
İslâmiyyetten evvel cahiliyyet devrinde Kâbedeki bir putun adı.
Cahiliye devrinde Kâbe'de bulunan bir putun adı.
muallakat / muallâkat
Asılı, takılı olan şeyler (mânâlar).
Câhiliye döneminde meşhur Arap şâirlerinin Kâbe'nin duvarına asılan meşhur şiirleri.
muallakat-ı seb'a / muallâkat-ı seb'a
Yedi askı; Kur'ân nâzil olmadan önce, cahiliyet devrinde meşhur Arap şairlerinin en beğenilmiş şiirlerinden, Kâbe'nin duvarına astıkları yazılar ve şiirler.
muallekat-ı seb'a
(Yedi askı) Kur'ân henüz nâzil olmadan, câhiliyet devrinde meşhur Arap şâirlerinin en beğenilmiş şiirlerinden, Kâbe'nin duvarına astıkları yedi meşhur kaside.
mücadele / mücâdele
Karşısındakinin câhilliğini veya haksızlığını ortaya koymak ve kendisinin akıl, fazîlet ve şeref bakımından üstün olduğunu isbât etmek için iki kişinin bir şey üzerinde tartışması.
müfti-yi macin / müftî-yi mâcin
Din bilgilerini fıkıh kitablarından öğrenmeyip, kendi düşüncelerini din bilgisi olarak söyleyen, müslümanları mezhebsiz yapan câhil din adamı.
münkir-i cahil
Cahil inkârcı.
mürteci / mürtecî
İslâmiyet'in pâk ve temiz yolunu bırakarak, câhiliyet devri yoluna ve yaşayışına dönen; gerici, irticâ eden.
mürteci'
(Rücu'. dan) Geri dönen, geri dönmek isteyen. İrticâa giden.
Her cihetle en yüksek saadet ve selâmete sevkeden İslâmiyete muhalefetle İslâmdan önceki câhiliyet ve ahlâksızlığa dönmek isteyenlerin vasfı.
İslâmiyete muhalif olanların; hakikat, İslâmiyet ve iman fedakârlarına, İ
müstechil
Câhil sayan, istichâl eden.
müstechilane / müstechilâne
(Cehl. den) Cahil sayarak.
(Farsça)
mütecahil
Tecahül eden. Bilmemezlikten gelen, câhil gibi görünen.
na-dan
Cahil, bilmez, haddini bilmez.
(Farsça)
na-dani / nâ-danî
Terbiyesizlik, haddini bilmezlik.
(Farsça)
Cahillik.
(Farsça)
na-danist / nâ-danist
(Nâ-dâniste) Câhil, bilmez.
(Farsça)
na-hande
Câhil, ümmi, okumamış.
(Farsça)
na-kabil
Mümkün olmayan. Kabil olmayan.
(Farsça)
Câhil, kabiliyetsiz.
(Farsça)
na-şinas
Bilmez, câhil.
(Farsça)
Tanımaz olan, tanımayan.
(Farsça)
nabigat-üz zübyani / nabigat-üz zübyanî
Câhiliyet devrinde meşhur ve Suk-ı Ukaz'da hakemlik yapmış Arab şâirlerindendir. Tahminen Mi: 535-604'de yaşamıştır.
nadan / nâdân / نادان / نَادَانْ
Cahil.
Câhil.
Cahil, haddini bilmez.
Cahil.
(Farsça)
Hödük.
(Farsça)
Haddini bilmez, cahil.
nadanlık / nâdânlık
Cahillik.
(Farsça - Türkçe)
Hödüklük.
(Farsça - Türkçe)
nefs-i nadan / nefs-i nâdân
Cahil nefis.
nes'i / nes'î
Câhiliyet devrinde belirli vakti geciktirilmiş haram aylar.
nim cahili / nîm cahilî / نيم جاهلى
Yarıcahil, yarı cahilî.
(Farsça - Arapça)
racilen
Yaya. Piyade.
Mc: Cahil, bilgisiz.
rikaz
Yer altında bulunan madenler.
Câhiliyet zamanından kalmış gömülü mal.
teamüs
Gaflet etmek. Câhillik etmek.
teberrüc
Açık saçık olmak.
Kadının süslenip yabancılar içinde gezmesi. (Câhiliyet devrinde olduğu gibi)
techil
Bir kimseyi câhil saymak, cahilliğini meydana koyma.
Cahil gösterme, cahillikle itham etme.
Cahil sayma.
teçhil
Birinin veya bir topluluğun cahil olduğunu iddia etmek.
tesfih
Sefihlikle itham etme, ahmak ve cahil sayma.
tübba'
Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bi'setten evvel geleceğini haber veren ve şiiri ile imanını ilân eden bir Yemen Meliki.
Câhiliyetten evvel Yemen Padişahlarının nâmı.
Bir kuş cinsi.
ümmi
Anasından doğduğu gibi kalmış ve tahsil görmemiş, mekteb ve medresede okumamış kimse. Yazı yazmak bilmeyen. (Ümmi ile câhil arasında fark vardır. Ümmi yalnız okuyup yazmak bilmiyendir. Câhil ise, okuyup yazmak bilse de, bir şey bilmiyen kimsedir, her ümmi câhil değildir.)
Anaya mensu
utull
Soğuk, sert ve cimri insan. Câhil ve hayırdan men'eden. Galiz ve bahil kimse.
uzza
İslâmiyetten evvel câhiliyet devrinde büyük putlardan birisinin ismi.
vahşet-i cehalet
Cahillik vahşeti, ürkütücülüğü.
vasiyle / vasîyle
Cahiliye döneminde bir koyun dişi doğurursa yavru sahibinin, erkek doğurursa ilâhlarının olurdu. Koyun dişi ve erkek yavru doğurduğu takdirde dişi yüzünden erkek yavru da kurban edilmezdi. Buna vasîyle denirdi.
ve'd-ül benat
İslâmiyetten evvelki câhiliyet devrindeki Arablarda kızlarını hakir gördüklerinden diri iken defnetmek âdeti.
zalum-u cehul / zalûm-u cehûl
Çok zâlim ve çok cahil.
zaman-ı cahiliye
Cahiliye dönemi.
zaruriyyat-ı din / zarûriyyât-ı din
İnanılacak ve yapılacak işlerle ilgili, âlim ve câhil herkesin bilmesi lâzım olan din bilgileri.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mahiyet
düvüm
dar
tevarüs
Vediatullah
zat-ı kerem
mümanaat
minhacü's-sünne
dad-ı hak ra kabiliyyet şart nist
nazar-ı
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
cahil
tükenmek
Ayam
oyun
üzgün
Neyzen
ilkad
Muslu
Özlem
tık