REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te cagri ifadesini içeren 26 kelime bulundu...

davet / dâvet / دعوت

  • Çağrı.
  • Çağrı. (Arapça)

davet-i kur'ani / davet-i kur'ânî

  • Kur'ân'ın daveti, çağrısı.

davet-i münferide / dâvet-i münferide

  • Tek bir dâvet, çağrı.

dücac

  • Galebe ile çağrışmak.
  • İnlemek.
  • Aldatmak, kandırmak.

gulgul

  • Bağrışıp çağrışma. Şamata, gürültü. Velvele.
  • Ağız tarafı dar olan bir kabdan akan suyun çıkardığı ses.

gulgule-i etfal

  • Çocukların gürültüsü, çocukların bağrışıp çağrışmaları.

icaz-ı mutneb / îcâz-ı mutneb

  • Az sözle çok mânâlar ifade etme; bir kelime veya sözün çağrıştırdığı bütün mânâları, açıklama yapmamak sûretiyle kastetme.

ihzariye

  • Aleyhine açılan dâva münasebetiyle getirilen şahıslardan, gönderilen mübaşir veya muhzirin masrafı karşılığı olarak tahsil edilen para. İhzariyeye mübaşir ve muhzirin at ve araba masrafından başka yemek, içmek gibi şahsî masrafları da ilâve edilirdi.
  • Birinin mahkemeye çağrılması için

kalfa

  • Sarayla konaklardaki cariyeler hakkında kullanılan bir tâbir idi. Konaklarda bu tâbir, daha çok bunların eskileri ve yaşlıları hakında kullanılırdı. Gençlerine "kız" denilir ve adlarıyla çağrılırlardı.
  • Eski tarz mekteblerde öğretmen yardımcısı.
  • Bir san'atta usta ile çırak ara

kitab-ı davet / kitab-ı dâvet

  • Hak ve hakikate çağrı kitabı.

laklaka

  • Leylek sesi.
  • Hareketten ve ıztıraptan dolayı çıkan ses.
  • Şiddetli ses ve galebe ile çağrışmak.
  • Boş ve mânasız söz.

lian / liân

  • Lânetleşmek, erkeğin zevcesini (hanımını) zinâ etmekle suçlaması veya bu çocuk benden değildir demesi hâlinde dört şâhid getiremezse, zevcenin isteği üzerine eşlerin hâkim huzûruna çağrılarak usûlüne uygun (âyet-i kerîmedeki bildirildiği şekilde) kar şılıklı yemîn etmeleri ve lânetleşmeleri. Buna mu

med'i / med'î

  • Dâvet edilmiş, davetli. Çağrılmış.

med'uvven

  • Çağrılarak, davetli olarak, davet olunarak.

med'uvvin / med'uvvîn

  • (Tekili: Med'uvv) Davetliler, davet olunmuşlar, çağrılmış olanlar.

müstetbeat / müstetbeât

  • Söze tabi olan mânâlar; telvih ve telmih yoluyla işaret edilen mânâlar gibi çağrışımlar.

müstetbeatü't-terakib / müstetbeâtü't-terâkib

  • Üslup içindeki cümle ve kelimelerin çağrıştırdıkları mânâlar.

müstetbeü't-terakip / müstetbeü't-terâkip

  • İşaret, telmih, remiz gibi asıl sözün etrafında bulunan birbirine bağlı ikinci derecedeki mânâlar; çağrışımlar.

nakaka

  • Kurbağaların çağrışıp ötmeleri.
  • Tavuğun yumurtladığında ötüp gıdaklaması.

nida-i umumi-i alevi / nidâ-i umumi-i alevî

  • Hz. Ali'nin (r.a.) umumi çağrısı.

tedai / tedaî / tedâi / tedâî / تداعى

  • Birbirini bir iş için davet etmek.
  • Yıkılıp harap olmak.
  • Bir şeyi hatıra getirmek. Bir şeyin başka bir şeyi hatıra getirmesi. Çağrışım.
  • Çağrışım.
  • Çağrışım.
  • Çağrışım. (Arapça)

tedai-i efkar / tedai-i efkâr

  • Fikirlerin çağrışımı.

tedai-yi efkar / tedâî-yi efkâr

  • Sürekli olarak bir fikrin başka fikirleri çağrıştırması.

tedai-yi hayalat / tedâi-yi hayalât

  • Hayallerin çağrışımı.

tedai-yi hayali / tedâi-yi hayalî

  • Hayalî çağrışım, hayale geliş.

tezemrüm

  • Çağrışmak.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın