REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te bor kelimesini içeren 41 kelime bulundu...

adem-i te'diye

  • Borcunu ödememe.

are

  • Borç olarak alınan veya verilen şey.

dain / dâin

  • Borç veren, alacaklı.

dayin / dâyin

  • Borç veren. Alacaklı. Ödünç para veren..
  • Borç veren, alacaklı.

deyn / دین

  • Borç.
  • Borç, hazır ve mevcûd olmayan mal.
  • Hazır olmayıp, ayrı olarak bulunduğu yeri bildirilmeyen her türlü mal ile hazır ise de ayrı olarak gösterilmeyen kıyemî (çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan) mal.
  • Zekât verecek kimsenin elinde, yanında olmayıp başkasında bul
  • Borç.
  • Borç.
  • Borç. (Arapça)

düyun / düyûn / دیون

  • Borçlar.
  • Borçlar. (Arapça)

eda-yı deyn

  • Borç ödeme.

garamet / garâmet

  • Borçlanılan şeyi ödeme. Bir çeşit vergi.

havale / havâle

  • Borçlunun, alacaklıya, borcumu falan kimseden al deyip, alacaklının, bu teklife, sözleşme yerinde râzı olması. Ciro etme.

icra dairesi

  • Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi hukukî yollarla almasını sağlayan daire, kurum.

idaneten

  • Borç olarak, ödünç olarak, idane suretiyle.

iddiyan

  • Borçlanma, borca girme.

igram

  • Borç ödetme.

igtiram

  • Borç, diyet veya cerime verme.

ikraz / ikrâz / اقراض

  • Borç verme, ödünç verme. Bir kimsenin nakid para, hacim ölçüsü ile alınıp satılan malını, daha sonra mislini (benzerini) almak üzere bir şahsa vermesi.
  • Borç verme.
  • Borçlandırma, borç verme. (Arapça)

ikrazat

  • Borçlar. Borç vermeler.

istikraz / istikrâz / استقراض

  • Borçlanmak. Ödünç almak. Borç almak.
  • Borçlanma.
  • Borçlanma. (Arapça)

kankaris

  • Börek.

karz / قرض

  • Borç. (Arapça)

karzen

  • Borç, ödünç olarak.

lüvbiya

  • Börülce.

medyun / medyûn / مدیون / مَدْيُونْ

  • Borçlu.
  • Borçlu, verecekli.
  • Borçlu. Vereceği bulunan.
  • Borçlu, borçlanmış kimse.
  • Borçlu. (Arapça)
  • Borçlu olan.

medyun olma

  • Borçlu olma.

minnet kabul etme

  • Borç altına girme, kendini borçlu hissetme.

müdayene

  • Borç alıp vermek. Ödünç almak ve vermek.

müdayene ayeti / müdâyene âyeti

  • Borçlu ve alacaklı hakkındaki âyet; Bakara Sûresinin 281. âyeti.

müstakraza / مستقرضه

  • Borç alınan. (Arapça)

müste'rib

  • Borçlu.

müstevfir

  • Borçludan alacağını tamamen alan.

şebur

  • Boru.

tagrim-i düyun

  • Borçların ödenmesi.

taksit / taksît / تقسيط

  • Borç parçası, taksit. (Arapça)

te'diye-i deyn

  • Borç ödeme. Borcunu verme.

tedayün

  • Borç edişmek.

tenvic

  • Borç edinmek.

tesviye-i deyn

  • Borç ödeme.

vam / vâm / وام

  • Borç. (Farsça)
  • Borç. (Farsça)

vamcu

  • Borç arayan. (Farsça)

vamdar / vâmdâr / وامدار

  • Borçlu. (Farsça)
  • Borçlu. (Farsça)

vami / vamî

  • Borçlu. (Farsça)

vecibe / vecîbe

  • Borç hükmünde vazife.
  • Borç, zorunlu vazife, görev.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın