REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te bilmem ifadesini içeren 25 kelime bulundu...

abdiyyet

  • Kulluk makamı. Evliyâlığın en yüksek makâmı, derecesi. İyilikleri Allahü teâlâdan bilip kendinden bilmemek.

adem-i ilim

  • Bilmeme, ilim ve bilgisinin olmaması.

ameh

  • Basiretsizlik. Tahayyür, tereddüt. Doğru ciheti bilmemek.

belahet

  • Ahmaklık. Düşüncesizlik. Ne yaptığını iyi bilmemek.

cehalet / cehâlet

  • Bilmeme, bilgisizlik. Din bilgilerini bilmeme. Câhillik.

cehil / جَهِلْ

  • Bilmeme.

cehl

  • Câhillik, bilmemezlik, ilimden mahrum olmaklık, nâdanlık, tecrübesizlik, gençlik.

cehl-i mürekkeb

  • Bilmemekle beraber, bilmediğini de bilmemek.

fena-i kalb / fenâ-i kalb

  • Mahlûkların (yaratılmışların) varlığını, sevgisini kalbden çıkarmak. Kalbin Allahü teâlâdan başka hiç bir şeyi bilmemesi ve sevmemesi, unutması.

fena-i nefs / fenâ-i nefs

  • İnsanın kendine ve başkalarına bağlılığının kalmaması. Benliği unutup, bırakması. Yâni Allahü teâlâdan başka hiç bir şeyi bilmemesi ve sevmemesi.

fesh

  • Bozmak. Hükümsüz bırakmak. Kaldırmak.
  • Zayıf olmak.
  • Bilmemek. Cehil.
  • Re'y ve tedbiri ifsad eylemek.
  • Zaif-ül akıl. Zaif-ül beden.
  • Tembellik yüzünden gayesine erişemeyen.
  • Unutmak.
  • Tıb: Beden âzalarının mafsallarını yerinden çıkarıp ayırmak

hayat / hayât

  • Diri olmak, dirilik.
  • Allahü teâlâ hakkında bilmemiz vâcib olan sıfât-ı subûtiyye'den biri. Allahü teâlânın diri olması.
  • Bir insanın doğumundan ölümüne kadar geçen zaman.
  • Bir insanın ölümünden sonra başlayan ebedî (sonsuz) hayat.

hayret

  • Şaşma, şaşırma, ne yapacağını bilmeme.

inkar / inkâr

  • Bilmeme, tanımama. Yaptığını ve söylediğini gizleme.
  • Yapmadım deme ve ayak direme.
  • Reddetme.

istinkar / istinkâr

  • Bilmemezlikten gelmek.
  • İnkâr etmek.
  • Bilmediği bir şeyi sormak.

küfran / küfrân

  • Nankörlük; Allah'ın ihsan ettiği nimetleri bilmeme ve hürmetsizlik etme.

küfran-ı ni'met

  • Cenâb-ı Hakkın ihsan ettiği ni'metleri bilmemek ve hürmetsizlikte bulunmak.

mütecahil

  • Tecahül eden. Bilmemezlikten gelen, câhil gibi görünen.

mütecahilane / mütecahilâne

  • Bilmiyor görünerek, bilmemezlikten gelerek. (Farsça)

nehem

  • (Nehim - Menhum) Aç gözlü oluş. şikemperver olmak. Doymak bilmemek. Bir şeye çok düşkün, şehvetli, haris.

su'-i edeb / sû'-i edeb

  • Edebsizlik, edeb dışı hareket, insanlara iyi muâmele etmemek, haddini bilmemek.

tahatti / tahattî / تخطى

  • Haddini bilmeme, sınırı geçme, çizgiyi geçme. (Arapça)

tecahül / tecâhül / تَجَاهُلْ

  • Bilmemezlikten gelme.

ümmilik / ümmîlik

  • Okuma-yazma bilmeme, tahsil görmemişlik.

ümmiyet

  • Okuma yazma bilmeme.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın