REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te bika ifadesini içeren 19 kelime bulundu...

ahkam-ı ameliyye / ahkâm-ı ameliyye

  • Tatbikata ait hükümler, uygulanan kurallar.

bakar

  • (Çoğulu: Bukur-Bikar) Öküz. Dana. Sığır.

bi-kar / bî-kâr

  • Kârsız, işsiz kimse. Bekâr kişi. (Bekârlık, bikârların kârıdır. İşârât) (Farsça)

demokrasi

  • yun. (Demos: Halk; Kratia: İdare, iktidar) Halk iktidarına dayanan hükümet şekli. Devlet iktidarını elinde bulunduranların, halkın çoğunluğunun iradesiyle seçildiği hükümet şeklidir. Tatbikatı üç şekildir:1- Vasıtasız hükümet şekli: Halk, devlet iktidar ve hâkimiyetini vasıtasız olarak kullanır. Kan

fenn

  • Hüner. Mârifet.
  • San'at.
  • Tecrübe.
  • İlim.
  • Nevi, sınıf, çeşit, tabaka.
  • Türlü.
  • Fizik, kimya, biyoloji, matematik ilimlerinin umumi adı.
  • Tatbikat ve isbat ile meydana gelen ilim.
  • Birisini muamelede aldatmak.
  • Fend.
  • Borç

hitamuhu miskün

  • Onun mühürü (sonu) misktir, meâlinde Mutaffifîn Suresi'nin 26. âyetinden bir kısımdır. Onda Cennet nimetlerinden bahsedildiği gibi, bu kelâm tatbikatta sözün, sohbetin sonunu hoş ve güzel sözle bitirmeğe denilir.

icraat

  • (Tekili: İcrâ) Meydana getirilen işler. Yapılan işler.
  • Ameliyat. Tatbikat.

manevra-i ulvi / manevra-i ulvî

  • Yüksek manevra, büyük tatbikat.

mevbik

  • (Çoğulu: Mevbikat) Korkulu yer.

mevzuat

  • Bahsedilen hususlar. Bir şeyin esasını teşkil eden hususat. Tatbikat halinde olan hükümler ve kaideler.

mubik

  • (Çoğulu: Mubikat) Helâk edici.
  • İsyan.
  • Büyük günah.

muvbikat

  • (Bak: Mubikat)

sebaik

  • (Tekili: Sebika) Eritilip kalıplara dökülmüş mâdenler. Külçeler.

sevabık

  • (Tekili: Sâbıka) Geçmiş şeyler. Geçmiş haller. Geçmişte işlenmiş suç ve kabahatlar.

tahric

  • (Huruc. dan) Çıkartma. Meydana koyma.
  • Şehadetname vermek.
  • Fık: Müçtehidlerin istinad ettikleri naslara, kaidelere, asıllara tatbikan şer'î hükümleri istihrac etmek. Bu tarz ile hüküm çıkarabilmek salâhiyetinde olanlara: Muharric, sahib-i tahric, ashâb-ı tahric denir.

tatbikat / tatbîkat / تطبيقات

  • Uygulamalar. (Arapça)
  • Tatbikat. (Arapça)
  • Tatbîkat yapmak: Uygulama yapmak. (Arapça)

teknisyen

  • Bir işin, ilim tarafından daha çok tatbikatiyle uğraşan. Tatbikatla uğraşan kimse. (Fransızca)

tesbik

  • (Çoğulu: Tesbikat) (Sebk. den) Eritip kalıba dökme.

ulum-u nazariye

  • Yalnız görüş halinde kalmış, tatbikata konulmamış ilimler, teoriler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın