REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te aylas ifadesini içeren 61 kelime bulundu...

cem'iyyet

  • (Cemiyet) Topluluk, birlik. Hey'et.
  • Bir yere cem' olma.
  • Mânevi birlik teşkil eden cemaat.
  • Huk: Kazanç paylaşmaktan başka bir maksadla, ikiden ziyade şahsın ilim ve mâlumâtlarını ve faaliyetlerini devamlı bir şekilde birleştirmek suretiyle bir esas nizamnameye müstenid

elli dört farz

  • İslâm âlimlerinin, müslümanların hâtırlarında tutmalarını kolaylaştırmak için, öncelikle bilmeleri îcâbeden pek çok farzdan, Allahü teâlânın emirlerinden derledikleri elli dört tânesi.

garameten

  • Herkese eşit olarak, taksim ederek, paylaştırarak, hakkına göre.

haz'

  • Muhalefet etmek.
  • Taksim etmek, bölmek, paylaştırmak.

hemfikr / همفكر

  • Aynı düşüncede, hemfikir. (Farsça - Arapça)
  • Hemfikr olmak: Aynı fikri paylaşmak. (Farsça - Arapça)

ihsas-ı ganaim

  • Düşmandan ele geçirilen ganimet mallarını paylaşma.

iktisam

  • (Kısım. dan) Bölüşmek, paylaşmak.

inzimam-ı rey

  • Görüş birliği, aynı görüşü paylaşma.

irgan

  • Bir işi kolaylaştırma.

istiksam

  • Yemin teklif etme.
  • Bölüşme, taksim etme, paylaşma.

istisar

  • Kolaylaşmak, kolay olmak.

külah

  • Takke. Kalpak. Baş örtüsü.
  • Kazıkların toprağa girmesini kolaylaştırmak için uçlarına geçirilen huni şeklindeki demir gömlek.

meyasir

  • (Tekili: Meysur) Kolaylaştırılmış şeyler.

mühevvin

  • Kolaylaştıran.
  • Hiffet ve kolaylık gösteren. Kolaylaştıran.

mukaseme

  • (Kısm. dan) Paylaşma, bölüşme, taksim etme.

mukasım

  • (Kısm. dan) Paylaşan, bölüşen, taksim eden.

münahe

  • Parmaklarıyla taksim etmek. Paylaştırmak.

münasafa

  • (Nısf. dan) Yarıyarıya paylaşma. İki eşit parçaya ayırma.

musahale / musâhale

  • Kolaylaştırma.

müsahele

  • İşi sıkı tutmayıp gevşeklik göstermek. Kolaylaştırarak, kıymet vermiyerek tutmak.
  • Kolaylık gösterme, kolaylaştırma.

müşatare

  • Uzaklık. Iraklık.
  • Bir şeyi yarı yarıya bölüşme. Paylaşma.

müsehhil

  • Teshil eden, kolaylaştıran.
  • Kolaylaştıran.

müshil / مسهل

  • (Çoğulu: Müshilât) (Sehl. den) Kolaylaştıran.
  • Bağırsakları temizleyen. İshal veren. Kazuratı kolaylıkla dışarı attıran ilâç.
  • Kolaylaştıran. (Arapça)
  • İshal edici. (Arapça)

mütekasım

  • (Çoğulu: Mütekasımîn) (Kısm. dan) Paylaşan, bölüşen. Bir şeyi paylaşanların beheri.

müvazea

  • Tevzi edişmek. Paylaşmak.
  • Danışmak, istişârede bulunmak müşavere etmek.
  • Muvafakat etmek, uygun olmak.

müvezza'

  • Taksim olunmuş, paylaşılmış.

müyessir

  • Kolay yapan, teshil eden, kolaylaştıran.

müzarea şirketi / müzârea şirketi

  • Zirâat ortaklığı. Harman yapılan ürünleri yetiştirmek için, tarla yâni toprak birinden, çalışma, işçilik diğerinden olmak ve mahsûlü sözleşilen nisbette (miktârda) aralarında paylaşmak üzere, kurulan şirket.

na-meysur

  • Ele geçirememiş. Elde edememiş. (Farsça)
  • İşi kolaylaştırılmış. (Farsça)

rabbi yessir vela tüassir / rabbi yessir velâ tüassir

  • Ey Rabbim! Kolaylaştır, zorlaştırma, bana imdad eyle, yardım eyle (meâlinde).

sanayi' şirketi / sanâyi' şirketi

  • İki veya daha fazla san'at sâhibinin başkasından iş kabûl ederek ücretini paylaşmak üzere veya fabrika kurup îmâlât kârını paylaşmak üzere kurdukları şirket, ortaklık. Şirket-i A'mâl.

sevr

  • Osmanlı topraklarını paylaşmayı esas alan sözleşme.

şirket-i a'mal / şirket-i a'mâl

  • İki veya daha fazla san'at sâhiblerinin, başkasından iş kabûl ederek ücretini veya bir fabrika kurup îmâlât kârını paylaşmak üzere kurdukları şirket, ortaklık.

siyasetdaş

  • Aynı siyasî görüşü paylaşan.

ta'ziye

  • Yeni ölen birisinin yakınlarının acısını paylaşır söz söylemek, teselli etmek. Baş sağlığı dilemek. "Allah sabr-ı cemil ihsan etsin" diye söylemek.

tahfif

  • (Hıffet. den) Hafifletme, yükünü azaltma. Kolaylaştırma.
  • Lâyıkı vechiyle hürmet etmemek.
  • Maddî-manevî bir ızdırabı azaltmak.
  • Kelimelerin bazı harflerini terketmekle telâffuzunu kolaylaştırmak.

tahfifat / tahfifât

  • (Tekili: Tahfif) Hafifletmeler; yükünü eksiltmeler, kolaylaştırmalar.

tahfiz

  • Aşağı indirmek.
  • Asan etmek, kolaylaştırmak.

taksim-i adil / taksim-i âdil

  • Adaletli paylaştırma.

tayalis

  • (Tekili: Taylasân) Başa ve boyna sarılan şallar.
  • Başa sarılan sarıkların omuzlar üzerine salıverilen uçları.

te'nis-i ezhan

  • Zihinleri alıştırmak, anlayışı kolaylaştırmak.

teetti

  • Asan olmak, kolaylaşmak.
  • Beklemek, gözlemek.

tehvin

  • (Hevn. den) Kolaylaştırma.
  • Ucuzlatma. Ucuzlatılma.
  • Alçaltma. Alçaltılma.
  • Cevr ve hakaret eylemek. Saymamak. Hakir görmek.
  • Kolaylaştırma.

temşiye

  • (Meşy. den) Yürütme, ilerleme.
  • Meydana gelmesini kolaylaştırma.

terhim

  • Atmak.
  • Kolaylaştırmak, âsân etmek.
  • Deveyi sebepsiz kesmek.
  • Yumuşak ve ince etmek.
  • Bir ismi kısaltma.

teshil / teshîl / تسهيل / تَسْه۪يلْ

  • (Çoğulu: Teshilât) Kolaylaştırma. Zorluğa âit şeyleri kaldırma.
  • Kolaylaştırma.
  • Kolaylaştırma.
  • Kolaylaştırma. (Arapça)
  • Teshîl etmek: Kolaylaştırmak. (Arapça)
  • Kolaylaştırma.

teshil etme

  • Kolaylaştırma.

teshil etmek

  • Kolaylaştırmak.

teshil-i muhabere

  • Haberleşmenin kolaylaşması.

teshilat / teshilât

  • Kolaylaştırmalar.
  • Kolaylaştırmalar.

tesniye

  • Bir şeyi kolaylaştırma.

tesrih

  • Talâk. Boşanma, ayrılma.
  • Halâs etme, kurtarma.
  • Bırakma, salıverme.
  • Kıl tarama.
  • Asan etme, kolaylaştırma.

tesvig

  • Cevaz verme.
  • Kolaylaştırma.
  • Tecavüz etmek, haddini aşmak.

tevfik / tevfîk

  • Allahü teâlânın kullarının işini, rızâsına muvâfık (uygun) kılması, şer (kötülük) yolunu kapayıp, hayır (iyilik) yolunu kolaylaştırması.

tevvab / tevvâb

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kullarına tövbe etme sebeblerini kolaylaştıran, şartlarına uygun tövbe edenlerin tövbesini kabûl eden.

tevzi / tevzî

  • Dağıtma, paylaştırma.

teysir

  • (Yüsr. den) Kolaylaştırma. Kolaylaştırılma.
  • Kolaylaştırma.

vadk

  • Yağmur damlamak.
  • Alışmak.
  • Yağmur.
  • Genişlik.
  • Kolaylaştırmak, yakın olmak.

vesile-i teshil ve takrib

  • Yakınlaştırma ve kolaylaştırma vesilesi.

yessir

  • Kolaylaştır (meâlinde duâ).

yüscan

  • Yeşil taylasanlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın