Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
aydınlık
ifadesini içeren
66
kelime bulundu...
afraze
Nur. Aydınlık, ışık.
(Farsça)
Kandil fitili.
(Farsça)
alem-i nur / âlem-i nur
Nur âlemi, aydınlık olan âlem, âhiret.
aydın
Aydınlık.
Açık, âşikâr, açıkça görünen.
Mübârek, mesut. Bilgili, okumuş, görgülü.Bugün bazı çevrelerde batı ilim ve felsefesini tahsil edip benimseyenlere de "aydın" denilmektedir. Aklı gözüne inmiş, yani herşeyi maddi ölçülerle yorumlamaya alışmış, kalbi maddeci felsefe ile
azva
(Tekili: Zav ve Zû) Parıltılar, ışıklar, aydınlıklar.
beyaz
Aklık, beyazlık.
Aydınlık.
Yumurta akı.
Müsveddenin temize çekilmesi.
bühur
Işıklı, nurlu, aydınlık.
cadde-i nuraniye
Nurlu, aydınlık cadde.
dolunay
t. Ayın yuvarlağına karşı gelen yarım küre yüzeyinin tamamıyla aydınlık görünmesi hâli. Ayın 14 veya 15 nci günleri.
Bedir.
ebyaz
Beyaz, aydınlık.
envar / envâr
(Tekili: Nur) Nurlar, ışıklar, aydınlıklar. Maddi veya mânevi karanlıktan kurtarmaya vâsıta olanlar.
Nurlar, aydınlıklar.
envar-ı azime / envâr-ı azîme
Büyük, nurlar, aydınlıklar.
envar-ı imaniye / envâr-ı imaniye
İman nurları, aydınlıkları.
eşi'a
(Tekili: Şuâ) Şualar. Aydınlıklar.
evsaf-ı nisbiye / evsâf-ı nisbiye
Ölçü ve kıyasa göre olan vasıflar. (Sıcaklık, soğuklukla bilindiği, karanlık derecesi aydınlıkla görüldüğü gibi.)
(Farsça)
eyyam-ı biyd / eyyâm-ı biyd
Ayın ışığının en aydınlık olduğu kamerî aylarının 13, 14 ve 15. günleri.
fecr
Sabaha karşı, güneş doğmadan önce, ufkun gün doğusu tarafında görünen aydınlık, tan yerinin ağarması.
fecr-i kazib / fecr-i kâzib / فجركاذب
Gerçek tan ağartısından önceki geçici aydınlık
fecr-i kazip / fecr-i kâzip
Yalancı fecir, tan yeri ağarmadan önce kısa bir müddet beliren geçici aydınlık.
fecr-i sadık / fecr-i sâdık
Gerçek aydınlık, tan yerinin ağarması, gerçek sabah.
Sabaha karşı şark ufkunda yayılmaya başlayan beyaz bir aydınlık. Bunun mukabili birinci fecirdir ki, bir aydınlıktan sonra tekrar aydınlık gider. Bu birinci aydınlığa fecr-i kâzib denir. Sabah namazının vakti, fecr-i sâdıkta başlar.
fürug
Işık. Ziya. Aydınlık. Nur.
hor
Kıymetsiz, ehemmiyetsiz. Adi.
(Farsça)
Güneş, ışık, aydınlık.
(Farsça)
Yiyen, yiyici anlamında olup, birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Miras-hor : Miras yiyen.
(Farsça)
ışık tufanı
Şiddetli ışık, aydınlık.
istinare
Parlatmak. Parlak ve aydınlıklı olmak.
Ateş istemek.
ızaet
Parlatmak. Işıtmak. Işıklı olmak. Aydınlık etmek.
kasr-ı meşid-i nurani / kasr-ı meşîd-i nuranî
Temelleri sağlam ve etrafına aydınlık saçan saray.
kasr-ı nurani-yi islamiyet / kasr-ı nurânî-yi islâmiyet
İslâmiyetin nurlu ve aydınlık sarayı.
leyl-i münevver
Aydınlık gece.
melami'
(Tekili: Lem'a) Parıltılar. Aydınlıklar.
melez
(Meles) İki ırkın karışması neticesi hâsıl olan yeni bir nesil. Ayrı iki cinsten doğmuş olan.
Aydınlıkla karanlık arası, alaca karanlık.
mısbah
Kandil. Çıra. Meş'ale. Lâmba. (Aya, güneşe, yıldızlara ve mecâzen de Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) bu isim verilmiştir.)Sabah ve sabahat maddesinden ism-i âlettir ki; sabah gibi lâtif ve kuvvetli aydınlık veren lâmba demektir.
münevveriyet
Nurlu oluş, münevverlik. Aydınlık.
necm-i nur-efşan / necm-i nur-efşân
Aydınlık saçan yıldız.
negatif
Mat: Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan sayı. Menfi.
(Fransızca)
Gerçekteki karanlık ve aydınlık kısımları tersine gösteren fotoğraf camı veya filmi. ( Bak: Menfi)
(Fransızca)
nehar
(Çoğulu: Enhür) Fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar olan aydınlık.
Toy kuşunun yavrusu.
Altın.
nevvar
Nurlu, aydın. Aydınlık.
Nurlu, aydınlık.
nur / nûr
Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık.
Kur'ân-ı Kerim. İman. İslâmiyet. Peygamber.
Zulmeti def eden, şule, ışık.
Aydınlık.
Işık, aydınlık.
Aydınlık, ışık.
Aydınlık, ışık, feyz, bereket ihsân.
Kur'ân-ı kerîm.
Îmân.
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından. Tam ve kusursuz olarak zâhir olup her şeyi ortaya çıkarıcı, yaratıcı veya göktekileri ve yerdekileri nûru ile hidâyet edici, doğru yolu gösterici, gökleri; güneş, ay ve yıld
nur-ı ilahi / nûr-ı ilâhî
İlâhî nûr. Allahü teâlânın ihsân ettiği mânevî aydınlık, mânevî ilim.
nur-u müferrih
Ferahlık verici, iç açıcı aydınlık.
nur-u semavi / nur-u semavî
Semavî nur, vahiy ile gelen aydınlık, ışık.
nurani / nurânî
Nurlu, aydınlık.
nurani alem / nuranî âlem
Nurlu, aydınlık âlem.
nuraniyet / nurâniyet
Nurluluk, aydınlık.
nuraniyetli
Nurlu, aydınlık.
nurlu
Aydınlık.
pür-fer
Çok parlak. Çok aydınlık.
(Farsça)
pür-nur
Çok nurlu, çok aydınlık.
pürnur
Çok nurlu, çok aydınlık.
ruh-u nurani / ruh-u nuranî
Maddî yapısı olmayıp nurdan yaratılmış aydınlık ruh.
ruşen / rûşen / روشن
Aydınlık.
(Farsça)
Açık, aşikar.
(Farsça)
Rûşen kılmak:
Açıklamak, söylemek.
(Farsça)
ruşeni / ruşenî
Açıklık, aydınlık.
(Farsça)
Belli olma.
(Farsça)
şafak / شفق
Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
Güneşin doğacağı sıradaki aydınlık.
(Arapça)
şafak vakti
Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
şarıka
(Çoğulu: Şevârık) Aydınlık, nur, ziya, ışık.
sena
Şimşek parıltısı.
Ulviyet. Yükseklik.
Aydınlık.
Bir ot ismi.
şeriat
Doğru yol. Hak din yolu.
Büyük ve geniş cadde.
Nur, aydınlık, ışık.
Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.) tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri hâvi İlâhî kan
şevarık
(Tekili: Şârıka) Nurlar, aydınlıklar. Parlaklıklar.
şid
Nur, ziya, aydınlık.
(Farsça)
Güneş.
(Farsça)
şu'lever / شعله ور
Alevli.
(Arapça - Farsça)
Parlak, aydınlık.
(Arapça - Farsça)
taban / tâbân / تابان
Parlak, aydınlık.
(Farsça)
tenvir-i daimi / tenvir-i daimî
Daimî, sürekli aydınlık, aydınlatma.
timsal-i nurani / timsal-i nurâni
Nurlu ve aydınlık görüntü, yansıma.
umur-i izafiye
Biri birisiz olmayan ve birbirine nisbet ve kıyaslamayla anlaşılan nitelikler; karanlık-aydınlık, acı-tatlı gibi.
vekkad
Aydınlık, ışıklı, parlak.
vesile-i nuraniye
Nurlu vesile, aydınlık araç.
vuzuh
Açıklık. Açık ve anlaşılır şekilde olmak. Netlik.
Aydınlık.
Edb: İfadede açıklık.
zav'
Aydınlık. Işık.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
bidad
Imtar
kuvve-i maneviye
mesag
Mumit
SEKAVET
perverde
Tekayyüd
varid
Makbul
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
aydınlık
namus
beğenme
Koşu
Beğenmek
Çeviri
IM
mutluluk
Ne demek
Azdırıcı