akz

• Atâ, bahşiş.

ced

• Ata, dede.

cedd / جد

• Ata, dede.

• Ata. (Arapça)

cüret

• Ataklık, kendini bilmezlik.

cüretkar / cüretkâr

• Atak, kendini bilmez.

cüretkarane / cüretkârâne

• Atakça.

darb-ı mesel / ضرب مثل / ضَرْبِ مَثَلْ

• Ata sözü.

• Atasözü.

• Atasözü.

darbımesel / ضرب مثل

• Atasözü.

• Atasözü.

• Atasözü. (Arapça - Farsça)

durub-i emsal / durûb-i emsâl / ضروب امثال

• Atasözleri. (Arapça - Farsça)

durub-u emsal / durub-u emsâl / ضروب امثال

• Atasözleri.

• Atasözleri.

durubuemsal / durûbuemsâl

• Atasözleri.

ecdad / ecdâd / اجداد

• Atalar, cedler.

• Atalar, dedeler.

• Atalar, cedler. (Arapça)

endaz

• Atan, atmış, atıcı mânasında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dehşet-endaz : Dehşet verici, korkutucu. (Farsça)

hıba'

• Atâ, bahşiş, hediye.

mansub

• Atanan.

mesel

• Atasözü, küçük hikâye.

nabız

• Atar damarın vuruşu. Şah damarının atması. Kırmızı kan damarının oynaması hali.

• Atardamarın vuruşu.

nasb

• Atama, dikme.

nayil

• Atâ, bahşiş, hediye.

pederşahi / pederşâhî / پدرشاهى

• Ataerkil. (Farsça)

rahtlamak

• Ata raht ve takım takmak.

şahreg / şâhreg / شاهرگ

• Atardamar. (Farsça)

şekd

• Atâ ve ihsan etmek. Hediye vermek.

şerayin / şerâyin

• Atardamarlar.

• Atardamarlar.

• Atardamar.

silsile-i ecdad

• Atalar silsilesi, soy defteri.

şiryan / şiryân / شریان

• Atardamar. (Arapça)

süvar

• Ata binmiş. Binici. (Farsça)

süvar olmak

• Ata binmek. Yola çıkmak.

süvari / süvâri

• Ata binen, atlı asker.

tayin edilen

• Atanan, görevlendirilen.

tenvil

• Atâ, bahşiş, hediye.