Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
altun
ifadesini içeren
45
kelime bulundu...
bedre
(Çoğulu: Bider) Kuzu veya oğlak derisi.
İçi altun dolu olan kese.
Onbin dirhem.
beladir
Kadınların kullandıkları altun, gümüş, zümrüt, yakut, elmas gibi süs eşyası.
(Farsça)
Belâyı def etmek için verilen sadaka.
(Farsça)
dehdehi / dehdehî
Hâlis altun.
(Farsça)
ebu-l fadl
Altun.
ezhab
(Tekili: Zeheb) Yumurta sarıları.
Altunlar.
fettane
Mehenk taşı. Altun ve gümüşü muâyeneye yarıyan taş.
filiz
Ağaç ve çiçek fidanı, taze sürgün.
Eritilip temizlenmemiş olan altun, gümüş,demir, bakır gibi külçe, ham maden.
Erimiş bakır.
gevher-tab
Altun ve mücevherlerle işlenmiş kadın eşarbı.
(Farsça)
girit madalyası
Tar: Biri Sultan Aziz diğeri Sultan II.Abdülhamid devrinde olmak üzere ihdas olunan madalyalar. Her ikisinin de altun ve gümüş olmak üzere iki türlüsü vardı. Girit işinde hizmeti görünen devlet ricaline altun, ikinci derecedeki memurlarla halka, gümüş olanı verilirdi.
gisu-bend / gîsu-bend
Saç örgüsü, saç bağı.
(Farsça)
Altundan yapılmış kadın tarağı.
(Farsça)
gülabdan
İçine gülsuyu konularak mevlüt gibi toplantılarda serpmeye mahsus kap. Bu, çiniden, gümüşten veya altundan yapılırdı. Buhurdanlar ile birlikte bir takım teşkil ederdi.
gümüş kozak
Tar: Eskiden hükümdarlara gönderilen nâme-i hümayunların konulduğu mahfaza. Nameler atlas keseye konur, sonra da kozaya geçirilirdi. Kozakların gümüşten yapılmış olanları olduğu gibi altundan, şimşirden de yapılanları vardı. Altundan olanlar imparatorlara, gümüşten olanlar da küçük devlet reislerine
hacereyn
İki taş.
Mc: Altun ile gümüş.
halahil
(Tekili: Halhal) Arap kadınlarının süs olarak ayak bileklerine taktıkları halkalar. Bunlar altun veya gümüşten yapılır.
halhal
Eskiden kadınların süs için ayaklarının topuklariyle baldırları arasına yani ayak bileklerine taktıkları altundan veya gümüşten yapılmış halka. Ayak bileziği.
hasene
İyilik. Güzellik. Hayırlı amel. Allah rızasına çok uygun iş.
Eski altun paralardan biri.
hatt-ı zerendud
Altunla yazılmış celi yazılar.
huliyy
(Çoğulu: Huliyyât) Altun, gümüş, elmas, zümrüt, vs. gibi süs eşyası. Mücevher.
hulliyyat
(Tekili: Hulliyy) Pırlanta, altun, gümüş gibi süs eşyaları.
ibrik
(Çoğulu: Ebârik) Topraktan, tenekeden, hattâ bakırdan, gümüşten, altundan yapılan emzikli su kabı.
Abdest almağa, çay, kahve v.s. yapmağa yarayan ayrı ayrı ve türlü türlü kaplar.
İyi ve parlak kılıç.
ibriz
Halis altun, saf altun.
ifrazciyan
Darphanede sikke (para) kesenler. Altun, gümüş ve bakır madenlerini para haline getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir.
iksir
Çok te'sirli, her derde devâ sayılan mevhum cisim. Bir şeyin olmasına veya hastanın iyileşmesine sebeb olan ehemmiyetli madde.
Tıb: Oldukça şekerli ve kolayca alınabilen bir ilâç.
Eski kimyada: (Bazılarının söylediğine göre) kıymetsiz madenleri ve sair şeyleri altuna tebdile
imtiyaz madalyası
2. Abdülhamid'in 11/10/1885 tarihli emriyle devlet ve memleket yararına hizmet edenlere, vazifeyle gönderildikleri yerde başarı gösterenlere verilmek üzere çıkarılan madalya. Altun ve gümüşten olmak üzere iki çeşit olan bu madalyaların ön yüzünde II. Abdülhamid'in "Elgazi" tuğrası, bunun altında sal
imza-yi padişahi / imza-yi padişahî
Padişahın imzası. Osmanlı Padişahları tarafından vaktiyle hükümdarlara yazılan name-i hümayunların kenarlarına altun yaldızla imza konurdu. Bunlara imza-yı padişahî denilirdi.
izhab
Gönderme.
Giydirme veya giydirilme.
Altun kaplama.
izra'
Korkutma.
Çok fazla medhetme, aşırı derecede övme.
Altun arama.
kem-iyar
Ayarı bozuk. Hileli. Kalp altun veya gümüş.
(Farsça)
kibrit
Kükürt.
Kırmızı, yakut, altun.
Ucu kibritlenmiş yakacak madde.
kibrit-i ahmer
Kırmızı kibrit.
Cisimleri altun hâline koyacak derecede te'sirli olduğu söylenen şey. İksir.
Tas: Mürşid. Kıymeti çok yüksek olan.
kuraze
Altun ve gümüş kırıntısı.
Kumaş parçaları.
ma-i zerrin / mâ-i zerrin
Altun suyu.
nadar
(Nadâret) Altun.
nokta-i zerrin
Güneş. Altun nokta.
perize
Ateşte pişirilen ekmek.
(Farsça)
Kırmızı altun.
(Farsça)
pervaze
Kır gezisi için hazırlanan yemek.
(Farsça)
Altun ve gümüş yaprakların kırıntısı.
(Farsça)
şahi / şahî
şaha, hükümdara ait, şah ile ilgili.
(Farsça)
Hükümdarlık, şahlık.
(Farsça)
Eski topların bir çeşiti.
(Farsça)
Nişastalı, yumurtalı bir helva.
(Farsça)
Tar: Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim Han'ın bastığı altun para. (Bu ismin verilmesi, üzerinde "şah" kelimesinin yazılı bulunmasından
(Farsça)
sebike-i zehebiye
Altun külçesi.
şezre
(Çoğulu: Şezerât-Şüzur) İşlenmemiş ham altun.
Süs için asılan inci ve altun.
sivar-ı zerrin
Altun bilezik.
sündüs
Sırmadan kabartma deseni. Eski bir çeşit ipekli kumaş. Parlak renkli, çiçekli, işlemeli, nakışlı olarak dokunmuş ipek kumaş. Altun veya gümüş tellerle işlemeli ve nakışlı olarak dokunmuş ipek kumaşlardan biri.
şüzur
(Tekili: Şezre) Süs eşyası olarak kullanılan altun veya inci gibi şeyler.
İşlenmemiş madenin içinden toplanan altın parçaları.
tabe-i zer
Altun tava.
Mc: Güneş.
vezne
Tartı. Terazi.
Tartı yeri. Eskiden altun ve gümüş paralar sayı ile olduğu gibi tartıyla da alınıp verildiği için bu tabir meydana gelmiştir. Para alınıp verilen yer mânasında da kullanılır. Devlet daireleri ile büyük müesseselerde para alıp veren memura Veznedar denir.
Barut
zer-enduz
Altun kazanan.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ez-cumle
ilahe
MÜTENASİB
rükn-ü islam
İstirahat-i şahsiye
müvezzii
düello
NAREN
mütevekkilen
akim
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
altun
Mutsuz
Yansıma
samye
geçerli
Nasihat eden
tüyo
tilki
Acımasız
Gark olmuş