Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
aliye
ifadesini içeren
104
kelime bulundu...
aktivizm
Hakikatin, düşüncede kalmasından ziyade, hayat ve fiile intikalini ve bütün ilimlerin, cemiyetin gelişmesine hizmet etmesini isteyen ve böylece iradenin faaliyet ve tesirliliğini açıklayan felsefî bir meslek.
alüfte madam / âlüfte madam
Namus dışı hareketlerde ve faaliyetlerde bulunan kadın.
atıl / âtıl
Yazı yazmayı bırakan, faaliyet göstermeyip boş duran.
aziz-i mısır
Mısır Mâliye Bakanı.
bahreyn
İki deniz. (Basra Körfezi ile Hind Denizi veya Karadenizle Akdeniz. Yahut da Akdenizle Hind Denizi)
Basra Körfezi'nde bulunan bir devlettir. 1971 yılında İngilterenin körfezden çekilmesi üzerine istiklâliyetini ilân etmiştir. Bahreyn, Manama ve Muharrak Adalarından müteşekkildir. Hal
bekaya
Geride kalanlar, bakiyeler.
Maliye işlerinde tahsil olunmayan gelir, meblağ.
beytülmal / beytülmâl / بيت المال
(Beyt-ül mâl) İlk defa Hz. Muhammed (A.S.M.) tarafından kurulan ve gelir kaynaklarıyla sarfiyat yerleri şer'î olarak tayin edilmiş İslâm devletinin mâliye hazinesi.Gelir kaynakları: 1- Zekât ve sadakalar. 2- Ganimetler. 3- Fey=Zekât ve ganimet dışında kalan ve beyt-ül male ait olan mallar.Beyt-ül ma
İslâm devleti hazînesi, mâliye teşkîlâtı.
Hazine, maliye hazinesi.
(Arapça)
bülten
Halka bilgi veren, özet olarak yazılmış resmi yazı.
(Fransızca)
Bir müessesenin, kurumun faaliyetlerini tanıtan ve belli zaman aralıklarıyla yayınlanan mevkute.
(Fransızca)
bürhan-üt temanü' / bürhan-üt temânü'
İstiklâliyet, ulûhiyetin zâtî bir hassası ve zaruri bir lâzımı olduğuna dair ve şirkin butlanını isbat eden delil ki; eşyanın yaradılışı müteaddit ellere ve esbaba verilse, âlemdeki nizam bozulup karışıklıklar çıkacağını gösterir, isbat eder.
cem'iyyet
(Cemiyet) Topluluk, birlik. Hey'et.
Bir yere cem' olma.
Mânevi birlik teşkil eden cemaat.
Huk: Kazanç paylaşmaktan başka bir maksadla, ikiden ziyade şahsın ilim ve mâlumâtlarını ve faaliyetlerini devamlı bir şekilde birleştirmek suretiyle bir esas nizamnameye müstenid
cerbeze-alud / cerbeze-âlûd
Cerbezeli. Cerbeze ile olan faaliyet.
cereyan / cereyân
Akma, akış, gidiş. Hareket. Akıntı. Gezme. Mürûr. Vuku, vâki olma.
Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket. Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda olabilir.
cerre çıkma
Eski zamanda medrese talebelerinin, mübarek üç aylar olan Receb, Şaban ve Ramazanda köylere dağılıp halka, ahaliye dini nasihatlarda bulunmak, namaz kıldırmak veya müezzinlik etmek suretiyle para ve erzak toplamaları.
cevelan-ı zihn / cevelân-ı zihn
Düşünce turu, fikir faaliyeti.
daire-i hareket
Hareket, faaliyet alanı.
defterdar / defterdâr / دفتردار
Defter tutan. Devletin gelir ve masraflarını tutan vazifeli memur. Eskiden Maliye Nâzırı bu nam ile anılırdı. Bir vilayetin maliye işlerine bakan memur.
İldeki en üst düzey maliye yetkilisi.
(Arapça - Farsça)
Maliye bakanı.
(Arapça - Farsça)
defterdarlık
Eskiden maliye bakanlığı.
Şimdi vilâyetlerin mali işlerine bakan daire.
düldül
Peygamberimizin Hazreti Aliye hediye ettiği binek hayvanı.
düstur-u faaliyet
Faaliyet prensibi, kuralı.
ef'al-i hakime / ef'âl-i hakîme
Hikmetli fiiller; bir gaye ve faydaya yönelik olarak, tam yerli yerinde olan işler, faaliyetler.
ef'al-i ruhiye / ef'âl-i ruhiye
Ruha ait faaliyetler, işler.
fa'alün lima-yürid
"Kayyumiyet sırrıyla ve faaliyet-i daimesiyle her an istediğini istediği gibi yapar." meâlinde bir âyettir.
faaliyet-i daime
Sürekli faaliyet, iş.
faaliyet-i hayretnüma / faaliyet-i hayretnümâ
Hayret veren, hayranlık uyandıran faaliyet.
faaliyet-i ilahiye / faaliyet-i ilâhiye
Allah'ın varlık âleminde gerçekleştirdiği faaliyetler.
faaliyet-i mu'ciznüma / faaliyet-i mu'ciznümâ
Mu'cizeli faaliyet.
faaliyet-i müstevliye
Her tarafı istila eden, kaplayan faaliyet.
faaliyet-i rabbaniye / faaliyet-i rabbâniye
Herşeyi terbiye ve idare edip egemenliği altında bulunduran Allah'ın faaliyet ve icraatı.
faaliyet-i rububiyet
Herşeyi terbiye ve idare eden Allah'ın faaliyeti.
Allah'ın rububiyet faaliyeti ve icraatı.
faaliyetkarane / faaliyetkârâne
Faaliyet göstererek.
fail-i muhtar / fâil-i muhtâr
Kendi iradesiyle faaliyette bulunan, istediğini yapan Allah.
galle
Mahsul geliri. Ekin, irat, gelir.
Akarât kirası.
Hammaliye kirası.
Susamak.
garaib-i icraat
Alışılmışın dışında garip uygulamalar, faaliyetler.
gavali / gavalî
(Galiye) Güzel kokular.
hal-i faaliyet
Faaliyet hâli.
haliyyat
(Tekili: Haliye) Bekâr kadınlar, evlenmemiş kızlar.
harekat-ı ruhiye / harekât-ı ruhiye
Mânevî âlemlerde ruh ile yapılan faaliyetler.
hazine-i devlet
Devlet hazinesi. Maliye idaresi.
hazine-i emiriye
Maliye dairesi.
hazine-i millet
Millet hazinesi.
Maliye idaresi.
hükumet-i gayr-i müstakille / hükûmet-i gayr-i müstakille
İstiklâliyet ve hâkimiyet haklarını tamamen haiz olmayıp, diğer bir devletin boyunduruğu altında bulunan hükûmet.
hükumet-i müstakille / hükûmet-i müstakille
İstiklâliyet ve hâkimiyet ve haklarını tamâmen hâiz olan hükümet.
hummalı
Ateşli, kızgın.
Çok faaliyetli. Hararetli.
icra-i faaliyet
Faaliyette bulunma.
icra-yı tedris
Ders verme, eğitme faaliyeti.
icraat
Faaliyet, iş.
icraat-ı aliye / icraat-ı âliye
Yüksek icraatlar, büyük iş ve faaliyetler.
icraat-ı celaliye / icraat-ı celâliye
Allah'ın celâl sıfatıyla ilgili işleri, faaliyetleri.
icraat-ı rububiyet
Allah'ın bütün varlıkları kuşatan idare ve terbiyesinin ve egemenliğinin sonucu olan faaliyetler.
iktisad / iktisâd
Orta yol, orta hâl. Tutumlu olma, gereği kadar ölçülü harcama.
Üretim ve tüketim faâliyetlerinin nasıl düzenlendiğini inceleyen ilim dalı.
irade-i aliye
Tar: Sadrazam tarafından verilen emir. Bu emir yazılı olduğu gibi, şifâhi de olurdu. Yazılı olana "iş'arat-ı âliye" de denilirdi.
istihsalat
(Tekili: İstihsal) Üretilen şeyler. Bir memleketin veya fabrika gibi faaliyet merkezlerinin çıkardığı, yetiştirdiği şeyler.
ittihad-ı islam cemiyet-i kudsiyesi / ittihad-ı islâm cemiyet-i kudsiyesi
Bütün Müslümanların birliğini sağlama gibi mukaddes bir hedef için faaliyet gösteren bir topluluk.
kampanya
Sıkı bir iş ve çalışma devresi.
Maksatlı uğraşma. Bir maksad için faaliyete geçme.
kar haddi / kâr haddi
Bir malı satarken, alış fiyatına veya mâliyeti üzerine eklenen fazlalığa, kâra konulan sınır.
kavanin-i icraat / kavânîn-i icraat
Kâinattaki, tabiattaki İlâhî icraat ve faaliyet kanunları.
komite
Belli bir amaç için bir araya gelen ve faaliyet gösteren topluluk.
komiteci
Belli bir amaç için bir araya gelip, faaliyet gösteren.
komitecilik
Belli bir amaç için bir araya gelme ve faaliyet gösterme.
lafzullah
Allah lâfzı. (Bu kelime Kur'ân-ı Kerimde 2806 defa zikredilmiştir. Bu lâfız bütün "sıfat-ı kemâliyeyi" tazammun eden bir sadeftir.)
mal müdürü
Kazâ mâliye memuru.
mali / malî / mâlî / مالى
(Maliye) Mala ve paraya mensub. Mal ve para cinsinden. Mala ait.
Mal ile ilgili.
(Arapça)
Maliye ile ilgili.
(Arapça)
maliyat
Maliye işleriyle alâkalı. Maliye bilgisi.
maliyyun
Maliyeci.
mecleb
Beyaz çiçekli bir otun adı. (Adam boyu uzar ve yaprağı zerdaliye benzer.)
merkez-i faaliyet
Faaliyet merkezi.
meziyyet
İyilik. İyi ve salih hareket ve faaliyet.
mi'van
Ahâliye yardım eden, halka yardımı çok olan kimse.
misyonerlik
Propaganda yaparak belirli bir fikir ve inancı yayma işi. Dar anlamda, henüz hıristiyanlığı kabûl etmemiş ülkelerde veya hıristiyan ülkelerde çeşitli isimler altında hıristiyanlığı yayma ve hıristiyanlık propagandası yapma faâliyeti. Bu çalışmaları yürüten râhib, papaz ve din adamlarına misyoner, bu
muharrik-i vicdan
Vicdanı harekete geçiren, faaliyet azmi veren.
muhayyile
Kuvve-i hayâliye. Hayâl kurma merkezi. Zihinde bulunan hayal kuvveti.
musavvire
Tasvir edilmiş. Suretlenmiş. Şekli çizilmiş.
Kuvve-i hayâliye.
mutasarrıf-ı fa'al / mutasarrıf-ı fa'âl
Her zaman Zâtına has ve lâyık iş yapan, daima faaliyette bulunan, idâre eden ve tasarrufta bulunan Cenâb-ı Hak.
mütehayyil
(Hayal. den) Kuvve-i hayaliyeden geçiren, hayal kuran. Bir şeyi görüp gözetici, idrak edici olan.
nefs-i faaliyet
Faaliyetin kendisi.
netice-i faaliyet
Faaliyetin neticesi.
ordu
t. Bir devletin dinini, namusunu, vatan ve istiklâlini her çeşit yabancı taarruz ve tecavüzüne karşı koruyan askerî en büyük üç kuvvetten biri. Hava Ordusu, Deniz Ordusu, Kara Ordusu gibi.
En büyük askerî birlik.
Aynı iman ve düşünce sahiplerinin faaliyette olanlarının hepsi.
propaganda
Bir fikrin tanıtılması faaliyeti.
sahife-i icraat
İcraat ve faaliyet sayfası.
sene-i maliye / sene-i mâliye
1 Mart'tan itibaren başlaması Mâliyece kabul edilen yıl.
şii / şiî
Hazreti Aliye aşırı taraftarlık gösteren kimse.
sinema-i rabbaniye / sinema-i rabbâniye
Rabbâni sinema; Cenâb-ı Hakkın tedbir ve irâdesiyle, bütün faaliyetlerinin âdeta sinema perdeleri ve levhaları gibi gösterildiği âlem.
şuun / şuûn
İşler, faaliyetler.
şuunat / şuûnât
İşler, faaliyetler; Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
İşler, faaliyetler
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
şuunat-ı askeriye / şuûnât-ı askeriye
Askerliğe ait işler, faaliyetler.
şuunat-ı seyyale / şuûnât-ı seyyâle
Akıp giden haller, işler, faaliyetler.
ta'til / ta'tîl / تعطيل
Durdurma.
(Arapça)
Kapatma.
(Arapça)
Faaliyete son verme.
(Arapça)
tabiat bataklığı
Materyalist düşünce; tabiat için, "insan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç" düşüncesi.
tabiat dalaleti / tabiat dalâleti
Materyalist düşünce; tabiat için, "insan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç" düşüncesi.
tabiat fikri
Materyalist düşünce; tabiat için söylenen, "insan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç" düşüncesi.
taht-eş şuur
Şuur altı. Şuur haricinde olarak açılıp yayılan zihnî faaliyet.
tarikatçılık / tarîkatçılık
Tarikat faaliyeti yürütme veya herhangi bir tarikata taraftar olma.
tasarruf
Faaliyet, icraat, dilediği gibi kullanma.
tasarruf-u amm / tasarruf-u âmm
Genel tasarruf; bütün kâinatta görülen faaliyet ve icraat.
tasarruf-u hallakıyet / tasarruf-u hallâkıyet
Allah'ın varlıkları istediği şekilde yaratma faaliyeti.
tasarrufat / tasarrufât
Faaliyetler, istediği şekilde yönlendirmeler.
tasarrufat-ı azime-i bahariye / tasarrufât-ı azîme-i bahariye
Bahar mevsimindeki büyük tasarruflar, faaliyetler.
tasarrufat-ı azime-i yevmiye / tasarrufât-ı azîme-i yevmiye
Hergün meydana gelen büyük tasarruflar, faaliyetler.
tasarrufat-ı beşeriye / tasarrufât-ı beşeriye
İnsanların gerçekleştirdikleri tavır, davranış, faaliyet ve uygulamalar.
tasarrufat-ı kudret / tasarrufât-ı kudret
Allah'ın kudretiyle dilediği gibi icraat ve faaliyetlerde bulunması.
tedbir-i rububiyet
Her şeyi idare ve terbiye eden Allah'ın kâinat ve varlıklar üzerindeki hikmetli faaliyeti, emri altında tutması, idaresi.
tenbih
(Çoğulu: Tenbihât) Göz açtırmak.
Gafletten ikaz etmek. Faaliyetini arttırmak.
Sıkı emir vermek.
Bir işin yapılacağı hakkında yapılan nasihat.
vav-ı haliye / vav-ı hâliye
Haller cümle olabilir. Eğer isim cümlesi olursa, başında bir "vav" bulunur. Ona Vav-ı hâliye denir. Bu vav, hâl'i zi-l-hâle bağlar. (Reeytuhu ve biyedihi kitâbün: Elinde bir kitap olduğu halde onu gördüm) cümlesindeki gibi.
zenberek
(Zenburek) Hareket ettirmeğe yarıyan yay. Saatin zenbereği.
(Farsça)
Hayvan üzerinde taşınan ve ateşlenebilen küçük top.
(Farsça)
Mc: Faaliyet ve harekete sebep olan şey.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ravi
lede-l-mutalaa
zaptiye nazırı
ganimet
vecd
ugniyye
Müdavele-i hissiyat
leylen
meserret
cune
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
aliye
Kapun
ROJEN
Gizemli
umde
Temayuz
Davul
geliş
Param
ihtiraz