Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
ali
kelimesini içeren
172
kelime bulundu...
a'lem-i ülema / a'lem-i ülemâ
Alimlerin âlimi. Alimlerin en çok bilgilisi, büyüğü.
acibe / acîbe
Alışılmış surette olmayan. Çok hârika. Acib ve garip, hayret verici, şaşılacak şey.
acube / acûbe
Alışılmışın dışında, çok garip.
adet / âdet / عادت
Alışkanlık.
Alışkanlık, âdet.
(Arapça)
adiyat / âdiyât
Alışılmış, olağan şeyler, günlük işler.
adiye / âdiye / عادیه
Alışılmış, sıradan.
(Arapça)
ahize / âhize / آخذه / اٰخِذَه
Alıcı.
Alıcı gereç.
(Arapça)
Alıcı.
ahizelik / âhizelik
Alıcılık.
ahz u ita / ahz u itâ
Alışveriş.
ahz u kabul
Alıp kabul etmek.
ahzedilmek
Alınmak.
ahzüi'ta / ahzüi'tâ / اخذ و عطا
Alış veriş.
(Arapça)
ahzükabz / اخذ و قبض
Alıp sahip çıkma.
(Arapça)
alimane / âlimâne
Alimlere yakışır surette. Bilenlere yakışır şekilde.
(Farsça)
Âlimlere yakışır surette.
Âlimce.
alüfte / âlüfte
Alışık, iffetsiz kadın.
ami / âmî
Âlim olmayan sıradan kimse.
an / ân / آن
Alım, cazibe, hava.
(Farsça)
aşinalık etmek / âşinalık etmek
Alışmak, (o şeyi) tanımak.
bermu'tad / bermu'tâd / برمعتاد
Alışıldığı gibi, mutâd olduğu üzere.
(Farsça - Arapça)
bey' u şira / bey' u şirâ
Alım-satım. Alış-veriş.
Alım-satım. Alış-veriş.
bey'u şira / bey'u şirâ
Alış-veriş.
beyn-el ulema / beyn-el ulemâ
Âlimler arasında.
beyne'l-ulema
Âlimler arasında.
beynelulema
Âlimler arasında.
bihasebi'l-adet / bihasebi'l-âdet
Alışıldık şartlara göre, normal şartlara göre.
cahil-i alim / câhil-i âlim
Âlim olan câhil.
cebin-say / cebin-sây
Alın sürücü, alın süren.
(Farsça)
cemiyet-i ulema / cemiyet-i ulemâ
Âlimler topluluğu, âlimler cemiyeti.
çin-i cebin / çîn-i cebîn / çin-i cebîn / چِينِ جَبِينْ
Alın buruşuğu. Alın kırışığı.
Alın buruşukluğu.
Alın kırışıklığı.
çinicebin / çînicebîn
Alın buruşuğu.
cumhur-u ulema / cumhur-u ulemâ
Âlimlerin çoğunluğu.
Âlimler cemaatı. Âlimler sınıfı. (Bir fikre dâvet cumhur-u ulemânın kabulüne vâbestedir, yoksa dâvet bid'attır, reddedilir. Mek.)
dad u sited / dâd u sited
Alış veriş.
dadüsited / dâdüsited / داد و ستد
Alışveriş.
(Farsça)
danayi / dânâyî
Âlimlik, bilicilik.
(Farsça)
daniş-ger / dâniş-ger
Alim, bilgin.
(Farsça)
danişi / danişî
Alim, bilgin, bilgili.
dellal / dellâl
Alıcı ile satıcı arasında vâsıta (aracı) olan ücretli kimse, komisyoncu.
ebleh
Alık, budala.
eblehane / eblehâne
Alıkça, budalaca.
efkar-ı ulema / efkâr-ı ulema
Âlimlerin fikirleri, düşünceleri.
ehbar / ehbâr
Âlimler.
ehl-i ilm
Âlimler.
ehli / ehlî
Alışık olan, evcil.
elif / elîf
Alışan, alışkın.
ferag ü intikal
Alım satımda tapu muâmeleleri.
fesh
Alış-veriş veyâ başka bir akdi (sözleşmeyi) bozma veya böyle bir akdin bozulması.
fevkalme'mul / fevkalme'mûl
Alışılmadık.
fuhul-i ulema
Âlimlerin ileri gelenleri, seçkin ilim adamları.
gabn
Alışverişte hile ile çok kazanmak. Haram olan alışveriş.
garaib-i icraat
Alışılmışın dışında garip uygulamalar, faaliyetler.
gayr-ı me'luf / gayr-ı me'lûf
Alışılmamış, ülfet edilmemiş.
Alışılmışın dışında, alışılmamış.
gayr-ı meluf / gayr-ı melûf
Alışılmışın dışında.
götürü satış
Alış-verişte bir malı tartı veya ölçü ile olmayarak toptan pazarlık sûretiyle almak veya satmak; kabala.
habr
Âlim, bilgili.
hazret-i ali
Ali (r.a.).
hazret-i aliyyi'l-murtaza / hazret-i aliyyi'l-murtazâ
Ali (r.a.).
hazret-i esadullah ali
Ali (r.a.).
hazret-i imam
Ali (r.a.).
hazret-i imam-ı ali
Ali (r.a.).
heyet-i ulema
Âlimler heyeti.
hilaf-ı adet / hilâf-ı âdet
Alışkanlık dışı, her zamanki âdetin tersine.
hıridar / hırîdar
Alıcı, müşteri, tâlib.
(Farsça)
hıyre-serane
Alıkçasına, sersemcesine.
(Farsça)
hıyre-seri / hıyre-serî
Alıklık, sersemlik.
(Farsça)
hoca-i dana / hoca-i dânâ
Âlimlerin hocası, çok büyük âlim kimse.
hz. ali
Ali (r.a.).
hz. ali (r.a.)
Ali (r.a.).
hz. imam-ı ali (r.a.)
Ali (r.a.).
i'tiyak
Alıkoymak, engel olmak, mani olmak.
idman
Alıştırma.
iktibas / iktibâs / اقتباس / اِقْتِبَاسْ
Alıntı.
Alıntı, söz nakletme.
Alıntı.
(Arapça)
İktibâs edilmek:
Alınmak.
(Arapça)
İktibâs etmek:
Alıntı yapmak, ödünç almak.
(Arapça)
Alıntı.
iktibas edilen
Alınan.
iktibasat / iktibâsât / اقتباسات
Alıntılar.
(Arapça)
iktibasen
Alıntı yaparak.
ilmiye
Âlimler yolu.
imam-ı ali
Ali (r.a.).
imam-ı ali (r.a.)
Ali (r.a.).
istinas / istinâs / istînâs / اِسْتِينَاسْ
Alışmak. Ünsiyetli olmak. Vahşiliğin gitmesi. Ürkekliğin kalkması.
Alışma, ısınma.
Alışma.
itaat
Alınan emre uymak. Söz dinlemek. İnkıyad etmek. Boyun eğmek. Âmirin meşru emirlerini dinleyip ona göre hareket etmek.
itiyad / îtiyad / itiyâd / اعتياد
Alışkanlık.
Alışkanlık.
Alışkanlık.
(Arapça)
İtiyâd kesb etmek:
Alışkanlık kazanmak.
(Arapça)
itiyat
Alışkanlık.
kesad
Alış veriş durgunluğu. Kıtlık. Eksiklik. Verimsizlik.
keşef
Alın saçının ve kâkülün dâire şeklinde yukarı doğru devrik olması.
kisve-i ilmiye / كِسْوَۀِ عِلْمِيَه
Âlimlere âit kıyafet.
kussa
Alın saçı.
lafzı alim / lâfzı alîm
Alîm kelimesi.
lat'e
Alın, cebhe.
maliyyet / mâliyyet
Alış fiyatı ile birlikte taşıma ile işçilik ücretleri, vergi gibi masrafların hepsi.
mamulün fevkinde / mamûlün fevkinde
Alışılmışın ötesinde.
me'huzat / me'huzât
Alınmış olanlar. Alınan paralar ve bu paraların defterde yazılı kısmı.
me'luf
Alışılmış, ülfet edilmiş.
me'lufat / me'lûfât
Alışkanlıklar.
me'lufe / me'lûfe
Alışıldık ve yakın olan.
me'lufiyet
Alışıklık, ünsiyet.
me'nus / me'nûs / مَأْنُوسْ
Alışılagelen, yabancı olmayan.
Alışılmış.
me'nusiyet
Alışılmış olma. Alışılma. Ünsiyet edilmiş olma.
meclis-i mebusan-ı ilmiye / meclis-i mebusân-ı ilmiye
Âlimlerden meydana gelen ilim meclisi.
mehuz / mehûz / مأخوذ
Alınmış.
(Arapça)
meleke
Alışkanlık, yetenek, maharet, iktidar.
meluf / melûf
Alışılan, ülfet edilen.
Alışılmış.
mêluf / mêlûf
Alışılmış.
meluf / melûf / مألوف
Alışık.
(Arapça)
melufat / melûfat
Alıştıkları, ülfet ettikleri şeyler.
menus
Alışmış.
mênus / mênûs
Alışılmış.
meşk
Alıştırma, örnekleme.
mu'tad / mu'tâd / معتاد
Alışılmış.
(Arapça)
mu'tade / mu'tâde / معتاده
Alışılmış.
(Arapça)
mübadele etme
Alışverişte bulunma, değiş tokuş etme, alma verme.
mübayaa
Alış veriş.
müdavele
Alıp verme, konuşma.
müellefe
Alıştırılmış, yazılmış.
muktebes / مقتبس / مُقْتَبَسْ
Alıntı yapılmış.
(Arapça)
Alıntılanmış.
mümarese
Alışma, alışıklık, yatkınlık, meleke.
munis / mûnis / مُونِسْ
Alışılmış. Ehlileşmiş. Cana yakın. Sevimli. Ünsiyyet edilmiş.
Alışılmış, evcil, sevimli.
Alışılmış.
murtaz
Alıştırılmış, tâlimli hayvan.
müstahrec
Alınmış, çıkarılmış, istihrâc edilmiş olan.
müstênis
Alışık.
müşteri
Alıcı.
mutad / mûtad
Alışılmış, adet.
mutaffif
Alış verişde hilekârlık eden. Fazla alıp noksan mal veren.
mutaffifin
Alışverişte muhatabının hakkını tam vermeyenler.
müteakıdeyn
Alıcı ile satıcı.
müteal
Âlî, büyük.
müteavvid
Alışılmış, âdet edinen.
mütebayian
Alıcı ile satıcı.
nahı'
Âlim.
nasiye / nâsiye / ناصيه
Alın, çehre.
Alın, yüz.
Alın.
(Arapça)
nekabet-i ulema / nekabet-i ulemâ
Âlimlerin başı olma.
nülk
Alıç adı verilen dağ yemişi.
nurdan sesler
Ali Ulvi Kurucu tarafından yazılan bir şiirin başlığı.
örf-ü ulema
Âlimler arasında geçerli olan, âlimler arasındaki gelenek.
para
Alış-veriş aracı olarak kullanılan, biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan, çeşitli mâdenlerden veya kağıttan îmâl edilmiş değer ölçüsü. Belli ağırlıkta basılmış olan altın ve gümüş paralara sikke veya meskûkât, altın paralara dînâr, gümüş paralara dirhem denir.
pazarlık etmek
Alış-verişte satan ile alan arasında malın fiyâtı veya bir işin ücreti husûsunda yapılan anlaşma.
perde-i ülfet
Alışkanlık perdesi.
pişani / pişanî / pîşânî / پيشانى
Alın, cebin.
(Farsça)
Alın.
(Farsça)
pişe / pîşe
Alışmış, huy edinmiş.
reis-i ulema
Âlimlerin reisi, başkanı.
rey-i cumhur
Âlimler arasında çoğunluğun görüşü.
rızkımecazi / rızkımecazî
Alışkanlık sebebiyle ihtiyaç hâline gelen anormal rızık.
şadihe
Alından buruna varana kadar olan beyazlık.
şira / şirâ
Alım satım.
sürsur
Âlim ve akıllı kişi.
tabakat-ı ulema
Âlimler tabakası, âlimler sınıfı.
talif
Alınmış şey.
tatfif
Alırken dolgun, verirken eksik ölçmek.
te'nis / te'nîs / تأنيس
Alıştırma, ünsiyet ettirme.
Alıştırma.
(Arapça)
teamül / teâmül
Alışılmış biçim.
teamülat / teâmülât / تعاملات
Alışılagelmiş uygulamalar.
(Arapça)
teati / teâti
Alıp verme.
teayyün
Alış-verişte söz kesilirken tâyin (belli) edilen malın, belli olarak kalması.
tederrüb
Alışma, ülfet peydâ etmek.
temrin / temrîn / تمرین
Alıştırma.
Alıştırma, egzersiz.
(Arapça)
terk-i adet / terk-i âdet
Alışkanlığı terk etme.
tesavüm
Alış-verişte birbirine mukavele yapmak, anlaşmak.
tevkif
Alıkoyma, durdurma.
ticaret / ticâret
Alım-Satım.
Alım satım işi.
ticaretgah / ticaretgâh / ticâretgâh
Alışveriş yeri.
Alım satım yeri.
tiryaki
Alışmış, tutkun.
ulema / ulemâ / علما / عُلَمَا
Âlimler, bilginler.
Âlimler.
Âlimler.
Âlimler, ilim sâhibleri; zamânın fen ve edebiyât bilgilerinde yetişmiş, Kur'ân-ı kerîmin ve binlerce hadîs-i şerîfin mânâsını ezberden bilen, İslâm'ın yirmi ana ilim ve kolları olan seksen ilimde mütehassıs (uzman), tasavvufun (evliyâlığın) en yüksek derecesine ulaşmış, yetişmiş ve yetiştirebilen, i
Alimler.
Âlimler.
ulema heyeti
Âlimler kurulu, topluluğu.
ulema meyanında
Alimler arasında.
ülfet / الفت / اُلْفَتْ
Alışkanlık.
Alışma, alışkanlık. Birisiyle münasebette bulunmak. Ünsiyet. Ahbablık, dostluk. Huy etme. Görüşme, konuşma.
Alışma, alışkanlık.
Alışkanlık.
Alışma.
ülfet peyda etme
Alışkanlık kazanma.
üns / انس
Alışma.
(Arapça)
üns tutmak
Alışmak, birlikte düşüp kalkmak.
ünsiyet / انسيت / اُنْسِيَتْ
Alışkanlık, dostluk. Birlikte düşüp kalkmak. Ahbablık.
Alışkanlık, dostluk.
Alışkanlık.
Alışıklık.
ünsiyyet / انسيت
Alışkanlık, sokulganlık, düşüp kalkma.
Alışma.
(Arapça)
Ünsiyyet kesb etmek:
Alışmak.
(Arapça)
usul-i bey'u şira / usûl-i bey'u şirâ
Alış-veriş usûlü, metodu.
vakf
Alıkoyma, bağış.
vücud-u üstad
Âlim öğretmenin varlığı.
yemin-i lağv / yemin-i lâğv
Alışkanlıkla veya dil sürçmesiyle veya sehven yapılan yemindir (ki; şer'an kefâret lâzım gelmez).
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
minkal
mükadebe
mükabede
Mevsim
muasere
mü'yed
ihtila'
ruhami
mel'
mu'temil
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
ali
kuvvet
neşv
Güdü
meldâ
ovma
kusursuz güzellik
bûd
Mâda
Pos