Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
abla
ifadesini içeren
133
kelime bulundu...
adab-ı şer'iye / âdâb-ı şer'iye
Şeriatın kaideleri, âdâbları.
adab-ı tarikat / âdâb-ı tarikat
Tarikat kaideleri, âdâbları.
add
Hesablamak. Saymak. Sayılmak. İtibar etmek.
ahd-i atik
Eski ahd. Hıristiyanlarca Mûsâ aleyhisselâma inen kitab. Bu ismi ilk olarak hıristiyanlar kullanmışlardır. Hıristiyanların Kitab-ı mukaddes denilen kitabları Ahd-i Atîk ile Ahd-i Cedîd'den meydana geldiğinden onlar da Ahd-i Atîk'i kutsal kabul etmekt edirler. Yahûdîler, Ahd-i Atîk yerine Tanah demek
asahib
(Tekili: Ashab) Sahibler, sahib olanlar. Ashablar.
atid
Tedarik olunmuş. Hazır ve müheyya.
Günah ve sevabları yazan melek.
basur / bâsûr
(Çoğulu: Bevâsir) Tıb: Mayasıl. Kalın bağırsakta ve makadın etrafındaki siyah kan damarlarının şişmesi ve bazen iltihablanması sebebiyle, makadın içinde ve dışında meydana gelen memeler yüzünden makaddan kan ve cerahat gelmesi hastalığı.
betuk / betûk
Yuvarlak tabla, bakkal tablası ve sepeti.
(Farsça)
carud
Nasrani rüesasından olup Şam'ın da reislerindendi. Kitablarında Hz. Peygamber'in (A.S.M.) vasıflarını görüp imân edenlerdendir. Asr-ı Saâdetten önce yaşamıştır.
cemaat-ı mücellidan-ı hassa / cemaat-ı mücellidân-ı hâssa
Tar: Saraydaki kitabları ciltlemekle vazifeli sanatkârlar.
ceride
Gazete.
Resmi dâirenin büyük hesablarının kaydedildiği defter.
cevabat
(Tekili: Cevâb) Cevablar. Sorulan sorulara verilen karşılıklar. Mukabil sözler.
cinn
Bir cins ateşten yaratılmış olup, dünyanın insandan sonra en mühim sekenesidir. Akıl ve şuur sâhibi olup pekçok şer ve isyan yapabildikleri gibi "Peygamberlerin ve semâvî kitabların irşadlarıyla" insana yetişememekle beraber terakki edip yüksek kemâlatlara çıkabilen mahluktur. İnsanlar gibi
cühud
Bilerek inkâr etmek. Bildiği hâlde yanlış söylemek.
Peygamberimiz Resul-i Ekremi (A.S.M.) bildikleri ve mukaddes kitablarında O'nun evsâfını okudukları hâlde inkâr eden Yahudiler. (Türkçedeki "cıfıt" kelimesi bundan gelir.)
Bir kimseyi bahil bulmak.
cune / cûne
(Çoğulu: Cuven) Attarların kutusu ve tablası.
defatir
(Tekili: Defter) Defterler. Not yazmağa mahsus kâğıttan beyaz kitablar.
defter
(Çoğulu: Defâtir) (Yunanca iki kanatlı manasına gelen bir kelimeden alınmıştır). Not yazmağa, ders için veya ticari hesablara mahsus kağıttan beyaz kitab. Pusula.
Liste.
devavin
(Tekili: Divân) Divânlar, eski şairlerin şiirlerini topladıkları kitablar.
earib
(Tekili: A'rabî) Çölde yaşayan, göçebe Arablar.
ebvab / ebvâb / ابواب
Kapılar.
(Arapça)
Bölümler, bâblar.
(Arapça)
ehabb-ı ehibba
Dostların, ahbabların en sevgilisi.
ehl-i kitab / ehl-i kitâb
Hazret-i Îsâ veya Mûsâ aleyhimesselâmdan birine ve bunlara gönderilen kitâblara inanan kâfirler, yahûdîler ve hıristiyanlar.
ehl-i sünnet alimleri / ehl-i sünnet âlimleri
İnanılması lâzım olan din bilgilerini Eshâb-ı kirâmdan (Peygamber efendimizin arkadaşlarından) doğru olarak öğrenip, kitablara yazan ve Ehl-i sünnet îtikâdında olan İslâm âlimleri.
eimme-i selase / eimme-i selâse
Üç imâm. Fıkıh kitablarında ekseriyetle İmâm-ı A'zam, İmâm-ı Şâfi'i, İmâm-ı Malik için söylenir. Hanefi Mezhebine dâir mes'elelerin bahsolduğu kitablarda "Eimme-i Selâse"den maksad; İmâm-ı A'zam ile iki talebesi olan İmâm-ı Muhammed ve İmâm-ı Ebu Yusuf'dur.
elkab
(Tekili: Lakab) Lakablar, namlar. Rütbe ve makam sahiblerinin derecelerine göre söylenen ve çok zaman hürmet ifâde eden isimler.
enbaz
(Tekili: Nebez) Namlar, lâkablar, takma adlar, soyadları.
endeme
Mazideki sıkıntıları hatırlama, geçmişdeki ıztırabları tahattur etme.
(Farsça)
eşcan
(Tekili: Şecen) Şecenler, elemler, gamlar, kederler, tasalar, sıkıntılar, ıztırablar.
eshab-ı temyiz / eshâb-ı temyîz
Hanefî mezhebinde, fıkıh âlimlerinin altıncı tabakası. Bunlar kuvvetli hükümleri zayıf olanlardan, zâhir haberleri (İmâm-ı Muhammed'in Hanefî mezhebinin temeli olan meşhûr altı kitâbında bildirdiği haberleri), nâdir haberlerden (İmâm-ı Muhammed'in, İmâm-ı a'zâm ve talebelerinin diğer kitâblarda bild
eşribe
(Şerâb. dan) İçilecek şeyler, şerablar.
etrah
(Tekili: Terah) Tasalar, kederler, elemler, gamlar, üzüntüler, sıkıntılar, ıztırablar.
evidda
Ahbablar. Hâlis ve sâdık dostlar.
ezlam / ezlâm
Câhiliye devri Arablarının kullandıkları fal okları.
gazaben
Gazabla, hiddetle, öfkeyle.
hadis-i cibril / hadîs-i cibrîl
Peygamber efendimiz Eshâbı (arkadaşları) ile otururlarken, Cebrâil aleyhisselâmın insan sûretinde gelip; İslâm'ı, îmânı ve ihsânı sorduğunda Resûlullah efendimizin verdiği cevabları bildiren hadîs-i şerîf.
hafız-ı kütüb / hâfız-ı kütüb
Kitabları hıfzeden, saklayan. Kütüphane me'muru, kütüphaneci.
halim / halîm
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Hep hilm sâhibi olan; günâh işleyenlerin, günâh işlemelerini ve emirlerine muhâlefetlerini, karşı geldiklerini gördüğü hâlde gazablanmaya ve onları cezâlandırmaya gücü yettiği hâlde, acele etmeyen. Allahü teâlâ kullarına cezâ vermekte
hamele-i hüccet
Günah ve sevabları yazan melekler.
havacib
Hicablar, perdeler, örtüler.
haydar
Arslan. Hazret-i Ali'nin lakablarından biri.
hayr-ül-beşer
İnsanların en hayırlısı, her bakımdan en iyisi mânâsına. Peygamber efendimizin lakablarından biri.
hayr-ül-enam / hayr-ül-enâm
Mahlûkâtın, yaratılmışların en hayırlısı, iyisi mânâsına Peygamber efendimizin lakablarından. Âmine eydür çü vakt oldu tamâm, Kim vücûda gele ol hayr-ül enâm.
hazer ve ibaha / hazer ve ibâha
Yasaklar ve mübahlar. Fıkıh kitablarında dînen yasaklanan ve izin verilen şeyleri anlatan bölüm. Bâzı fıkıh kitaplarında bu bölüm kerâhiyye ve istihsân adıyla anılır.
hemşire
Aynı sütü emen kızkardeş. Abla, bacı.
(Farsça)
Hastabakıcı kadın veya kız.
(Farsça)
hucub
(Tekili: Hicab) Perdeler, hicablar, hâiller.
hücüb
(Tekili: Hicâb) Perdeler, hicablar.
hukuk
(Tekili: Hakk) Haklar.
İnsanın cemiyet hayatında riâyet etmesi lâzım gelen kaideler, esaslar, yâni; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaideler.
Şeriat kitablarında yazılı olan haklar, kanunlar ve kaideler.
Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı.
hürriyet-i diniye
Din hürriyeti. Herhangi bir kimsenin mensub olduğu dinin emirlerini ve icablarını yapmakta asayişe ve başkasının haklarına dokunmamak şartiyle serbest olması.
icabat
İcablar. Gerekenler. Lüzum edenler.
igdab
Gadablandırmak, kızdırmak, öfkelendirmek.
ihan
(Tekili: İhnet) Kızgınlıklar, öfkeler, gazablar, dargınlıklar.
ıkal
İkl, bağ, bend.
Daha ziyade Arabların başlarına koyup sardıkları bağ, agel.
iktisabat
(Tekili: İktisab): İktisablar, kazanmalar, elde etmeler ve edinmeler.
iltihab-ı edeme
Tıb: Cildin iltihablanarak katılaşması.
iltihabat
(Tekili: İltihab) İltihablar, alevlenmeler.
iltihabi / iltihabî
İltihabla alâkalı.
imam-ı ebu yusuf
(Hi: 113-182) İmam-ı A'zam'ın fıkha dair eserlerini te'lif etmiştir. Fıkıh sahasının büyük imamlarındandır. Dedesi Sahabe-i Kiramdan Sa'd'dır. (R.A.) İmam-ı Muhammed'le ikisine Fıkıh kitablarında "İmameyn" denir. (K.S.)
imam-ı taberani / imam-ı taberanî
(Süleyman bin Ahmed Taberanî) Hadis âlimidir. Şam'da Taberiyye'de doğmuş ve orada vefat etmiştir. (260-360) Kebir, Evsat ve Sagir hadis kitablarını yazmak için 33 sene Irak, Hicaz, Yemen, Mısır ve başka yerleri dolaşmıştır.
inkılabat / inkılâbât
İnkılâblar, değişmeler.
inkılabat-ı dahiliye / inkılâbât-ı dahiliye
Dahili inkilâblar, içe ait değişimler ve dönüşümler.
intihabi / intihabî
İntihabla alâkalı, seçim ve seçme işlerine ait.
ıztırabat
(Tekili: Iztırâb) Elemler, acılar, sıkıntılar, azablar. Vesveseler.
kalensüve
Üzerine sarık sarılarak başa giyilen külâh.
Mantarın başlığı, tablası.
kefef
(Tekili: Keffe) Kefeler. Terazinin tablaları.
kiramen katibin / kiramen kâtibîn
İnsanların iki tarafında bulunup, sevablarını ve günahlarını yazan meleklerin adı.
kitabi / kitabî
Kitaba dair ve müteallik. Kitaba tabi olan. Kitaba uygun. Kur'an, İncil, Tevrat kitablarından birine inanan. Semavî kitaplardan birine inanan.
küdur
(Tekili: Keder) Kederler, hüzünler, üzüntüler, sıkıntılar, ıztırablar.
kütüb
(Tekili: Kitâb) Kitablar.
kütüb-i salife / kütüb-i sâlife
Allahü teâlâ tarafından, Peygamber efendimizden önce gelmiş olan peygamberlere gönderilen fakat sonradan tahrif edilmiş, değiştirilmiş olan ilâhî kitablar. Bunlara semâvî kitablar da denir.
kütüb-ü mensuha-i semaviyye
İslâma ve bütün beşeriyyete gönderilen Kur'an-ı Kerim'den evvel eski peygamberlere gelen -Tevrat, İncil, Zebur- namlarındaki şimdi hükmü kalkmış olan mukaddes kitablar.
kütüb-ü mukaddese
Mukaddes kitablar.
kütüb-ü sitte-i hadisiyye
Hadise dair altı Kitab. Bu eserler en çok tetkik edilmiş, en sahih, en doğru ve mu'teber hadis kitablarıdır.1- Sahih-i Buhâri. Müellifi: Hâfız Ebu Abdullah Muhammed İbn-i Câfii-i Buharî'dir. Sahih hadisleri tesbit için İslâm ilim merkezlerini dolaşmış, hadis âlimlerinden istifade etmiştir. Cumhurun
kütüb-ü tevarih
Tarih kitabları.
lahn
Hatâ etmek, doğrudan sapmak. Çoğulu elhândır.
Tecvîd ilminde, tecvîd kâidelerine uymamaktan doğan okuyuş hatâsı. Fıkıh kitablarında namaz kılanın namazın farzlarından olan kırâette yaptığı hatâ zelletül-kârî adı altında incelenmiştir.
Tegannî, sesi mûsikî perdelerine uydurmak için, mâ
maharib
(Tekili: Mihrâb) Mihrâblar.
maliye
Devletin gelir ve masraflarının idaresi.
Gelir gider hesablarına bakan resmi dâire.
meazir
Perdeler. Hicablar.
Özürler.
melahime / melâhime
Geçmiş ve gelecek devirlere âit haberler, târihî bilgiler ve bunları anlatan kitablar. Harb târihi.
mesakıb
(Tekili: Miskab) Delme âletleri, matkablar.
mesanid / mesânîd
Meşhûr ve çok kıymetli hadîs kitablarından; İmâm-ı Ahmed bin Hanbel'in "Müsned'i", Ebû Ya'lâ'nın "Müsned'i", Abdullah Dârimî'nin "Müsned'i" ve Ahmed Bezzâr'ın "Müsned'i"nin hepsine birden verilen isim.
meysir
Meyser. Kolaylık yeri. Kolaylık.
Kumar. Arablar arasında ok ile oynanan kumar.
Kumar için kesilen hayvan.
misal
Bir şeyin benzer hali. Benzer. Örnek.
Düş. Rüya.
Ahlâk ve âdâbla ilgili kıssa ve hikâye.
Bir şeyin örneği ve sıfatı. Kısas.
Gr: İlk harfi harf-i illet olan (yani; elif, vav veyahut da yâ olan) fiil veya kelime.
mü'min
Allah'a ve emirlerine, kanunlarına iman eden. İnanan. Allah'a, âhirete, kitablarına, meleklerine, peygamberlerine ve kadere iman edip itaat eden kimse.
Emniyete kavuşan.
Korkulardan emniyet veren (Allah C.C.)
mu'reb
Gr: Sonu her çeşit harekeyi alabilir olan. Mebni olmayan. İrablanmış. Sonu harekelenmiş olan kelime.
mü'sade
(İsad. dan ism-i mef'uldür) "Asadet-ül bab" denir ki; kapıyı kapadım, sımsıkı kilitledim demektir. Üzerlerine ateşin yakılıp fırın gibi kapısının kapanması ateşin şiddetini icab edeceğinden, Cehennemde azabların şiddet ve ebediyetinden kinayedir.
mualleka
(Çoğulu: Muallekat) Askılar. Henüz karar verilmemiş olanlar.
Kocası kaybolan kadın.
İslâmiyet'ten evvel Arabların meşhur edib ve şâirlerinin Kâbe duvarına astıkları yazılar ve şiirler.
muarreb
Arablaştırılmış. Arablaşmış.
müde'as
Kırda Arabların ekmek pişirdikleri tennur.
Sıcak kül döküp üstünde et pişirilen yer.
müflis
İflâs eden.
Dünyâda iken insanların haklarını yemiş, onları dövmüş, sıkıntı ve eziyet vermiş; bu sebeblerle âhirette hesâblar görülürken, hakkı olanlara bütün günahları verilip, hiç sevâbı kalmayan ve hak sâhiplerinin günâhlarını yüklenerek, Cehennemlik olan kimse.
müfti-yi macin / müftî-yi mâcin
Din bilgilerini fıkıh kitablarından öğrenmeyip, kendi düşüncelerini din bilgisi olarak söyleyen, müslümanları mezhebsiz yapan câhil din adamı.
muhallil
(Hall. den) Eriten. Analiz yapan, tahlil eden.
Fık: Üç talakla boşanan ve iddetini bitiren bir kadınla evlenen erkek. (Karıyı boşayan birinci kocaya: Muhallelün leh denir.)
Tıb: Şişlere, iltihablara yarıyan ilaç.
muharrem
Arabi ayların başı, birincisi.
Haram edilmiş olan.
Bu muharrem ayında Müslümanlıktan evvel Arablar arasında muharebe yasaktı. Bundan dolayı bu isim verilmiştir.
Haram kılınmış, tahrim olunmuş.
muhasebe / muhâsebe
Hesablaşmak. Hesab görmek. Hesab işi ile uğraşmak. Hesab işini gören resmi makam.
Hesâblaşma, insanın nefsini hesâba çekmesi.
muhtecib
Hicablanmış. Perdeli. Örtülü. Örtülmüş. Saklanan. Gizlenen.
mukaddes kitablar
Allahü teâlânın Cebrâil aleyhisselâm vâsıtasıyla peygamberlerine gönderdiği kitâblar.
mülakkab
Lâkablanmış. Lâkablı. Başka isim verilmiş.
müntekim
İntikam alıcı. Zâlim ve mütekebbir (kibirli) cânîleri başkalarına ders olacak şekilde cezâlandıran, âsîleri ve taşkınlık yapanları şiddetli azâb ile azablandıran.
müridane / müridâne
Tarikata girmiş gibi. Aşk ve incizabla istiyerek, mürid gibi dua ederek.
(Farsça)
mutali'
Mutâlaa eden. Kitab okuyan. Kitablarla tetkik ve bilgi için uğraşan.
nazil olmak / nâzil olmak
Yukardan aşağıya inmek; mukaddes kitabların vahiy yoluyla peygamberlere gönderilmesi.
neşr
Âhirette, ölülerin diriltilip, hesâbları görüldükten sonra, cennetliklerin Cennet'e ve cehennemliklerin Cehennem'e dağılmaları.
Yayma, dağıtma.
nevadir haberler / nevâdir haberler
Hanefî mezhebi imâmlarından İmâm-ı Muhammed'in (El-Keysâniyyât), (El-Hârûniyyât), (El-Cürcâniyyât), (Er-Rukıyyât) adındaki kitablarıyla bildirilen din bilgileri, haberler.
örfi idare / örfî idare
(İdare-i örfî) Askerî kuvvete ihtiyacı gerektiren ve cemiyet hayatında zuhur eden müşkil hallerde vaktin icablarına göre ve vaziyet düzelinceye kadar sivil idare yerine askeri idare konması. Sıkı yönetim.
ruhullah / rûhullah
Îsâ aleyhisselâmın lakablarından (isimlerinden).
sahife / sahîfe
Peygamberimizden sallallahü aleyhi ve sellem önce gelen peygamberlere gönderilen küçük kitablardan herbiri. Çoğulu suhuftur.
şam
Akşam. Akşam yemeği. "Şe'm, şâm" Arapçada "sol" mânâsına gelir. "Yemen" sağ demek olduğundan Hicaz'a nisbetle sol taraftaki memleketlere Şam, sağ tarafdaki beldeye de Yemen ismi verilmiştir.
Suriye ve Lübnan memleketlerine de Şam denilmiştir.
Arabların Dımışk dedikleri şehrin
şefa'at-ı kübra / şefâ'at-ı kübrâ
Kıyâmette, o günün dayanılmaz dehşeti ve şiddetli sıkıntıları sebebiyle, insanların mürâcaatları üzerine Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem), onların muhâkeme ve hesâblarının bir an evvel görülmesi için Allahü teâlâya yalvarması ve bu dileğinin kabûl olması. O gün herkes kendi başını
şeyhan
(şeyheyn) Esasen iki şeyh demek olup; bazı eserlerde, Buharî ve Müslim yerinde kullanılır. Her ikisinin Hadis Kitablarına birden Sahihan denir.
Hazret-i Ebubekir ile Hazret-i Ömer'in (R.A.) beraberce bâzı mühim kitaplarda geçen isimleri.
Bazı fıkıh kitablarında, İmam-ı A'zam
seyyid-ül-enam / seyyid-ül-enâm
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın lakablarından biri. Beşerin yâni insanların efendisi, en yükseği.
seyyid-ül-mürselin / seyyid-ül-mürselîn
Muhammed aleyhisselâmın lakablarından. Gönderilmiş olan peygamberlerin önderi, efendisi.
seyyid-üs-sakaleyn
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın lakablarından. İnsanların ve cinlerin efendisi, iki cihânın seyyidi Muhammed aleyhisselâm.
şıkk
(Şikk) İslâmiyetin zuhurundan biraz önce yaşamış iki kâhinin adıdır. Bunlardan eskisi Arablarda ilk kâhindir. Acaib bir mahluk olup, alnının ortasında yalnız bir gözü (veya alnını ikiye ayıran bir alev) vardı. El Yaşkarî adındaki ikinci Şıkk, Satih ile birlikte devrinin en meşhur kâhiniydi. Satih'te
sünen
Sünnetler.
Hüküm bildiren hadîs-i şerîfleri toplayan hadîs kitablarına verilen isim.
sünnet
Kanun, yol, âdet.
Siret-i hasene.
Ist: Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sözü, emri, hal ve takriri. Müslümanların ittibâında ve dinlemesinde maddî ve manevî pek çok fazilet bulunan, tatbikinde mühim sevablar, terkinde mühim zararlar bulunan İslâmî emirler. Sünnet'e Farz-ı
sunuf
(Tekili: Sınıf) Sınıflar.
Dereceler, mertebeler.
Nikablar, yaşmaklar.
Soylar, neviler.
ta'zibat / ta'zibât
(Tekili: Ta'zib) Eziyetler, tâzibler, azablar.
tabakat-ül-fukaha / tabakât-ül-fukahâ
Fıkıh âlimlerinin tabakası. Helâl ve haramı, emir ve yasakları bildiren fıkıh ilmi ile uğraşan âlimlerin dereceleri.
Fıkıh âlimlerini derecelerine göre tertîb edip (sıralayıp), hayatlarını ve eserlerini anlatan kitablar.
tabii / tabiî
Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ı sağ iken görmüş olan mü'minlerle yani Ashabla görüşmüş ve onlardan ders almış olan sâlih müslümanlar.
tabla-i erzak
Yiyecek tablası.
tabla-i nimet
Nimet tablası.
tabla-i rahmet
Rahmet tablası, tezgâhı.
tahşim
Öfkelendirme, kızdırma, gazablandırma.
tasnif
Bir âlimin, te'lif etmeden, kendi usûlünce daha önce benzeri olmayan bir kitâb yazması.
Hadîs ilminde tedvîn edilen yâni toplanıp bir araya getirilen hadîs-i şerîflerin konularına ayrılması, kitablara geçmesi.
taziyane-i ta'zib
Azab vermek, azablandırmak kamçısı.
tebvib
(Bâb. dan) Kısım kısım ayırma. Bablara ayırma.
tehatub
(Hatb. dan) Hitablaşma. Karşılıklı birbirine hitab etme.
telakkub
(Lâkab. dan) Lâkab alma. Lâkablanma.
tenekkub
Nikab örtmek. Nikablanmak, peçelenmek.
tevfik-i hareket
Bir şeyin olmasına ve bir nizamın icablarına uygun düşen hareket.
ücur
(Tekili: Ecir) Ecirler, sevablar.
üslub-u mücerred
(Sade üslub) Bu üslupta tabiîlik, akıcılık, selâset, kısalık, mânâ ve maksada kifayet sıfatları vardır. Bu üslup, âlet ilimlerinde, ders kitablarında, konuşmalarda ve beşerî muamelelerde kullanılır.
usul bilgileri / usûl bilgileri
İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe ile İmâm-ı Ebû Yûsuf ve İmâm-ı Muhammed'in kavillerini (ictihâdlarını, re'ylerini, sözlerini) içerisinde bulunduran El-Mebsût, Ez-Ziyâdât, El-Câmi-us-Sagîr, Es-Siyer-us-Sagîr, El-Câmi-ül-Kebîr, Es-Siyer-ül-Kebîr kitablarındaki fıkıh (din) bilgileri. Bu altı kitabı İmâm-ı Muha
ve'd-ül benat
İslâmiyetten evvelki câhiliyet devrindeki Arablarda kızlarını hakir gördüklerinden diri iken defnetmek âdeti.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Tavş
perde
cûş
zâif
Tatmîn
çare
darb-i mesel
mezbur
Likin
TEŞVİŞ
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
abla
boş lakırdı
Lokma
Çeviri
sadrazam
berheva
mahi
reht
Dilekçe
dil-küşa