Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Zamana
ifadesini içeren
34
kelime bulundu...
acilane / âcilane
Acele edene ait. Acele olarak.
(Farsça)
şimdiki zamana ait.
(Farsça)
asri / asrî / عَصْر۪ي
Devre, modaya ve israflı fantaziyelere uyan. Taklitçi. Zamana uygun. Bir devreye, asra âit ve müteallik.
Zamana uygun.
çend / چند
Kaç.
(Farsça)
Birkaç.
(Farsça)
Ne zamana kadar.
(Farsça)
dehri / dehrî / دَهْر۪ي
Dehr ve zamana dair ve müteallik.
Zamana âit.
dehriye
Devre ait. Zamana dair ve müteallik.
Âlemin ezelî ve ebedîliğini iddia edip âhirete inanmıyan münkir ve imansız bir fırka.
ecel-i müsemma
Muayyen bir zamana kadar, Allah'ın takdir ettiği ölüm.
(Farsça)
eşhür-ül-hacc
Hac ayları mânâsına gelen bu kelime; İslâmiyetten evvel Kâbenin tavaf edildiği; Şevval ve Zilka'de ile Zilhicce ayından da alınan 10 günle cem'an 70 günlük zamana verilen addır.
fi / fî
Arabçada harf-i cerrdir. Mekâna ve zamana âidiyyeti bildirir. Ta'lil için, isti'lâ için ve yine harf-i cerr olan "bâ, ilâ, min, maa" harflerinin yerine kullanılır. Geçen mef'ul ile gelecek fasıl arasında geçer. Te'kid mânası da vardı. Başka bir ifade ile kısaca (fî) : "İçinde, içine, hakkında, husus
fiil
(Fi'l) Müessirin te'siri. Amel, iş.
Gr: Hâdiseye veya zamana delâlet eden kelime. (Sarf bilgisinde geniş izahı vardır.) Türkçede; gelme, gitme, yazma, okuma, gezme gibi kelimelere de fiil denir. (Fi'l diye de yazılır.)
hatırat
(Tekili: Hâtıra) Hâtıralar. Hatırda kalan şeyler.
Edb: Bir adamın yaşadığı zamana, bulunduğu işlere, görüştüğü kimselere dair düşüncelerini ve duygularını hâvi olmak üzere yazdığı eser.
hız
Sür'at, çabukluk.
Gayret, şevk.
Fiz: Alınan yolun zamana oranı.
ihbarat-ı gaybiye-i kur'an / ihbârât-ı gaybiye-i kur'ân
Geçmiş ve gelecek zamana ait olan haberleri bildiren Kur'an.
ihtiyati / ihtiyatî
İhtiyatla alâkalı. Gelecek zamana ait olan.
inkılabat-ı zamaniye / inkılâbât-ı zamaniye
Zamana bağlı olarak meydana gelen değişimler.
ipotek
Bir borcun ödeneceği zamana kadar borçlunun alacaklıya vermiş olduğu değerli şey. Rehin.
(Fransızca)
islambol
Eskiden İstanbul yerine kullanılan bir tabir idi. Ulema takımı yakın zamana kadar zarfların üzerine İstanbul yerine İslâmbol yazarlardı.
ıtk-ı müneccez
Bir şarta muallak veya bir zamana muzaf olmaksızın derhal vuku bulan ıtkdır. Bir kimsenin memluküne hitaben "seni azad ettim." demesi gibi ki, onunla köle derhal hürriyetine kavuşur.
ıtk-ı muzaf
Bir zamana, bir vaktin girmesine veya çıkmasına izafe edilen ıtkdır. "Sen gelecek ayın başında hürsün." denilmesi gibi ki, o ayın başında ıtk hadisesi vücuda gelir.
mançurya
(Mançu memleketi) Asya'nın kuzeydoğu tarafında büyük bir memleket olup, son zamana kadar kuzeyde Ohurcuk Denizine ve Sahalin Adasını ayıran Tataristan Boğazı'na kadar uzandığı halde; doğudan Japon Deniziyle sınırlanmış iken, sonraları kuzey ve kuzeydoğu tarafları Ruslar tarafından zaptedilerek Sibir
masdar
Bir şeyin sudur ettiği (çıktığı) menba.
Gr: Fiilin şahsa ve zamana bağlı olmayan şekli, fiil kökü. Okumak, yazmak, kitabet, kıraat, ahz, almak... gibi. Masdar kelimesi.; ism-i mekândır, sudur etmek mânasına gelir. Fiilin mâna ve lâfız ciheti ile mebde' ve me'hazidir.
mehl
Vakit verme. Vâde. Mühlet. Bir işi belli bir zamana kadar te'hir etme.
merhun / مرهون
Rehinli, ipotekli.
(Arapça)
Zamana bağlı, bir şeye bağlı.
(Arapça)
modern
Şimdiki zamana uygun, asri.
(Fransızca)
müste'cel
Belirli bir vakte kadar geciktirilen. Muayyen bir zamana kadar te'hir edilmiş olan.
mütemehhil
Teenni ve sükûn üzere olup acele etmeyen.
Zamana muhtaç, büyüyüp gelişmesi belli bir zaman içinde olan şey, tedric kanununa tabi olan.
Büyüyüp gelişmek için zamana ihtiyacı olan şey.
semi'
İşiten, duyan.
Fık: Allah'ın (C.C.) insanlar gibi zamana, âlete muhtaç olmayarak her şeyi işitmesi ve duyması. (O'nun işitip duyamıyacağı hiç bir şey yoktur.)
ta'lik
Asmak, geciktirmek, bağlamak, bir zamana bırakmak, Arap yazısının bir çeşidi.
tarih
Hâdiseye vakit tayin etmek.
Vak'anın vukuuna tayin olunan vakit. Zaman tesbiti.
Geçen hâdiseleri kaydetmekten hâsıl olan ilim.
Vak'anın vukuuna vakit tayin eden söz ve makam.
Memlekette vâki olan hâdiseleri zamana nazaran tertip ve sırasıyla zikir ve beyan ede
tayyızaman
Bir zamandan birdenbire başka zamana geçmek.
te'cil
Başka zamana bırakma.
Acele etmeme. (Zıddı: Ta'cil)
tecil
Başka zamana bırakma, tehir, erteleme.
umur-u gaybiye
Gaybi olan ve hissiyâtımızla bilinmeyen işler. Geçmiş zamana yahut geleceğe dâir olan ve hazırda mevcut olmayan işler.
zamani / zamanî
Zamanla ilgili, zamana ait.
zemani / zemanî
Zamanla ilgili, zamana ait.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hodgam
Sahm
safa
bad-ı saba
sanayi-i lafziye
GEMİ
ârız
nadar
Sılat
halalet
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Zamana
Geçmiş
GEMİ
Gurûb
çeşit
Vers
sav
adde
utan
Çeviri