REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Yâdel ifadesini içeren 36 kelime bulundu...

besi / besî

  • Çokluk, fazlalık, ziyadelik. (Farsça)
  • Birçok. (Farsça)

beyadıka

  • (Tekili: Beyâzıka) (Beydak ve Beyzak) Küçük yapılı, bodur boylu ve çabuk yürüşlü adamlar, paytaklar.
  • Satranç oyununda paytaklar, piyadeler.

bıtna

  • Malın, paranın ve servetin ziyadeliğinden doğan sürur, sevinç.
  • Mide dolgunluğu.

cinas-ı tamm

  • Edb: Lâfızda, harekelerde ve harflerde eksiklik ve ziyâdelik bulunmayan cinâs. Kır (kırmaktan emir), kır (çöl); yaz (yazmaktan emir), yaz (mevsim).

disar

  • (Çoğulu: Düsür) Üste giyilen kaftan, elbise.
  • Yatak çarşafı.
  • Arapçada elbise demek olduğu hâlde Osmanlıcada yalnız Farsça kaidesi ile yapılan sıfat terkiblerinde ziyadelik, çokluk, bolluk mânasında kullanılmıştır.

efdal

  • (Tekili: Fazl) Ziyadeler, fazlalar, çoklar.
  • İhsanlar, ikramlar, iyilikler, meziyetler, hünerler.

efzuni / efzunî

  • Kesret, çokluk, fazlalık, ziyadelik. (Farsça)

enbuh

  • Ziyade, çok, kalabalık. (Farsça)
  • Çokluk, ziyadelik, cemaat, izdiham. (Farsça)
  • Meclis, kurultay. (Farsça)
  • Kalın, yoğun. (Farsça)
  • Duvarın yıkılıp dökülmesi. (Farsça)

feza

  • (Efzâ) Artıran, ziyadeleştiren, çoğaltan (mânâlarına gelip, kelime sonlarına getirilerek birleşik kelime yapılır.) Meselâ: Can-feza : Can verici. Hayret-feza : Çok hayret verici. Ruh-feza : Ruh verici. (Farsça)

füzud

  • Çoğaltan, ziyadeleştiren, artıran. Muhabbet-füzud : Muhabbet artıran, sevgi artıran. (Farsça)

füzuni / füzunî

  • Fazlalık, aşırılık, ziyadelik, çokluk. (Farsça)

gurbet

  • Gariplik, yabancılık.
  • Yabancı memleket, yabancı diyar, vatan dışı, yâdel.

iştidad

  • (Şiddet. den) Şiddetlenme.
  • Sertleşme, katılaşma.
  • Büyüme. Artma, çoğalma, ziyâdeleşme.

istifzal

  • Artırma, çoğaltma, ziyadeleştirme.

izdiyad

  • Ziyadeleşmek. Çoğalmak. Artmak.

izzet

  • Bir kimse zelil iken kavi ve kudret sahibi olmak. Ziyâdelik ve üstünlük.
  • Değer, kıymet. Kuvvet. Muhterem ve mu'teber olmak.
  • Bulunmaz derecede az olan şey.

kesret

  • Çokluk, bolluk, ziyadelik.
  • Kalabalık.

kevr

  • Devretmek, dönmek.
  • Sarık sarmak. Tülbend sarmak.
  • Bir yerde toplanmış olan develer.
  • Çokluk, bolluk, ziyadelik.
  • Mukül dedikleri darı cinsi.

külliye

  • (Külliyet) Bütünlük, umumilik, genellik.
  • Bolluk, çokluk, ziyadelik.
  • Tar: Osmanlı İmparatorluğu zamanında Arap vilâyetlerinde bazı medreselere, üniversite karşılığı verilen ad.

matemfeza / mâtemfezâ

  • Yası ve mâtemi ziyadeleştirip arttıran. (Farsça)

müstezad

  • (Ziyade. den) Artmış, çoğalmış.
  • Edb: Aruz kalıplarından " Bahr-i recez" denilen vezin ile yazılmış manzume. (Mef'ulü mefâîlü mefâîlü faûlün) gibi. Veya (Mef'ûlü faûlün) veznine denk parça ilâvesi ile yapılır. Ziyadeli mısralı manzumelerdir.

müzayede

  • Artırma, ziyadeleştirme.
  • Devletçe veya bir müessesece satılığa çıkarılan bir malın veya arazinin arttırılmaya konulması. Müzayede; biri kapalı zarfla, diğeri açık arttırma ile olmak üzere iki türlü yapılır. Müzayedede konulan şey, en çok arttırma yapana ihâle edilir.

müzdad

  • Çoğaltılmış. Ziyâdeleştirilmiş.

nema / nemâ

  • Malın artması, çoğalması. Ziyâdeleşen mala nâmî denir.

nemadar / nemadâr

  • Çoğalan, ziyadeleşen. Artan, büyüyen. (Farsça)

reyean

  • Artma, çoğalma, ziyâdeleşme, bereketlenme.
  • Her şeyin evveli, tazelik zamanı.

şiddet

  • Sertlik, katılık.
  • Ziyadelik.
  • Sıkılık.
  • Tecvidde: Harf sükun ile ve nefesin hepsi habs olarak sakin bir halde okunduğu zaman savtın asla akmamasına denir. Şiddet iki kısma ayrılır:Şedide-i mechure : Elif, bâ, cim, dal, tı harfleri.şedide-i mehmuse : Kaf ve tâ harfleri.<

tezayüd / tezâyüd

  • (Ziyadet. den) Ziyadeleşme, artma, çoğalma.
  • Söz ve sair şeyleri tekellüfle çoğaltma.
  • Ziyadeleşme, artma, çoğalma.
  • Ziyadeleşme, artma.

tezayüdat / tezayüdât

  • (Tekili: Tezayüd) Artmalar, ziyadeleşmeler, çoğalmalar.

tezayüt

  • Ziyadeleşme, artma.

tezeyyüd

  • Ziyadeleşme, çoğalma, artma.
  • Tekellüfle sözü uzatma.

tezyid / tezyîd

  • Ziyadeleşme, artma.

tezyid-i hüsün

  • Güzelliğin ziyadeleşmesi, artması.

tezyidat / tezyidât

  • (Tekili: Tezyid) Artırmalar, çoğaltmalar, ziyadeleştirmeler.

zekat / zekât

  • Nisab miktarı mala, paraya sahib olan Müslümanın kırkta birini fakirlere sadaka vermesi ve bu verilen sadaka. Ziyadeleşme, artma.
  • Temizlik. Taharet.

zevade

  • Ziyadelik, çokluk.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın