Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Yolculuk
ifadesini içeren
65
kelime bulundu...
betat
Azık. Bir yolculukta gereken öteberi.
Ev eşyası.
Kesin, kat'i.
esfar / esfâr / اسفار
(Tekili: Sefer) Seferler, yolculuklar, yola gidişler.
Düşmana karşı gidişler, akınlar.
(Sifr) Büyük kitaplar, ciltler.
Seferler, yolculuklar.
(Arapça)
esfar-ı bahriyye
Deniz yolculukları. Deniz seferleri.
esfar-ı baide / esfar-ı baîde
Yolculuklar, uzak seferler.
esna-i tarik / esnâ-i tarik
Yolculuk esnasında, sırasında.
esna-yı rah / esnâ-yı rah
Yolculuk esnasında.
esna-yı sefer / esnâ-yı sefer
Yoluculuk esnasında, yolculuk sırasında.
hakhaka
Zahmetli ve meşakkatli yolculuk yapmak.
hazar ve sefer
Barış ve muharebe zamanı.
Evde mukim olma ve yolculuk.
hazer ve sefer
Memleketinde olma ve sefer, yolculuk hâli.
hin-i sefer / hîn-i sefer
Yolculuk.
Ölüm zamanı. Sefer zamanı.
hurc
Meşinden veya çadır bezi gibi şeylerden yapılmış büyük heybe ve sandık. Meşinden yapılan bu heybe ve sandıklar arka taraflarındaki meşin kollarla hayvanların semerine bağlanır ve iki hurc bir hayvana yüklenirdi. Eski zamanın uzun yolculuklarında kullanılırdı. Eskiden İstanbulun meşhur yangınlarında
igrab
Uzak yerlere yolculuk etme.
Garb (batı) tarafına gitme.
kafile
Yolculuk eden topluluk.
kasr-ı namaz
Namazın kısaltılması; yolculukta 4 rekâtlık farz namazların 2 rekât olarak kılınması.
kasr-ısalat / kasr-ısalât
Seferde, yolculuk hâlinde dört rek'atli farzları iki rek'at kılmak.
kavafil
(Tekili: Kafile) Kafileler. Birlikte yolculuk eden topluluklar.
Sıra sıra ve takım takım gönderilen şeyler.
kervan / kervân
Yolculuk kafilesi.
Topluca yolculuk edenler kafilesi.
konak
Menzil, yolculukta gece vakti inilen yer.
Yolculukta bir yerde durma, dinlenme. İki menzil arasındaki yol.
Büyük ev, zengin ve mükellef ikâmetgâh.
Resmi dâire.
kuful
(Tekili: Kufl) Kilitler.
Seferden veya yolculuktan dönme.
mahatt
Konak, menzil. Yolculuk esnâsında inilip durulacak yer.
matara
Askerlerin kullandığı üzeri aba ve çeşitli kumaşlarla kaplı madeni su şişesi veya yolculukta kullanılan deriden yapılmış su kabı.
Kavanoz; özellikle askerlerin kullandığı veya yolculukta kullanılan bir çeşit su kabı.
mi'rac
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükseldiği ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk.
mirac / mirâc
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk.
miraç
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükseldiği ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk.
mirac-ı ahmedi / mirac-ı ahmedî
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükselişi ve bütün mânevî âlemleri gezdiği yolculuk.
mirac-ı ahmediye
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk.
mirac-ı azam / mirac-ı azâm
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği büyük yolculuk.
mirac-ı azim / mirac-ı azîm
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği büyük yolculuk.
mirac-ı nebevi / mirac-ı nebevî
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükseldiği ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk.
mirac-ı nebeviye
Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk.
mu'cize-i mirac
Mirac mu'cizesi, Peygamberimizin (a.s.m.) Allah'ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk mu'cizesi.
müradefe
Müradiflik. İki veya daha fazla kelimenin aynı mânada olması.
Arkadaşlık, beraber yolculuk.
müsaferet
(Sefer. den) Misafirlik.
Yolculuk, seyahat.
rehpeymayi / rehpeymayî
Yolculuk.
(Farsça)
rıhlet
Yolculuk, göç.
Yolculuk, göç.
ruhsat
İzin, müsaade; kulların özürlerine binaen, kendilerine bir kolaylık ve müsaade olmak üzere ikinci derecede meşru olan şeyler, yolculukta Ramazan orucunun tutulmaması gibi.
şedd-i rihal
Hayvana semer vurma. Yolculuk için hayvanın semerini bağlama.
Yolculuğa çıkma.
sefer / سفر
Yolculuk.
Muharebe. Harb. Muharebeye hazır bulunma hali.
Def'a, kerre.
Fık: Muayyen bir mesafeye gitmek.
Yolculuk.
Yolculuk, savaş, kez.
Yolculuk, seyahat, gezi. Savaşa gitme. Savaş, muharebe.
Yolculuk.
(Arapça)
Savaş.
(Arapça)
Kez.
(Arapça)
sefergüzin
Yolculuk yapan, seyahat eden.
(Farsça)
seyahat
Yolculuk, gezi.
Yolculuk.
seyahat-i cüz'iye
Kısa zaman içindeki yolculuk.
seyahat-ı fikriye
Düşünce ile yapılan yolculuk.
seyahat-i fikriye
Düşünceye yapılan yolculuk.
seyahat-ı fikriyede
Düşünce ile yapılan yolculuk.
seyahat-i hayaliye
Hayalî yolculuk.
seyahat-i hayaliye-i fikriye
Hayalde ve düşüncede yapılan yolculuk.
seyahat-i kalbiye
Kalple yapılan manevî yolculuk.
seyahat-i ruhiye
Ruhla yapılan mânevî yolculuk.
seyir
Yolculuk, gezinti.
seyr
Yürüyüş.
Eğlenme ve ibret için bakma. Gezip görme.
Görülecek şey ve yer.
Uzaktan bakıp karışmama.
Yolculuk.
seyr ü sefer eden
Yolculuk yapan.
seyr ü seyahat eden
Yolculuk eden.
seyr ü süluk / seyr ü sülûk
İlâhî hakikatlere ulaşmak için bir rehberin öncülüğünde çıkılan mânevî yolculuk.
seyr ü süluk-i kalbi / seyr ü sülûk-i kalbî
Kalp yoluyla mânevî makamlarda İlâhî hakikatlara ulaşmak için bir rehberin öncülüğünde çıkılan mânevî yolculuk.
seyr ü süluk-i ruhani / seyr ü sülûk-i ruhanî
Mânevî âlemlerde ruh ile bazı mertebelere yükselme ve yolculuk etme.
seyr ü süluk-u velayet / seyr ü sülûk-u velâyet
Velayet yoluyla çıkılan mânevî yolculuk.
seyr-i afaki / seyr-i âfâkî
Dış âlemdeki delil ve vasıtalarla yapılan mânevî yolculuk.
seyr-i enfüsi / seyr-i enfüsî
Nefsin iç âlemindeki delil ve vasıtalarla yapılan mânevî yolculuk.
seyr-i enfüsi ve afaki / seyr-i enfüsî ve âfâkî
Kişinin kendi iç âleminde ve dış dünyada yaptığı tefekkür ve mânevî yolculuk.
seyrüsefer
Gidiş geliş, yolculuk.
Gezinti ve yolculuk.
takdim tehir
Öne alma-sonraya bırakma; yolculukta öğleyi ikindi vaktinde, akşamı yatsı vaktinde kılmaya tehir denilir. Bunun zıttı ise takdimdir.
ühbe
Yolculuk veya asker için hazırlanmış elbise ve malzeme.
Süt.
vasıta-i seyahat
Yolculuk aracı.
vasıta-i seyir ve seyahat
Seyir ve yolculuk vasıtası.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
tahdis-i nimet
ibtida
müşg
dam
yavuz
idas
taha
Buzine
nigah
teshilat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Yolculuk
Takip
meyda
efike
Ugursuz
KULLANMAK
hiyer
ṣubḥ
Yeşil
Parlak su