Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Yetiştirme
ifadesini içeren
38
kelime bulundu...
ahilik
Asırlar önce Anadolu'da gelişen bir halk ocağı. Sosyal bir kuruluş olan ahilik iş alanında adam yetiştirmek, çalışma sevgisini aşılamak, istihsali çoğaltmak gibi gayeleri vardı. Günlük hayatta ise teavün, yoksulları koruma gibi insani duyguları; ayrıca müzik, silah kullanma, binicilik kabiliyetlerin
belag / belâg
Eriştirme, yetiştirme.
Maksada uyan güzel ifâde. Kâfi gelme, kifâyet.
daru'l-muallimin / dâru'l-muallimîn
Öğretmen okulu; 1847'de rüştiyelere (ortaokullara) öğretmen yetiştirmek üzere kurulan eğitim kurumu.
dırar
Ziyân yetiştirmek.
firaset / firâset
Anlayışlı, çabuk seziş,
Binicilik, at yetiştirme bilgisi.
Yiğitlik, mertlik.
gayr-ı münbit
İyi ve bol yetiştirmeyen. Münbit olmayan.
halife / halîfe
Birinin yerine geçen.
Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vekîlî ve yeryüzündeki bütün müslümanların reîsi (başı).
Bir tasavvuf büyüğünün yetiştirip, hayâtında veya vefâtından sonra insanları terbiye etmek ve talebe yetiştirmekle vazîfelendirdiği talebesi.
hendese-i mülkiye mektebi
Osmanlı İmparatorluğu devrinde mühendis yetiştirmek gayesiyle açılan mekteb. XIX. yy. sonlarına kadar memlekette belediye ve mimarî işlerde vazife alacak mühendis bulunmuyordu. Nafia Nezareti bu ihtiyacı nazar-ı itibara alarak bir mühendis mektebi kurulmasının lüzumlu olduğunu ileri sürünce, padişah
i'dad
Hazırlama. Yetiştirme. Geliştirme.
iblag
Bildirmek. Yetiştirmek. Haberdar etmek. Göndermek.
iblağ / iblâğ
Yetiştirme, tahsis etme.
idrak
Anlayış. Kavrayış. Akıl erdirmek. Fehim. Yetiştirmek.
ika'
(Vuku'. dan) Vuku buldurmak. Fena bir şey yapmak. Meydana getirmek. Yetiştirmek. Düşürmek.
ikmah
Buğdayı un yapma. Buğday yetiştirme.
Kafa tutmak, kibir ve azametle karşı gelmek.
imam hatip mektebi
İmam ve hatip olarak din görevlisi yetiştirmek üzere kurulan okul.
inha
Bir hususu resmen bildirme, tebliğ.
Bir memurun daha üst makamdaki bir memura bir maddeyi hâvi olmak üzere yazdığı kağıt.
Ulaştırma, yetiştirme.
isal
Ulaştırmak, vâsıl etmek. Yetiştirmek.
işcar
(Şecer. den) Ağaç yetiştirme. Ağaçlandırma.
kuvve-i nabite / kuvve-i nâbite
Yetiştirme gücü; bitirip geliştirme, bitirip yetiştirme gücü (tarımsal verimlilik gücü).
mahbubiyyet
Sevilen olmak. Mahbub olmaklık. Sevilecek hâlde bulunuş. (Cenab-ı Hakk'ın kullarını her çeşit nimetler ile besleyip yetiştirmesi ve ihtiyaçlarına cevap vermesi; onları sevdiğini ve mahbubiyyetini gösteriyor.)
mahrec
Çıkacak yer.
Ses ve harflerin ağızdan çıktıkları yer.
Mat: Bayağı kesirde çizginin altındaki sayı. (Payda)
Hususi bir meslek için adam yetiştirmeğe mahsus mekteb ve dâire. (Meselâ: Mekteb-i fünun-u harbiye zâbit mahrecidir.)
Tarik-i ilmiyede büyük bir pâyeye v
menal
Yetiştirme, nâil olma, kavuşma.
Ele geçirilen şey. Nâil ve sahib olunan şey.
mülahake
Bir nesneyi diğerine gereği gibi yetiştirmek.
müsakat şirketi / müsâkât şirketi
Bağda üzüm, bahçelerde meyve ve bostanlarda sebze yetiştirmek için, toprak sâhibi ile çalışacak kimse arasında yapılan şirket, ortaklık.
müzarea şirketi / müzârea şirketi
Zirâat ortaklığı. Harman yapılan ürünleri yetiştirmek için, tarla yâni toprak birinden, çalışma, işçilik diğerinden olmak ve mahsûlü sözleşilen nisbette (miktârda) aralarında paylaşmak üzere, kurulan şirket.
nemy
Kaldırmak.
Yetiştirmek.
perveriş
Besleme, besleyiş. Beslenme.
(Farsça)
Terbiye etme, yetiştirme, eğitme. Terbiye edilip yetiştirilme, eğitilme.
(Farsça)
İlerleme, terakki.
(Farsça)
sevm
Satılık bir şeye kıymet takdir etme, paha biçme.
Su-i kasd. Zulüm ve minnete giriftar etmek. Derde sokmak.
Dağlamak.
Başına buyruk olup istediği yere gitmek.
Kuş havada dolaşmak.
Satışa arzetmek.
Satın almak istemek.
Fâide yetiştirmek.<
ta'lim
Öğretmek. Yetiştirmek. Alıştırmak. Belli etmek. İdman.
Öğretmek, yetiştirmek, alıştırmak, belli etmek, idman.
tarikat / tarîkat
Tasavvuf yolu; insanları mânen olgunlaştırmak, terbiye etmek, yetiştirmek için, tasavvuf büyüklerinin tâkib ettikleri yol.
tasarruf
İdâreli kullanma, sarfetme. Tutumlu olma; harcamada isrâftan ve cimrilikten sakınıp orta yolu seçme.
İdâre etme, hükmetme.
Bir velînin Allahü teâlânın izniyle sevdiklerini mânen yetiştirmesi, düşmanlarını ise cezâlandırması.
tebliğ / teblîğ / تبليغ
Bildiri.
(Arapça)
Yetiştirme.
(Arapça)
teeddi
Yetiştirmek.
tenasül / tenâsül
Birbirinden doğup üreme, türeme, nesil yetiştirme.
Türemek. Nesil yetiştirmek. Üremek. Birbirinden doğup türemek.
Üreme, nesil yetiştirme.
tenmiye
(Nemâ. dan) Büyütmek. Yetiştirmek. Artırmak. Bereketlenmek.
Fesad veren haber yetiştirmek.
Ateş içine odun atmak.
Büyütme, yetiştirme.
terbiye / تربيه
Kişiyi yavaş yavaş rûhen ve bedenen yetiştirmek, olgunlaştırmak.
Edeblendirme, cezâlarını verme.
Yetiştirme.
(Arapça)
Eğitim.
(Arapça)
Cezalandırma.
(Arapça)
terbiye etme
Belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, yetiştirme.
veledperverlik
Çocuk sevme ve yetiştirme.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ser-efraz
nakş
duçar
amdi
mur
Buhur
ser
hâl
tercüman-ı beliğ
makes
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Yetiştirme
gıcık
valide sultan
vaktinde
Çeviri
yokluk
derununda
s
Mübarek
KURBAN