Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Yazili
ifadesini içeren
117
kelime bulundu...
ahyed
Hz. Peygamberin (A.S.M.) Tevrattaki bir ismidir. (Bazı metinlerde Uheyd, Uhidu, Uheydu, Uhyidu şeklinde yazılıdır.)
aleyhimürrıdvan / aleyhimürrıdvân
Allahü teâlânın rızâsı onların üzerine olsun veya Allahü teâlâ onlardan râzı olsun mânâsına duâ ve hürmet ifâdesi. İkiden fazla Eshâb-ı kirâmın ismi anıldığında, işitildiğinde ve yazıldığında söylenir ve yazılır. Bir kişi için aleyhirrıdvân, iki kişi için aleyhimerrıdvân denir.
aleyhissalatü ves-selam / aleyhissalâtü ves-selâm
Peygamberler bilhassa Peygamber efendimizin ism-i şerîfi söylenince, yazılınca ve işitilince söylenen ve yazılan salât ve selâm (hayr duâlar) onun üzerine olsun mânâsına duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm daha fazla için aleyh imüssalâtü ves selâm denir.
amazon
Milattan önce yaşamış İskitlerin kadın askerlerine verilen isim. Göğüslerini dağlatarak küçükten harbe alıştırılan bu İskit kadınlarının şiddetli muharebeler yaptıkları yazılıdır.
Güney Amerika'da büyük bir nehir adı.
amelehu
"Tarafından yapıldı." mânâsına gelir ve bir sanat eserinde san'atkârın imzasından önce yazılır.
asm
"Aleyhissalâtüvesselâm" duasının kısa yazılışı.
ba-i kasem / bâ-i kasem
Arabçada yemin maksadı ile kelime başına getirilen bâ. "Billâhi" gibi.
Farsçada: Bâ diye yazılırsa; ile, beraber, birlikte, sâhip mânalarına gelir. Arapçadaki Zû gibidir.
buyrultu
Sadrazam, kaptan-ı derya, vezir, beylerbeyi gibi devlet erkânının yazılı emirleri.
(Türkçe)
celle celalüh / celle celâlüh
"O yücedir" mânâsına Allahü teâlânın ismi-i şerîfi söylenince, yazılınca ve işitilince, söylenilen ta'zîm (hürmet, saygı) ifâdesi.
ebced hesabı / ebced hesâbı
Ebced harf tertibinde görüldüğü gibi, Kur'ân-ı Kerim daha nâzil olmadan harflere rakam değeri verilerek tarih yazılır ve hâdiseler kaydedilirdi. Bundan böyle Arab, Fars ve Türk Ebediyatında hâdiselerin tarihleri Ebced hesâbı ile yazılırdı. Birçok muharebe, zafer, büyüklerin doğum ve ölümü, yüksek me
Her harfi bir rakamı gösteren arabî harflerle yazılı sekiz kelimeden meydana gelen bir hesab sistemi. Hâdiselerin zamânının tesbiti ve hatırda daha kolay kalması için rakamları harf olan târih düşürme sanatı.
ecel-i muallak / ecel-i muallâk
Levh-i Mahv İsbat'ta mukadder olarak yazılı, bâzı şartlarla mukayyed olan ecel. Ecel-i müsemma.
Mânevî kader levhasında yazılı olan ve gerçekleşmesi bazı şartlara bağlı olan ecel.
elbette
(Te'kid edâtı) Kat'i veya kat'iye yakın hükümlerde kullanılır. Yazılı sözlerde daha çok "elbet" şeklinde geçer.
emirname
Âmirin emri yazılı olan kağıt. Üst makamdan verilen emir kağıdı.
(Farsça)
ferman
Emir, buyruk, padişah tarafından verilen yazılı emir.
ferman-ı rabbani / fermân-ı rabbânî
Bütün varlıkları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah'ın emir ve buyruklarının yazılı olduğu Hizbü'l-Ekber.
fiil
(Fi'l) Müessirin te'siri. Amel, iş.
Gr: Hâdiseye veya zamana delâlet eden kelime. (Sarf bilgisinde geniş izahı vardır.) Türkçede; gelme, gitme, yazma, okuma, gezme gibi kelimelere de fiil denir. (Fi'l diye de yazılır.)
gubari / gubarî
Eski harflerle yazılan bir çeşit ince yazı. Bu isim Arapça toz demek olan gubardan alınmıştır. Yazı, toz gibi ince yazıldığı için bu adı almıştır. Eski Türk devletlerinde güvercin postalarıyla gönderilen mektuplar bu yazı ile yazılırdı.
haber
Herhangi bir konuda alınan yazılı veya sözlü bilgi.
Sünnet, hadîs-i şerîf.
Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînden bildirilen söz.
hadis-i mütevatir / hadîs-i mütevâtir
Bir çok Sahâbînin Peygamber efendimizden ve başka bir çok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitâba yazılıncaya kadar, böyle pek çok kimsenin haber verdiği hadîs-i şerîfler.
haliçe
Küçük halı. Kilim. Seccâde. (Kaliçe de yazılır.)
hatavat
(Tekili: Hatvât - Hatuvât - Hutuvât olarak da yazılır) (Hatve) Adımlar, hatveler.
hırz
Melce'. Sığınılacak yer.
Tılsım. Cenab-ı Hakk'ın muhafaza etmesine dair yazılı duâ.
Fık: Bir malın âdet üzere muhafazasına mahsus yer.
Muhafaza etmek.
hüccet-i zahriye
Kenarında sebebi yazılı bulunan hükmün tasdikli suretini ihtiva eden hüccet.
hücec-i hattiye
Huk: Yazılı deliller. Bunlar tezvir ve tasni şüphesinden sâlim olduğundan onunla amel edilebilir, yani hükme medar olur, başka vech ile sübuta ihtiyaç kalmaz. (Beraetler, mahkeme kararları, tescil edilen vakriye gibi.)
hukuk
(Tekili: Hakk) Haklar.
İnsanın cemiyet hayatında riâyet etmesi lâzım gelen kaideler, esaslar, yâni; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaideler.
Şeriat kitablarında yazılı olan haklar, kanunlar ve kaideler.
Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı.
hukuk-u mektube
Kanunlarda yazılı olan haklar.
huruf-ı mukattaa / hurûf-ı mukattaa
Kur'ân-ı kerîmde bâzı sûre başlarında bulunan ve mânâsı açık olmayan ikisi üçü bir arada veya tek başına yazılı harfler. Elif lâm mîm, Yâsîn, Elîf lâm râ... gibi.
huruf-u şemsiye
Gr: "El" harf-i tarifinin "lâm" harfi ile yan yana geldiğinde, kendisi okunmayıp "Lâm" harfine kalboluyorsa, o harflere "huruf-u şemsiye" harfleri denir. (Te, se, dal, zel, rı, ze, sin, şın, sad, dat, tı, zı, lem, nun harfleri) Meselâ: El-turab yazılıyor, etturab okunuyor. El-şems yazılıyor, eşşems
huruf-ul mukattaa
Gr: Kur'an-ı Kerim'de sure başlarında bulunan, kesik kesik, ikisi üçü birleşik veya tek başına yazılı hafler. Elif Lâm Mim, Yâ Sin, Elif Lâm Râ... gibi. Bunlar İlahî birer şifre olup, mânalarını anlayanlar Resul-ü Ekrem (A.S.M.) ve O'nun vârisleridir.
i'lanname
İçinde ilân yazılı olan kâğıt.
(Farsça)
Bir hususun herkese ilân edilmesi için hükümetçe hazırlanıp bastırılan resmi kâğıt.
(Farsça)
ifta / iftâ
Fetvâ vermek, dînî bir mes'elenin hükmünü sözlü veya yazılı olarak bildirmek.
ihbarname
Yazılı haber. Yazı ile haber vermek.
(Farsça)
Belirli hadiselere dair bilgi olarak, alâkalı olduğu yere verilen yazı.
(Farsça)
Bir paranın ödenmesi veya başka bir muamelenin yapılması lüzumuna dair resmi bir daireden gönderilen ihtarnâme.
(Farsça)
ilanname / ilânnâme
Yazılı duyuru.
ilyasin / ilyasîn
İlyas demektir. Bazı kıraetlerde "âl yasin" okunduğundan, her iki kıraete de mutabık olmak için imlâsı, "el yasin" suretinde yazılır.Yasin, İlyas Aleyhisselâm'ın babası olmakla Âl-i Yasin, yine İlyas demek olur. Yasin bir de Resul-i Ekrem'in isimlerinden olduğuna göre, bazıları Âl-i Yasin'den murad;
imam-ı mübin / imâm-ı mübîn / اِمَامِ مُب۪ينْ
Her şeyin vukūundan evvel ve sonra yazılı olduğu kader defteri; Allahın şimdiki zamandan ziyâde, geçmiş ve geleceğe bakan ilmi.
irade-i aliye
Tar: Sadrazam tarafından verilen emir. Bu emir yazılı olduğu gibi, şifâhi de olurdu. Yazılı olana "iş'arat-ı âliye" de denilirdi.
irade-i seniyye
Padişahın, bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında verdiği emir. İrade eskiden şifahî, yani ağızdan emir vermek, yahut kendi el yazısı ile yazmak suretiyle verilirdi. Sonradan iradeler mabeyn baş kâtibinin imzasını taşıyan yazılı kâğıtla bildirilmeğe başlamıştır.
Çok yüksek ve m
isticvabname
Şahidlerin ve maznunun ifadelerinin yazılı olduğu kâğıt.
(Farsça)
istinabe
Niyabet istemek.
Huk: Başka bir tarafta görülen bir muhakeme için, şahid veya maznunun yazılı ifadesinin alınması. Muhakemenin icab ettirdiği muameleleri yapması için bir mahkeme tarafından başka bir mahkemeye veya kendi âzâsından birisine salâhiyet verilmesi.
istiş'ar
Bir mes'elenin yazılıp bildirilmesini istemek.
Kullanmak.
Ürkmek.
kaddesallahü teala esrarehümül'aziz / kaddesallâhü teâlâ esrârehümül'azîz
Daha çok tasavvuf büyüklerinin, evliyâ zâtların isimleri anılınca ve yazılınca söylenen veya yazılan Allahü teâlâ onların kıymetli sırlarını temiz, mübârek eylesin mânâsına duâ ve saygı ifâdesi. Bir kişi için Kaddesallahü sırrehü; iki kişi için Kadde sallahü sırrehümâ denir.
kanunname
Kanun kitabı, kanunların yazılı olduğu kitap.
kaza / kazâ
Allah'ı takdir ettiği şeyin zamanı gelince meydana gelmesi; kaderde yazılı olanın meydana gelmesi.
kelimat-ı mektube
Yazılı kelimeler.
kıble saati
Herhangi bir yerde, güneşin kıble hizâsında bulunduğu andaki vakit. Güneşin hangi saatte kıble hizâsında bulunduğu hesâb edilir ve takvimlere yazılır. Bu saatler hergün değişmektedir.
kitabe / kitâbe
Yazılı levha.
kitabet-i kudsiye
Kutsal yazılımlar, yazılar.
kuddise sirruh
Daha çok Allahü teâlânın sevdiği kullar olan evliyâdan birinin ismi anılınca veya yazılınca, onun sırrı (içi) temiz ve mübârek olsun mânâsına söylenen veya yazılan duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için "Kuddise Sirruhümâ" ikiden çok için "Kuddi se sirruhüm" denir.
künye
Bir kimsenin nereden ve kimden olduğunu bildiren ve hüviyeti yazılı olan kâğıt.
Künye, kişinin kimliğinin yazılı olduğu kâğıt veya levha.
kur'an hattı / kur'ân hattı
Kur'ân'ın yazılı olduğu alfabe, Arap alfabesi.
kur'an-ı kerim / kur'ân-ı kerîm
Allahü teâlânın Cebrâil aleyhisselâm vâsıtasıyla Muhammed aleyhisselâma yirmi üç senede Arabça olarak indirdiği, bize kadar ilk nâzil olduğu şekilde tevâtürle, yalan söylemeleri mümkün olmayan üstün vasıflı insanların bildirmeleri ile gelen ve mushaf larda yazılı olup, okunması ile ibâdet edilen, hi
lafzan
Lafız itibariyle. Söz olarak. Söyleyerek. Yazılı olmıyarak.
lafzi mu'cize / lâfzî mu'cize
Kur'ân'ın lâfzına ait mu'cize; Kur'ân'ın yazı ve hat san'atıyla yazılırken farkında olmayarak "Allah" lâfızlarının alt alta gelmesi şeklinde görünen Kur'ân mu'cizesi.
levh
Görünen ibretli manzara.
Üzerinde yazı veya şekil çizilebilir düzlük.
Seyredilen yerin çizili sureti.
Ayet, hadis veya büyüklerin ders verici sözleri. Yazılı şey.
Şimşek çakmak.
Susamak.
Zâhir olmak.
Çalıp almak.
levh-i ezeli / levh-i ezelî
Olmuş ve olacak her şeyin üzerinde yazılı olduğu ezeli levha.
levh-i mahfuz / levh-i mahfûz
Allah yanında her şeyin yazılı bulunduğu manevî levha.
levh-i mahfuz-u a'zam / levh-i mahfûz-u a'zam / لَوْحِ مَحْفُوظِ اَعْظَمْ
Herşeyin yazılı olduğu en büyük kader levhası.
levh-ül-mahfuz / levh-ül-mahfûz
Korunmuş levha; Allahü teâlânın takdir ettiği her şeyin yazılı bulunduğu, nasıl olduğu bizce bilinmeyen ve her türlü te'sirden korunmuş levha.
levhimahfuz / levhimahfûz
Olmuş ve olacaklarla ilgili bütün bilgilerin yazılı bulunduğu kader levhası.
levhimahv
Varlıkların yazılıp silindiği levha.
luka
Meşhur olmuş dört İncil kitabından birisidir. Hz. İsa Aleyhisselâm'dan sonra mühim Hristiyan doktorlarından birisi olan Luka adındaki zatın yazdığı İncil'dir. Bu Zâtın (Mi: 70) yılında vefât ettiği yazılıdır.
mahfuz
Saklanmış, korunmuş.
Ezberlenmiş.
Levhi mahfuz:
Allah tarafından takdir edilenlerin ezelde yazılı bulunduğu levha.
mahtut / mahtût / مخطوط
Yazılı.
(Arapça)
Çizili.
(Arapça)
mazbata
Bir toplantıda konuşulanların neticesinin yazılı şekli. Kararnâme.
me'huzat / me'huzât
Alınmış olanlar. Alınan paralar ve bu paraların defterde yazılı kısmı.
mektub / مكتوب
Yazılı, yazılmış kâğıt.
Yazılı.
(Arapça)
Mektup.
(Arapça)
menşur
Yazılı olarak yayılan, neşredilen.
mesaj
Sözle veya yazı ile gönderilen haber.
(Fransızca)
Bir devlet adamının veya makam sahibi şahsiyetin, diğer bir şahsiyete veya cemaate gönderdiği yazılı haber.
(Fransızca)
mestur / mestûr / مسطور
Yazılı.
(Arapça)
mevsukan
Güvenilir ve sağlam şekilde, yazılı olarak kaydedilmiş.
mıshaf
Kur'ân-ı kerîmin tamâmının yazılı olduğu mübârek kitab.
mıska
Şifâ âyet-i kerîme ve duâlarının yazılı olduğu kâğıt, muska.
muaraza-i bilhuruf / muâraza-i bilhuruf
Harflerle mücadele, yazılı ve sözlü mücadele.
mücerred
(Çoğulu: Mücerredât) Yalnız, tek.
Hâlis, saf, katışıksız, karışık olmayan. Tek başına.
Çıplak, soyulmuş.
Tek başına yaşayan, evlenmemiş, bekâr.
Edb: Kur'ân yazısında noktasız harflerle yazılı mensur veya manzume. Bu şekil yazıya mahzuf veya mühmel de denir.
muhabbetname
Sevgisini bildiren yazılı mektup.
Sevgisini bildiren yazılı kâğıt. Aşkını bildiren yazı.
(Farsça)
muharrer / محرر
Yazılı, yazılmış.
Tahrir olunmuş.
Yazılmış. Yazılı.
Yazılmış, yazılı.
Yazılı.
(Arapça)
muharrerat / muharrerât
Yazılı şeyler. Yazılmış kâğıtlar. Mektuplar.
mühr
Mühür. İmza yerine basılan yazılı damga. Damga. Sikke.
Tay.
mukadder
Tâyin olunmuş.
Kısmet. Kader. Miktarı tâyin ve takdir olunmuş olan.
Kazâ.
Kıymeti biçilmiş.
Beğenilmiş.
Yazılmış olan.
Edb: Yazılı olmayıp da sözün gelişinden anlaşılan. Lafzan zikredilmeyip, mânen murad edildiği anlaşılan. Meselâ: Kur'an-ı Ker
mukavele / mukâvele
Sözleşme, yazılı sözleşme.
Sözleşme, yazılı sözleşme.
mukavelename
Anlaşma yazılı olan kâğıt. Mukavele yapılan kâğıt.
murakkam
(Rakam. dan) Yazılı, yazılmış.
Numaralanmış, numara konulmuş, sayı konulmuş.
müsbet
İsbât olunan. Delilli. Açık ve sabit olan.
Menfinin zıddı. Pozitif, olumlu.
Yazılıp kaydedilmiş. Tesbit edilmiş olan.
mushaf
Sahife. Sahife halinde yazılı kitap.
Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.
Kur'ân-ı kerîmin tamâmının yazılı olduğu kitap. Mıshaf da denir.
muska
Şifâ âyet ve duâlarının yazılı olduğu, dürülüp bağlanmış rukye.
müsvedde
İlk yazılış, karalama.
müteradif
Birbirine bağlı, tâbi olan. Birbirinin ardınca giden.
Gr: Yazılışı ayrı, fakat mânası aynı olan kelime.
mütevatir hadis / mütevâtir hadîs
Birçok sahâbînin Resûl-i ekremden ve başka birçok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitaba yazılıncaya kadar, böyle hep, çok kimselerin haber verdiği hadîs-i şerîfler.
müzeyyel
(Zeyl. den) Zeyli, ilâvesi olan.
Altına cevabı yazılıp geri gönderilen tezkere.
Eklentisi olan. Ekleme parçası olan.
name-i nur
Nurun mektubu. Saadet verici mânâlar yazılı kâğıt.
nüsah
Nüshalar, sahifeler, yazılı şeyler.
nüsha / نسخه
(Çoğulu: Nüsah) Yazılı şey. Yazılı bir şeyden çıkarılan suret.
Muska, duâlı kâğıt.
Gazete ve dergilerde (sayı).
Dualı kağıt, sahife, yazılı şey.
Yazılı belge.
(Arapça)
Muska.
(Arapça)
Süreli yayın sayısı.
(Arapça)
nüvişt
Yazılı, yazılmış.
(Farsça)
Mektub.
(Farsça)
pusula / پُوصُولَه
Not yazılı küçük kağıt.
radıyallahü teala anha / radıyallahü teâlâ anhâ
Hanım sahâbîlerden birinin ismi anılınca veya yazılınca söylenen "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki hanım sahâbî için (Radıyallahü teâlâ anhümâ" ve ikiden çok için "Radıyallahü anhünne" denir.
rakim
Yazılmış nesne. Yazı yazılacak levha.
Ashab-ı Kehf'in mağarasının bulunduğu dağ; veya bazılarınca mağaranın bulunduğu dere; veya Ashab-ı Kehf'in başka bir ismi.
Ashab-ı Kehf'in isim ve kıssalarının yazılı bulunduğu kitabe.
şahi / şahî
şaha, hükümdara ait, şah ile ilgili.
(Farsça)
Hükümdarlık, şahlık.
(Farsça)
Eski topların bir çeşiti.
(Farsça)
Nişastalı, yumurtalı bir helva.
(Farsça)
Tar: Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim Han'ın bastığı altun para. (Bu ismin verilmesi, üzerinde "şah" kelimesinin yazılı bulunmasından
(Farsça)
sahife-i mukadderat
Kader sayfası; Allah tarafından takdir edilen şeylerin yazılı bulunduğu sayfa.
salat u selam / salât u selâm
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem ism-i şerîfleri anılınca, işitilince veya yazılınca söylenen veya yazılan hayır duâlardan ibâret olan sözler yâni sallallahü aleyhi ve sellem, Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed, Essalâtü ves-selâmü aleyk
sehl-i mümteni'
Edb: "Hem kolay, hem güç" mânasına bir tâbirdir. Yazılışı veya söylenişi kolay göründüğü hâlde taklidine kalkışınca, taklidi imkânsız eser demektir.
sehv-i kalem
Yanlış yazılış, kalem yanlışı.
sened
Delîl, dayanak.
Hadîs-i şerîfleri rivâyet edenlerin silsilesine verilen ad.
Bir hakkı tesbit eden yazılı vesîka.
serdefter
Defterin başında yazılı olan. En ileri geçen, en başta bulunan.
(Farsça)
tahriri / tahrîrî / تحریری
Yazılı.
(Arapça)
takdiri / takdirî
Kaderden olan. Takdir-i İlâhîye ait ve müteallik olan.
İtibarî.
Farazî.
Gr: Yazılı olmayıp var bilinen mâna veya kelime.
takdirname
Bir işin beğenildiğine ve istihsan edildiğine dâir alâkadarların imzasını taşıyan yazı. Beğenildiğine dair yazılı kâğıt.
(Farsça)
tarih-i telif
Yazılış tarihi.
tarih-i telif ve istinsah
Yazılış ve düzeltme tarihi.
terci'-i bend
Gazel şeklinde aynı vezinde yazılı manzumelerin "vâsıta" denilen bir beyti ile birbirine bağlanmış şekli. Vâsıta beyti tekerrür ederse terci-i bend; tebeddül ederse (değişirse) terkib-i bend olur. Bendlerin her birisine, terci-i bendlerde "terci'hâne"; terkib-i bendlerde "terkibhâne" denir. (Edb. L.
(Farsça)
tercüman
Yazılı ve sözlü metinleri başka bir dile çeviren.
tevafukat-ı gaybiye
Göze görünmeyen ve bizim için gaybi olan tevafuklar. Kur'an veya kıymetli dinî eserlerde, bir kısım kudsi kelimelerin, yazılışlarında İlâhî bir takdir ile, altalta ve yanyana dizilişleri.
tevsik
Vesikalandırmak. Vesikalamak. Sağlamlaştırmak. Yazılı hale koymak.
Bir kimse hakkında -bu emindir, mutemeddir- demek.
vasiyetname / vasiyetnâme
Yazılı vasiyet. Bir kimsenin vasiyetini yazmış olduğu kâğıt.
(Farsça)
ve'd-dua
"Duâlarımız sizinle birliktedir" anlamına gelen bu tâbir, evvelce mektupların altlarına yazılırdı.
vekaletname / vekâletnâme
Birisine vekillik verildiğini isbat eden ve ekseriya noterlikçe tanzim edilmiş bulunan yazılı kâğıt.
(Farsça)
zaman-ı telif
Yazılış zamanı.
zeyd bin sabit
Sahabe-i Güzinden ve Aşere-i Mübeşşeredendir. Henüz on bir yaşında iken isteği ile İslâmiyet'i kabul etmiştir. Kur'ân-ı Kerim'i kemiklerde yazılı ve hâfızların ezberinde iken bugünkü şeklinde ilk olarak yazan, bu hizmette en büyük hizmet kendisine nasib olandır. Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) kâtipliğini
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
maal-iftihar
HUCNET
Dershane
aȘdak
ıcal
usar
zehari
zevat
Tahfif
kassar
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Yazili
mârife
yesi
ödev
domuz
Karin
ana dili
acı
Sevgi
eteklik