REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Yardimcı ifadesini içeren 104 kelime bulundu...

a'deb

  • Erkeklerden arkadaşı ve yardımcısı olmayan.
  • Bir boynuzu kırık hayvan.

a'van

  • Yardımcılar. Etbâlar.

adb

  • Kılıç.
  • Kesmek.
  • Sövmek.
  • Yardımcı.

adub

  • Yardımcı.

adud

  • Pazı. Kolun omuzdan dirseğe kadar olan kısmı.
  • Mc: Yardımcı. İstinadgâh.

ahfad

  • Torunlar. Hafidler. Evlâd oğulları. Yardımcılar.

akıle / âkıle

  • Kâtilin, öldürme işindeki yardımcıları, bunlar yoksa öldürmede kendisine yardım eden kabîlesi (köylüleri, şehirlileri) ve akrabâsı.

aşir

  • Onda bir. On kısma taksim edilen bir şeyin herbir parçası.
  • Kur'an-ı Kerimin on cüz'ünden herbiri veya on âyetlik bir parçası.
  • Dost, yardımcı, yardak.
  • Koca.
  • Kabile.
  • Kötülükte yardımcılık eden.
  • Sahip.
  • Toz.

asistan

  • Profesör veya hekim yardımcısı. (Fransızca)

atil

  • Para karşılığı tutulan yardımcı, asistan.

avan

  • (Çoğulu: Uven) Her şeyin orta yaşlısı.
  • (Çoğulu: Avine-Avân) Esir.
  • Yardımcı, nâsır.

avane / avâne

  • Yardımcılar.

avene / عَوَنَه

  • Yardımcılar.
  • Yardımcılar.
  • Yardımcılar.

avn

  • Yardım. İmdâd.
  • Mededkâr. Yardım eden. Yardımcı. Zahir.

berr

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). İhsân eden, iyilik eden, yâni her iyilik kendisinden olan, îmân edip, iyi ameller yapmayı nasîb edip, bunlara karşılık âhirette sevâb ve dünyâda sıhhat, kuvvet, mal, makam, evlâd ve yardımcı lar veren.
  • Îtikâdı doğru, amelleri i

car / câr

  • Çeken, sürükleyen.
  • Komşu.
  • Medet eden, yardımcı.
  • Müşteri.

cünd

  • Er, asker. Ordu.
  • Bir kimsenin yardımcıları.
  • Şehir.

dad-res / dâd-res

  • Yardımcı, yardıma yetişen. (Farsça)

dest-gir / dest-gîr

  • Muavenet. Arka olmak. Tutucu, yardımcı, muin. Zahir. (Farsça)
  • Yardımcı olan, elinden tutan.

dest-güzar

  • İmdada yetişen, yardım eden, yardımcı. (Farsça)

dest-yar

  • Yardımcı, muin. Arka. (Farsça)

dun-perver / dûn-perver

  • Kötü kimseleri koruyan, alçak kişileri muhafaza edip onların ilerlemelerine yardımcı olan. (Farsça)

edat

  • "Hem, için" gibi kendi başına mânâsı olmayan yardımcı kelime.

ensar / ensâr / انصار

  • (Tekili: Nâsır) Yardımcılar. Müdâfiler.
  • Peygamberimiz Resul-ü Ekrem (A.S.M.) Mekke'den Medine'ye hicretinde Onun mücadelesine iştirak edip ona yardımcı, müdâfi, muhafız vaziyetini alan ve Cenâb-ı Hak'tan ve Hz. Peygamber'den (A.S.M.) yardım ve nusret dileyen Sahabe-i Kiram hazeratı.
  • Yardımcılar. Mekke'den Medîne'ye hicretten sonra, Resûlullah efendimize ve Mekke'den gelen müslümanlara yakın alâka gösterip, malları, mülkleri, bedenleri ve her şeyleri ile yardım eden Medîneli müslümanlar.
  • Yardımcılar, Medineli sahabeler.
  • Yardımcılar. (Arapça)

eşya' / eşyâ'

  • (Tekili: Şia) Bölükler, bölümler, kısımlar, neviler, fırkalar, tabakalar, cinsler, çeşitler. Cemaatler, cemiyetler, topluluklar.
  • Yardımcılar.

evşaz

  • Yardımcılar, tarafdarlar. Aşağılık ve ayak takımı olan kişiler.
  • Vücuttaki mafsallar, oynak yerler.

fi'l-i mürekkeb

  • Gr: Yardımcı bir fiille birleşerek tek kelime hükmüne geçen fiil. Birleşik fiil. (Vurabilmek, yazabilmek, okuyabilmek gibi.)

gavs-ı a'zam

  • Büyük gavs (yardımcı). Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin lakabı.

gıyas

  • Medetkâr. Yardımcı. Nusrete yetişen.
  • Meded. Yardım.

hafede

  • (Tekili: Hafid) Yardımcılar, hâdimler.

harun

  • Musa Peygamber'in (A.S.) yardımcısı ve büyük kardeşi.
  • Bağdad Abbasî Halifelerinden Harun-ür Reşid.

havari / havârî / حَوَار۪ي

  • Yardımcı.
  • Hz. İsa'nın (A.S.) yardımcı ve sahabeleri olan 12 zâttan her biri.
  • Yardımcı. Îsâ aleyhisselâma îmân eden on iki kişiden her biri.
  • İsa aleyhisselâmın yardımcısı.
  • Hz. Îsânın on iki yardımcısından herbiri.

havariyun / havâriyûn

  • Hz. İsâ'nın (a.s.) yardımcısı ve sahabesi olan on iki kişinin hepsine birden verilen ad.

havariyyun

  • Hz. İsa'nın (A.S.) yardımcı ve sahabeleri olan 12 kişinin hepsine birden verilen isim. Bunlar: İsa'nın (A.S.) Petrus adını verdiği Yunus'un oğlu Simun, kardeşi Andreas, Yakub, Zebedi'nin oğlu Yuhanna, Filipus ve Bartholomaeus, Matta ve Tomas, Alte'nin oğlu Küçük Yakub, Gayur Simdeu, Yakub'un oğlu Ya

hizlan

  • (Hezlan) Yalnız başına kalıp zelil olmak, yardımcısız kalmak.
  • Muhafaza ve rahmet-i İlâhiyeden mahrumiyet.

ilm-i alet / ilm-i âlet

  • Ulûm-i âliyye denilen sekiz yüksek din bilgisini öğrenebilmek için lâzım olan yardımcı ilimlerdir. Bunlara ulûm-i ibtidâiyye, başlangıç ilimleri de denir. Ulûm-i âliyye şunlardır:Tefsîr, usûl-i kelâm, kelâm, usûl-i hadîs, ilm-i hadîs, usûl-i fıkh, fı kh, ilm-i tasavvuf. Böylece din bilgileri yirmi o

istizhar / istizhâr

  • Birinden yardımcı olmasını isteme.

kade

  • Gr: Yardımcı fiillerdendir. Cümlede ifade edilen hükmün yaklaştığını bildirmek için söylenir. Mübtedâ ile haberin başına gelerek, birincisini isim adı ile merfu' kılar, haberini de mansub eder. Bu gibi fiillerin haberi muzâri olur.

kalfa

  • Sarayla konaklardaki cariyeler hakkında kullanılan bir tâbir idi. Konaklarda bu tâbir, daha çok bunların eskileri ve yaşlıları hakında kullanılırdı. Gençlerine "kız" denilir ve adlarıyla çağrılırlardı.
  • Eski tarz mekteblerde öğretmen yardımcısı.
  • Bir san'atta usta ile çırak ara

kasem-i istimdad

  • Yardımcı, kuvvetlendirici mânâsındaki yemin.

kes-i bikesan / kes-i bîkesan

  • Kimsesizlerin yardımcısı.

kuvve-i zahriye

  • Yardımcı ve imdatçı kuvvet.

kuvvet-i zahr

  • Destek veren kuvvet, yardımcı kuvvet.

kuvvet-üz zahr

  • Arka veren kuvvet. Yardımcı, imdadcı kuvvet. Geriden gelen yardımcı.
  • İcabında arkadan yardımcı olacak asker kuvveti. İmdâda hazır asker.

maarif nazır vekili

  • Millî Eğitim Bakan Yardımcısı.

medar / medâr / مدار

  • Yörünge (Arapça)
  • Dönence. (Arapça)
  • Vesile, vasıta (Arapça)
  • Yardımcı. (Arapça)

mededkar / mededkâr / مددكار

  • Yardımcı, muin, nâsır. Nusret veren. (Farsça)
  • Yardım eden, yardımcı. (Arapça - Farsça)

mededkari / mededkârî

  • Yardımcılık. (Farsça)

mededres

  • Yardımcı. İnâyet eden. Yardım eden. Mededresân da denir. (Farsça)
  • Yardımcı.

mededresani / mededresanî

  • Yardımcılık. Yardım ve inâyet edicilik.

medetkar / medetkâr

  • Yardım eden, yardımcı.

mevali / mevalî

  • Efendiler.
  • Azad edilmiş köleler.
  • Azad edenler.
  • Mevleviyyet pâyesine ulaşmış sarıklı âlimler.
  • Dost ve komşular.
  • Yardımcılar.

mevla / mevlâ

  • Sahib. Rabb.
  • Efendi. Köleyi âzad eden.
  • Şanlı. Şerefli. Mâlik.
  • Mün'im-i Mutlak olan Cenab-ı Hak (C.C.).
  • Terbiye eden, mürebbi.
  • Yardımcı, muavenet eden.
  • Dost ve komşu.
  • Azâd olan.
  • Efendi, sahip.
  • Allah.
  • Kul, köle, azat eden.
  • Velî, veliyeti olan.
  • Şanlı, şerefli.
  • Yardımcı.
  • Mürebbi, terbiye eden.
  • Yardımcı ve koruyucu olan Allahü teâlâ.
  • Sevgili, sevilen.
  • Âzâd edilmemiş, serbest bırakılmamış köle ve câriyenin sâhibi, efendisi.
  • Âzâd edilmiş köle.
  • Kölesini âzâd etmiş olan kimse.

milis

  • Orduya yardımcı halk kuvveti. (Fransızca)

mu'in / mu'în

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (ism-i şerîflerinden). Yardım eden, yardımcı.

muavenet

  • Yardımcılık. Yardım. Teâvün.

muavenetkarane / muâvenetkârâne

  • Yardımcı olurcasına.

muavenettar

  • Yardımcı.

muavin / muâvin / معاون / مُعَاوِنْ

  • Yardımcı. Yardım eden. Vekil.
  • Mekteblerde ve resmi dairelerde müdürden sonra gelen idare memuru.
  • Yardımcı.
  • Yardımcı.
  • Yardımcı. (Arapça)
  • Yardımcı.

müddeiumumi muavini / müddeiumumî muavini

  • Başsavcı yardımcısı.

muhalif

  • Yardımcı.

muhtekir

  • Yardımcı.

muid / muîd

  • Yardımcı. Mubassır.
  • Dersi iade eden, tekrar ettiren. Muallim yardımcısı.
  • Geri çevirtici.
  • Bir şeyi âdet edinmiş olan.
  • Tecrübeli. Hâzık.
  • Güçlü. Kuvvetli.
  • Arslan.
  • Gazâ ve cihad eden kimse.

muin / muîn / مُع۪ينْ

  • Yardımcı.
  • Yardımcı. Muâvin. İane eden.
  • Yardımcı.
  • Yardımcı.

muin-i zalim / muîn-i zâlim / مُع۪ينِ ظَالِمْ

  • Zalimin yardımcısı.

muin-i zalimin / muîn-i zâlimîn

  • Zâlimlerin yardımcısı.

muinsiz

  • Yardımcısız.

müsaadekar / müsaadekâr / مساعده كار

  • Yardımcı, izin verici. (Arapça - Farsça)

müsaadekarlık / müsaadekârlık

  • Yardımcı olma, izin verme. (Arapça - Farsça - Türkçe)

müşavir

  • İstişare olunacak kimse, kendisine danışılan kişi.
  • İdare işlerinde yakın yardımcı memur.
  • Kovanlık üstünde yapılan örtünün direkleri.

müshilat / müshilât

  • (Tekili: Müshil) İshal veren, bağırsakların temizlenmesine yardımcı olan ilâçlar.

müzahir / müzâhir

  • Koruyan, yardımcı.

nakib / نقيب

  • Şeyh yardımcısı. (Arapça)
  • Reis vekili. (Arapça)

nasır / nâsır

  • Yardımcı, yardım eden, nusret veren. Resül-i Ekrem'in (A.S.M.) bir ismi.
  • Yardımcı.

nasir

  • Nusret eden, zafer veren. Yardımcı. Muin.

nasırin / nasırîn

  • (Tekili: Nâsır) Yardım edenler, yardımcılar.

nazır / nâzır

  • Gören, görücü.
  • Vakfın işlerini, dînin emirlerine uygun olarak idâre etmek üzere vâkıf (vakıf yapan) veya hâkim tarafından tâyin edilen mütevellînin vakıf işlerindeki tasarruflarını murâkabe (kontrol) etmesi ve gerektiğinde ona re'yleri (görüşleri) ile yardımcı o lması için vazîfelend

nusara

  • (Tekili: Nasir) Yardımcılar.

nussar

  • (Tekili: Nâsır) Yardımcılar.

püştiban

  • Payanda, destek, dayanak. (Farsça)
  • Yardımcı, muin. (Farsça)

püştivan

  • Destek, dayanak, payanda. (Farsça)
  • Yardımcı. (Farsça)

refik

  • Ortak, arkadaş, eş, yardımcı, yoldaş.

rehber

  • Yol gösteren, kılavuz; bir kimseye veya bir topluluğa iyi ile kötüyü görmesinde ve doğru yolu bulmasında yardımcı olan, insanı Allahü teâlânın rızâsına kavuşturmaya çalışan, ilim ve ahlâk sunan zât.

rıd'

  • Yardımcı, muavin.
  • Gözleyici.

sadakat / sadâkat

  • Dostluk; bir kimseye Allahü teâlâ için kalbden bağlılık; doğruluk. İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrâh, Doğruların yardımcısıdır hazret-i Allah.

serçeşme

  • (Çoğulu: Serçeşmegân) Çeşme başı, su başı. Pınar. (Farsça)
  • Pir, şeyh. Baş. (Farsça)
  • (Tanzimattan evvel) yardımcı askerlerin maddi işlerine bakan kimse. (Farsça)

şia / şîa

  • Taraflılar, yardımcılar.
  • Hazreti Ali taraflıları, aleviler, şiiler.
  • Taraftar, yardımcılar. Hazret-i Ali'yi sevdiklerini söyleyip, diğer Eshâb-ı kirâmın (Peygamber efendimizin arkadaşlarının) kıymetini bilmeyen ve onları kötüleyen kimselerin mensûb olduğu bozuk fırka.

simal

  • Medet etmek.
  • Medetçi, yardımcı ve mutemed kişi.

tebi'

  • Yardımcı, yardak.
  • Sığır yavrusu.

tezafür

  • Birbirine yardımcı olma.
  • Bir yere toplanma.

ulum-i ibtidaiyye / ulûm-i ibtidâiyye

  • Âlet ilimleri; ana ilimleri öğrenmek için yardımcı olan sarf, nahiv, belâgat, mantık vs. gibi ilimler.

vekil

  • Yardımcı, temsilci.

vezan

  • "Olmak" yardımcı fiiliyle birlikte kullanılır ve "esen, esici" anlamlarına gelir. (Farsça)

vezir

  • Padişah yardımcısı.

vezirsiz

  • Yardımcısız.

yamak

  • Yardımcı, yardak, muavin.

yar / yâr

  • Dost, ahbab, tanıdık. (Farsça)
  • Yardımcı. (Farsça)
  • Âşık. Mâşuk, sevgili. (Farsça)

yarmend

  • Dost, muin, yardımcı. (Farsça)

yaver / yâver / يَاوَرْ / یاور

  • Yardımcı. Mededkâr. İmdatçı. (Farsça)
  • En yakın memur. (Farsça)
  • Devlet büyüklerinin yanında bulunan en yakın memur. (Farsça)
  • En yakın yardımcı.
  • Yardımcı. (Farsça)

yaveran / yâverân

  • (Tekili: Yâver) Yâverler. Yardımcılar. (Farsça)

yaveri / yâverî

  • Yâverlik, yardımcılık. (Farsça)

yaversiz / yâversiz

  • Yardımcısız.

zahir / zahîr

  • (Zahr. dan) Kuvvetli deve.
  • Yardımcı, arka çıkan.
  • Geriden gelen kuvvet.
  • Yardımcı, arka çıkan.

zahir olma / zahîr olma

  • Destekçi, yardımcı olma.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın