REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Yaralan ifadesini içeren 24 kelime bulundu...

abdurrahman bin avf

  • Aşere-i mübeşşereden ve çok fedakar olan Sahabelerdendir. İlk müslüman olan sekiz kişiden birisidir. Bütün ihya-yı din için olan muharebelerde çok fedakârlıkta bulunmuş, birisinde yirmibir yerinden yaralanmıştı. Bir gazada oniki dişini birden kaybetmişti. Medine'ye ve Habeşistan'a hicret edenlerdend

afv-i anil ceraha

  • Huk: Kendisine cinayet yapılmış olan kimsenin, yaralanmadan dolayı malik olduğu kısas, diyet veya hükümet-i adl; yani, ehl-i vukufca tayin edilen diyet hakkını caniye bağışlamasıdır.

akir

  • Yaralanmış, cerih.

cerh / جرح

  • Yaralama. (Arapça)
  • Çürütme. (Arapça)
  • Cerh edilmek: (Arapça)
  • Yaralanmak. (Arapça)
  • Çürütülmek. (Arapça)
  • Cerh etmek: (Arapça)
  • Yaralamak. (Arapça)
  • Çürütmek. (Arapça)

cerha

  • Yaralı, yaralanmış.

cerih

  • (Cerh. den) Mecruh. Yaralanmış, yaralı.

diyet

  • Kan bedeli. Yaralanan veya öldürülen bir kimse için en yakın vârisine ödenmesi şer'an hükmolunan para veya mal. Can pahası.
  • Para, değer. Kıymet.

erş

  • Fesat, niza, ihtilaf, rüşvet.
  • Fışkırmak.
  • Tırmalamak.
  • Fık: Yaralanan veya kesilen bir uzuvdan dolayı verilmesi lâzım gelen diyet.

gazi

  • Din uğrunda harbeden. Cihadda yaralanmış veya harbetmiş olan kimse. Harpte ordunun başına geçen kumandan. Muzaffer olan ve harpten sağ dönen.
  • Savaşta yaralanan, sağ dönen kimse.

haber

  • Berelenme, yaralanma. Çürüme.

insimag

  • Yere düşüp ezilme, yaralanıp berelenme.

kalb-i mecruh

  • Yaralı, yaralanmış kalb.

kısas

  • Cinayette ödeşmek. Bir suç işliyenin aynı şekilde cezalandırılması. Öldürme veya yaralanmada suçlu olana aynı şeyin yapılması. Suçsuz yere adam öldürene veya yaralayana şeriatın aynı cezayı tatbik etmesi.

makruh

  • Yaralanmış, kahredilmiş. Mecruh.

mantuh

  • Boynuzlu hayvan tarafından yaralanan veya öldürülen.

mecruh

  • Yaralı. Yaralanmış.
  • Huk: İnandırıcı sözlerle çürütülmüş fikir, davâ.

mecruhin / mecruhîn

  • (Tekili: Mecruh) Yaralılar. Yaralanmış olanlar.

meklum

  • Yaralı, mecruh. Yaralanmış.

meşcuc

  • Yüzü gözü yaralanmış olan.

misket

  • Alaybozan tüfeği. Patlayan bombadan etrafa sıçrayarak tahribe, yaralanmaya ve ölüme vesile olan sert parça. Eskiden kullanılmış geniş çaplı bir silâh. (Fransızca)
  • Güzel kokulu meyve. (Elma, üzüm vs.) (Fransızca)

mürtes

  • Muharebede yaralanıp, savaş meydanı dışına nakledildikten hemen sonra vefat eden İslâm mücâhidi.

rahnelenen

  • Yaralanan.

şehid-i ahiret / şehîd-i âhiret

  • Bir kimsenin Allah için olan cihâdın hazırlığı esnâsında tâlimlerde veya zulüm ile öldürülmesi veya cihâdda ve eşkıyâ, âsî, yol kesici, gece hırsızla vuruşmada yaralanarak hemen ölmeyip bir namaz vakti çıkıncaya kadar yaşayan veya başka yere götürülü p, orada ölen. Âhiret şehîdi.

tefellül

  • (Kılıç) gedik olmak, yaralanmak. Rahnedar olmak.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın