Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Yan
kelimesini içeren
174
kelime bulundu...
a'ni / a'nî / اعنى
Yani ben demek istiyorum ki (manasında).
Yani.
(Arapça)
ahufizar / âhufizâr
Yanıp yakınma.
akis / عكس / عَكِسْ
Yansıma.
Yansıma, yankı.
Yansıma, aksetme, akis.
(Arapça)
Yansıma.
aks / عكس
Yansıma.
Yankı, yansıma, tersi.
Yansıma, akis.
(Arapça)
Aksetmek:
Yansımak, vurmak.
(Arapça)
aks-i misali / aks-i misalî
Yansıma; (aynada yansıyan) görüntü.
aks-i sada / aks-i sadâ / عَكْسِ صَدَا
Yankı.
aks-i seda / aks-i sedâ / عكس صدا
Yankı.
akseden
Yansıyan.
aksedilme
Yansıtılma.
aksi / aksî
Yansıyan, akseden.
aksisada
Yankı.
andezit
Yanardağ lâvlarının soğumuş kalıntısı.
ayine-i tecelli / âyine-i tecellî
Yansıma aynası.
bürkan
Yanardağ, volkan, lavlar saçan dağ.
canib
Yan, yön. Cihet, taraf. Yüksek taraf.
(Farsça)
cenbi / cenbî
Yan tarafa âit.
cerenfeş
Yanları etli ve büyük olan kişi.
cevaben / cevâben / جوابا
Yanıt olarak.
(Arapça)
cevanib / cevânib / جوانب
Yanlar, taraflar.
Yanlar, yönler.
(Arapça)
cihat / cihât
Yanlar, yönler.
cilve
Yansıma, görüntü.
cilve-i akis
Yansımanın görüntüsü.
cürfüş
Yanları etli olan şişman kimse.
dac'
Yan tarafını yere koyup yatmak.
daffe
Yan, taraf.
dağdar / dâğdâr
Yanık, yaralı.
dagit
Yanında bir kuyu daha olduğundan suyu çekilip kokan kuyu.
dayet
Yan, taraf, cenb.
derecat-ı tecelli / derecât-ı tecellî
Yansıma dereceleri.
dil-i suzan
Yanık, ateşli gönül.
etraf / etrâf
Yanlar, taraflar.
feletat / feletât
Yanlışlar, yanılmalar, sürçmeler, tutarsızlıklar.
fer'i / fer'î / فرعى
Yan dal, tâli, ikincil.
(Arapça)
feyz-i tecelli / feyz-i tecellî
Yansımadan doğan feyz, bereket.
fikr-i batıl / fikr-i bâtıl
Yanlış fikir, sapık düşünce.
füru' / fürû' / فروع
Yan dallar, şubeler.
(Arapça)
galat / غلط
Yanlış, yanılma.
Yanlış.
Yanlış.
(Arapça)
galat-ı meşhur
Yanlış olduğu hâlde herkes tarafından kullanılan kelime veya terkib.
galatat / galatât
Yanlışlar.
galatsız
Yanlışsız, hatasız.
goncaruhsar / goncaruhsâr / غنجه رخسار
Yanağı goncaya benzeyen.
(Farsça)
habt / خبط
Yanlış hareket.
(Arapça)
habtühata / خبط و خطا
Yanlış yapma.
(Arapça)
hadd / خد
Yanak.
(Arapça)
hakk-i sehv
Yanlışı kazıma.
halt
Yanlışlık, karıştırma.
halt etme
Yanlışı doğruya karıştırma.
hamit
Yanmış ve pörsümüş süt.
harik / harîk / حریق
Yangın, ateş.
Yangın.
(Arapça)
hata / hatâ
Yanlışlık, suç, günah.
Yanlış, yanlışlık.
hataen / hatâen / خطاء
Yanlışlıkla.
(Arapça)
hataiyyat
Yanlışlıklar, yanlışlar.
hatakar / hatakâr
Yanlışlık yapan, hatâ eden, yanılan.
(Farsça)
hataya / hatâyâ / خطایا
Yanlışlar, hatalar.
(Arapça)
helyostat
Yansıyan güneş ışınlarını, belli bir doğrultuya yöneltmeğe ve bu doğrultuda tutmaya yarayan bir ayna ile bir ayar sisteminden meydana gelen tertibat.
hercai / hercâî
Yanar döner, gelgeç.
hırkat
Yanma.
iclinbab
Yan yatmak.
içtihad-ı hata / içtihad-ı hatâ
Yanlış ve hatâlı hüküm çıkarma.
ıdtıca'
Yan yatmak.
iğfal / iğfâl
Yanıltma ve aldatma.
igfaliyyat
Yanıltıp aldatmak için söylenen sözler.
iğlat / iğlât / اغلاط
Yanıltma.
(Arapça)
ihtirak / احتراق
Yanma.
(Arapça)
ilhaz
Yan bakışla bakma.
iltihab / iltihâb
Yanma, kızışma.
in'ikas / in'ikâs / اهعكاس / اِنْعِكَاسْ
Yansıma, aksetme.
Yanıyma.
(Arapça)
Yansıma.
in'ikas etmek / in'ikâs etmek
Yansımak.
in'ikasat / in'ikâsât
Yansımalar, aksetmeler.
ind
Yanı, katı.
Yan, kat.
indi / indî
Yanlı, taraflı; objektif olmayan.
indimiz
Yanımız.
indimizde
Yanımızda.
inikas / inîkas
Yansıma.
ıntıfa-yı harik
Yangının sönmesi.
iştial / iştiâl / اِشْتِعَالْ
Yanma.
istihale-i in'ikasiye / istihâle-i in'ikâsiye
Yansımanın başkalaşması, farklı bir keyfiyet alması.
itfa-yi harik
Yangının söndürülmesi.
itfaiyye / itfâiyye / اطفائيه
Yangın söndürme birliği, teşkilâtı.
Yangın söndürme teşkilatı.
(Arapça)
ittisak
Yan yana dizilme, sıralanma.
izar / izâr / عذار
Yanak. İnsanın yüzündeki yanak kısmı.
Yanak.
(Arapça)
kahkaha
Yanındakiler işitecek kadar gülmek.
karin / karîn
Yan yana, yakın.
kecfehm
Yanlış anlıyan.
(Farsça)
kele
Yanak.
(Farsça)
kıbel
Yan, taraf, yön, cihet, cânib.
kisebür
Yankesici, hırsız.
(Farsça)
kıyas-ı faside / kıyas-ı fâside
Yanlış, bozuk, geçersiz kıyas.
kütle-i nariye / kütle-i nâriye
Yanan ve ışık veren gök cismi.
lav / lâv
Yanardağların ve volkanların ağızlarından püskürüp soğuyunca donan madde.
(Fransızca)
Yanardağların ve volkanların ağızlarından püsküren sıvı ateş.
leh / له
Yan, yana, yararına.
(Arapça)
maal-farık
Yanlış olarak. Farklı olarak. Farklı olmakla beraber.
mağlata / مَغْلَطَه
Yanıltıcı saçma kıyâs.
mağlata ve safsataya düşürme
Yanlış ve saçmalığa sürükleme.
mahruk / محروق
Yanan. Yanmış.
Yanık, yanmış.
(Arapça)
maiyetine
Yanına, beraberine.
maiyyet
Yanındakiler.
makes / mâkes / معكس
Yansıma yeri.
Yansıma yeri, ayna.
Yansıma yeri.
(Arapça)
Makes bulmak:
Yansımak, yansıyacak yer bulmak.
(Arapça)
Makes olmak:
Yansıtmak, yansıma yeri olmak.
(Arapça)
mazfuf
Yanında olan şeyleri tamamen tükenmiş olan kimse.
mazhar
Yansıma ve görünme yeri; sahip olma, erişme.
mugalata / mugâlata / مغالطه
Yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söyleme, demogoji.
Yanıltıcı için söz söyleme.
Yanıltmaca.
(Arapça)
muhaş
Yanmış nesne.
muhterik / مُحْتَرِقْ
Yanıp tutuşan.
Yanan.
Yanan, yanmış.
mukarenet
Yan yana olma.
mün'akis / منعكس
Yansıtan.
(Arapça)
münakis / münâkis
Yansıyan.
musahhaf
Yanlışlıkla değiştirilmiş.
musahhih / مُصَحِّحْ
Yanlışları düzelten.
mütbi'
Yanında danası olan sığır.
müteannit
Yanlış arayan. Başkalarının yanlışını bulmak için uğraşan.
müteannitane / müteannitâne
Yanlış arayana, yanlışlıklar çıkarmaya uğraşana yakışır surette.
(Farsça)
mütegallit
Yanlışa düşen, yanılan, tegallüt eden.
müteremmid
Yanıp kül olmuş.
muztaci'
Yan tarafına uzanan, yan üstü yatan.
muztacian
Yan üstü yatarak, yan tarafına uzanarak.
nakka'
Yanında olmayan şey için mübalağa yapan kimse.
nebta
Yanları beyaz olan dişi koyun.
nezdinde
Yanında.
nezdine
Yanına.
nisbet-i in'ikas / nisbet-i in'ikâs
Yansıma oranı.
nuf
Yankı. Aks-i sadâ.
(Farsça)
nur-u timsal / nur-u timsâl
Yansımanın nuru, aydınlığı.
piramun
Yan, etraf, çevre.
(Farsça)
ruh / رخ
Yanak, yüz.
(Farsça)
ruhsar
Yanak. Çehre. Yüz.
sakati / sakatî
Yanlışları çok olan muharrir veya şâir.
secde-i sehv
Yanılma secdesi; namazda bir farzın veya vâcibin, vaktinden önce veya sonra yapılması yâhut vâcibin terkinde yapılması lâzım gelen secde.
sehivsiz
Yanılmadan, şaşırmadan.
sehv / سهو
Yanlış, hata.
Yanılma.
Yanılma, hata, yanlış.
Yanılgı.
(Arapça)
sehv secdesi
Yanılma secdesi; namazda bir farzın veya vâcibin, vaktinden önce veya sonra yapılması yâhut vâcibin terkinde yapılması lâzım gelen secde.
sehv-i kalem
Yanlış yazılış, kalem yanlışı.
sehven / سهوا
Yanlışlıkla, yanılmak suretiyle.
Yanlışlıkla, yanılarak.
Yanlışlıkla.
Yanlışlıkla.
(Arapça)
selim akıl / selîm akıl
Yanılmayan, pişman olacak bir işi yapmayan ve peygamberlere, âlim ve evliyâlara mahsus, ileriyi gören akıl.
sıhhatli
Yanlışsız ve eksiksiz.
şiyat
Yanmış yün ve pamuk kokusu.
su-i hareket / sû-i hareket
Yanlış hareket.
su-i tedbir
Yanlış tedbir. Kötü yol. Tam düşünüşle, akıllıca hareket etmeyiş.
su-i tefehhüm / sû-i tefehhüm
Yanlış anlama.
Yanlış anlama.
su-i tefsir / sû-i tefsir
Yanlış ve hatalı yorum, kötüye yorumlama.
su-i telakki / sû-i telâkki
Yanlış anlayış, yanlış düşünce.
suhte / sûhte / سوخته
Yanık.
(Farsça)
sünnetullah
Yanlış olarak "tabiat kanunları" denilen ilâhî kanunlar.
suret-i misaliye
Yansıyan görüntü.
suz
Yanma, tutuşma. Ateş. Sıcaklık.
(Farsça)
suzi / suzî
Yanma ile, tutuşma ile ilgili.
(Farsça)
suziş / sûziş / سوزش
Yanma, yangı.
(Farsça)
tağlit / tağlît / تغليط
Yanıltma, bulandırma.
Yanıltma.
Yanıltma.
(Arapça)
tamam-ı aks
Yansımanın tamamı.
taraf
Yan, yön.
tarafdar / tarafdâr / طرفدار
Yandaş.
(Arapça - Farsça)
tarafdaran / tarafdârân / طرفداران
Yandaşlar, taraftarlar.
(Arapça - Farsça)
tarafdari / tarafdârî / طرفداری
Yandaşlık.
(Arapça - Farsça)
tarafgir / tarafgîr / طرفگير
Yan tutan, yandaş.
(Arapça)
Tarafgîrlik etmek:
Yan tutmak, taraf tutmak.
(Arapça)
tarrar / tarrâr / طرار
Yankesici.
Yankesici.
Yankesici, hilekâr.
Yankesici.
(Arapça)
tashif
Yanlış yazma, hem anlamı, hem de kelimeyi değiştirme. Yanılıp yanlış kelime yazma.
tecella / tecellâ
Yansıma, görünme.
tecelli eden / tecellî eden
Yansıyan.
tecelli etme / tecellî etme
Yansıma.
tecelli-i aks / tecellî-i aks
Yansımanın görüntüsü.
tecelligah / tecellîgâh
Yansıma ve görünme yeri.
telehhüf / تلهف
Yanıp yakılma.
(Arapça)
televvün / تلون
Yanardönerlik.
(Arapça)
temessül
Yansıma, görünme.
temessülat / temessülât
Yansımalar.
teremmüd
Yanıp kül olmak.
timsal-i aks
Yansımanın görüntüsü.
tuf
Yankı. Akseden ses. Aks-i sada.
(Farsça)
veçh-i in'ikas / veçh-i in'ikâs
Yansıma yönü, akseden tarafı.
veche
Yan, taraf, yüz.
Yan, taraf. Yüz.
volkan
Yanardağ.
(Fransızca)
vücud-u misali / vücud-u misâlî
Yansımaya dayalı varlık.
vüruk
Yan yatma.
zat-ül cenb / zât-ül cenb
Yan zarı iltihab. Akciğer zarı iltihabı.
zıll-i tecelli / zıll-i tecellî
Yansımanın gölgesi.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
kemafıssabık
zekat
istima'
Huruf-u kur'aniye
bi-l-ahire
mevki-i mer'iyet
tav'i
didar
baran
mahfüziyet
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Yan
Reşa
Diyari
Uzat
Raya
naca
Sal
Je
fezâ
kamis