bergüzar / bergüzâr / برگذار

• Hatıra, hediye, yadigâr. (Farsça)

eydi

• (Tekili: Yed) Eller.
• Mc: Kuvvetler. (Daha çok Eyâdi şeklinde kullanılır.)

feryad-ı andelib

• Bülbülün feryâdı, ötmesi.
• Yirmiiki martta olan bir fırtına.

fırat

• Ön Asya'nın en büyük nehridir. Diyadin civarında çıkar, Anadolu'nun doğu taraflarına kadar gelip Mezopotamya'yı dolaştıktan sonra Irak'ta Dicle ile birleşerek Basra Körfezi'ne dökülür.

garib / garîb

• Garip, yabancı, kimsesiz, yâd ellere düşmüş, yadırganan şey.

hadreban

• Feryadı şiddetli olan, çok fazla bağıran.

hikmet-i efgan

• Ağlayıp sızlamanın hikmeti. Feryadın, inleyişin gizli sebebi. (Farsça)

istiğrab / istiğrâb

• Yadırgama, garipseme.

istiğrabkarane / istiğrâbkârâne

• Yadırgarcasına.

künye

• Bir kimsenin adı, soyadı, ülkesi, doğumu, mesleği gibi özelliklerini gösteren kayıt.

kuvvetü'z-zahr

• Dayanak, insanların arkalarını dayadıkları güç.

mihzab

• Boyacıların elbise boyadıkları küp.

mukabildir

• Karşı karşıyadır, karşısındadır.

müsnede

• Arka yastığı. Arkaya dayadıkları nesne.

mütevahhiş

• Tevahhuş eden, ürken, korkan, yadırgayan.

saydelan

• (Çoğulu: Sayâdile) Boncuk ve hırdavat satan çerçi.

tenkir

• Belirsizleme, yadırgama.

tenkirat / tenkirât

• Yadırgamalar.

vaveyla-i ruhi / vaveylâ-i ruhî

• Ruhun feryadı, çığlığı.

vaveyla-yı firak / vâveylâ-yı firak / vâveylâ-yı firâk / وَاوَيْلَايِ فِرَاقْ

• Ayrılık feryadı.

• Ayrılık feryâdı.

vaveyla-yı intikam / vâveylâ-yı intikam

• İntikam feryadı.

vaveyla-yı mevt / vâveylâ-yı mevt / وَاوَيْلَايِ مَوْتْ

• Ölüm feryadı.

vaveylay-ı firak / vâveylây-ı firak / وَاوَيْلَايِ فِرَاقْ

• Ayrılık feryadı.

velvele-i istiğrab

• Garip karşılayarak bağırma, hayret feryadı.

yad-bud

• Armağan, yâdigâr. (Farsça)

zerde

• Safranla pişirilen bir çeşit pirinç tatlısı. Safran, sarı renge boyadığı için bu ad verilmiştir. Eskiden düğünlerde pişirilirdi. (Farsça)
• Safran. (Farsça)
• Yumurta sarısı. (Farsça)