REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te YARALI ifadesini içeren 45 kelime bulundu...

akur

  • Yaralıyan, ısıran köpek. Kuduz, azgın köpek.
  • Çok şerir, kötü kimse.

biryan / biryân

  • Yaralı, yanık.

cankurtaran

  • t. Ölüm tehlikesinde olanları kurtarmak için kullanılan vasıta.
  • Hasta ve yaralıları hastahaneye taşıyan otomobil. Ambulans.

cerahat

  • Yaradan akan irin. Yaralı vücudda toplanan kandaki küreyvât-ı beyzâdan (ak yuvarlardan) mürekkeb kan. Yaradan akan beyaz akıcı cisim.

cered

  • Yaralı, mecrûh. (Farsça)

cerha

  • Yaralı, yaralanmış.

cerih

  • (Cerh. den) Mecruh. Yaralanmış, yaralı.

ceriha-dar / ceriha-dâr

  • Cerihalı, yaralı. (Farsça)

çeşm-i alil / çeşm-i alîl

  • Ağlayan yaralı göz.

dağdar / dâğdâr

  • Yaralı, kızgın demirle dağlanmış.
  • Pek acıklı, üzüntülü. (Farsça)
  • Gönlü yaralı. (Farsça)
  • Kızgın demirle nişan vurulu. Damgalı. (Farsça)
  • Yanık, yaralı.

dil-figar

  • Gönlü yaralı, âşık. (Farsça)

dil-hun

  • Kalbi yaralı, yüreği kanlı. Mükedder, mağmum. (Farsça)

dil-riş

  • Dertli, kalbi yaralı, gönlü yaralı. (Farsça)

dilefgar / dilefgâr / دل افگار

  • Gönlü yaralı, aşık. (Farsça)

dilfigar / dilfigâr / دل فگار

  • Gönlü yaralı, aşık. (Farsça)

dilhaste / دلخواسته

  • Gönlü yaralı. (Farsça)

dilsuhte / dilsûhte / دل سوخته

  • Bağrı yanık, gönlü yaralı. (Farsça)

efgar

  • (Figâr) Yaralı, kötürüm, sakat, cerih. (Farsça)

feris / ferîs

  • (Çoğulu: Fersâ) Ağaç halka, çenber.
  • Yaralı. Maktul.

figar / figâr

  • Ceriha, yara. (Farsça)
  • İncinmiş, yaralı, müteessir manalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dil-figâr : Yüreği yaralı. (Farsça)

ilac

  • Derde devâ olan şey. Hastayı veya yaralıyı iyi etmek için içmek veya sürmek üzere verilen şey.
  • Devâ, mualece.
  • Mc: Tedbir, çare, tavsiye, derman.
  • Hastaya bakma, iyi olmasına çalışma.

kalb-i mecruh

  • Yaralı, yaralanmış kalb.
  • Yaralı kalb.

karih

  • Yaralı, cerihalı.
  • Çıbanlı.

kelim

  • Kendine söz söylenilen, kendine hitab olunan.
  • Hz. Musa'nın (A.S.) bir ünvanı.
  • Söz söyleyen, konuşan. İkinci şahıs.
  • Yaralı kimse.
  • Yaralı kimse.
  • Konuşulan kimse.

kısas / kısâs

  • İşlenen suçun, yapılan kötülüğün aynısını suçluya tatbîk ederek cezâlandırma, öldüreni öldürme, yaralıyanı yaralama, bir uzvu kesenin uzvunu kesme cezâsı.

kulub-i mecruha / kulûb-i mecrûha

  • Yaralı kalpler.

mecruh / mecrûh / مجروح

  • Mânevî olarak hasta olan, yaralı olan.
  • Yaralı. Yaralanmış.
  • Huk: İnandırıcı sözlerle çürütülmüş fikir, davâ.
  • Yaralı.
  • Yaralı. (Arapça)

mecruhin / mecruhîn / mecrûhîn / مجروحين

  • (Tekili: Mecruh) Yaralılar. Yaralanmış olanlar.
  • Yaralılar. (Arapça)

medbur

  • Zengin. Malı mülkü ve serveti çok olan.
  • Yaralı, mecruh.

meklum

  • Yaralı, mecruh. Yaralanmış.

merda

  • Yaralılar. Hastalar.

mültehab

  • Yaralı, iltihaplı.

mültehap

  • İltihaplanmış, yaralı.

mütekarrih

  • (Karh. dan) Yaralı, çıbanlı. Cerahatli yara veya çıban.

rahnedar / rahnedâr

  • Yaralı.

resis

  • Yaralı, mecruh.
  • Köhne, eski. Eskimiş, yıpranmış.

riş

  • Yara. (Farsça)
  • Yaralı. (Farsça)
  • Tüy. Kıl. Kuş kanadı. (Farsça)
  • Sakal. (Farsça)

şikestedil / شكسته دل

  • Gönlü yaralı. (Farsça)

sine-çak / sine-çâk

  • Göğsü, yüreği yaralı.

sineçak / sîneçâk / سيه چاک

  • Göğsü parçalanmış, göğsü yaralı. (Arapça - Farsça)

zahmdar / zahmdâr / زخمدار

  • Yaralı, mecruh. (Farsça)
  • Yaralı. (Farsça)

zahmhurde

  • Mecruh, yaralı. (Farsça)

zahmin

  • Yaralı, mecruh. (Farsça)

zahmnak

  • Yaralı, zahmzede, mecruh. (Farsça)

zahmzede / زخم زده

  • Yaralı. Mecruh. (Farsça)
  • Yaralı. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın