Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Vehim
ifadesini içeren
52
kelime bulundu...
ba-vehim
Vehim ile, şüphe ile.
bavehim / bâvehim
Vehim ve korku ile, şüpheyle.
Vehimle, kuruntuyla.
evham / evhâm / اوهام
Olmayan bir şeyi olur zannı ile meraklanma. Üzüntü. Vehimler. Kuruntular. Zarar ihtimâli çok az olan bir şeyden meraklanma ve üzülme.
Vehimler ve hayaller. Kuruntular ve gerçek dışı şeyler.
Vehimler, kuruntular.
Vehimler, kuruntular.
Vehimler.
Vehimler, kuruntular.
(Arapça)
evham-alud / evham-âlûd
Vehimler ve kuruntular karışmış.
evham-ı batıla / evham-ı bâtıla
İnsanları haktan uzaklaştıran bâtıl vehimler ve kuruntular.
evham-ı muzlime
Karanlık vehimler, kuşkular.
evham-ı seyyie / evhâm-ı seyyie
Akla gelen kötü vehim ve kuruntular.
evham-ı vahiye
Saçma vehimler, asılsız kuruntular.
evham-ı zamaniye
İçinde yaşanılan zaman diliminin yönelttiği vehimler.
evham-saz / evham-sâz
Vehimli, kuruntu saçan.
evhamın müdafaası
Vehimlerin def'edilmesi, kuruntuların kovulması.
havass-ı (hamse-i) batına / havass-ı (hamse-i) bâtına
Kalbe bağlı beş duyğu: Hiss-i müşterek (hayâl kuvveti), müdrike (akıl), vehim (vâhime), hâfıza, mutasarrıfa (meydana getirici hayal kuvveti).
havass-ı aşere
On hasse, on duyu; görme, işitme, dokunma, koklama, tatma, hayal, akıl, vehim, hafıza ve tasarruf etme duyuları.
havass-ı hamse-i batına / havass-ı hamse-i bâtına
Kalbe bağlı beş duygu; hayal, akıl, vehim, hafıza, mutasarrıfa.
hulya
Kuruntu. Hayal. Vehim. Olmıyan bir şeyi düşünerek yaşamak. Akıldan geçen ve matmah-ı nazar olan husus.
(Farsça)
iham
Vehme düşürmek, vehimlendirmek.
Edb: İki mânaya gelen bir kelimeden en az kullanılan mânayı bilerek kullanmak.
ihvan-üs-safa / ihvân-üs-safâ
On birinci asrın ikinci yarısında Basra'da ortaya çıkan; "İslâmiyete birçok vehimler karışmış, onu bu vehimlerden temizlemek ancak felsefe ile mümkündür. İslâm dînini felsefe vâsıtasıyla saf hâle getirmelidir" diyen sapık ve gizli bir cemiyet, ekol.
imkan-ı vehmi / imkân-ı vehmî
Vehimle bir şeyi mümkün görmek, zannetmek.
işkil
Şüphe, vesvese. Vehimlenmek.
(Farsça)
Hile, tezvir.
(Farsça)
Sağ ön ayağı ve sol arka ayağı beyaz olan at.
(Farsça)
kuvve-i vahime / kuvve-i vâhime
Vehim ve hayâl duygusu. Kuruntu hâssesi.
kuvvet-i vehim
Vehim kuvveti, kuruntu gücü.
ma'reke-i evham
Vehim ve asılsız kuruntuların çarpıştığı savaş alanı.
mahsusattaki vehmiyat bedihiyattandır / mahsûsattaki vehmiyat bedihiyattandır
Dış duyular vasıtasıyla elde edilen bilgiye vehim karışamaz. Zira hakikati sabittir. Dış duyularla gödüğümüz şeyler dış dünyada vardır. Vehimde olduğu gibi kuruntu ile olmayan bir şeyin varlığına hükmetmek değildir.
mevhum / mevhûm / مَوْهُومْ
Aslı olmayıp evham mahsulü olan. Vehim.
Vehimde olup, hakîkatte olmayan.
mevhume
Vehim, kuruntu ve hayâl nev'inden bir şey.
mugalata
(Galat. dan) Karşısındakini yanıltmak için söz söylemek. Doğruya benzer yanlış sözler. Safsata. Hatalı ve yanlış söz. Demagoji.
Man: Vehimlerden terekküb eden kıyastır.
mütekebbir
Allahü teâlânın ism-i şerîflerinden. Yaratılanların sıfatlarından uzak, vehim ve aklın anlamasından yüksek, azamet ve kibriyâ (büyüklük) sıfatıyla her şeyden ayrılmış olup, her şeyden yüce ve yüksek olan.
Kibirlenen, kendisini başkalarından üstün gören, kendini beğenen.
mütevehhim
Evhamlı, vehimli, kuruntulu.
mütevehhimane / mütevehhimâne
Vehimlenircesine, evhamlanırcasına.
(Farsça)
reddü'l-evham
Vehimleri, kuruntuları reddetme.
su-i tevehhüm
Kötü vehim, kötü düşünce.
taarruz-u evham
Vehimlerin hücumu.
tevehhüm / توهم
Vehimlenme.
tevehhüm-ü batıl / tevehhüm-ü bâtıl
Bâtıl ve hakka ters vehim.
tevehhüm-ü küfür
Küfrü tevehhüm etme; küfür olmadığını kesin bildiği halde, küfürmüş gibi vehimlenme.
tevehhümkarane / tevehhümkârâne
Vehimlenerek, kuruntuya kapılarak.
tevhim
(Çoğulu: Tevhimât) (Vehm. den) Vehme düşürme. Vehimlendirme.
uluhiyet-i sariye ve hayat-ı sariye / uluhiyet-i sâriye ve hayat-ı sâriye
Vahdet-ül vücud ehlince kullanılan tasavvufî tabirler olup; İlâhî sıfatların ve hayatiyetin eşyaya sirayet etmesi, yani tecelli etmesi mânasında olan bu tabirlerden, ehil olmayanlar; Allah'ın tecessümünü veya eşyaya hulûl'ünü veya eşya ile ittihad ve ittisal'ini zu'metmek gibi bâtıl vehimlere düştül
vahime
Vehim veren, vesvese veren.
vahşet
(Vahş - Vahiş) Yabanilik.
Issızlık, tenhalık.
Vehim, ürküntü. Korku. Vahşilik.
Tenha, ıssız, korkunç yer.
Elbise ve silâhını çıkarıp atmak.
Aç kimse.
vehel
Vehim, kuruntu.
vehham
Çok vehimli. Fazla şüphe eden.
Aşırı derecede vehimli, kuruntulu, şüpheci.
Vehimli, kuruntulu.
vehhamlık
Kuruntu etme, aşırı vehimli olma.
vehim ü hayal
Vehim ve hayal; olmayan bir şeyi varmış gibi gösterme ve hayal etme.
vehm
Vehim, kuruntu.
(Vehim) Mübhem ve mânasız korku.
Belirsiz fikir ve düşünce.
Cüz'i mânaların anlaşılmasına yarayan bir idrak kuvveti.
vehm-alud / vehm-âlud
Vehimli, kuruntu dolu.
Vehimli. Vehim dolu. Vehim karışık.
(Farsça)
vehm-i batıl / vehm-i bâtıl
Bâtıl ve gerçeğe uymayan vehim.
vehm-nak / vehm-nâk
Vehimli, kuruntulu.
(Farsça)
vehmi / vehmî
Vehimle ilgili.
vehmiyyat / vehmiyyât
(Tekili: Vehmiyye) Vehimler, kuruntular.
vilayet-i kübra / vilâyet-i kübrâ
Vehimden ve hayâlden kurtulma makâmı. Bu vilâyete, Vilâyet-i enbiyâ da denir.
vilayet-i sugra / vilâyet-i sugra
Vehimden ve hayâlden kurtulamadan ilerlenen evliyâlık yolu. Buna Vilâyet-i evliyâ da denir.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
katil
sabr-ı
İye
zahmet
kare
şa'ir
celbe
Uşşaki
riyazî
vekahe
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Vehim
ETEK
aban
hendese
Yaratıcı
güzel göz
Taba
Çeviri
hemed
Zined