REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Vecih ifadesini içeren 17 kelime bulundu...

basar

  • (Çoğulu: Ebsâr) Görme duygusu.
  • Kalble hissetme. Kalb gözü.
  • Gözün görmesi.
  • İdrak. Fikir.
  • İlm-i Kelâm'da: Kendi şânına lâyık bir vecih ile Cenab-ı Hakk'ın "görme sıfatı"dır. Kâinatta hiçbir şey O'nun görmesinden hâriçte kalamaz.

ca'l

  • Yaratmak, halk.
  • Almak.
  • İş işlemek. Yapmak.
  • Bu kelime Kur'ân-ı Kerim'de onüç vecihle kullanılmıştır:1- Tafak ve ahz (inşâ ve ikbal) mânasına; bir işi işlemeğe müteveccih olup başlamak ve işler olmak.2- Halketmek, yaratmak.3- Kavl ve irsal.4- Tehiyye ve tesviye (tanzim

ela / elâ

  • Arabçada söze başlarken kullanılır. İstiftah harfi tâbir edilir. Beş vecih üzere bulunur: 1 - Tevbih ve tenbih, 2 - İnkâr, 3 - İstifham-ı anin-nefiy, 4 - Arz, 5 - Teşvik ve rağbet ettirme, makamlarında.

evceh

  • En vecihli, çok uygun, en münâsebetli.

hadd

  • Yol.
  • İnsan cemaatı.
  • Bir şeye tesir ederek iz bırakmak.
  • Yanak, yüz, vecih.
  • Yeri kazmak, yeri yarmak.

harf

  • Ağızdan çıkan her bir sese âit verilen işaret. Alfabeyi meydana getiren şekilli çizgilerden herbiri.
  • Müstakil bir mânâya değil de başka harflerle birleşerek, başka muayyen ve müstakil çok mânaların ifadesi için kullanılan şekil. Başkasının mânalarını gösteren işaret.
  • Vecih, ü

hibek

  • (Çoğulu: Hubük) Rüzgârın lâtif estiği zaman denizde veya kumda meydana getirdiği yol yol kırıntılar ve dalgacıklar. Saçların kıvırcıklığından hâsıl olan dalgalanmalar. Kelimenin aslı olan "habk" sıkı bağlayıp muhkem kılmak; ve kumaşı sıkı, sağlam ve üzerinde san'at eseri zahir olacak vecihle güzel b

kad

  • Gr : İsmiyye veya harfiyye olan bir kelimedir. İsmiyye olduğunda iki vecihle kullanılır. yerine muzari olur. Yetişir, kifayet eder mânasınadır. Yahut kelimesine müradif isim olur. Harfiyye olduğunda dâhil olduğu fiil, tahkik, ümid, rica, intizar, yakınlık, azlık veya çokluk ifade edebilir.

ledünniyat

  • (Tekili: Ledünn) Allah Teâlâ Hazretleri tarafından hususi vecih üzere bâtınan ihsan olunanlar.

ma'rifet

  • Bilme, bir şeyi cüz'i vecihle bilmek.
  • Hüner. Üstadlık. San'at.
  • Tuhaflık, garib hareket.
  • Vasıta, tavassut.
  • İlim ve fenlerle tahsil olunan mâlumat. İrfan kazanmak.

tal'at

  • Vecih, yüz. Çehre.
  • Görünüş. Görüşmek.
  • Güzellik.
  • Görmek.
  • Bir şeye çok rağbet etmek.

terettüb

  • Sıralanmak.
  • Gerekmek. Lâzım gelmek. Netice olarak çıkmak.
  • Bir yerde aslâ kımıldamak, bir vecih üzere sâbit ve pâyidar olup durmak.
  • Zuhura gelmek.
  • Muayen sebeblerin, muayyen ve mukannen olan neticeler vermesi.

vech

  • (Vecih) Yüz, çehre, surat.
  • Tarz, üslub.
  • Her şeyin karşısına gelen ve karşısında olan. Satıh. Ön. Alın. Cephe.
  • Tarih.
  • Suret.
  • Sebeb.
  • Bir şeyin nefsi ve zatı.
  • Semt. Cihet.
  • Münasebet.
  • Vecih, yüz, tarz, ön, alın, sebep, ilgi.

vücuh / vücûh

  • Vecihler, yönler.
  • Vecihler, yüzler, yönler.

vücuh-u i'caz

  • Mu'ciz olmanın yolları. İ'caz nevileri ve vecihleri.

vücuh-u kesire

  • Pekçok vecihler, yönler.

vücuh-u seb'a

  • Yedi vecih; Kur'ân'ın yedi türlü okunuş şekli.
  • Yedi vecih. Kur'anın yedi tarzda okunuşu.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın