Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Vaktiyle
ifadesini içeren
27
kelime bulundu...
akademi
yun. Yüksek mekteb.
Âlimler, edebiyatçılar heyeti.
Eflatun'un vaktiyle talebesine ders verdiği yer.
Çıplak modelden yapılan insan resmi.
Belli bir ilmin gelişme ve ilerlemesini te'min maksadı ile müşterek tetebbularda veya serbest tedrisatta bulunan salâhiyetl
araste
Bezenmiş süslenmiş.
(Farsça)
Çarşının bir esnafa mahsus kısmı.
(Farsça)
Vaktiyle ordu çarşısı, ordugâhta kurulan seyyar çarşı.
(Farsça)
arda
Vaktiyle bazı çavuşların elde tuttukları uzun değnek.
Nişan almak için dikilen değnek.
balyoz
Vaktiyle Avrupa devletlerinin büyükelçi ve büyük konsoloslarıyla, general ve amiral gibi kişilerine verilen bir ünvandır.
(Fransızca)
(Yunancadan) Kazık çakmak, büyük taşları kırmak için kullanılan uzun saplı, iri ve ağır çekiç.
(Fransızca)
çavuş
Vaktiyle divanlarda hükümdarların hizmetinde bulunan yaver veya muhzır gibi subaylara denilirdi. Tanzimattan evvelki Osmanlı saray teşkilatında çavuşlar, padişahın yaverleri ve çavuşbaşı mabeyn müşiri idi.
Onbaşıdan üstte ve assubaydan alttaki derecede olan asker.
İşçilerin b
cübb
Kuyu.
Küp. Kulpsuz desti.
Vaktiyle zindan gibi kullanılan çukur, susuz kuyu.
enderun
İç, dâhil.
Kalb, içyüz, gönül.
Vaktiyle Osmanlı Sarayının iç teşkilâtı.
gülhane
İstanbulda Sarayburnu'ndan Topkapı Sarayı'nın duvarlarına ve bir taraftan Çizme Kapısı hizasına kadar devam eden saha. Bunun deniz tarafında, şimdiki hat boyunun batısında vaktiyle sıra ile gül bahçeleri bulunduğundan bu isim verilmiştir.
gülle
Top mermisi. (Vaktiyle demirden veya taştan yuvarlak olarak yapılırdı. Şimdi çelikten, silindir biçiminde ve ucu sivri olarak yapılmaktadır.)
harac
Vaktiyle müslüman olmayan vatandaşlardan alınan vergiye denirdi. Arazi hasılatından veya çalışanların emeğinden elde edilirdi. Reşit ve vücudu sağlam olan gayr-ı müslim erkek verirdi. Buna harac-ı rüus veya cizye denirdi. Topraktan alınan vergiye de harac-ı araziye denilirdi.
harici / haricî
Dışarıya âit olan. İçeriye âit olmayan. Dış ile alâkalı. Ecnebiye âit.
Zorba ve âsi olan.
Seyyid olmadığı halde seyyidlik iddia eden.
Vaktiyle Hazret-i Ali Kerremallâhü veche'ye âsi olan fırka-i dâlle ashabından herbiri.
haseki
Tar: Vaktiyle sarayda görevli bazı subaylara verilen isim.
i'dadiye
Hazırlığa ait. Hazırlığa mahsus.
Orta tahsili veren okullar. Vaktiyle rüşdiyeden sonra gidilip yüksek mekteblere girebilmek için lâzım gelen bilgileri öğreten okul. Sultaniyelerden aşağı olan mekteb.
icazet-i külli / icazet-i küllî
Vaktiyle Osmanlı serdarlarına ve sefirlerine müsâlaha, muahede akdi ve sair işler hakkında verilen mezuniyet. Tam salâhiyet demektir. Bu salâhiyeti alan kumandan veya sefir, üzerine aldığı işi merkezden sormaya ihtiyaç kalmadan maslahatın icabettirdiği ve kendi aklının erdiği vechile yapıp bitirirdi
imza-yi padişahi / imza-yi padişahî
Padişahın imzası. Osmanlı Padişahları tarafından vaktiyle hükümdarlara yazılan name-i hümayunların kenarlarına altun yaldızla imza konurdu. Bunlara imza-yı padişahî denilirdi.
kağıthane
Kâğıt fabrikası.
İstanbul'da vaktiyle böyle bir fabrikanın bulunduğu yerdeki mesire.
kalafat
Vaktiyle Yeniçeri Ağasının giydiği kırmızı bir başlık.
kallavi / kallavî
Vaktiyle vezirlerin giydikleri bir cins kavuk.
kaptan-ı derya
Vaktiyle bahriye nâzırı. Deniz kuvvetleri komutanı.
lale
Lâle denen meşhur çiçek.
Vaktiyle suçluların ve delilerin boynuna takılan halka.
İncir koparmak için ucu çatallı değnek.
mahbube
(Hubb. dan) Sevilmiş veya sevilen kadın. Muhabbet edilen kadın veya kız.
Vaktiyle çok kıymetli ve pahalı olan lâle cinsinden bir çiçek.
mehter
(Mih-ter) Daha büyük.
(Farsça)
Reis.
(Farsça)
Seyis. Osmanlı askeri mızıkası ve buna mensub müzikçiler.
(Farsça)
Vaktiyle Bâb-ı âli çavuşu.
(Farsça)
Rütbe, nişan veya vazife alanların evlerine müjde götürenler.
(Farsça)
Tanzimattan önce Pâdişah çadırını kurmağa vazifeli asker.
(Farsça)
At uşağı.
(Farsça)
minyatür
Eski el yazısı kitapları süslemek için sulu boya ile yapılan ince resimler hakkında kullanılır bir tâbirdir. İtalyanca "minyatura" kelimesinden alınmadır. Buna vaktiyle küçük nakış demek olan "hurde nakış" denilirdi.
İnce bir san'atla yapılmış küçük resimler.
palamar
Büyük gemileri karaya bağlamak yahut demir gomneye bedel lengere rabtetmek için kullanılan halat.
Büyük halat.
Vaktiyle muharebelerde silâh olarak kullanılan ve yük kaldırmak için kullanılan sırıklar. (Sanat Ansiklopedisi)
şatır
(Şetaret. den) Neş'eli. Şen.
Çevik. Hizmete koşup, her işe hazır bulunan.
Vaktiyle vezirlerin yanında giden asker.
sekban
Köpek besleyicisi.
(Farsça)
Padişahın köpeklerini av yerine götüren seyman.
(Farsça)
Vaktiyle Yeniçeri Ordusunda bir asker sınıfının ismi.
(Farsça)
Köy düğününde silâhlı ve oyun yapan gençler kafilesi. (Türkçede seğmen denir.)
(Farsça)
zemanen
Zamanca, zaman bakımından.
Vaktinde, vaktiyle.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
şerriyet
girbal
sena etmek
teşbih-i latif-i kudsi
mektum
hidfe
Esaf
fevka'l-beşer
Salikin
Âb-i hayât
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Vaktiyle
Gam
muztar
Esinti
uzaklaştırma
BOYA
meydana gelmek, olmak
mukem
en gercek
tecil etme