Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Vaṣl
ifadesini içeren
52
kelime bulundu...
agza
(Tekili: Gazâ) Düşmanlarla savaşlar, muharebeler.
ahestegi / ahestegî / âhestegî / آهستگى
Yavaşlık, acele etmemeklik.
(Farsça)
Yavaşlık.
(Farsça)
bahtak
Evvelce savaşlarda başa giyilen demirden yapılmış başlık. Miğfer.
(Farsça)
balimez
16. ve 17. yy. larda Osmanlılar tarafından kara ve deniz savaşlarında kullanılan uzun menzilli top.
bataet / batâet / بطائت
Tenbellik, yavaşlık. Ağırlık.
Ağırlık, yavaşlık.
(Arapça)
betaet / betâet / بطائت
Ağır olma, yavaşlık.
Ağırlık, yavaşlık.
(Arapça)
dahdaha
Yorulmak, yorultmak.
Yavaşlamak.
Muti etmek, emre itaat ettirmek.
Hor etmek.
direng
Gecikme, yavaşlık, teenni, teahhur.
(Farsça)
Dinlenme, karar, istirahat, aram.
(Farsça)
div-came
Eskiden savaşlarda giyilen kaplan veya arslan postekisi.
(Farsça)
esma-i mevsule
Vasleden isimler.
evsal
(Tekili: Vasl) Vücuttaki mafsallar, oynaklar.
fahl
Yavaşlık, hilm.
feth
Açma, açılma.
Bir yeri savaşla ele geçirme.
gazavat / gazavât / غزوات
Savaşlar, harpler.
(Arapça)
gazevat / gazevât
Gazveler, savaşlar .
gazve
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) bizzat katıldığı savaşlar.
gırajova ateşi
Tar: Eskiden kale müdafaalarında hücum edenlere karşı ve deniz savaşlarında düşman gemilerini tutuşturmak için kullanılan ve su ile sönmeyen bir cins ateş. Balmumu, kükürt, ispirto, kâfuru karmasından ibarettir. Bu ya doğrudan doğruya tutuşturulur veya buna batırılmış yuvarlak yün parçaları ateşlene
haftan
Eskiden savaşlarda zırh üzerine giyilen bir cins pamuklu elbise.
Kaftan.
hazine-i hümayun
Hazine-i Hümayun'da bulunan savaş eşyasından bir kısmının manevî değeri büyüktü. Diğer kısmının ise maddî değeri fazla idi. (Savaşlarda ele geçirilen kıymetli ganimet, padişahlardan kalmış olan değerli eşyalar gibi.)
hevade
Yavaşlık.
Yumuşaklık.
Kavmin içinde salah ve muvâfakata sebep olması mümkün olan kimse.
hey'ua
Kusmak, kay.
Yavaşlık.
hilm-i himari / hilm-i himarî
İfrat derecede yavaşlık, yumuşak huyluluk.
hilmiyyet
Yumuşaklık, yavaşlık, yumuşak huyluluk.
huneyn
Peygamber Efendimizin savaşlarından biri.
hurub
(Tekili: Harb) Harpler, savaşlar, muharebeler.
iki harb-i umumi / iki harb-i umumî
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları.
iktisad
Tutum, biriktirme. Her hususta itidal üzere bulunmak. Lüzumundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmak.
Edb: Beyit veya kasideyi birbirine vasl ile uzatmak.
kusur
Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve âcizlik. İhmal. Tedbirsizlik.
Cem' olmalar.
Pahalanmak.
Eksilmek.
Şiddetli olan şeyin yavaşlayıp sâkin olması.
Bereketlenmek.
İmtina', âciz olmak.
Bir hesabın üstü. Artan kısım.
(Tekili: Kasr) Kası
magazi
Muharebeye âit hikâyeler. Gazâ hikâyeleri.
Savaşlar, muharebeler, gazalar.
mağazi / mağâzî / مغازی
Savaşlar, gazalar.
(Arapça)
Savaş öyküleri.
(Arapça)
mazlumiyyet
Mazlumluk. Zulüm görmüşlük.
Sessizlik, yavaşlık.
megazi / megâzî
Harp tarihi, gazâlara (savaşlara) dâir bilgiler, menkıbeler, hikâyeler.
mevsul
Erişen. Vasıl olan.
Birleşmiş. Kendine başka şey vasıl olmuş olan. Bitirmiş. Vasledilmiş.
muarekat
(Tekili: Muâreke) (Ark. dan) Vuruşmalar, savaşlar, kavgalar.
mücahedat-ı fikriye / mücâhedât-ı fikriye
Fikir yoluyla yapılan mücadeleler, fikrî savaşlar.
muharebat
Harpler, savaşlar.
muharebe-i diniye
Din savaşları.
mukatelat
(Tekili: Mukatele) (Katl. den) Muharebeler, savaşlar, kavgalar, dövüşler.
Vuruşmalar, düello yapmalar.
mutavassıl
(Vasl. dan) Ulaşan, eren, kavuşan, vâsıl olan.
mütevasıl
(Vasl. dan) Birbirine bitişmiş. Birbirine ulaşan, gelen.
nüvid-i vasl
(Nevid-i vasl) Kavuşma müjdesi.
rezmi / rezmî
Savaşla ilgili.
(Farsça)
rıfk
Yumuşaklık, yavaşlık, tatlılık, nezaket. (Zıddı: unf)
sühulet / sühûlet
Kolaylık. Kolaylık vasıtası.
Yavaşlık. Nâzik muamele.
Elverişli. Kullanışlı.
Paraca kolaylık.
Kolaylık, kolaylık aracı, yavaşlık, nazik muamele, elverişli, kullanışlı, paraca kolaylık.
tavsil
(Vasl. dan.) Ulaştırma, vardırma.
tebtıe
(Bati. den) Yavaşlama, ağırlaşma.
teenni / teennî / تأنى
Yavaşlama, duraksama.
(Arapça)
Dikkat gösterme.
(Arapça)
umumi harpler / umumî harpler
Bütün dünyayı olumsuz olarak etkileyen savaşlar; Birinci ve İkinci Dünya Savaşları.
vasl
Kavuşma. Allahü teâlâya kavuşma; velî olma. Vasl olanlar reisidir, o hocasının pîridir. Mektûbât ki eseridir, câna can katar efendim.
Birleştirme. İlm ile, irfân ile, sâhib olan Sıla'ya İki temel bilgiyi vasl eden bir araya Dalıp uçsuz bucaksız, o muazzam deryâya Ve bu zikr deryâsınd
vassal
Ulaştıran, vasleden. Birleştiren.
vekayi' / vekâyi' / وقایع
Olaylar.
(Arapça)
Savaşlar.
(Arapça)
zelzele-i beşeriye
İnsanî zelzele; insanın maddî ve mânevî hayatında meydana gelen sarsıntı, Dünya Savaşları, dinsizlik gibi.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
kahvaltı
akil
debbabe
zat-ı akdes
vecdî
sadhezaran
ihzar
yad etmek
acus
mahti
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Vaṣl
Sanad
inbisat
Şumulü
Bise
Nahv
Allah'ın yarattıkları
Öy
Kanama
hükümdar