LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Uylar ifadesini içeren 48 kelime bulundu...

adab / âdâb

  • Edebler, güzel huylar, iyi haller ve davranışlar; her konuda haddini bilip sınırı aşmamak. Müfredi (tekili) edeb'dir.

ahlak / ahlâk

  • İnsanda yerleşmiş huylar. Hulkun çokluk şeklidir.

ahlak ilmi / ahlâk ilmi

  • Kötü huylardan uzaklaşıp, güzel huylar edinme yollarını öğreten ilim.

ahlak-ı fazıla / ahlâk-ı fâzıla

  • İyi ahlâk, faziletli huylar.

ahlak-ı hasene / ahlâk-ı hasene

  • Güzel huylar. Dînin ve aklın beğendiği huylar.

ahlak-ı zemime / ahlâk-ı zemîme

  • Kötü ahlâk. Dînin ve aklın beğenmediği huylar.
  • Kötü huylar, çirkin davranışlar.

büyüklenmek

  • Kendini büyük görmek, büyüklük taslamak. (Kötü huylardan biridir, günahtır.) (Türkçe)

cami-ül mehasin

  • Güzel vasıfları huyları kendinde toplamış bulunan.

edeb

  • Güzel hallere ve huylara sâhib olma ve utanılacak hareketlerden sakınma, her hususta haddini bilip, sınırı gözetme hâli.
  • Namazda müstehab ve mendup olan şeyler.

emzice

  • (Mezc. den) Mizaclar, tabiatlar, huylar, meşrebler.
  • Mizaçlar, tabiatlar, huylar.
  • Mizaçlar, huylar.

fasid-ül mizac / fâsid-ül mizac

  • Ahlâkı ve iyi huyları ifsad eden.

fazail / fazâil

  • İnsanda iyilik etmeye ve fenalıktan çekinmeye karşı devamlı ve değişmez istidatlar, güzel huylar.

halaik

  • (Tekili: Halayık) (Halk) Mahlukat. Yaratılmışlar.
  • Huylar. Tabiatlar.

hasail / hasâil

  • Hasletler, huylar, nitelikler.

hasais

  • (Tekili: Hasîse) Kötü huylar, fena tabiatlar.

hem-huy

  • Bir ahlâk ve tabiatda bulunan. Huyları bir olan. (Farsça)

hem-reng

  • Rengi bir olan, aynı renkte olan. (Farsça)
  • Mc: Huyları bir olan. (Farsça)

hilye-i seadet / hilye-i seâdet

  • Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem görünüşü veya O'nun görünen bütün uzuvlarının şeklini, sıfatlarını, isimlerini ve güzel huylarını anlatan yazılar. Süslü levhalar üzerine yazılan bu yazılara Hilye-i şerîf de denir.

hısal / hısâl

  • (Tekili: Haslet) Hasletler, huylar, tabiatlar. Ahlâk.
  • Huylar, mizaçlar, karekterler.
  • Güzel huylar.

hisal-hısal

  • Huylar, tabiatlar.

hısal-i hamide / hısal-i hamîde / hısâl-i hamîde

  • Medhe ve övülmeğe lâyık güzel huylar, güzel hasletler.
  • Övülmeye lâyık güzel hasletler, huylar.

hoşmeniş

  • Huyu, tabiatı iyi. Güzel huyları olan. (Farsça)

huluk-ı azim / huluk-ı azîm

  • Kur'ân-ı kerîmin bildirdiği ve Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem sâhib olduğu güzel huylar.

huluk-i azim / huluk-i azîm

  • Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) mübarek huyları.

ibale

  • Kuyu bileziği.
  • Hayvanları muhafaza etme.
  • Küçük çocuklara def-i hacet ettirme.
  • Devenin hallerini ve huylarını iyi bilmek.

ilm-i ahlak / ilm-i ahlâk

  • İyi huylar edinme ve kötü huylardan sakınma yollarını öğreten ilim.

ıslah-ı nefs / ıslâh-ı nefs

  • Kötü huyları, fenâ alışkanlıkları ve yaramaz işleri bırakıp, iyi huyları, güzel işleri, kulluğa yakışan tâat ve ibâdetleri yapma.

ma'nevi temizlik / ma'nevî temizlik

  • İnsanın iç temizliği, kalb temizliği; kalbini her türlü bozuk inanış ve düşüncelerden fenâ huylardan arındırmak.

mahamid

  • (Tekili: Mahmedet) İyi ve güzel huylar. İyi hasletler.
  • Şükürler, senâlar, medihler. Şükür edilmeğe değer davranışlar.

mahazi

  • Rezalet ve kepazelik sebebi olan kötü huylar.

mahmud-üş şiyem

  • Medhedilecek huylara sâhib olan. Beğenilen ve takdir edilen hasletler kendinde bulunan.

medeni-i bittab'

  • Doğuştan, yaradılıştan huyları ile medeni oluş.
  • Cenab-ı Hakkın yaratması ile tab'an iyi huylu, kibar, faziletli kimse.

mefatır

  • Yaradılıştan olan huylar. Fıtri olan huylar.

meşarib

  • Meşrebler. Mizaclar. Tabiatlar. Huylar.
  • Fehimler. Anlayışlar. Ahlâklar.
  • Su içecek şeyler. Maşrabalar.
  • Köşkler.

muhtelifü'l-mizaç

  • Farklı mizaç ve huylar.

pişegan / pişegân

  • (Tekili: Pişe) Meslekler, san'atlar. İşler. (Farsça)
  • Huylar, âdetler, tabiatlar. (Farsça)

salah / salâh

  • Sâlih olmak, iyilik, dürüstlük; iyi huylarla süslenme, dînine bağlı olma.

secaya

  • (Tekili: Seciye) Karakterler, huylar, seciyeler, ahlâk ve tabiatlar.

secaya-yı gàliye / secâyâ-yı gàliye

  • Çok kıymetli ve yüksek huylar.

secaya-yı hasene / secâyâ-yı hasene

  • Güzel karakterler, ahlâk ve huylar.

secaya-yı seyyie / secâya-yı seyyie

  • Kötü ahlâklar, karakter ve huylar.

şemail / şemâil / شمائل

  • (Tekili: Şimal) Huylar, ahlâklar, tabiatlar.
  • Huylar, tavırlar. (Arapça)

seyr-i enfüsi / seyr-i enfüsî

  • Tasavvuf yolunda bulunan kimsenin kendinde ilerlemesi, kötü huylardan temizlenen nefsin, iyi huylarla bezenmesi, süslenmesi.

şiyem

  • (Tekili: Şime) Huylar, tabiatlar.

tabayi' / tabâyi' / طبایع

  • Mizaçlar, tabiatlar, huylar. Yaratılışlar.
  • Tabiatler, huylar. (Arapça)

tasavvuf

  • Ahlâk ve kalb ilmi. Kalbi kötü huylardan temizleyip, iyi huylarla doldurmak. Kalbde îmânın vicdânileşmesi, yâni Ehl-i sünnet îtikâdının kalbde sağlamlaşması ve şüphe getirici te'sirlerle sarsılmaması, nefs-i emmâreden doğan tenbelliklerin ve sıkıntıl arın giderilip, ibâdetlerde kolaylık ve lezzet hâ

tehzib-i ahlak / tehzib-i ahlâk

  • Ahlâkı güzelleştirme, kötü huyları giderme.

uruk-u insaniyetkarane / uruk-u insaniyetkârane

  • İnsanlığa yakışır damar, kök veya huylar. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın