Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Uygulama
ifadesini içeren
59
kelime bulundu...
adat-ı küfriye ve zalimane / âdât-ı küfriye ve zâlimâne
İnkâra ait ve zâlimlere yakışan âdet ve uygulamalar.
adem-i salabet / adem-i salâbet
Dinin emirlerini korumada ve uygulamadaki ciddiyetsizlik, gevşeklik.
adet-i kavmiye ve muhitiye / âdet-i kavmiye ve muhitiye
Yerel ve genel çerçevede âdet olan uygulama.
ahlak-ı ameli / ahlâk-ı amelî / اخلاق عملى
Uygulamadaki ahlak anlayışı.
akd / عقد
Düğümleme, bağlama.
(Arapça)
Nikah.
(Arapça)
Kararlaştırma.
(Arapça)
Kurma.
(Arapça)
Akdedilmek:
Yapılmak, uygulanmak, icra edilmek.
(Arapça)
Akdetmek/eylemek:
Yapmak, uygulamak, icra etmek, imzalamak, antlaşma yapmak, sözleşme yap
(Arapça)
amel
Yapma, uygulama; dinin emirlerini yerine getirme.
İş, çalışma, uygulama.
ameli / amelî / عملى
İş olarak, uygulamalı.
Pratik, uygulamalı.
(Arapça)
ameliyat / ameliyât / عمليات
Uygulamalar, tatbikler, pratikler.
İşlemler, uygulamalar.
(Arapça)
Ameliyat.
(Arapça)
ameliyat-ı dahiliye
İç operasyon, sıkı yönetim uygulamaları.
ameliye / عمليه
İşlem, uygulama.
(Arapça)
bed muamele
Kötü uygulama.
bid'at
Aslen dinde olmayıp sonradan ortaya çıkan yeni âdet ve uygulamalar.
bid'atkarane / bid'atkârâne
Aslen dinde olmayıp sonradan ortaya çıkan ve dine zarar verici yeni âdet ve uygulamaları dine mal etmeye çalışarak.
bid'iyyat / bid'iyyât
Bid'alar; aslen dinde olmayıp sonradan ortaya çıkan ve dine zarar verici yeni âdet ve uygulamalar.
düsturü'l-amel
Davranış kuralı, uygulama prensibi.
ehl-i bid'a
Dinin aslında olmadığı halde, sonradan çıkarılan zararlı âdet ve uygulamaları dine mal etmeye çalışanlar.
ehl-i bid'a ve ilhad / ehl-i bid'a ve ilhâd
Dinin aslında olmadığı halde, sonradan çıkarılan zararlı âdet ve uygulamaları dine mal etmeye çalışanlar ve inkârcılar.
ehl-i dalalet ve bid'a / ehl-i dalâlet ve bid'a
Dinin aslında olmadığı halde, sonradan çıkarılan zararlı âdet ve uygulamaları dine mal etmeye çalışan, doğru ve hak yoldan sapmış olanlar.
fiiliyat
Fiiller, uygulamalar.
garaib-i icraat
Alışılmışın dışında garip uygulamalar, faaliyetler.
hidayete getirme
Doğru ve hak olan İslâma çağırma, İslâmın kurallarını uygulamaya davet etme.
icra / icrâ
Uygulama, yapma.
icra etmek / icrâ etmek
Uygulamaya koymak.
icraat / icrâât
Uygulamalar, yapmalar.
icraatçı
Bir uygulamayı doğrudan kendi iradesiyle yapan.
infaz / infâz / انفاذ
Emri yerine getirme; uygulama.
Uygulama, yerine getirme, yapma.
(Arapça)
infaz-ı ahkam / infaz-ı ahkâm
Hükümleri yerine getirme, uygulama.
kesb
İnsandaki seçme hareketi, istek, ihtiyâr. İsteğin uygulama safhasına sokularak ortaya konulması.
Kazanmak, kazanç.
kuvveden fiile çıkma
Potansiyel özellikleri dışa yansıtma, uygulama.
mahiyet-i ameliye
Tatbik ve uygulamanın mahiyeti, özelliği.
meşveret-i meşrua
İslâmın sınırlarını ve özelliklerini belirlediği istişare ve danışma uygulaması.
mevki-i tatbik
Uygulama yeri, makamı.
muamelat-ı zahiriye / muâmelât-ı zâhiriye
Görünürdeki uygulamalar.
muamele-i imani / muamele-i imanî
İmânı temel alarak yapılan uygulama.
münker
İslâmın reddettiği kötü davranş ve uygulama.
mürevvic-i amal / mürevvic-i âmâl
Uygulamaya sokmaya çalışan, yapmaya teşvik eden.
pratik
Uygulama.
rejim-i bid'akarane / rejim-i bid'akârâne
Bid'aları, dinin aslından olmayan zararlı âdet ve uygulamaları getiren rejim.
saha-yı fiil / sâha-yı fiil
Uygulama alanı.
saha-yı tatbik / sâha-yı tatbik
Uygulama sahası, alanı.
salabet-i diniye / salâbet-i diniye
Dinin emirlerini korumakta ve uygulamadaki ciddiyet.
salabet-i imaniye / salâbet-i imaniye
İman sağlamlığı; dinin emirlerini korumada ve uygulamada ciddiyet ve sağlamlık.
siyasat / siyâsât
Siyasetler, siyasî uygulamalar.
tarz-ı tatbik
Uygulama tarzı.
tasarrufat-ı beşeriye / tasarrufât-ı beşeriye
İnsanların gerçekleştirdikleri tavır, davranış, faaliyet ve uygulamalar.
tatbik / tatbîk / تطبيق / تَطْب۪يقْ
Uygulama.
Uygulama.
Uygulama.
(Arapça)
Uygulama.
tatbik etme
Uygulama.
tatbik etmek
Uygulamak.
tatbik-i amel / tatbîk-i amel / تَطْبِيقِ عَمَلْ
Amel ve işini uygulama.
tatbikat / tatbîkat / تطبيقات
Uygulamalar.
Uygulamalar.
(Arapça)
Tatbikat.
(Arapça)
Tatbîkat yapmak:
Uygulama yapmak.
(Arapça)
tatbiki / tatbîkî / تطبيقى
Uygulamalı.
(Arapça)
teamül / teâmül / تعامل
Alışılagelmiş uygulama.
(Arapça)
İş.
(Arapça)
Tepkime.
(Arapça)
teamülat / teâmülât / تعاملات
Alışılagelmiş uygulamalar.
(Arapça)
teknik
Maddî ilimlerin uygulaması.
temayül-ü adalet / temâyül-ü adalet
Adaleti uygulamaya yönelik eğilim gösterme.
tenfiz
Uygulama, etkileme.
tesis-i ahkam-ı risalet / tesis-i ahkâm-ı risalet
Peygamberlik makâmının hükümlerinin tesisi, uygulamaya konulması.
vech-i tatbik
Uygulama yönü, açısı.
veçh-i tatbik
Uygulama yönü.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hatib
nar-ı aşk
kil ü kal
tabistan
Humeka
matbah
Çare-i yegan
behak
بدعت
Pür-dil
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Uygulama
Mehil
kil ü kal
açanlar
başkent
Çok önemli
memnuniye
Kendine dikkat etmeyen
istirahat etmek
amel eden