Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Utuf
ifadesini içeren
131
kelime bulundu...
a'taf
(Tekili: Atf) Meyiller.
Merhametler, şefkatler, lütuflar, ihsanlar.
ala
Bahşişler. Lütuflar. Nimetler. İhsanlar.
alim-i inayetkar / alîm-i inayetkâr
Sonsuz lütuf, yardım ve ihsan sahibi ve herşeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan Allah.
allah-ı kerim / allah-ı kerîm
Sınırsız ikram, lütuf, ihsan ve cömertlik sahibi Allah.
amme nevalühü
"Cenâb-ı Hakkın lütuf ve ihsanı herkese veya herşeye şâmildir." meâlinde.
ashab-ı yemin / ashâb-ı yemin
Ahid ve yeminlerinde sebât edenler. Kendi kazançlarından ziyâde Cenab-ı Hakk'ın lütuf ve ikrâmına kavuşacakları ümid edilenler. Allah'a itâatleri ve amelleri iyi olup ahirette amel defterleri sağ taraftan verilecek olanlar. Sağcılar. Mukaddesatçılar. Kur'an ve İmân yolunda Allah (C.C.) için çalışanl
ata / atâ
Verme. Bağışlama. Bahşiş. Lütuf. İhsan.
İhsân, lütuf, bağış. Buna atiyye de denir.
İhsan, lütuf, bağışlama.
Verme, lütuf, ihsan.
ata ender ata
Lütuf içinde lütuf, ihsan üzerine ihsan.
ata-ender / atâ-ender
Lütuf ve bağış içinde.
ata-yı mahz / atâ-yı mahz
Sâf, halis lütuf, bağış, Allah vergisi.
ataya
(Tekili: Atiyye) Bahşişler. İhsanlar. Lütuflar.
atiyye
Hediye. Bahşiş. Lütüf ve ihsan.
İhsan, lütuf, muhtaç olanlara yapılan bağış.
ayn-ı inayet
Lütuf ve ihsanın ta kendisi.
bast fi makam-il-kalb / bast fî makam-il-kalb
Nefis makamında ricâ mesabesindedir. Lütuf ve rahmeti, kurb ve ünsü kabule işarettir.
cemal / cemâl
Yüz güzelliği. Fertteki güzellik.
Cenâb-ı Hakk'ın lütuf ve ihsânı ile tecellisi.
Hak ile söylenen doğru söz.
Hüsün.
Güzellik.
Allahü teâlânın lütuf ve rızâ sıfatı.
Zât, yüz.
Çirkinliği gidermek, vakar sâhibi olmak ve şükr etmek için nîmeti göstermek. Çirkinliğe, başkalarının iğrenmelerine, hakâret etmelerine sebeb olacak şeyleri yapmamak, bunları gidermek.
cemali / cemalî / cemâlî
Allah'ın sonsuz lütuf, ihsan, rahmet ve merhametine dair isim ve sıfatlarının tecellisiyle ilgili; lütuf ve cemal tecellisi gibi.
Allah'ın lütuf ve ihsanının tecellîsine ait.
cud
Cömertlik. Sahilik. Eli açık olmak. Muhtaçların vaziyetlerini, durumlarını bildirmeğe meydan vermeksizin lütuf ve ihsanda bulunma hâleti. Mücahede-i diniye ve neşr-i hakaik-ı Kur'aniye ve imaniye hizmetinde mutemed zâtlara lüzumunda maddeten de iştirak etmek fedakârlığı.
dad-ı ezel / dâd-ı ezel
Ezelî bağış, lütuf ve ihsan.
derece-i lütuf
Lütuf ve iyilik derecesi.
dest-i inayet / dest-i inâyet
Yardım, ihsan, lütuf eli.
ebr-i ihsan
İhsan, lütuf bulutu.
edeb
Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ.
Ist: Sünnet-i Resul'e (A.S.M.) uygun hareket etmek.
Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve-i râsiha-i nefsiye.
Edebiyat ve ondan bahseden ilim. (Kur'anın edebi ise: Öyle
ehl-i keşif ve şuhud
Gayb âlemine ait bilinmeyen hakikatleri Allah'ın lütuf ve ihsanıyla bilen ve gören kimseler.
ehl-i keşif ve zevk ve şuhud ve müşahede
Maneviyat âlemlerinde iman hakikatlerini Allah'ın lütuf ve ihsanıyla gözleme yeteneğine sahip olan veli zâtlar (k-ş-f;.
ehl-i şuhud
Gayb âlemine ait bilinmeyen hakikatleri Allah'ın lütuf ve ihsanıyla gören kimseler.
ehl-i velayet ve şuhud / ehl-i velâyet ve şuhud
Mâneviyat âlemlerinde iman hakikatlerini Allah'ın lütuf ve ihsanıyla gözleme yeteneğine sahip insanlar, velîler.
el-ala / el-âlâ
Cenâb-ı Hakkın lütuf ve ihsanları. Ni'metler.
el-ihsan ale-l ihsan
İhsan üzerine ihsan, lütuf üzerine lütuf.
eltaf / eltâf / الطاف
(Tekili: Lutf) Lütuflar, iyi muameleler, iyilikler, iyilikseverlikler. Nezaketler, nazik davranmalar. Okşamalar.
Lütuflar, ikramlar.
Lütuflar, en latîf, en hoş.
İyilikler, lütuflar.
(Arapça)
eltaf ve inayet-i sübhaniye / eltaf ve inâyet-i sübhâniye
Her türlü eksiklikten sonsuz derecede yüce olan Allah'ın lütuf ve yardımları.
eltaf-ı ilahiye / eltâf-ı ilâhiye
Allah'ın lütufları, ikramları.
eltaf-ı ilahiyye / eltaf-ı ilâhiyye
İlâhî lütuflar; Allah'ın ihsanları, şefkatle muamelesi.
eltaf-ı rabbaniye / eltâf-ı rabbaniye
Allah'ın lütufları, ikramları.
eltaf-ı sübhaniye / eltâf-ı sübhâniye
Her türlü eksiklikten sonsuz derecede yüce olan Allah'ın lütufları, şirin ikramları.
eltafı
Lütufları, bağışları.
en'üm
(Tekili: Ni'met) Nimetler, iyilikler, lütuflar, ihsanlar.
Medine-i Münevverede bir mevki ismi.
fatır-ı kerim-i zülcemal / fâtır-ı kerîm-i zülcemâl
Sonsuz güzellik, lütuf ve cömertlik sahibi ve herşeyi hârika üstün sanatıyla yaratan Allah.
fazl
Lütuf, ihsan, bağış.
Üstünlük, lütuf.
fazl ve kerem / فَضْلْ وَ كَرَمْ
İyilik ve lutuf.
fazl-ı ihsan
İlâhi ihsan ve lütuf.
fazl-ı kerem
İhsan ve iyilik, lütuf ve nimet.
feyiz
Bolluk, bereket, lütuf.
feyz-i fazl
Allah'ın lütuf ve ihsanının bereketi.
feyz-i ilahi / feyz-i ilâhî
Allah'ın sunduğu manevî feyiz ve lütuf.
fütüvvet
Dostlara afv ve safh ile muamele.
Yiğitlik. Cömertlik. Lütuf ve ihsankârlık.
Kerem ve seha.
Soy temizliği.
habib-i ekrem / habîb-i ekrem / حَب۪يبِ اَكْرَمْ
Lutuf ve cömerdliği çok olan sevgili (Peygamberimiz asm).
halık-ı zülcelali ve'l-ikram / hâlık-ı zülcelâli ve'l-ikram
Haşmeti sonsuz, lütuf ve ikramları sınırsız yaratıcı, Allah.
hedaya
(Tekili: Hediye) Hediyeler. Lütuf ve ihsanlar. Bağışlar.
himmet
Kalbin bütün kuvveti ile Cenab-ı Hakk'a ve sâir mukaddesata yönelmesi. Kalb isteği ile gösterilen ciddi gayret.
Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin mânevi yardımı ile birisini koruması, yardım etmesi.
Tabiî şevk ve meyil ve heves.
Lütuf, yardım.
ifdal
(Fadl. dan) Lütuf ve bağış. İhsan.
ihsan / ihsân
İyilik, lütuf, bağışlamak.
Sahilik etmek, cömertlik yapmak.
Allah'ı görür gibi ibadet etmek.
Güzel bilmek. Güzel eylemek.
Bağış, ikram, lütuf.
ihsan-ı azim / ihsân-ı azim
Büyük ikram, lütuf.
ihsan-ı halık / ihsan-ı hâlık
Herşeyin yaratıcısı olan Allah'ın lütuf, ihsan ve ikramı.
ihsanat / ihsânât
(Tekili: İhsan) İhsanlar, lütuflar.
İyilikler, bağışlar, lütuflar.
ihsanat-ı ilahiye / ihsânât-ı ilâhiye
Allah'ın lûtuf ve bağışları.
ihsanat-ı rabbaniye / ihsânât-ı rabbâniye
Allah'ın lütuf ve bağışları.
ihsanen
İhsan suretiyle. Bağışlayarak, lütuf ve iyilik ederek.
ikramat-ı ilahiye / ikrâmât-ı ilâhiye
Allah tarafından gelen ikramlar, ihsan ve lütuflar.
iltifat-ı ilahi / iltifât-ı ilâhî
Allah'ın lütuf ve iyiliklerle insanlara yönelmesi.
iltifat-ı rahmani / iltifat-ı rahmânî
Allah'ın sonsuz rahmetiyle kuluna yönelip ona lütufta bulunması.
iltifat-ı rahmet
İlâhî rahmet tarafından gelen lütuf.
iltifat-ı şahane / iltifât-ı şâhâne
Yüksek iltifât, padişahın lütufla yaptığı özel muamele.
iltifatat / iltifâtât
İltifâtlar, lütuf ve iyilikler.
iltifatat-ı rahmaniye / iltifâtât-ı rahmâniye
Allah'ın sonsuz rahmetiyle kullarına lütuf ve iyilikte bulunması.
in'am-ı hak / in'âm-ı hak
Allah'ın nimeti, lütuf ve ihsanı.
inayat
(Tekili: İnayet) İnayetler, iyilikler, lütuflar, ihsanlar.
inayet / inâyet
Yardım, lütuf meded etmek.
Mühim bir işle karşılaşıp onunla meşgul olmak.
Dikkat, gayret, özenme.
Lütuf, ihsan, iyilik.
Lütuf, ihsân, iyilik, yardım.
inayet ve rahmet-i ilahi / inayet ve rahmet-i ilâhi
Allah'ın özel rahmeti, şefkat ve merhameti, lütuf ve yardımı.
inayet-i merhamet-i ilahiye / inayet-i merhamet-i ilâhiye
Allah'ın merhamet ve yardımı, lütuf ve ihsanı.
inayet-i şahsiye / inâyet-i şahsiye
Şahsa ve kişiye yapılan yardım, ikram, lütuf.
inayetkar / inayetkâr / inâyetkâr
Yardım ve iyilik eden. Lütuf ve inayette bulunan.
(Farsça)
Yardım ve iyilik eden, lütuf ve inayette bulunan.
inayetli
Yardımlı, lütuflu.
inkişaf-ı feyezani / inkişaf-ı feyezanî
İlâhi lütuf, bolluk ve bereketin ortaya çıkması, görünmesi.
inkişaf-ı feyzani / inkişaf-ı feyzânî
İlâhî lütuf, bolluk ve bereketin ortaya çıkması, görünmesi.
istikram
Kerem ve lütuf isteme.
kalb-i kerim
Allah'ın lütuf ve ikramına ayna olan mübarek kalp sahibi.
kan-ı kerem / kân-ı kerem
Kerem, lütuf ve ihsan menbaı.
karun
(A, uzun okunur) Peygamber Musâ (A.S.) devrinde yaşamış, malı ile mağrur olarak haddini aşmış ve Cenab-ı Hakkın zekât emrini dinlemediğinden Musa'nın (A.S.) duâsından sonra malı ile birlikte yere batmış olan dünya zengini. Cenab-ı Hakkın lütuf ve ihsanını kendine mâlederek nankörlük ve enaniyetinden
keramet-i ilmiye
İlmi keramet, lütuf, ihsan.
kerem
İyilik, lütuf, ikram, değer.
kerem-i ilahi / kerem-i ilâhî
İlâhi lütuf ve ikram.
kerim-i mutlak / kerîm-i mutlak
Lütuf ve cömertliği sınırsız olan Allah.
kerimane / kerîmâne
Lütufkâr ve cömert bir şekilde.
latif / latîf / لَط۪يفْ
Çok lütuf edici (Allah).
lutf
(Bak: Lütuf)
lütf
Lütuf.
lutf / لطف
İyilik, lütuf.
(Arapça)
Güzellik.
(Arapça)
lütf u kerem ü ihsan
Lütuf, kerem ve ihsan.
lutf-u ilahi / lutf-u ilâhî / lûtf-u ilâhî
Allah'ın lütuf ve ikramı.
Allah'ın lütuf ve ikramı.
lütf-u mücessem
Cisimleşmiş lütuf.
lütfen
Lütuf ile.
lutfkar / lutfkâr / لطفكار
Lütuf sahibi.
(Arapça - Farsça)
lütuf ve inayet-i bari / lütuf ve inâyet-i bâri
Varlıklara biçim verip şekillendiren ve onları mükemmel bir şekilde yaratan Allah'ın lütuf ve yardımı.
lütuf-dide
Lütuf görmüş.
lutufdide / lutufdîde / لطف دیده
İyilik görmüş, lütuf görmüş.
(Arapça - Farsça)
lütufkar / lütufkâr
Lütuf eden.
lutufkar / lutufkâr / لطفكار
Lütuf sahibi.
(Arapça - Farsça)
lütufkarane / lütufkârane
Lütuf edercesine.
lütufname / lütufnâme
Lütuf mektubu.
melak
Lütuf, muhabbet, sevgi.
minnet-i uhrevi / minnet-i uhrevî
Âhirete ait iyilik, lütuf.
mübarekat / mübarekât
Bütün tebrike sebeb olacak ve mâşâallah dediren ve bârekâllah söyleten bütün hâletler ve san'atlar. Mübarekiyet ifade eden bolluk ve İlâhî lütuflar.
müellefet-ül kulub
Asr-ı Saadette kalbleri te'lif için mübâşeret edilenler. İslâmiyete ısındırmak için kıymet vererek farklı ve lütufla muamele edilenler.
mufaddıl
Dilediğine dilediği konuda üstünlük veren, lütufta bulunan Allah.
musamaha
İyilikle, lütufla muamele.
İdare edip, kusuru görmezden gelme.
natafe
(Çoğulu: Nutuf) Küpe.
neş'e-i lütuf
Lütuf ve ikramdan kaynaklanan sevinç.
ni'met
(Nimet) İyilik, lütuf, ihsan. Saadet. Hidayet.
Giyecek şeyler.
Yiyecek faydalı şey, rızık.
nimet / nîmet
Hayat için lâzım olan her şey; iyilik, lütuf, ihsan.
nücebe
Lütuf ve keremi çok olan. Cömert insan.
pür-neval / pür-nevâl
Çok lütuf ve ihsan. Çok çok ihsan etmek, vermek.
rahmet kapısı
Duâların kabûl edildiği, ihsân ve bereket kapısı. Duâların geri çevrilmediği lütuf kapısı.
rızk
Yiyip içecek şey. Maddi mânevi ihtiyaca lâzım nimet. Allah'ın herkese lütuf ve kısmet ettiği ve bekaya sebeb olan nimet.
şefaatçı
Allah'ın lütuf ve ihsanıyla aracı, vesile olan.
şekur
Çok şükreden. Allahın (C.C.) lütuflarına karşı pek fazla memnuniyetini, sevincini gösteren. Az şükredene dahi çok nimet veren Allah (C.C.).
sıfat-ı cemaliye / sıfât-ı cemaliye
Lütuf ve merhamet ile daha ziyade alâkalı olan vasıflar.
sofra-i ihsan
Bağış, iyilik, lütuf sofrası.
taattufat / taattufât
(Tekili: Taattuf) İhsanlar, lütuflar, bağışlar.
taltif / taltîf / تَلْط۪يفْ
Gönül okşama, lütuf etme.
Lütuf ve iyilik etme.
taltifat / taltifât
Lütuf ve iyiliklerde bulunma.
(Tekili: Taltif) Taltifler, ihsanlar, lütuflar, bağışlar.
tecellidar / tecellidâr
İlâhî kudret ve lütuf ile meydana gelen.
(Farsça)
tehnid
Lâtifeleşmek, şakalaşmak, birbirine lütuf etmek.
tekrim
Hürmet ve tazim göstermek ve görmek. Saygı göstermek, lütuf ve kerem icrasında bulunmak.
telattuf
(Çoğulu: Telattufât) (Lutf. den) Lütuf ve nezaketle davranma. Nâzikâne muamelede bulunma.
telattufen
Nezaketle, lütuf ile.
telattufkar / telattufkâr
Lütuf, nezaket ve tatlılıkla muamele eden.
(Farsça)
telatuf
(Çoğulu: Telâtufât) Nezaket ve lütufla hareket etme, nâzikâne muamelede bulunma.
tezahürat-ı cemaliye / tezahürat-ı cemâliye
Allah'ın güzelliğinin, lütuf ve iyiliklerinin varlıklar üzerinde görünüşleri.
ükrume
Kerem, bahşiş, lütuf.
utufet
Nezaket, lütuf. şefkat.
ya kerim / yâ kerîm
Sınırsız ikram, lütuf, ihsan ve cömertlik sahibi Allah.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
alamet-i farika
pend
devlet-abadi
hakikat-i nev'iye
tetabuk
yesir
ayinecik
gazanferane
cevaz
Siva
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Utuf
vahşi hayvan
Seninle
sihriyye
Davranış
Ser-i
emek
Tabıî
hayat veren
İşaret