REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Ulaşan ifadesini içeren 47 kelime bulundu...

amme / âmme

  • Baş yarığı, insanın beynine kadar ulaşan baştaki yara.

arız / ârız / عارض

  • Gelip çatan, bulaşan, yapışan.
  • Bulaşan.

ashab-ı keşif

  • İmanın hakikatlerine ve sırlarına, mânevi terakki ile ulaşan kimseler.

baliğ / bâliğ

  • Erişen, ulaşan.
  • Ulaşan, olgunlaşmış, yetişmiş, erişmiş.

büluğ

  • Erginlik. Olgunluk. Çocukluk devresini tamamlayıp ergenliğe geçiş. Ergenliğe ulaşan genç, namaz kılmak ve oruç tutmak gibi farzlarla mükellef (yükümlü) olur.
  • Yaklaşıp çatma.

dest-res

  • İsteğine ulaşan, elini yetiştiren. (Farsça)
  • Kudret, zenginlik, iktidar. (Farsça)

ebü'l-vakt

  • Tasavvufta kalb makâmından yukarı çıkıp, kalbin sâhibine varan, hallerden kurtulup, halleri verene ulaşan. Bunlara Erbâb-üt-temkîn de denir.

ehl-i irfan

  • Cenab-ı Hakkı tanıyıp bilen, hak ve hakikatin özüne ve esasına ulaşan, bilgi ve marifet sahibi kimseler.

ehl-i sahv

  • Uyanık iken hakikatlere görerek ulaşan Allah dostları.

ervah-ı neyyire ashabı / ervâh-ı neyyire ashâbı

  • Nurlu ruh sahipleri; manevî âlemlerdeki nurlara ulaşan büyük zâtlar.

imam / imâm

  • Câmi, mescid veya başka yerlerde cemâate namaz kıldıran kimse.
  • Hadîs, fıkıh, kelâm ve tefsîr ilminde ve tasavvuf gibi İslâmî ilimlerden birinde en yüksek mertebeye ulaşan âlim.
  • Müslümanların devlet reîsi.

kadim

  • (A, uzun okunur) Ayak basan. Ulaşan. Varan.
  • Azanın mukaddemesi olan insanın başı.

kamreva / kâmreva

  • İsteğine erişen. Arsuzuna kavuşan. Gayesine ulaşan. (Farsça)

kulub-u münevvere aktabı / kulûb-u münevvere aktâbı

  • Kalp aracılığıyla nurlara ulaşan ve manevî bir kutup hâline gelen insanlar.

lahık / lâhık

  • Yetişen, ulaşan, erişen. Eklenen, katılan.
  • Fık: Namaz başlangıcında imama uymuşken ayrılarak tekrar namaz bitmeden imama uyan.
  • Yetişen, ulaşan, erişen.
  • Namaz başlangıcında imama uymuşken ayrılarak tekrar namaz bitmeden imama uyan kimse.
  • Ulaşan, eklenen.

lahik / lâhik

  • Yetişen, vâsıl olan, ulaşan.
  • İlâve olan, eklenen.
  • Sonradan tâyin edilen, yenisi.
  • Namaza imâm ile berâber başladığı hâlde, kendisine uyku, gaflet veya benzeri bir sebebden dolayı abdest bozulması hâli ârız olup da (meydana gelip de) namazın tamâmını veya bir kısmını imâm ile kılamayan kimse.
  • Kavuşan, ulaşan, yetişen.

me'mume

  • Beyine ulaşan yara.

menkul / menkûl

  • Nakledilebilen, taşınabilen.
  • Başkasından bildirilen, ulaşan haber, söz.

mevsul / mevsûl

  • Kavuşan, ulaşan, bitişen.

mukarin

  • Yakın olan. Bitişen. Ulaşan. Ulaşmış olan.

mülteim

  • (Le'm. den) İyileşen ve kapanan (yara).
  • Cem'olucu, toplanan.
  • Ulaşan, ulaşıcı.

müsned

  • İsnad edilmiş, senede bağlanmış. "Müsned Hadis" senedi kesintisiz olarak Hz. Peygamber'e ulaşan hadistir.

mutavassıl

  • (Vasl. dan) Ulaşan, eren, kavuşan, vâsıl olan.

mütedarik

  • (Derk. den) Tedârik eden, hazırlıyan.
  • Yetişip ulaşan.

mütekasif / mütekâsif

  • (Kesafet. den) Sıklaşmış, koyulaşmış, yoğunlaşmış. Sıklaşan, yoğunlaşan, koyulaşan, tekâsüf eden.

mütelattıh

  • Bulaşan, bulaşık olan (yağ, çamur v.s.)

mütenahiz

  • Erişip ulaşan.

mütevasıl

  • (Vasl. dan) Birbirine bitişmiş. Birbirine ulaşan, gelen.

mütevassıl

  • Kavuşan, ulaşan, vâsıl olan.
  • Yakınlık ve münasebet kuran.

muttali olan

  • Bir bilgiye ulaşan, gözlemleyen.

muttasıl

  • Bitşik. Aralıksız. Fâsılasız. Hiç durmadan. İttisâl eden, ulaşan, kavuşan.

muvasal / muvâsal

  • Ulaşan, kavuşan.

nail / nâil

  • Ulaşan, erişen.

nüzul / nüzûl

  • İnmek. Tasavvuf yolunda ilerleyerek, sebebler âlemini görmeyip yalnız sebeblerin sâhibini yâni Allahü teâlâyı bilme hâline ulaşan bir velînin insanları irşâd ve terbiye için, tekrar sebebler âlemine inmesi.

rasib

  • Tortulaşan, dibe çöken.

res

  • (Residen: Erişmek mastarının emir köküdür.) "Ulaşan, erişen, yetişen" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. (Farsça)

resan

  • (Residen mastarından) "Yetişenler, ulaşanlar, getirenler" mânalarına gelerek birleşik kelimeler yapılır. (Farsça)

saib

  • (Savab. dan) Maksada uygun.
  • Hedefe doğru ulaşan.
  • Doğru. Yanlışsız. Yanlışlık yapmayan.

sari / sârî

  • Bulaşan, bulaşıcı.

seyr-i anillah-i billah / seyr-i anillah-i billâh

  • Yüksek bilgilerden, aşağı bilgilere inme. Tasavvufta nihâyete (maksada) ulaşan velînin geri dönmesi ve mahlûkları bilmeğe kadar inmesi.

sirayet eden

  • Bulaşan, yayılan.

ukul-ü nuraniye erbabı

  • Nuranî akıl sahipleri; akıl yoluyla manevî hakikatlerin nuruna ulaşan kişiler.

valib

  • Ulaşıcı, ulaşan, varan.
  • Önüne doğru giden.

varid / vârid / وارد

  • Ulaşan, yetişen, gelen, erişen.
  • Akla gelen.
  • Bir şey hakkında söylenen, uygulanan.
  • (Vürud. dan) Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. Akla gelen.
  • Olan. Bir şey hakkında söylenip tatbik edilen.
  • Hâzır, nâzır.
  • Bahadır.
  • Söylenen, ulaşan, gelen.
  • Gelen, ulaşan. (Arapça)
  • Sözkonusu. (Arapça)

varide / vâride / وارده

  • Gelen, ulaşan. (Arapça)
  • Akla gelen. (Arapça)

vasıl / vâsıl / واصل / وَاصِلْ

  • Ulaşan, erişen, kavuşan. Hakka vâsıl olan.
  • Kavuşan, ulaşan, erişen.
  • Ulaşan, erişen, kavuşan.
  • Ulaşan, kavuşan, gelen. (Arapça)
  • Vâsıl olmak: Ulaşmak, kavuşmak. (Arapça)
  • Ulaşan.

vasıl olan

  • Ulaşan.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın